5 Nisan 2024 Cuma

MİLLİYETÇİLİĞİN DEĞİŞEN DİNAMİKLERİ

 

 

 

                            MİLLİYETÇİLİKTE DEĞİŞEN DİNAMİKLER

 





      NEVİN BİLGİN

 

     Türkiye'nin siyasi manzarası, son yıllarda “milliyetçi kimlik arayışının” ön plana çıktığı bir yapıya dönüşmüştür. Özellikle 1990'ların başından itibaren ortaya çıkan ve günümüze kadar süregelen siyasi dönüşümler, milliyetçilik kavramının ve onunla ilişkilendirilen partilerin rolünü yeniden şekillendirmiştir. Milliyetçi taban farklı partilere kaysa da yüzde 25’e yaklaşan bir banda oturmuş görünmektedir.

     Küresel dalgalanmalar, artan ekonomik belirsizlikler, neo-liberal politikalar karşısında ulus-devlet temelli yapının ortaya çıkması, güvenlik risklerinin artması, göçmen politikalarına duyulan tepki de milliyetçiliği teşvik etmektedir.

 

     31 Mart 2024 yerel seçimlerine damga vuran en önemli göstergelerden birisi milliyetçi oyların yer değiştirmesi yanında, geleneksel tabanından çıkarak başka parti ve adaylara yönelmesi, siyasi dengeleri değiştirmesi ve kendisini yeniden tanımlaması olmuştur. 

     Küreselleşme, dünyada değişen dengeler ve çok merkezli güç dengeleri gibi uluslararası dinamikler yanında, Türkiye’de yaşanan ekonomik, siyasi ve sosyolojik sorunlar partilerin tabanları ve seçmen kitleleri üzerinde “dönüşüm e neden olmuştur. Bireyi, bireyin özgürlük alanını ve ihtiyaçlarını önemseyen Türk milliyetçiliğinin İslami değer ve söylemlerle birleştirilmemesi gerektiğini düşünen adına da “seküler milliyetçi denilen bir seçmen kitlesi vardır artık. Ulusalcılar gibi Batı karşıtlığı üzerine bir milliyetçilik ideolojisi yerine Batı’ya yönelmeyi savunan, aynı zamanda Türkçülük kimliğine önem veren bir kitledir bu. Mikro etnik yapılara karşı gelen, mevcut iktidara karşıt olan, göç meselesini sorun olarak algılayan ve liberalleşmeyi savunan bu seçmen kitlesi aynı zamanda da reaksiyoner bir yapıdadır. Ve bu milliyetçilik anlayışının en önemli özelliği de “tabandan gelen bir hareket” olarak ortaya çıkmasıdır. Oysa, Cumhuriyet’in ilk yıllarında üzerine oturduğu milliyetçilik ise elit kesimden tabana yayılan bir anlayışa sahiptir.

       Milliyetçi Partilerin Çoğalması

       CKMP’den MHP’nin doğuşuyla 1969’da başlayan milliyetçilerin ayrı bir parti ve çatı altında hareket etmesi 1993’e kadar sürmüş, BBP (Büyük Birlik Partisi) bu dönemde kurulmuştur. Sonrasında İYİ Parti, Zafer Partisi ve Milli Yol Partisi gibi yeni milliyetçi partilerin ortaya çıkmasıyla milliyetçi partilerin çoğalması devam etmiştir. Bu çeşitlenmenin önümüzdeki süreçte de devam edeceği görülmektedir. (Yavuz Ağıralioğlu’nun yeni parti kurma çabası, Sinan Ogan’ın parti kurma çalışmaları yanında siyasi partiye dönüşmeyeceği ifade edilen milliyetçileri tek bir platformda bir araya getirmeyi amaçlayan Milli Egemenlik Platformu gibi oluşumlar) 

       Türkiye’de uzun zamandır iktidarda bulunan AKP’nin tabanı da ilk kuruluşundan bu yana milliyetçi tabandan beslenmiştir. AKP'nin temsil ettiği milliyetçilik, genellikle "neoliberal muhafazakâr milliyetçilik" olarak tanımlanmaktadır. AKP’nin anlayışında Türk Milliyetçiliği muhafazakarlık ve İslami motiflerle birleşirken, geleneksel değerlere vurgu ve İslam kimliğini öne çıkarma vardır.

        Elbette Türk siyasetinin milliyetçilik temelli yapısı partiler açısından bir zenginleşme ve çeşitli seçeneklerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Ama bazen tek kişilik partilerle belli çıkar sağlama durumlarının ortaya çıkması milliyetçi seçmen üzerinde güvensizlik bulutları oluşturmaya devam etmektedir.

       Milliyetçi partilerin çoğalma ve çok bölünmüş hali, aslında Türk toplumunun siyasi kimlik arayışının da bir yansıması olurken, güç merkezi AKP’ye de siyasi yelpazedeki dengeleri sağlama konusunda kolaylaştırıcı bir özellik sunmaktadır.

       Unutulmaması gereken özellikle ekonomik zorluklar, eşitsizlik ve adaletsizlik gibi faktörlerin, bireylerin milliyetçi partilere yönelmesinde etkili olduğudur. Milliyetçilik tarihsel dönemlerine bakıldığında görüleceği gibi güvensizlik hissinin arttığı ortamlarda aidiyet ve güç oluşturma açısından bir seçenek oluşturmakta, insanlar ekonomik sıkıntıların arttığı dönemlerde de yine milliyetçiliğin ipine sarılmaktadır. Ancak bu durum toplumda özellikle de çok sayıda siyasi figür ve partinin ortaya çıkarak farklılaşma çabası içine girmesi ve milliyetçiliğin diğer karşıtlarını da güçlendirmesi açısından bakıldığında ayrışmaları da körüklemektedir.

      Geleneksel Adreslere Tepki

      Tabanda yaşanan bu “değişim ve dönüşüm” doğrultusunda seçmen de kendisine yeni siyasi figürler yaratarak ona yönelme eğilimine girmekte, yeni yarattığı ideolojisine yönetimde zemin hazırlamaktadır. Oyların bu seçimde kendi merkezinden çıkarak başka adreslere gitmesinin en önemli nedenlerinden biri de budur.

      Geleneksel milliyetçi ve muhafazakâr partiler ile yönetimlere yükselen tepkinin temel sebeplerinden biri, iktidarın politikalarına olan tepkinin yanı sıra, bu partilerin ve yönetimlerin geleneksel adreslerindeki etkisinin azalmasıdır.

       Yeniden Refah Partisi de seçim sürecinde dindar muhafazakâr kesimlerde AK Parti'ye alternatif olarak öne çıkmış, partinin anti-emperyalist tutumu ve sosyal adaletçi duruşu, bu kesimlerde önemli bir ilgi uyandırmıştır.

       MHP'nin oy tablosu (her ne kadar parti yönetimi büyükşehirleri dahil etmeden sadece illerdeki il genel meclis oylarını hesaplayarak düşüş olmadığını ve yüzde 16 oy aldıklarını iddia etse de), partinin siyasi stratejileri ve tabanındaki değişimlerle de ilişkilendirilmelidir. Özellikle, ülkücü kimliği taşıyan adayların diğer partilerde başarılı olması, MHP'nin geleneksel tabanındaki değişimi ve kendisine yeni mecralar arama çabasında olduğunu göstermektedir. MHP'nin oy kaybı sadece yerel seçimlerle sınırlı değil. Son genel seçimlerde de MHP'nin milletvekili sayısında bir düşüş olmuştur. 2023 genel seçimlerinde 50 milletvekilliği kazanan MHP, önceki seçimlere kıyasla önemli bir kayıp yaşamıştır.

     2024'te MHP'nin oy tablosuna bakıldığında önceki seçimde aldığı birçok belediyeyi bu seçimde alamamıştır.  Bu durum, partinin siyasi stratejilerinin taban tarafından sorgulandığını buna karşın belirli bölgelerde hala etkili olmaya devam ettiğini gözler önüne sermektedir. MHP geçmişi olan ülkücü kimlikli adayların diğer partilerde başarılı olması, parti tabanındaki kaymanın ve değişimin işareti olarak görülmelidir. Bu tablo MHP'nin geleneksel tabanındaki sadakatin sorgulanmasına da neden olmaktadır.

      Büyükşehirlerdeki Değişim

     Türkiye’nin en kalabalık önemli şehirlerinden birisi olan İstanbul’un seçim sonuçları, şehrin siyasetteki dinamiklerini de değiştiren bir tablo çizmektedir. Özellikle AKP'den CHP'ye geçen ve AKP'nin uzun yıllardır hâkim olduğu ilçelerde CHP’ye oy kayması dikkat çekici niteliktedir. Seçmenin ekonomik koşullara tepkisi yanında, ekonomik belirsizlikler, yaşam standartlarında yaşanan düşüşler, orta yaş grubunda ortaya çıkan rahatsızlığın artması, oy veren yeni kuşağın tercihleri temel belirleyiciler arasında yer almaktadır. Ekrem İmamoğlu’nun siyasette önemli bir figür haline gelmesi de İstanbul ilçelerindeki seçmenin tercihlerini etkilemiş durumdadır. Yine CHP’nin bazı ilçelerde yeni ve etkili isimlerle çıkması seçmen tercihlerinin yönelmesine neden olan diğer bir faktör olarak dikkat çekmektedir.

       AKP’de yaşanan durgunluk ve yorgunluk, parti içi bölünmeler de seçim atmosferine yansıyan önemli faktörlerden birisini oluşturmaktadır. Hükümetin ekonomik politikalarına yönelik eleştiriler ve içsel çekişmeler, partinin seçmen nezdindeki güvenini sarsarken, oy kaybına ve hatta bazı ilçelerin AKP’den CHP'ye geçmesinde etkili olmuştur.

       Ankara'daki seçim sonuçlarına baktığımızda özellikle milliyetçi bir tabana sahip olan Keçiören, Etimesgut, Gölbaşı gibi ilçelerde dahi CHP’li adayların büyük farkla kazanması, oyların bu ilçelerde gösterilen milliyetçi siyasi figürlere kaydığını göstermektedir. Ancak sadece bu “siyasi figür temelli” bir yöneliş değil, milliyetçilik anlayışının kendisine dünyevileşerek yeni bir tanım yaratmasından da kaynaklanmaktadır.

       Seçmen kitlesinin bir kısmının küserek sandığa gitmediği anlaşılan Ankara’da, 4 milyon 304 bin 874 seçmenden oluşan bir seçmen kitlesi bulunurken, kesin olmayan sonuçlara göre, bu seçmen kitlesinin sadece 3 milyon 417 bin 498'i oy kullanmış görünmektedir. Bu durumda, yaklaşık olarak 1 milyona yakın seçmen sandığa gitmemiştir. Bu rakamlar, seçim sürecindeki katılım ve tercihler hakkında önemli bir tabloyu ortaya koymaktadır. Sandığa gitmeyen seçmen sayısının, seçim sonuçlarını etkileyebilecek önemli bir faktör olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.

      Ekonomik Krizin İdeolojik Etkisi

      Ekonomik krizler, Türkiye'de siyasi tercihleri de derinden etkilemektedir. Özellikle milliyetçilik duygusu, ekonomik belirsizlikler ve sosyal sorunlar karşısında güçlenmiş ve siyasi dinamikleri şekillendirmiştir. Ülkede ekonominin yeterince iyi yönetilememesi, gıda fiyatlarının artışı, emekli maaşlarının alım gücündeki azalma gibi sorunlar, seçmenler arasında büyük bir hayal kırıklığı ve öfkeye neden olmuştur. Bu durum, seçmenlerin milliyetçilik konusundaki tercihlerini etkilemiş ve yeni siyasi dinamiklerin ortaya çıkmasına yol açmıştır.

      Beka Söylemi Geri Tepti

      Milliyetçiliğin temel adresi olarak algılanan MHP’ye baktığımızda, “Beka söylemi”nin geri teptiği bile söylenebilir. AKP-MHP ittifakı içinde milliyetçi ve muhafazakâr seçmenleri pekiştirme stratejisi istenilen sonuca ulaşmamıştır. Seçmenler, beka söyleminin gerçekçi olmayan ve manipülatif bir araç olduğunu değerlendirmiş ve bu durum seçim sonuçlarına yansımıştır. Bu noktada, milliyetçilik kavramının karmaşıklığını anlamak ve farklı yansımalarını değerlendirmek son derece önemlidir. Seçimler, toplumun bu kavrama ve diğer siyasi ve toplumsal dinamiklere nasıl tepki verdiğini daha net bir şekilde gözler önüne sermektedir.

       Milliyetçiliğin Tonları

       Kuruluş ideolojisi milliyetçilik olan Türkiye Cumhuriyeti’nin bugünkü siyasi yelpazesinin temel unsurun da milliyetçilik olduğu görülmektedir. Bugünkü tabloda, MHP zaman zaman Türkçü politikaya yaklaştığı dönemler olsa da Türk-İslam sentezini vurgularken, BBP İslami tonu daha güçlü bir şekilde öne çıkarmaktadır. İYİ Parti modernist ve seküler bir politika izlerken, Cumhuriyetçi değerlere odaklanmakta, ulusalcılığı da içine almaktadır.  Zafer Partisi ise daha radikal bir söylemle milliyetçiliği savunmakta ve Kürtlere ve göçmenlere karşı sert politikaları gündeme getirmektedir.

       Milliyetçilik tablosunda AK Parti, "Tek Millet, Tek Devlet, Tek Bayrak, Tek Vatan" sloganıyla yerlilik ve millilik vurgusu yaparak popülist milliyetçi bir politika izlerken, CHP ise Kemalist ve liberal milliyetçi geleneği benimsemiş durumdadır. Bu durum, milliyetçiliğin farklı tonlarının partilere dağıldığını göstermektedir.

       MHP’nin AKP ile 15 Temmuz darbe girişinin ardından birlikte hareket etmeye başlaması, beka söylemini öne çıkarması “Cumhur İttifakı” ile kendisini göstermiştir. MHP resmi olarak muhalefet partisi olarak kalmasına karşın, fiilen iktidar bloğunun parçası olmuştur. Bu durum ülkücü milliyetçilerin partiye desteğini azaltırken, “seküler milliyetçi” bir akımın da güç kazanmasını sağlamıştır.  MHP’nin çizgisini geleneksel olduğu kadar, toplumun ve bireyin ihtiyaçlarına yanıt vermediğini gören bu kitle seküler olduğu kadar da popülist olma özelliği de taşımaktadır. Ortaya çıkan bu dönüşüm son seçime damgasını vururken, milliyetçilik ideolojisini de evrime zorlamaya devam etmektedir.

        Türkiye'nin siyasi ve toplumsal dinamiklerinde son yıllarda gözlenen bir değişim, seküler-popülist milliyetçiliğin "yeni karakterinin” belirginleşmesiyle gerçekleşmiştir. Artık Komünizm tehlike olmaktan çıkmıştır, PKK’nın etkin eylem yapmadığı bir dönemde Kürt sorunu da öncelikli değildir ama temel sorundur. Göç olgusuyla ortaya çıkan “Araplaşma tehdidi bu tehlikelerin en başına oturmuştur.

        MHP’den kopuşunda her ne kadar üst düzey isimlerin partide yer edinememesinden kaynaklanmış bir ayrılık gibi görünse de oluşan yeni milliyetçi tabanın da desteklediği İYİ Parti’de, önceleri seküler milliyetçilikten özgürlükçü bir söyleme dönüşüm seyri izlenmiştir. Çoğunlukla MHP'den ayrılan ülkücülerin kurduğu parti, başlangıçta milliyetçi bir çizgide ilerlerken, zamanla ideolojik bir değişim yaşamıştır. Tepki alan “Ömer’in Yolu” kampanyasının yerine daha özgürlükçü ve seküler bir söylem benimsenmiş, "Kahrolsun İstibdat, Yaşasın Hürriyet" yoluna girilmiştir. İYİ Parti'nin ideolojik dönüşümü, parti içindeki çeşitli akımların ve tabanın beklentilerine cevap verme çabası olarak görülebilir. Bu dönüşüm, parti içinde ve Türkiye siyasetinde önemli tartışmalara neden olmuş, partiye yeni bir kimlik kazandırmıştır. İYİ Parti, göçmenlere yönelik ılımlı bir politika izlemiş, Suriyelilerin ülkelerine dönüşünü öngörmüştür. Ancak, göçmenleri Türkiye'deki sorunların ana nedeni haline getirmemiş, iktidar stratejisi olarak algılamış ve muhafazakâr merkez sağ çizgiye yakınlaşmaya çalışmıştır. Bu durum partide kırılma yaratmış Ümit Özdağ partiden ayrılarak Zafer Partisi’ni kurmuş ve sağ popülist bir yöntem izleyerek, merkeze tek ideoloji olarak “göç politikası”nı oturtmuştur.

       2023 Mayıs seçimleri, seküler-popülist milliyetçiliği daha görünür hale getirmiş, Sinan Oğan ve Ümit Özdağ gibi figürler siyaseti etkilemiştir. Seçim sürecinde göçmen ve sığınmacı karşıtı politika izlenmesi de seküler-popülist milliyetçiliğin daha da popüler hale gelerek kitleselleşmesini sağlamıştır.

     

 

      Türkeş’in Çağrısı

      Tüm bu gelişmeler doğrultusunda Türkiye’nin siyasi sahnesini etkileyecek akımlardan birinin seküler-popülist milliyetçilik olacağı görülmüştür. AKP içinde yer alan Tuğrul Türkeş, seçimin ardından yaptığı açıklamada bu duruma dikkat çekerek, “milliyetçi lig” adını verdiği oluşumun kurulması gerektiğini savunmuştur. Türkeş’in dikkat çektiği “milliyetçi lig” in toplam aldığı oy oranı 2023’te yüzde 25’i aşmış durumdadır. 

       Siyaset Bilimci Sinan Baykent, 2019’da kaleme aldığı yazısında “milliyetçi lig” kavramını ilk olarak gündeme getirmiştir. Baykent’e göre, Türk milliyetçileri hem liderlikte hem de tabanda bölünmüştür. Alparslan Türkeş döneminde birlik içinde olan milliyetçilik, sonrasında çeşitli partilerin ve liderlerin ortaya çıkmasıyla parçalanmıştır. Yine Baykent’e göre günümüzde, MHP'nin yanı sıra BBP, İYİP, Zafer Partisi ve diğer partiler milliyetçi tabanı temsil etmektedir. Bu bölünme, Türkiye'nin siyasi manzarasını etkilemekte ve milliyetçilikte bütünlük sağlayacak bir lider veya parti eksikliği hissedilmektedir. Bu durum, milliyetçilikteki çatışmaları artırarak toplumsal bir bölünmeye yol açmaktadır. Ancak birleşik bir milliyetçi ligin oluşturulması, farklı milliyetçi akımların iş birliği yapmasını ve ortak hedefler etrafında birleşmesini sağlayabilir. Bu lig, farklı milliyetçi grupların temsilcilerinden oluşan bir yüksek kurul tarafından yönetilerek ortak eylem ve seçim stratejileri belirlenebilir. Bu şekilde, Türkiye'deki milliyetçi hareketin güçlenmesi ve etkili bir şekilde temsil edilmesi sağlanabilir.




      Yerel Seçimlerde Ne oldu?

      2024 yerel seçimlerinin en önemli özelliği milliyetçi tabanın adres değiştirerek parti amblemi dışına çıkarak adaylara oy vermesi olmuştur.  Yerel seçimlerde CHP Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş başta olmak üzere ülkücü kökenli bir isimle yüzde 60’ı (1.999.281) aşkın oy oranı yakalamış, iktidar ortakları AK Parti ve MHP’nin ülkücü adayı Turgut Altınok’un oyu yüzde 31.68’te (1.048.076) kalmıştır.

     2019 seçimlerinde ise Mansur Yavaş, 1.051.040 oy alarak oyların %50,93'ünü almış, rakibi

 AK Parti adayı Mehmet Özhaseki ise 856.484 oy alarak oyların %41,75'ini elde etmişti.

      Yine İstanbul’da Murat Kurum, partisinin seçmeninin oyunu koruyamazken, 2019’da yüzde 48,80 oy alan Ekrem İmamoğlu partisinin oyunun çok üzerinde bir desteğe ulaşmıştır. İstanbul’da kayıtlı 1.314.516 seçmenin yüzde 50,43’ünü İmamoğlu alırken, Kurum’un yüzde 40,82’de kalmıştır.  

       İstanbul’da Bayrampaşa, Beyoğlu, Çatalca, Çekmeköy, Eyüp Sultan, Gaziosmanpaşa, Sancaktepe, Şile, Tuzla, Üsküdar ve Beykoz ilçeleri AK Parti'den CHP'ye geçmiş, Silivri'de ise CHP yönetimi MHP'den devralmıştır. İstanbul'un siyasi haritasında önemli bir değişimin işareti olmuştur.

     MHP ve İYİ Parti’nin Tabanı

     31 Mart 2024 seçimlerine dönecek olursak, milliyetçilerin adresi olarak görülen MHP, İYİ Parti ve BBP’de oy kaybı yaşandığını, Zafer Partisi’nin de beklediği oy oranını yakalayamadığını görmek mümkündür. MHP’nin kalesi olarak simgeleşen birçok yerde oyların CHP’ye kayması, milliyetçilerin artık oy tercihlerini yeni ideolojik yapılanmaya göre kullandıklarını göstermektedir.

     MHP, toplamda 2.297.662 oy alarak %4,98 oranına ulaşmıştır. Bu oran, 2019 yerel seçimlerinde %7.31 idi. İl genel meclisleri için MHP'nin aldığı oy sayısı 2.510.668'dir ve oy oranı %5.85'tir. 2019'da ise bu oran %7.46 idi.

     MHP'nin kazandığı belediye sayılarına bakıldığında, belediye başkanlıklarında 30, il genel meclislerinde 8, ilçe belediye başkanlıklarında ise 122 belediye kazanmıştır. Bu rakamlar, 2019 yerel seçimlerine kıyasla azalışı sembolize etmektedir.

      İYİ Parti'nin 2024 yerel seçimlerindeki performansına bakıldığında, Türkiye genelinde 1.735.924 oy alarak %3,76'ya oy oranına ulaşmıştır. 2019'daki oy oranı olan %7.45'e kıyasla bir düşüşü simgelemektedir. İl Genel Meclisleri'nde ise İYİ Parti, 1.970.178 oy alarak %4.59'a oranına ulaşmıştır. 2019'daki oy oranı ise %7,3 idi. Türkiye genelinde kazanılan belediye sayıları ise 2019 yerel seçimlerine göre değişmiştir.

      Zafer Partisi'nin Türkiye genelindeki oy oranına bakıldığında, 800.905 oy, %1.73, il genel meclisinde 1.101.483 oy ve %2.56 oranını yakaladığı görülmektedir.

       BBP ise  200.301 oy ile %0.43 (2019'da %0.41), il genel meclisinde ise 526.414 oy ve %1.22 (2019'da %1.91) oranına ulaşmıştır.

       MHP, Manisa ve Mersin gibi büyükşehirlerde aday göstermiş, ancak bu illerde kazanamamıştır. Ayrıca, daha önce AK Parti'nin yönetiminde olan Gümüşhane ve Tokat'ı MHP adayları kazanmıştır. DEM Parti'nin yönetimindeki Kars'ta da MHP seçim yarışını önde tamamlamıştır. 2019'da MHP'nin kazandığı Manisa, Kütahya, Kastamonu, Bartın ve Amasya illeri ise CHP yönetimine geçerken, Karabük ve Bayburt'ta AK Parti, MHP ile girdiği seçim yarışını kazanmıştır. MHP ise Çankırı, Erzincan, Gümüşhane, Kars, Kırklareli, Karaman, Osmaniye ve Tokat'ta seçimleri almıştır. Manisa’ya baktığımızda yine MHP’nin oylarının CHP’ye kaydığı görülmektedir. CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in memleketi Manisa'da da seçmenin tercihinin, 2019'a göre değiştiği gözlenmektedir. MHP'li Cengiz Ergün, bir önceki seçimlerde yüzde 52 ile belediye başkanı seçilmişken, tekrar aday gösterilen Ergün'ün oy oranının yüzde 29'a gerilediği, CHP'li Ferdi Zeybek’in ise yüzde 57 ile birinci sırada yer aldığı görülmektedir.

        MHP’nin uzun yıllardır kalesi olarak adlandırılan yerlerin sonuçlarına bakıldığında ise CHP’nin adaylarına özellikle de ülkücü kökenli adaylarına bu yerleri bırakması dikkat çekmektedir. Örneğin Ankara Keçiören belediye başkanlığı seçim sonuçlarına baktığımızda, 2019'da Keçiören belediye başkanlığı seçimlerinde AK Parti adayı Turgut Altınok, %63,65 oy oranıyla 332.396 oy alarak seçimi kazanırken, 2024’e baktığımızda CHP'nin adayı Mesut Özarslan ise %47,95 oy oranıyla 245.460 oy alırken, MHP’nin desteklediği AKP adayı Zafer Çoktan yüzde 38.56 ile 197.377 oy almıştır. 

        2 Haziran’da YSK’nın yeniden seçim kararı aldığı MHP ile sembolleşen Kayseri Pınarbaşı’nda da, CHP’li Deniz Yağan’ın yüzde 33,3 oy oranıyla 5.082 oy aldığını, MHP’li Menduh Uzunluoğlu’nun yüzde 31,17 ile 4.758 oy aldığını görülmektedir. İlçede diğer partilerin oy oranlarına bakıldığında DEVA’nın adayı Fazıl Demircioğlu’nun yüzde 11.27, Milli Yol’dan Servet Kantekin’in yüzde 10.59’la 1617 oy aldığını, BBP’li Hayrettin Uslu’nun yüzde 4.38 ile 669, İyi Partili Metin Kılıçaslan’ın yüzde 4,01 ile 613 oy aldığı ve yarışın milliyetçi çizgideki partiler arasında geçmesine karşı yıllar sonra CHP’nin başkanlığı alması dikkat çekmektedir. Pınarbaşı ilçesinde seçmen sayısı 18.960 olup, bu seçmenlerden 16.222'si oy kullanırken, kullanılan oyların 15.261'inin geçerli sayılmıştır.

      Pınarbaşı ilçesinde 31 Mart 2019'da yapılan belediye başkanlığı seçimlerinin sonuçları şu şekildedir:

       Toplam seçmen sayısı 20.679 olup, bu seçmenlerden 18.345'i oy kullanmıştır. Kullanılan oyların 17.495'i geçerli sayılmıştır. MHP adayı Menduh Uzunluoğlu %42,38 oy oranıyla 7.415 oy alarak birinci olmuştur. CHP'den Deniz Yağan %31,6 oy oranıyla 5.529 oy alarak ikinci sırada yer almıştır. İyi Parti adayı Cuma Sağlam %21,38 oy oranıyla 3.741 oy almıştır. BBP'den Abdullah Yağmur %3.69 oy oranıyla 646 oy alırken, Saadet Partisi adayı Vacit Kip ise %0.67 oy oranıyla 118 oy almıştır.

       Yine Ankara Etimesgut’a bakıldığında Erdal Beşikçioğlu’nun 203.000 oy ile yüzde 56.61 oranında oy aldığı, MHP’li Enver Demirel’in ise 117.044 ile yüzde 32.64 oy aldığı, 2019 seçimlerine göre MHP’nin yüzde 23 oranında oy kaybetmesi dikkat çekmektedir.









 

 

 

 

     İYİ Parti'nin "hür ve müstakil" siyaset stratejisine yönelerek, ittifak siyasetinden vazgeçmesinin büyük bir başarısızlıkla sonuçlandığı görülmektedir. Bu durum, İYİ Parti'nin siyasal geleceğine de yön verecek nitelikte olup parti içindeki çekişmelerin yanı sıra, gelecekteki varlığını sürdürme konusunda da ciddi sorunlar yaşayacağı bile iddia edilmektedir.

      Seçimde Yeniden Refah Partisi'nin elde ettiği başarı, siyasi partiler arasında belirli bir çözülmenin ve bazı partilerin yükselme sürecinin başlangıcı olabilecek niteliktedir. Yeniden Refah Partisi'nin bu başarısı, Türkiye siyasetinde yeni dinamiklerin ortaya çıkabileceğini işaret etmektedir. Bu gelişmeler, gelecekte siyasi partiler arasındaki dengeyi değiştirebileceği gibi, siyasi arenada yeni aktörlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlayacak niteliktedir.

       Milliyetçilik İçerik Değiştiriyor

      Haziran 2022'de yayımlanan "Türkiye'de Milliyetçilik Algısı" raporu, Ankara Enstitüsü ve Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi tarafından gerçekleştirilen önemli bir çalışmadır. Raporda, milliyetçiliğin yükselişi kabul edilirken, aynı zamanda sürekli içerik değişimine uğradığı ve çelişkili önermelere sığındığına dikkat çekilmektedir. Araştırmanın bulgularına dayanarak, toplumun yaklaşık yarısının milliyetçilikle güçlü bir bağlantı hissettiği, ancak yaklaşık dörtte birinin milliyetçiliği etkili ve anlamlı bir referans olarak görmediği ifade edilmektedir. Önümüzdeki dönemde ekonomik sıkıntılarla birlikte milliyetçi söylemin daha da öne çıkması beklenmektedir. Krizlerle birlikte bireylerin ve toplumların milliyetçiliğin kollarına daha çok sarılmakta olduğu düşünülürse, milliyetçiliğin güçlenmeye devam edeceği bir grafik ortaya çıkacağı anlaşılmaktadır.  

     Seçmen Katılımı Azalıyor: “13 milyon kişi sandığa gitmedi”

     Seçimlerin önemli noktalarından birisini de seçmen katılımının azalması oluşturmaktadır.  Türkiye'de kayıtlı 61 milyon 430 bin 934 seçmen olmasına rağmen, tam 13 milyonu aşkın seçmen oy kullanmamış görünmektedir. Toplamda 46 milyon 46 bin 499 kişi oy kullanırken bu oylardan 2 milyon 210 bin 42'si geçersiz olarak kabul edilmiştir. Seçimlere katılım oranı yüzde 78,55 olarak kayıtlara geçmiştir. Seçmenin sandığa gitmeme sebebi siyasi ve sosyal dinamiklere dayanmaktadır. Partilerin tabanlarında görülen siyasi motivasyon eksikliği yanında, ekonomik zorluk ve sosyal sıkıntılar, yüksek enflasyon, işsizlik oranlarındaki artış ve belirsizlikler de seçmenlerin siyasi katılımına olumsuz olarak yansımıştır. Seçmenin siyasi partilere ve siyasetçilere olan güvensizliği, siyasi figürlerin giderek halktan kopması, siyasi partilerin içsel çekişmeleri de seçmenlerin sandığa gitme isteğini azaltmış görünmektedir.

     Son 20 yılda gerçekleşen yerel seçimlere katılma analizi yapılacak olunursa, 2004'te özellikle kayıtlı seçmen sayısında artış olduğu gözlenmektedir. 2014 yerel seçimlerinde kayıtlı seçmen sayısı 52 milyon 608 bin 398 kişiye ulaşmışken, sandığa gitmeyen seçmen sayısı 5 milyon 683 bin 521'dir. 2019'da ise kayıtlı seçmen sayısı 57 milyon 87 bin 743' iken sandığa gitmeyen seçmenlerin sayısı 8 milyon 816 bin 232'ye çıkmıştır. Bu eğilim, son yerel seçimlerde de devam etti. 31 Mart 2024'teki seçimde, kayıtlı seçmen sayısı 61 milyon 430 bin 934'e ulaştı, ancak sandığa gitmeyen seçmenlerin sayısı 13 milyon 174 bin 393'e yükseldi. Dahası, kullanılan oyların önemli bir kısmı geçersiz sayıldı. Bu durum, Türkiye'deki siyasi katılımın ve seçmenin siyasi süreçlere olan güveninin sorgulanması gerektiğini göstermektedir.


Kaynakça:

Fatih YAŞLI, "Hudut Namustur": Seküler-Popülist Milliyetçiliğin İzinde, Fiscaoeconomia, Cilt 2, Sayı 1, 2024,

MHP Yerel Seçim Sonuçları - MHP 31 Mart 2024 Belediye Başkanlığı Seçim Sonuçları ve Oy Oranları - Hürriyet (hurriyet.com.tr)

MHP Seçim Sonuçları: 31 Mart 2019 MHP Yerel Seçim Sonuçları (sozcu.com.tr)

Son 20 yılın rekoru: 31 Mart yerel seçimlerinde ne kadar seçmen sandığa gitmedi? | Türkiye Gazetesi (turkiyegazetesi.com.tr)

https://www.sivilsayfalar.org/2023/06/19/data-talks-sekuler-milliyetcilik-nedir-ne-degildir/

Tuğrul Türkeş çok ısrarlı: “Milliyetçi Lig kurmalıyız”   (haberturk.com)

Türk milliyetçilerinin bölünmüşlüğünden birleşik bir “lig” çıkar mı? | Independent Türkçe (indyturk.com)

https://www.perspektif.online/milliyetcilik-ekseninde-mhp-ve-iyi-parti/

https://kokludegisimdergisi.com/index.php?p=makaleDetay&makale=681

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder