MİLLİYETÇİLİKTE DEĞİŞEN DİNAMİKLER
NEVİN BİLGİN
Türkiye'nin
siyasi manzarası, son yıllarda “milliyetçi kimlik arayışının” ön plana
çıktığı bir yapıya dönüşmüştür. Özellikle 1990'ların başından itibaren ortaya
çıkan ve günümüze kadar süregelen siyasi dönüşümler, milliyetçilik kavramının
ve onunla ilişkilendirilen partilerin rolünü yeniden şekillendirmiştir. Milliyetçi
taban farklı partilere kaysa da yüzde 25’e yaklaşan bir banda oturmuş
görünmektedir.
Küresel dalgalanmalar, artan ekonomik
belirsizlikler, neo-liberal politikalar karşısında ulus-devlet temelli yapının
ortaya çıkması, güvenlik risklerinin artması, göçmen politikalarına duyulan
tepki de milliyetçiliği teşvik etmektedir.
31
Mart 2024 yerel seçimlerine damga vuran en önemli göstergelerden birisi
milliyetçi oyların yer değiştirmesi yanında, geleneksel tabanından çıkarak
başka parti ve adaylara yönelmesi, siyasi dengeleri değiştirmesi ve kendisini
yeniden tanımlaması olmuştur.
Küreselleşme, dünyada değişen dengeler ve
çok merkezli güç dengeleri gibi uluslararası dinamikler yanında, Türkiye’de
yaşanan ekonomik, siyasi ve sosyolojik sorunlar partilerin tabanları ve seçmen
kitleleri üzerinde “dönüşüm” e neden olmuştur. Bireyi, bireyin
özgürlük alanını ve ihtiyaçlarını önemseyen Türk milliyetçiliğinin İslami
değer ve söylemlerle birleştirilmemesi gerektiğini düşünen adına da “seküler
milliyetçi” denilen bir seçmen kitlesi vardır artık. Ulusalcılar gibi
Batı karşıtlığı üzerine bir milliyetçilik ideolojisi yerine Batı’ya
yönelmeyi savunan, aynı zamanda Türkçülük kimliğine önem veren bir
kitledir bu. Mikro etnik yapılara karşı gelen, mevcut iktidara karşıt
olan, göç meselesini sorun olarak algılayan ve liberalleşmeyi savunan
bu seçmen kitlesi aynı zamanda da reaksiyoner bir yapıdadır. Ve bu
milliyetçilik anlayışının en önemli özelliği de “tabandan gelen bir
hareket” olarak ortaya çıkmasıdır. Oysa, Cumhuriyet’in ilk yıllarında
üzerine oturduğu milliyetçilik ise elit kesimden tabana yayılan bir anlayışa
sahiptir.
Milliyetçi Partilerin Çoğalması
CKMP’den MHP’nin doğuşuyla 1969’da
başlayan milliyetçilerin ayrı bir parti ve çatı altında hareket etmesi 1993’e
kadar sürmüş, BBP (Büyük Birlik Partisi) bu dönemde kurulmuştur. Sonrasında İYİ
Parti, Zafer Partisi ve Milli Yol Partisi gibi yeni milliyetçi partilerin
ortaya çıkmasıyla milliyetçi partilerin çoğalması devam etmiştir. Bu çeşitlenmenin
önümüzdeki süreçte de devam edeceği görülmektedir. (Yavuz Ağıralioğlu’nun
yeni parti kurma çabası, Sinan Ogan’ın parti kurma çalışmaları yanında
siyasi partiye dönüşmeyeceği ifade edilen milliyetçileri tek bir platformda bir
araya getirmeyi amaçlayan Milli Egemenlik Platformu gibi oluşumlar)
Türkiye’de uzun zamandır iktidarda
bulunan AKP’nin tabanı da ilk kuruluşundan bu yana milliyetçi tabandan
beslenmiştir. AKP'nin temsil ettiği milliyetçilik, genellikle "neoliberal
muhafazakâr milliyetçilik" olarak tanımlanmaktadır. AKP’nin
anlayışında Türk Milliyetçiliği muhafazakarlık ve İslami motiflerle
birleşirken, geleneksel değerlere vurgu ve İslam kimliğini öne çıkarma vardır.
Elbette Türk siyasetinin milliyetçilik
temelli yapısı partiler açısından bir zenginleşme ve çeşitli seçeneklerin
ortaya çıkmasına neden olmuştur. Ama bazen tek kişilik partilerle belli çıkar
sağlama durumlarının ortaya çıkması milliyetçi seçmen üzerinde güvensizlik
bulutları oluşturmaya devam etmektedir.
Milliyetçi partilerin çoğalma ve çok
bölünmüş hali, aslında Türk toplumunun siyasi kimlik arayışının da bir
yansıması olurken, güç merkezi AKP’ye de siyasi yelpazedeki dengeleri sağlama
konusunda kolaylaştırıcı bir özellik sunmaktadır.
Unutulmaması gereken özellikle ekonomik
zorluklar, eşitsizlik ve adaletsizlik gibi faktörlerin, bireylerin milliyetçi
partilere yönelmesinde etkili olduğudur. Milliyetçilik tarihsel dönemlerine
bakıldığında görüleceği gibi güvensizlik hissinin arttığı ortamlarda aidiyet ve
güç oluşturma açısından bir seçenek oluşturmakta, insanlar ekonomik
sıkıntıların arttığı dönemlerde de yine milliyetçiliğin ipine sarılmaktadır.
Ancak bu durum toplumda özellikle de çok sayıda siyasi figür ve partinin ortaya
çıkarak farklılaşma çabası içine girmesi ve milliyetçiliğin diğer karşıtlarını
da güçlendirmesi açısından bakıldığında ayrışmaları da körüklemektedir.
Geleneksel Adreslere Tepki
Tabanda yaşanan bu “değişim ve dönüşüm”
doğrultusunda seçmen de kendisine yeni siyasi figürler yaratarak ona yönelme
eğilimine girmekte, yeni yarattığı ideolojisine yönetimde zemin
hazırlamaktadır. Oyların bu seçimde kendi merkezinden çıkarak başka adreslere
gitmesinin en önemli nedenlerinden biri de budur.
Geleneksel milliyetçi ve muhafazakâr
partiler ile yönetimlere yükselen tepkinin temel sebeplerinden biri, iktidarın
politikalarına olan tepkinin yanı sıra, bu partilerin ve yönetimlerin
geleneksel adreslerindeki etkisinin azalmasıdır.
Yeniden Refah Partisi de seçim sürecinde
dindar muhafazakâr kesimlerde AK Parti'ye alternatif olarak öne çıkmış,
partinin anti-emperyalist tutumu ve sosyal adaletçi duruşu, bu kesimlerde
önemli bir ilgi uyandırmıştır.
MHP'nin oy tablosu (her ne kadar
parti yönetimi büyükşehirleri dahil etmeden sadece illerdeki il genel meclis
oylarını hesaplayarak düşüş olmadığını ve yüzde 16 oy aldıklarını iddia etse
de), partinin siyasi stratejileri ve tabanındaki değişimlerle de
ilişkilendirilmelidir. Özellikle, ülkücü kimliği taşıyan adayların diğer
partilerde başarılı olması, MHP'nin geleneksel tabanındaki değişimi ve
kendisine yeni mecralar arama çabasında olduğunu göstermektedir. MHP'nin oy
kaybı sadece yerel seçimlerle sınırlı değil. Son genel seçimlerde de MHP'nin
milletvekili sayısında bir düşüş olmuştur. 2023 genel seçimlerinde 50
milletvekilliği kazanan MHP, önceki seçimlere kıyasla önemli bir kayıp yaşamıştır.
2024'te MHP'nin oy tablosuna bakıldığında
önceki seçimde aldığı birçok belediyeyi bu seçimde alamamıştır. Bu durum, partinin siyasi stratejilerinin
taban tarafından sorgulandığını buna karşın belirli bölgelerde hala etkili
olmaya devam ettiğini gözler önüne sermektedir. MHP geçmişi olan ülkücü kimlikli
adayların diğer partilerde başarılı olması, parti tabanındaki kaymanın ve değişimin
işareti olarak görülmelidir. Bu tablo MHP'nin geleneksel tabanındaki sadakatin
sorgulanmasına da neden olmaktadır.
Büyükşehirlerdeki Değişim
Türkiye’nin en kalabalık önemli
şehirlerinden birisi olan İstanbul’un seçim sonuçları, şehrin siyasetteki
dinamiklerini de değiştiren bir tablo çizmektedir. Özellikle AKP'den CHP'ye geçen
ve AKP'nin uzun yıllardır hâkim olduğu ilçelerde CHP’ye oy kayması dikkat
çekici niteliktedir. Seçmenin ekonomik koşullara tepkisi yanında, ekonomik
belirsizlikler, yaşam standartlarında yaşanan düşüşler, orta yaş grubunda
ortaya çıkan rahatsızlığın artması, oy veren yeni kuşağın tercihleri temel
belirleyiciler arasında yer almaktadır. Ekrem İmamoğlu’nun siyasette önemli bir
figür haline gelmesi de İstanbul ilçelerindeki seçmenin tercihlerini etkilemiş durumdadır.
Yine CHP’nin bazı ilçelerde yeni ve etkili isimlerle çıkması seçmen
tercihlerinin yönelmesine neden olan diğer bir faktör olarak dikkat
çekmektedir.
AKP’de yaşanan durgunluk ve yorgunluk,
parti içi bölünmeler de seçim atmosferine yansıyan önemli faktörlerden birisini
oluşturmaktadır. Hükümetin ekonomik politikalarına yönelik eleştiriler ve içsel
çekişmeler, partinin seçmen nezdindeki güvenini sarsarken, oy kaybına ve hatta
bazı ilçelerin AKP’den CHP'ye geçmesinde etkili olmuştur.
Ankara'daki seçim sonuçlarına baktığımızda
özellikle milliyetçi bir tabana sahip olan Keçiören, Etimesgut, Gölbaşı gibi
ilçelerde dahi CHP’li adayların büyük farkla kazanması, oyların bu ilçelerde
gösterilen milliyetçi siyasi figürlere kaydığını göstermektedir. Ancak sadece
bu “siyasi figür temelli” bir yöneliş değil, milliyetçilik anlayışının
kendisine dünyevileşerek yeni bir tanım yaratmasından da kaynaklanmaktadır.
Seçmen kitlesinin bir kısmının küserek
sandığa gitmediği anlaşılan Ankara’da, 4 milyon 304 bin 874 seçmenden oluşan
bir seçmen kitlesi bulunurken, kesin olmayan sonuçlara göre, bu seçmen
kitlesinin sadece 3 milyon 417 bin 498'i oy kullanmış görünmektedir. Bu
durumda, yaklaşık olarak 1 milyona yakın seçmen sandığa gitmemiştir. Bu
rakamlar, seçim sürecindeki katılım ve tercihler hakkında önemli bir tabloyu
ortaya koymaktadır. Sandığa gitmeyen seçmen sayısının, seçim sonuçlarını
etkileyebilecek önemli bir faktör olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.
Ekonomik Krizin İdeolojik Etkisi
Ekonomik krizler, Türkiye'de siyasi
tercihleri de derinden etkilemektedir. Özellikle milliyetçilik duygusu,
ekonomik belirsizlikler ve sosyal sorunlar karşısında güçlenmiş ve siyasi
dinamikleri şekillendirmiştir. Ülkede ekonominin yeterince iyi yönetilememesi,
gıda fiyatlarının artışı, emekli maaşlarının alım gücündeki azalma gibi
sorunlar, seçmenler arasında büyük bir hayal kırıklığı ve öfkeye neden
olmuştur. Bu durum, seçmenlerin milliyetçilik konusundaki tercihlerini
etkilemiş ve yeni siyasi dinamiklerin ortaya çıkmasına yol açmıştır.
Beka Söylemi Geri Tepti
Milliyetçiliğin temel adresi olarak
algılanan MHP’ye baktığımızda, “Beka söylemi”nin geri teptiği
bile söylenebilir. AKP-MHP ittifakı içinde milliyetçi ve muhafazakâr seçmenleri
pekiştirme stratejisi istenilen sonuca ulaşmamıştır. Seçmenler, beka söyleminin
gerçekçi olmayan ve manipülatif bir araç olduğunu değerlendirmiş ve bu durum
seçim sonuçlarına yansımıştır. Bu noktada, milliyetçilik kavramının
karmaşıklığını anlamak ve farklı yansımalarını değerlendirmek son derece
önemlidir. Seçimler, toplumun bu kavrama ve diğer siyasi ve toplumsal
dinamiklere nasıl tepki verdiğini daha net bir şekilde gözler önüne sermektedir.
Milliyetçiliğin Tonları
Kuruluş ideolojisi milliyetçilik olan
Türkiye Cumhuriyeti’nin bugünkü siyasi yelpazesinin temel unsurun da
milliyetçilik olduğu görülmektedir. Bugünkü tabloda, MHP zaman zaman Türkçü
politikaya yaklaştığı dönemler olsa da Türk-İslam sentezini vurgularken,
BBP İslami tonu daha güçlü bir şekilde öne çıkarmaktadır. İYİ Parti modernist
ve seküler bir politika izlerken, Cumhuriyetçi değerlere odaklanmakta,
ulusalcılığı da içine almaktadır. Zafer
Partisi ise daha radikal bir söylemle milliyetçiliği savunmakta ve
Kürtlere ve göçmenlere karşı sert politikaları gündeme getirmektedir.
Milliyetçilik tablosunda AK Parti,
"Tek Millet, Tek Devlet, Tek Bayrak, Tek Vatan" sloganıyla
yerlilik ve millilik vurgusu yaparak popülist milliyetçi bir politika
izlerken, CHP ise Kemalist ve liberal milliyetçi geleneği benimsemiş
durumdadır. Bu durum, milliyetçiliğin farklı tonlarının partilere dağıldığını
göstermektedir.
MHP’nin AKP ile 15 Temmuz darbe
girişinin ardından birlikte hareket etmeye başlaması, beka söylemini öne
çıkarması “Cumhur İttifakı” ile kendisini göstermiştir. MHP resmi olarak
muhalefet partisi olarak kalmasına karşın, fiilen iktidar bloğunun parçası
olmuştur. Bu durum ülkücü milliyetçilerin partiye desteğini azaltırken, “seküler
milliyetçi” bir akımın da güç kazanmasını sağlamıştır. MHP’nin çizgisini geleneksel olduğu kadar,
toplumun ve bireyin ihtiyaçlarına yanıt vermediğini gören bu kitle seküler
olduğu kadar da popülist olma özelliği de taşımaktadır. Ortaya çıkan bu
dönüşüm son seçime damgasını vururken, milliyetçilik ideolojisini de evrime
zorlamaya devam etmektedir.
Türkiye'nin siyasi ve toplumsal
dinamiklerinde son yıllarda gözlenen bir değişim, seküler-popülist
milliyetçiliğin "yeni karakterinin” belirginleşmesiyle
gerçekleşmiştir. Artık Komünizm tehlike olmaktan çıkmıştır, PKK’nın etkin eylem
yapmadığı bir dönemde Kürt sorunu da öncelikli değildir ama temel sorundur. Göç
olgusuyla ortaya çıkan “Araplaşma tehdidi” bu tehlikelerin en
başına oturmuştur.
MHP’den kopuşunda her ne kadar üst
düzey isimlerin partide yer edinememesinden kaynaklanmış bir ayrılık gibi
görünse de oluşan yeni milliyetçi tabanın da desteklediği İYİ Parti’de, önceleri
seküler milliyetçilikten özgürlükçü bir söyleme dönüşüm seyri izlenmiştir. Çoğunlukla
MHP'den ayrılan ülkücülerin kurduğu parti, başlangıçta milliyetçi bir çizgide
ilerlerken, zamanla ideolojik bir değişim yaşamıştır. Tepki alan “Ömer’in Yolu”
kampanyasının yerine daha özgürlükçü ve seküler bir söylem benimsenmiş, "Kahrolsun
İstibdat, Yaşasın Hürriyet" yoluna girilmiştir. İYİ Parti'nin
ideolojik dönüşümü, parti içindeki çeşitli akımların ve tabanın beklentilerine
cevap verme çabası olarak görülebilir. Bu dönüşüm, parti içinde ve Türkiye
siyasetinde önemli tartışmalara neden olmuş, partiye yeni bir kimlik
kazandırmıştır. İYİ Parti, göçmenlere yönelik ılımlı bir politika izlemiş, Suriyelilerin
ülkelerine dönüşünü öngörmüştür. Ancak, göçmenleri Türkiye'deki sorunların ana
nedeni haline getirmemiş, iktidar stratejisi olarak algılamış ve muhafazakâr
merkez sağ çizgiye yakınlaşmaya çalışmıştır. Bu durum partide kırılma
yaratmış Ümit Özdağ partiden ayrılarak Zafer Partisi’ni kurmuş ve sağ
popülist bir yöntem izleyerek, merkeze tek ideoloji olarak “göç
politikası”nı oturtmuştur.
2023
Mayıs seçimleri, seküler-popülist milliyetçiliği daha görünür hale
getirmiş, Sinan Oğan ve Ümit Özdağ gibi figürler siyaseti etkilemiştir. Seçim
sürecinde göçmen ve sığınmacı karşıtı politika izlenmesi de seküler-popülist
milliyetçiliğin daha da popüler hale gelerek kitleselleşmesini sağlamıştır.
Türkeş’in Çağrısı
Tüm bu gelişmeler doğrultusunda Türkiye’nin
siyasi sahnesini etkileyecek akımlardan birinin seküler-popülist milliyetçilik
olacağı görülmüştür. AKP içinde yer alan Tuğrul Türkeş, seçimin ardından
yaptığı açıklamada bu duruma dikkat çekerek, “milliyetçi lig” adını
verdiği oluşumun kurulması gerektiğini savunmuştur. Türkeş’in dikkat çektiği
“milliyetçi lig” in toplam aldığı oy oranı 2023’te yüzde 25’i aşmış
durumdadır.
Siyaset Bilimci Sinan Baykent, 2019’da
kaleme aldığı yazısında “milliyetçi lig” kavramını ilk olarak
gündeme getirmiştir. Baykent’e göre, Türk milliyetçileri hem liderlikte hem de
tabanda bölünmüştür. Alparslan Türkeş döneminde birlik içinde olan
milliyetçilik, sonrasında çeşitli partilerin ve liderlerin ortaya çıkmasıyla
parçalanmıştır. Yine Baykent’e göre günümüzde, MHP'nin yanı sıra BBP, İYİP, Zafer
Partisi ve diğer partiler milliyetçi tabanı temsil etmektedir. Bu bölünme,
Türkiye'nin siyasi manzarasını etkilemekte ve milliyetçilikte bütünlük
sağlayacak bir lider veya parti eksikliği hissedilmektedir. Bu durum,
milliyetçilikteki çatışmaları artırarak toplumsal bir bölünmeye yol açmaktadır.
Ancak birleşik bir milliyetçi ligin oluşturulması, farklı milliyetçi
akımların iş birliği yapmasını ve ortak hedefler etrafında birleşmesini
sağlayabilir. Bu lig, farklı milliyetçi grupların temsilcilerinden oluşan bir
yüksek kurul tarafından yönetilerek ortak eylem ve seçim stratejileri
belirlenebilir. Bu şekilde, Türkiye'deki milliyetçi hareketin güçlenmesi ve
etkili bir şekilde temsil edilmesi sağlanabilir.
Yerel Seçimlerde Ne oldu?
2024
yerel seçimlerinin en önemli özelliği milliyetçi tabanın adres değiştirerek
parti amblemi dışına çıkarak adaylara oy vermesi olmuştur. Yerel seçimlerde CHP Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanı Mansur Yavaş başta olmak üzere ülkücü kökenli bir isimle yüzde
60’ı (1.999.281) aşkın oy oranı yakalamış, iktidar ortakları AK Parti ve
MHP’nin ülkücü adayı Turgut Altınok’un oyu yüzde 31.68’te (1.048.076) kalmıştır.
2019 seçimlerinde ise Mansur Yavaş, 1.051.040
oy alarak oyların %50,93'ünü almış, rakibi
AK Parti adayı Mehmet Özhaseki ise 856.484 oy
alarak oyların %41,75'ini elde etmişti.
Yine İstanbul’da Murat Kurum, partisinin
seçmeninin oyunu koruyamazken, 2019’da yüzde 48,80 oy alan Ekrem İmamoğlu
partisinin oyunun çok üzerinde bir desteğe ulaşmıştır. İstanbul’da kayıtlı
1.314.516 seçmenin yüzde 50,43’ünü İmamoğlu alırken, Kurum’un yüzde 40,82’de
kalmıştır.
İstanbul’da Bayrampaşa, Beyoğlu,
Çatalca, Çekmeköy, Eyüp Sultan, Gaziosmanpaşa, Sancaktepe, Şile, Tuzla, Üsküdar
ve Beykoz ilçeleri AK Parti'den CHP'ye geçmiş, Silivri'de ise CHP yönetimi
MHP'den devralmıştır. İstanbul'un siyasi haritasında önemli bir değişimin
işareti olmuştur.
MHP ve İYİ Parti’nin Tabanı
31 Mart 2024 seçimlerine dönecek olursak,
milliyetçilerin adresi olarak görülen MHP, İYİ Parti ve BBP’de oy kaybı
yaşandığını, Zafer Partisi’nin de beklediği oy oranını yakalayamadığını görmek
mümkündür. MHP’nin kalesi olarak simgeleşen birçok yerde oyların CHP’ye
kayması, milliyetçilerin artık oy tercihlerini yeni ideolojik yapılanmaya göre
kullandıklarını göstermektedir.
MHP,
toplamda 2.297.662 oy alarak %4,98 oranına ulaşmıştır. Bu oran, 2019 yerel
seçimlerinde %7.31 idi. İl genel meclisleri için MHP'nin aldığı oy sayısı
2.510.668'dir ve oy oranı %5.85'tir. 2019'da ise bu oran %7.46 idi.
MHP'nin kazandığı belediye sayılarına
bakıldığında, belediye başkanlıklarında 30, il genel meclislerinde 8, ilçe
belediye başkanlıklarında ise 122 belediye kazanmıştır. Bu rakamlar, 2019 yerel
seçimlerine kıyasla azalışı sembolize etmektedir.
İYİ
Parti'nin 2024 yerel seçimlerindeki performansına bakıldığında, Türkiye
genelinde 1.735.924 oy alarak %3,76'ya oy oranına ulaşmıştır. 2019'daki oy
oranı olan %7.45'e kıyasla bir düşüşü simgelemektedir. İl Genel Meclisleri'nde
ise İYİ Parti, 1.970.178 oy alarak %4.59'a oranına ulaşmıştır. 2019'daki oy
oranı ise %7,3 idi. Türkiye genelinde kazanılan belediye sayıları ise 2019
yerel seçimlerine göre değişmiştir.
Zafer Partisi'nin Türkiye genelindeki oy
oranına bakıldığında, 800.905 oy, %1.73, il genel meclisinde 1.101.483 oy ve %2.56
oranını yakaladığı görülmektedir.
BBP ise 200.301 oy ile %0.43 (2019'da %0.41), il genel
meclisinde ise 526.414 oy ve %1.22 (2019'da %1.91) oranına ulaşmıştır.
MHP, Manisa ve Mersin gibi
büyükşehirlerde aday göstermiş, ancak bu illerde kazanamamıştır. Ayrıca, daha
önce AK Parti'nin yönetiminde olan Gümüşhane ve Tokat'ı MHP adayları
kazanmıştır. DEM Parti'nin yönetimindeki Kars'ta da MHP seçim yarışını önde
tamamlamıştır. 2019'da MHP'nin kazandığı Manisa, Kütahya, Kastamonu, Bartın
ve Amasya illeri ise CHP yönetimine geçerken, Karabük ve Bayburt'ta AK
Parti, MHP ile girdiği seçim yarışını kazanmıştır. MHP ise Çankırı, Erzincan, Gümüşhane, Kars, Kırklareli,
Karaman, Osmaniye ve Tokat'ta seçimleri almıştır. Manisa’ya baktığımızda yine
MHP’nin oylarının CHP’ye kaydığı görülmektedir. CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in
memleketi Manisa'da da seçmenin tercihinin, 2019'a göre değiştiği
gözlenmektedir. MHP'li Cengiz Ergün, bir önceki seçimlerde yüzde 52 ile
belediye başkanı seçilmişken, tekrar aday gösterilen Ergün'ün oy oranının yüzde
29'a gerilediği, CHP'li Ferdi Zeybek’in ise yüzde 57 ile birinci sırada yer
aldığı görülmektedir.
MHP’nin uzun yıllardır kalesi olarak
adlandırılan yerlerin sonuçlarına bakıldığında ise CHP’nin adaylarına özellikle
de ülkücü kökenli adaylarına bu yerleri bırakması dikkat çekmektedir. Örneğin Ankara
Keçiören belediye başkanlığı seçim sonuçlarına baktığımızda, 2019'da
Keçiören belediye başkanlığı seçimlerinde AK Parti adayı Turgut Altınok, %63,65
oy oranıyla 332.396 oy alarak seçimi kazanırken, 2024’e baktığımızda CHP'nin
adayı Mesut Özarslan ise %47,95 oy oranıyla 245.460 oy alırken, MHP’nin
desteklediği AKP adayı Zafer Çoktan yüzde 38.56 ile 197.377 oy almıştır.
2
Haziran’da YSK’nın yeniden seçim kararı aldığı MHP ile sembolleşen Kayseri
Pınarbaşı’nda da, CHP’li Deniz Yağan’ın yüzde 33,3 oy oranıyla 5.082 oy
aldığını, MHP’li Menduh Uzunluoğlu’nun yüzde 31,17 ile 4.758 oy aldığını
görülmektedir. İlçede diğer partilerin oy oranlarına bakıldığında DEVA’nın
adayı Fazıl Demircioğlu’nun yüzde 11.27, Milli Yol’dan Servet Kantekin’in yüzde
10.59’la 1617 oy aldığını, BBP’li Hayrettin Uslu’nun yüzde 4.38 ile 669, İyi
Partili Metin Kılıçaslan’ın yüzde 4,01 ile 613 oy aldığı ve yarışın milliyetçi
çizgideki partiler arasında geçmesine karşı yıllar sonra CHP’nin başkanlığı
alması dikkat çekmektedir. Pınarbaşı ilçesinde seçmen sayısı 18.960 olup, bu
seçmenlerden 16.222'si oy kullanırken, kullanılan oyların 15.261'inin geçerli
sayılmıştır.
Pınarbaşı ilçesinde 31 Mart 2019'da
yapılan belediye başkanlığı seçimlerinin sonuçları şu şekildedir:
Toplam
seçmen sayısı 20.679 olup, bu seçmenlerden 18.345'i oy kullanmıştır. Kullanılan
oyların 17.495'i geçerli sayılmıştır. MHP adayı Menduh Uzunluoğlu %42,38 oy
oranıyla 7.415 oy alarak birinci olmuştur. CHP'den Deniz Yağan %31,6 oy
oranıyla 5.529 oy alarak ikinci sırada yer almıştır. İyi Parti adayı Cuma
Sağlam %21,38 oy oranıyla 3.741 oy almıştır. BBP'den Abdullah Yağmur %3.69 oy
oranıyla 646 oy alırken, Saadet Partisi adayı Vacit Kip ise %0.67 oy oranıyla
118 oy almıştır.
Yine Ankara Etimesgut’a
bakıldığında Erdal Beşikçioğlu’nun 203.000 oy ile yüzde 56.61 oranında oy
aldığı, MHP’li Enver Demirel’in ise 117.044 ile yüzde 32.64 oy aldığı, 2019
seçimlerine göre MHP’nin yüzde 23 oranında oy kaybetmesi dikkat çekmektedir.
İYİ Parti'nin "hür ve
müstakil" siyaset stratejisine yönelerek, ittifak siyasetinden
vazgeçmesinin büyük bir başarısızlıkla sonuçlandığı görülmektedir. Bu durum,
İYİ Parti'nin siyasal geleceğine de yön verecek nitelikte olup parti içindeki
çekişmelerin yanı sıra, gelecekteki varlığını sürdürme konusunda da ciddi
sorunlar yaşayacağı bile iddia edilmektedir.
Seçimde Yeniden Refah Partisi'nin elde
ettiği başarı, siyasi partiler arasında belirli bir çözülmenin ve bazı
partilerin yükselme sürecinin başlangıcı olabilecek niteliktedir. Yeniden Refah
Partisi'nin bu başarısı, Türkiye siyasetinde yeni dinamiklerin ortaya
çıkabileceğini işaret etmektedir. Bu gelişmeler, gelecekte siyasi partiler
arasındaki dengeyi değiştirebileceği gibi, siyasi arenada yeni aktörlerin
ortaya çıkmasına zemin hazırlayacak niteliktedir.
Milliyetçilik İçerik Değiştiriyor
Haziran 2022'de yayımlanan "Türkiye'de
Milliyetçilik Algısı" raporu, Ankara Enstitüsü ve Sabancı Üniversitesi
İstanbul Politikalar Merkezi tarafından gerçekleştirilen önemli bir çalışmadır.
Raporda, milliyetçiliğin yükselişi kabul edilirken, aynı zamanda sürekli
içerik değişimine uğradığı ve çelişkili önermelere sığındığına dikkat
çekilmektedir. Araştırmanın bulgularına dayanarak, toplumun yaklaşık yarısının
milliyetçilikle güçlü bir bağlantı hissettiği, ancak yaklaşık dörtte birinin
milliyetçiliği etkili ve anlamlı bir referans olarak görmediği ifade
edilmektedir. Önümüzdeki dönemde ekonomik sıkıntılarla birlikte milliyetçi
söylemin daha da öne çıkması beklenmektedir. Krizlerle birlikte bireylerin ve
toplumların milliyetçiliğin kollarına daha çok sarılmakta olduğu düşünülürse,
milliyetçiliğin güçlenmeye devam edeceği bir grafik ortaya çıkacağı
anlaşılmaktadır.
Seçmen Katılımı Azalıyor: “13 milyon kişi
sandığa gitmedi”
Seçimlerin önemli noktalarından birisini
de seçmen katılımının azalması oluşturmaktadır. Türkiye'de kayıtlı 61 milyon 430 bin 934
seçmen olmasına rağmen, tam 13 milyonu aşkın seçmen oy kullanmamış
görünmektedir. Toplamda 46 milyon 46 bin 499 kişi oy kullanırken bu oylardan 2
milyon 210 bin 42'si geçersiz olarak kabul edilmiştir. Seçimlere katılım oranı yüzde
78,55 olarak kayıtlara geçmiştir. Seçmenin sandığa gitmeme sebebi siyasi ve
sosyal dinamiklere dayanmaktadır. Partilerin tabanlarında görülen siyasi
motivasyon eksikliği yanında, ekonomik zorluk ve sosyal sıkıntılar, yüksek
enflasyon, işsizlik oranlarındaki artış ve belirsizlikler de seçmenlerin siyasi
katılımına olumsuz olarak yansımıştır. Seçmenin siyasi partilere ve
siyasetçilere olan güvensizliği, siyasi figürlerin giderek halktan kopması,
siyasi partilerin içsel çekişmeleri de seçmenlerin sandığa gitme isteğini
azaltmış görünmektedir.
Son 20 yılda gerçekleşen yerel seçimlere
katılma analizi yapılacak olunursa, 2004'te özellikle kayıtlı seçmen sayısında
artış olduğu gözlenmektedir. 2014 yerel seçimlerinde kayıtlı seçmen sayısı 52
milyon 608 bin 398 kişiye ulaşmışken, sandığa gitmeyen seçmen sayısı 5 milyon
683 bin 521'dir. 2019'da ise kayıtlı seçmen sayısı 57 milyon 87 bin 743' iken
sandığa gitmeyen seçmenlerin sayısı 8 milyon 816 bin 232'ye çıkmıştır. Bu
eğilim, son yerel seçimlerde de devam etti. 31 Mart 2024'teki seçimde, kayıtlı seçmen
sayısı 61 milyon 430 bin 934'e ulaştı, ancak sandığa gitmeyen seçmenlerin
sayısı 13 milyon 174 bin 393'e yükseldi. Dahası, kullanılan oyların önemli bir
kısmı geçersiz sayıldı. Bu durum, Türkiye'deki siyasi katılımın ve seçmenin
siyasi süreçlere olan güveninin sorgulanması gerektiğini göstermektedir.
Kaynakça:
Fatih
YAŞLI, "Hudut Namustur": Seküler-Popülist Milliyetçiliğin İzinde,
Fiscaoeconomia, Cilt 2, Sayı 1, 2024,
MHP
Seçim Sonuçları: 31 Mart 2019 MHP Yerel Seçim Sonuçları (sozcu.com.tr)
https://www.sivilsayfalar.org/2023/06/19/data-talks-sekuler-milliyetcilik-nedir-ne-degildir/
Tuğrul
Türkeş çok ısrarlı: “Milliyetçi Lig kurmalıyız” (haberturk.com)
https://www.perspektif.online/milliyetcilik-ekseninde-mhp-ve-iyi-parti/
https://kokludegisimdergisi.com/index.php?p=makaleDetay&makale=681
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder