SEN ANLAT
KONUK: ÖZEL KUVVETLER KOMUTANI VE
ŞEMDİN SAKIK OPERASYON KOMUTANI MİTHAT IŞIK
KOMUTAN IŞIK,
TÜRKİYE’DEKİ GÜVENLİK STRETEJİLERİNDEKİ
DEĞİŞİMDEN, ROBOT ASKERLERE, PROFESYONEL ORDUDAN, PKK İLE MÜCADELEYE KADAR
PEKÇOK KONUDA KONUŞTU:
“GÜVENLİK STRATEJİSİNİN DEĞİŞMESİNİN
SEBEBİ PKK’YA SAĞLANAN DIŞ DESTEKTİR”
“PKK YANINDA GÖÇ, RUM KESİMİNİN, YUNAN
ADALARININ SİLAHLANDIRILMASI TEHDİTTİR”
“GELİŞEN TEKNOLOJİ PROFESYONEL ORDUYA
GEÇİŞİN EN ÖNEMLİ SEBEPLERİNDENDİR”
“TÜRKİYE, PKK İLE MÜCADELEDE BAŞARI
SAĞLAMIŞTIR”
“TSK, 2018’DEN İTİBAREN KONSEPT
DEĞİŞİKLİĞİNE GİTMİŞTİR”
“PKK, PYD, YPG BÖLGEDE DEVLETLEŞME PEŞİNDE”
“BÖLGEDEN DİĞER DEVLETLER VE TERÖR
UNSURLARI ÇEKİLMEDİĞİ SÜRECE ÇEKİLMEMİZ MÜMKÜN DEĞİLDİR”
“SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ YERİNE TAŞINMALIDIR”
“TERÖRLE MÜCADELEDE TECRÜBE, İSTİHBARAT,
TEKNOLOJİ KULLANIMI ETKİLİ OLDU”
“MODERN ORDULAR GELECEKTE YAPAY ZEKA,
ROBOT ASKER, OTONOM SİLAH KULLANACAKTIR”
“GELİŞEN TEKNOLOJİ SAVAŞI UZAYA TAŞIYACAKTIR”
NEVİN BİLGİN
Özel Kuvvetler Komutanı ve Şemdin
Sakık Operasyonu’nun kilit isimlerinden Kd.Albay Mithat Işık, PKK ile mücadele,
göç ve yarattığı tehdit unsurları, Suriye’deki gelişmeler, Yunan adalarının
silahlandırılması, NATO ile ilişkiler, ordunun teknolojik gelişmelere uyumu
konularını değerlendirdi. Işık’ın sorulara verdiği yanıtlar şöyle:
Türkiye'nin güvenlik stratejileri son
yıllarda nasıl değişti ve bu değişikliklerin sebepleri nelerdir?
1980’li yıllar Türkiye’nin iç ve dış güvenliği
açısından son derece hızlı değişimin yaşandığı yıllardır. 12 Eylül 1980 Askeri
darbesinden sonra Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu arasındaki ilişkiler
donduruldu. 1979’da İran’da gerçekleştirilen devrimle ABD, Ortadoğu’da önemli
bir müttefikini kaybetti. Humeyni dine dayalı yeni bir rejim kurdu. ABD’yi
bölgedeki Şeytan olarak tanımladı. Bu durum bölgedeki dengeleri değiştirdi. Bu
durum gerek Türkiye’de geçmişte ABD’nin bölgedeki güvenlik ve stratejisini gözden
geçirmesine neden oldu. Aynı yıl Sovyetler Birliği, Afganistan’ı işgal etti. Bu
Soğuk Savaş dönemindeki kutuplaşmayı daha da arttırdı. 1980 ve 1988 yılları
arasındaki İran-Irak Savaşı nedeniyle sınırlarının güvenliği sağlanamadı.
PKK’nın özellikle Irak’ın Kuzeyinden Türkiye’ye sızarak terörist eylemler
yapması Türkiye’nin güvenlik kaygılarını arttırdı.
1984 Şemdinli ve Eruh Baskınlarıyla adını duyuran PKK,
Türkiye’nin üniter yapısını tehdit etmeye başladı. PKK Türkiye’nin sorunu
olarak devam ederken bölgesel bir sorun haline gelen PKK terör örgütü halen de
Türkiye’nin en önemli ve bir numaralı güvenlik sorunudur.
ABD’nin 1991’de Irak’ı işgal etmesiyle Irak’ın
Kuzeyinde oluşan otorite boşluğu PKK’nin bölgede daha rahat hareket etmesine ve
güçlenmesine neden oldu.
Çekiç Güç ve oluşturulan güvenli bölge nedeniyle Irak
ordusunun oluşturulan güvenliği bölge nedeniyle 36. Paralelin Kuzeyine
geçememesi, Türkiye Irak sınır hattının güvenliğinde büyük zafiyet yarattı.
Bölgede Barzani ve Talabani’nin aralarındaki çatışma
PKK’nın Irak’ın Kuzeyinde daha rahat hareket etmesini ve bölgede taban
kazanmasını sağladı.
Birinci Körfez Savaşı’nda, Irak’ın Kuzeyinden
Türkiye’ye olan büyük göç dalgası ile birçok PKK mensubu bu göçlerle Türkiye’ye
giriş yaptı. Dağılan Saddam ordusundan pek çok silah Peşmerge ve PKK’nın eline
geçti.
Kıbrıs Barış Harekâta nedeniyle ABD Türkiye’ye ambargo
uyguladı. Türkiye ve ABD’nin Ortadoğu, Kıbrıs, Kafkaslar gibi stratejilerinin
uyuşmaması ABD’nin PKK’ya verdiği örtülü destek Suriye’de PKK’nın uzantısı
PYD/YPG’ye SDG adı altında verdiği açık destekle gizlenemeyecek derecede açığa
çıktı. ABD’nin Türkiye’nin Kuzey sınırı boyunca Kandil’den başlayıp Irak-Suriye
sınırı boyunca devam eden ve Akdeniz’e ulaşan terörist bir devlet oluşturması
Türkiye’nin beka sorunudur. Türkiye ve ABD, NATO müttefikidir. Sadece iş
birliği yapan iki ülke durumundadır. Türkiye güvenliği için çok yönlü
politikalar uygulanmalıdır Komşu ülkeleri ile İran-ırak- Suriye başta olmak
üzere dostluk ve iyi komşuluk ilişkileri geliştirmelidir.
Körfez ülkeleri Rusya, Ermenistan, Ukrayna ile de
dostluk ilişkileri geliştirmelidir.
RUSYA-UKRAYNA SAVAŞINDAKİ TAVIR
Rusya-Ukrayna Savaşı’nda tarafsızlığını korumalıdır.
Balkanlarda Afrika’da etki ve ilgi alanlarını geliştirmeli, Libya’da kendisine
münhasır bir yönetim oluşturmalıdır. Libya ordusunu Kara, deniz, hava ve polis
teşkilatı kurmalıdır.
Kafkaslarda Azerbaycan, Ermenistan barışının
sağlanmasını destek vererek bu sorunun bir anlaşmayla bitirilmesi
sağlanmalıdır. İran ve Ermenistan görüşerek Zengezur Koridorunun açılmasının
sağlanmalı ve Türk dünyası ile kara bağlantısı kurulmalıdır.
Irak ile Basra’dan başlayıp
Basra-Bağdat-Musul-İstanbul kalkınma yolunun yapımına bir an önce başlanması
için başta Irak olmak üzere komşu ve dost ülkeler nezdinde de girişimler
hızlandırılmalıdır. Başta Muhalefet Partisi olmak üzere bütün siyasi partilere
TBMM’de açıklayıcı bilgiler verilmelidir.
Türkiye’de iç cephede oluşacak birlik ve beraberlikte
Dış Politika ’da Türkiye’yi daha güçlü kılacaktır.
Kıbrıs Barış Harekatı’nın bu yıl 20.07.1974. 50.
Yılını kutluyoruz. Kıbrıs’ta Türk ve Rumların ir arada yaşaması mümkün
değildir. Kıbrıs’ta iki ayrı halk iki ayrı devlet vardır. Bu nedenle KKTC’nin
tanınması sağlanmalıdır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kalıcı deniz ve hava
üsteleri kurmalıdır.
Türkiye’nin güvenlik stratejisinin değişikliğinin en
önemli nedeni başta ABD olmak üzere birçok NATO ülkesi ve AB ülkesinin
Türkiye’nin güvenliğini 40 yıldır tehdit eden başta PKK-YPG-KCK olmak üzere
terör örgütlerine verdikleri örtülü ve açık destektir. Türkiye’nin haklı Kıbrıs
davasında Güney Kıbrıs Rum Yönetimini tanımaları, Annan Planına hayır diyen Rum
yönetimini AB’ye almaları, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımamaları ve
ambargo uygulamaları Türkiye’ye hava savunma silahı satmamaları, ABD’nin S-400
aldık diye Türkiye’ye CAATSA yaptırımları uygulaması, Yunanistan’da s-300
bulunmasına rağmen bu duruma duyarsız kalması Türkiye’yi haksız yere F-35
projesinden çıkarması gibi sorunlardır.
TÜRKİYE’NİN GÜVENLİK TEHDİTLERİ
Türkiye'nin en büyük güvenlik tehdidini
günümüzde ne olarak görüyorsunuz?
Türkiye’nin en büyük güvenlik tehdidi terördür. 40
yıldır dost ve müttefik ülkelerin de desteğini alan PKK-YPG-KCK’dir. Ayrıca
Türkiye’de bulunan başta Suriyeliler olmak üzere ülkemizdeki yaklaşık 6 milyon
göçmen nüfustur. Bunların içerisinde çeşitli ülkelerin istihbaratının
elemanları olduğunu düşünmeliyiz. Göçmen Politikamızı gözden geçirmeliyiz.
Özellikle sınır vilayetlerimizde sosyolojik yapının değişmesine neden olacak
göçmen nüfusunun artmasını önleyici tedbirler almalıyız. Artan göçmen nüfus iç
güvenliğimiz için büyük tehdittir.
Suriyeli göçmenlerin güvenli bölgelere dönmesi için
politikalar geliştirmeliyiz. Göçmenlerin Türkçe öğrenmesi, Türk kültürüne uyum
sağlaması için projeler geliştirmeliyiz.
Doğu Akdeniz’deki Hikrokarbon yatakları neden bölgede
olan gelişmeler Kıbrıs Rum kesiminin silahlanması, ABD, Fransa ve İsrail’in
Kıbrıs Rum kesiminde liman ve üsler oluşturması Türkiye için bir tehdittir.
Yunanistan’ın Ege Adalarını silahlandırması ve bu
Adalara asker yerleştirmesi aidiyeti tespit edilmemiş Türkiye’ye yakın aslında
Türkiye’ye ait olan bu ada ve kayalıklara bayrak dikmesi Türkiye için bir
tehdittir.
ÖZEL KUVVETLERİN KURULUŞU
Türkiye'de ilk özel kuvvetlerin kuruluşu,
sonra profesyonel askerliğin ortaya çıkışına kadar yer alan süreç hakkında
neler söyleyebilirsiniz? Bu geçiş süreci nasıl oldu?
Başta ABD olmak üzere birçok ülke özel kuvvetlere
sahiptir. Türkiye 1990 yılına kadar Özel Harp Dairesi bünyesinde sayıları
mahdut olan özel kuvvet timlerine sahiptir. 1990 yılında konsept değiştirerek
Özel Kuvvetler Komutanlığı ismini almıştır. Başlangıçta bir Özel Kuvvet Alayı
daha sonra iki alay daha kurmak suretiyle 1992’de üç alayın kuruluşunu
tamamladı. Sonra dördüncü alayı da kurdu. Bu alaylar, taburlar, taburlardaki
timlerden oluşur. Personeli subay ve astsubaylardır. Tamamı uzman personelden
oluşan bir alay daha mevcuttur. Özel Kuvvetler de jandarma dahil kara, deniz,
hava kuvvetleri dahil bütün kuvvetlerden personel vardır. Bu personel
gönüllülük esasına göre seçilir. Başta komando kursu olmak üzere Özel Kuvvetler
kursu ve diğer birçok özel kurslardan geçerek başarılı olan subay ve
astsubaylar birlikte göreve başlar. Komando kursu ilk kurstur. Bunu başaramayan
özel kuvvetler kursuna alınmaz. Dolayısıyla da özel kuvvetlere kabul
edilmezler. Uzmanlar için farklı kurslar uygulanır.
PROFESYONEL ORDUYA GEÇİŞİN EN ÖNEMLİ
SEBEBİ
Gelişen teknoloji, silah sistemlerinin gelişmesi
profesyonel orduya geçişin en önemli nedeni olmuştur. Profesyonel ordu pahalı
bir ordudur. Yönetilmesi inisiyatifli nitelikli her kademede iyi yetişmiş
komutanlara gerek vardır. TİM. Komutanı, Bölük Komutanı, Tabur Komutanı, Tugay
Komutanını iyi yetiştirmezseniz başarılı olamazsınız.
Günümüz savaşlarında küçük birlik harekâtı önem
kazanmıştır. Muhabere sahasının generalleri astsubaylar, teğmenler, binbaşılar
olmuştur. Muhaberelerde gelişen teknoloji birliklerin küçük birlik seviyesinde
dağılmasını mecbur kılmıştır. Uzman çavuş, uzman onbaşı, sözleşmeli er
seçiminde çok dikkatli olmak gereklidir. Sivil hayatta başarılı olamamış, iş
bulamamış olanlar kesinlikle alınmamalıdır. Bu rütbelere en doğru ve güvenli
seçim için mecburi askerlik 12 ay olmalı, uzman çavuş, onbaşı ve sözleşmeli
erler bu askerler arasından gönüllülük esasına göre seçilmelidir. Bunların en
az lise ve dengi okul mezunu olması sağlanmalıdır. İstisnalar hariç şoför vs
gibi.
Bunların astsubay okul sınavlarına girmesine imkân
sağlanmalıdır, bir noktada bunlar astsubay kaynağı olmalıdır. Her kuvvet için
askeri liseler açılmalıdır. Kuleli Askerî Lisesi, Deniz lisesi, Hava Lisesi
fakir aile çocuklarının sınavı kazanması durumunda orta okuldan sonra bu
okullarda okuması ve Harp Okullarına geçişi sağlanmalıdır. Harp okullarının
öğrencisi yarısı sivil liselerden yarısı askeri liselerden olmalıdır. Tam
gelişme çağında askeri liselerde eğitim gören çocuklar disiplinli bir ortamda
eğitim gördükleri için daha sağlıklı ve gelişmiş olacaklardır.
Geleceğin savaşlarının komutanlarını ne kadar
eğitimli, sağlıklı, vizyon sahibi ve entelektüel yetiştirirsek o kadar başarılı
oluruz. Askerliğin de bir sanat olduğunu kabul etmeliyiz. Sahnesi çoğu zaman
arazidir. İyi yetişmiş komutanlar her yerde ve her şartta savaşı iyi yönetir.
TÜRKİYE PKK İLE MÜCADELEDE BAŞARI
SAĞLAMIŞTIR
PKK ile mücadelede Türkiye'nin başarılı mı
başarısız mı olduğunu düşünüyorsunuz? Bu başarı veya başarısızlığın nedenleri
nelerdir?
Türkiye PKK ile mücadelede başarılı olmuştur. Mücadele
ettiğimiz terör örgütü dünyadaki başta ABD olmak üzere birçok NATO, AB ve
çeşitli Ortadoğu vs ülkelerinden destek almıştır ve almaya devam etmektedir. PKK
başta Irak ve Suriye olmak üzere otoritenin olmadığı ve güvenlik zafiyeti
mevcut ülkelerde yerleşmiştir.
Türkiye yurt içerisinde sınırlarımız dışında, Irak’ın
Kuzeyinde, Suriye’de terör örgütüne karşı etkili operasyonlar icra etmiştir,
etmeye devam etmektedir. Yurt içerisinde, terör örgütüne katılışlar nerede ise
sonlanmıştır. Örgüt yurt içinde Cudi, Gabar, Besler, Lice, Kulp, Sason vs gibi
bölgelerde ikişer, üçer kişilik gruplar halinde varlığını devam ettirmeye
çalışmaktadır. Halk desteği hemen hemen sıfırlanmıştır.
Gelişen teknoloji İHA ve SİHA’lar sayesinde örgüt
mensupları hareket edemez duruma gelmiştir. Gelişen teknoloji, uzak mesafeli
gece görüş cihazları sayesinde operasyon birliklerinin gece ve gündüz hareket
kabiliyeti artmıştır.
TSK’DAKİ KONSEPT DEĞİŞİMİ
TSK da konsept değiştirmiş ve 2018’den itibaren
Irak’ın kuzeyinde kalıcı üsler teşkil etmiştir. Bu bölgede Pençe serisi
operasyonları devam etmektedir. Terör örgütünün Irak’ın kuzeyindeki barınma
alanları imha edilmiş örgüt belli alanlarda mağara ve sığınaklarda gizlenmek
suretiyle varlığını devam ettirmeye çalışmaktadır.
Zaman zaman açtığı taciz ateşleri ile operasyon
birliklerimize zafiyet verdirmeye çalışmaktadır. Terörle mücadelede ilk
yıllarda istihbarat eksikliği, yetersiz silahlı ve silahsız helikopter
eksikliği, teknik malzemenin sınırlı sayıda olmasıyla nedeniyle şehit ve yaralılarımız
oldu. Pek çok alanda gelişen teknoloji personelin operasyon tecrübesinin
artması, İHA, SİHA vs. nedeniyle TSK terörle mücadelede dünyanın en başarılı ve
fedakâr ordusu haline gelmiştir.
Türk Milleti, ordusunun yıpratılmasına asla müsaade
etmemelidir. Ordumuz milletin ordusudur. Siyasetin dışında ve üstünde
tutulmalıdır. Kışlaya siyaset sokulmamalıdır. Düşmanlarımız ve ülkemize karşı
düşmanca emelleri olanlar kışlalarımıza siyaseti sokmak için azami çabayı
gösteriyorlar. Çok dikkatli olalım.
SURİYE’DEN GÖÇ
Suriye'deki durum ve göç olgusunu
Türkiye'nin askerî güvenliği açısından nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu sürecin
getirdiği en büyük zorluklar nelerdir?
Suriye’de büyük bir otorite boşluğu mevcuttur. Rejim güçleri,
Rusya, ABD ve SDE, PKK-YPG, İran Türkiye ve Türkiye’nin eğitip donattığı Suriye
Milli Ordusu, çeşitli Arap aşiretleri, küçük gruplar bulunan Fransa ve
Danimarka gibi ülkelerin askerleri de vardır.
Türkiye Suriye ile olan Güney Sınır boyunda bir terör
devletinin oluşmasını önlemek amacıyla Suriye’de Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı,
Barış Pınarı gibi harekatlar yaparak Cerablus-Elbab, Afrin, Resulayn, Talabiyat
gibi bölgeleri Fırat’ın doğusunda ve batısında kontrol altına almış,
oluşturduğu bu güvenli bölgelerdeki halk huzur ve güven içerisinde
yaşamaktadır.
Fırat’ın doğusundaki Kamışlı-Kobani problemli
bölgelerdir. Fırat’ın doğusunda tam güvenliği sağlamak için bu iki yerleşim
bölgesini de kontrol altına almamız gerekir. Ancak ABD ve zaman zaman Rusya’nın
tutumları buna engel teşkil etmektedir.
Fırat’ın batısında TELRIFAT-MEMBİÇ’i kontrolümüze
alarak güvenliğin bütünlüğünü sağlamamız gerekiyor. Ancak İDLİB’de durum daha
çok farklıdır. Bu bölgede bir milyon nüfus mevcut ve değişik örgütler İDLİB’de
bulunuyor.
SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ YERİNE TAŞINMALIDIR
Türkiye Süleyman Şah Türbesini Suriye’deki toprağımız
olan yerine taşımalıdır. Sınırımızdan 30 km mesafede bulunan bu bölgeye açılan
yol boyunca oluşturacağımız bu güvenli bölgeye ve değişik zamanlarda yaptığımız
Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı hareket bölgelerindeki güvenlik
bölgeleri Türkiye’de Suriyeli göçmenleri göndermek için çalışma başlatmalıyız.
Suriye’de rejimle görüşmeler yapılmalıdır. Ancak Esat görüşmek için TSK’nın
bölgeden çıkmasına istiyor. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. ABD, Rusya
Suriye’de mevcut iken bize çıkın demesi abesle iştigaldir. Kaldı ki Türkiye,
Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunmaktadır.
PKK-YPG-PYD bölgede devletleşme peşinde. ABD bu örgüte
her türlü desteği veriyor. Her halükârda terör örgütü ABD, Rusya vs Suriye’de
bulunduğu sürece Suriye’den çıkmamız mümkün değildir. Suriye devleti teröre
karşı bizimle iş birliği yapmalı, terörü topraklarında yok etmelidir. Türkiye’de
bulunan Suriyeliler memleketlerine dönmelidir. Ancak biz de o zaman Suriye’den
çekiliriz. Aksi halde orada olacağız, olmalıyız.
TÜRK ORDUSU VE TEKNOLOJİK GELİŞMELER
Türk ordusu dijitalleşme, elektronikleşme
ve yeniden donanım teknolojilerine ne kadar uyum sağlamıştır?
Türk ordusu gelişen teknolojiye tüm dünya ordularından
daha güçlü bir şekilde uyum sağlamıştır. TSK’nın komuta kademesi de muhabere
etmesine güç katacak tüm yeniliklere açıktır.
HİÇBİR ÜLKE YÜZDE YÜZ KENDİ ÜRÜNLERİYLE
ÜRETİM YAPMIYOR
Türkiye'nin savunma sanayi konusunda
İsrail başta olmak üzere başka ülkelere teknolojik ve yazılım anlamında bağımlı
olduğunu düşünüyor musunuz? Savunma sanayinde Türkiye ne kadar yerli? Bu
konudaki durum nedir?
Türk Savunma Sanayi her geçen gün güçlenerek
gelişiyor. Bütün ülkeler teknolojinin gelişmesi için birbirlerinden ürün
alıyorlar. Hiçbir ülke yüzde yüz kendi ürünleri ile cihaz, silah yapmıyor.
Bunda zaman, işgücü, maliyet önemli. Türk Savunma Sanayi, dünyanın sayılı
sanayileri arasına girmek için başarılı çalışmalar yapıyor. Özel sektör de
önemli başarılar imza atıyor Hiçbir ülkede yüzde yüz yerli ürün yapılmıyor.
Türkiye böyle ancak çok yeni ve başarılı atılımlar yapıyor. Daha da başarılı
olmak için nitelikle personel tercih edilmelidir. Bu konuda çok hassas
davranılması önem arz etmektedir.
TERÖRLE MÜCADELEDE TECRÜBE, İSTİHBARAT,
TEKNOLOJİ KULLANIMI ETKİLİ OLDU
Türkiye'nin terörle mücadelesinde
geçmişten günümüze en büyük değişim veya gelişim ne oldu sizce?
Türkiye terörle mücadele her kademede büyük bir
tecrübe kazandı. Halkın kazanılması Terörle Mücadelede başarılı olmaya katkı
verdi. İnsana dayalı istihbarat gelişti.
Küçük birlik harekâtı, tim vb seviyede birçok gelişme sağlandı. Etkili
istihbarat ağı oluşturuldu. İstihbarat konusunda kurumlar arasındaki iş
birliğini geliştirildi. İstihbaratın tek bir elde toplanması, gelişen
teknolojiye çabuk uyum etkili bir şekilde sağlandı.
Teknolojik gelişme için mühendisle operasyon
birlikleri arazide buluştu. Mühendis ürettiği ürünün etkisini varsa eksiğini
arazide bizzat gördü. Daha iyisini daha güzelini yapmak için arazide motive
oldu, hırslandı ve başarısını daha yukarı çekti.
GÜÇLÜ ORDUYA SAHİP OLMAYA MECBURUZ
Asker sayısının Türkiye'de azaltılması
konusunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bulunduğumuz jeopolitik ve jeostratejik konumumunuz
güçlü bir orduya sahip olmamızı adeta mecbur kılıyor. Dünyada en çok sınır
komşusu olan ülkeyiz. Komşularımızın birçoğunda iç güvenlik problemleri mevcut.
Uzun bir kara ve deniz sınırına sahibiz. Birçok ülke Türkiye’deki terörü
destekleyerek iç kargaşa çıkarmaya çalışıyor. Sınır komşularımızla başta
Yunanistan olmak üzere sorunlarımız var. Bu nedenle güçlü bir orduya sahip
olmak durumundayız. Ordunun sayısı önemli ancak iyi eğitilmiş modern silah ve
malzemeye sahip problemli bölgelere süratle intikal edebilen, her kademede
inisiyatif kullanan durumu, çabuk değerlendirerek doğru karar veren komutanlar
her zaman muhabere sahasına artı bir güç katar.
4 ordumuz mevcut. Birinci ordu, İkinci Ordu, Üçüncü
ordu ve Ege Ordusu. Bana göre her ordunun 5 ile 6 tugayı olmalı. Bu tugaylar
karadan ve havadan süratle taşınma imkanına sahip olmalı. Bunun için yeterli
bir nakliye helikopterine ve uçağına sahip olmalıyız.
Güçlü Deniz kuvvetleri ve şu an için bir Amfibi Tugayı
yeterli. SAS ve SAT timlerimizin sayısı arttırılabilir.
İç güvenliği
sağlayacak güçlü bir jandarma kuvveti gereklidir. Gerektiğinde bu kuvvetler
nizami savaşlarda kullanılabilir. Muhabere sahasında kullanılacak en az 3
komanda taburu olmalıdır. Kıbrıs Barış Harekâtına 2 komanda taburu ile destek vermiştir.
İç güvenlik için eğitimli bir polis teşkilatı da önem
taşımaktadır.
TÜRKİYE VE NATO İLİŞKİLERİ
Türkiye'nin NATO içindeki öneminin azalıp
azalmadığı konusunda ne düşünüyorsunuz? NATO içinde Türkiye’nin asker sayısı da
azalmış mıdır?
Türkiye’nin NATO içerisindeki önemi hiçbir zaman
azalmamıştır. Azalmayacaktır. Türkiye ABD ile NATO içerisinde en güçlü orduya
sahip bir ülkedir. Stratejik bir konuma sahiptir. Boğazlara sahiptir.
Balkanlarda, Kafkaslarda, Ortadoğu’da, Asya ve Afrika’da geniş bir etki ve ilgi
sahası vardır. Bu nedenle Türkiye NATO için önemli bir ülkedir. NATO
tatbikatlarına ve Deniz korsanlığının bulunduğu bölgelerde verilen görevleri
etkili bir şekilde icra etmektedir. NATO’da yeterli bir gücümüz mevcuttur.
Özel Kuvvetler Okul Komutanlığı'nda İç
Güvenlik ve Gerilla Harekâtı öğretmenliği yaparken en çok üzerinde durduğunuz
konular nelerdi?
Kursiyerlerin bulunduğu rütbe gereği kullanacakları
silahların eğitimi, ateş disiplini, hedef tespiti, halkla ilişkiler, komşu
birlikle irtibat ve bilgi alışverişi sorumlu olduğu, olacağı operasyon
bölgesini çok iyi tanıyıp analiz etmesi personelin moral ve motivasyonunun
daima üst seviyede tutulması, personel ile özellikle alt kademe personel ile
sohbet ve onların özel sorunlarının çözümü için gerekli tedbirlerin alınması
vs. konular öne çıkardı.
Kurs personelinden müzahir gruplarla görev yapacak
alanlara, bu grupların eğitim, görev yapma şekilleri, örf adetlerini görerek ve
gelenekleri, nizami bir ordu gibi olmadıkları disiplin anlayışları, aşiretleri,
aşiret yapıları, aşiret adetleri vs gibi konuları kapsayan eğitimlerle birlikte
istihbarat ve istihbarata karşı koyma emniyet, özel haberleşme teknikleri vs
kapsayan eğitimler ve eğitim konularını kapsayan eğitimlerdir,
Terör örgütünün uyguladığı taktikler, teknikler, pusu
kurduğu bölgenin özellikleri, mayın döşeyebileceği yerler, muhtemel
sığınakların bulanabileceği yerler ve özellikleri, sorumluluk alanında bulunan
köylerle ilgili güvenlik tedbirleri, sorumluluk alanında bulunan köylülerin
günlük işlerini kolaylaştırıcı tedbirleri almak, imkanlar dahilinde köylünün
sağlık dahil bütün ihtiyaçları ile ilgilenmek üst komutanlara bildirmek.
Bulunduğu bölgede muhtarlar dahil tüm kamu görevlileri ve mülki amirlerle iyi
ilişkiler kurulması vs gibi konuların kapsayan eğitimler ve uygulamalar
verilirdi.
Güneydoğu Anadolu'da Özel Kuvvetler Alay
Komutanı olarak görev yaparken hangi stratejileri uyguladınız ve bu
stratejilerde nasıl başarılar elde ettiniz?
Özel Kuvvetler Alay Komutanı olduğum dönemde bizim
operasyon bölgemiz Irak’ın kuzeyi, bugünkü PENÇE serisi operasyonlarının icra
edildiği bölgeyi kapsıyordu. Ben daha çok istihbarata dayalı pek çok
operasyonları yaptırdım ve şehit vermeden Alay olarak çok başarılı nokta
operasyonları icra ettik. Operasyon yaptığımız bölgeler yakınsa gece sızma
yapıp operasyonlar icra ettik. Bazen gece sızıp gündüz Irak sınırları içinde gizlenerek
gündüzü geçirir gece teröristlerin bulunduğu mağara ve sığınıklara nokta operasyonları
icra ettik. Bazı operasyonlarımız hedef üzerine, yakınına helikopter veya
helikopterlerle hücum indirmesi şeklinde baskınlar yaparak operasyonlar düzenlerdik.
Derinlikte bulunan hedeflere peşmergelerle koordineli olarak baskınlar yaparak
operasyonlar icra ettik.
Yurt içerisinde zaman zaman asayiş komutanlarının
isteği üzerine nokta operasyonları yaptık. Bazen özellikle gece uçuşu yapan
helikopterlerle kışın yurt içinde teröristlerin yaktığı ateşleri tespit eder,
Kobraları yönlendirmek suretiyle operasyonlar icra ederdik. Yurt içinde kritik
noktalarda alan kontrolü yapacak olan birliklerin emniyetli bir şekilde
bölgelerine intikalleri için bu bölgelere gece sızmak suretiyle birliklerin
emniyetini sağlardık.
Ben Alay Komutanı olarak özel kuvvetleri daha çok tim
veya ihtiyaca göre tabur şeklinde kurardım ve çok başarılı operasyonlar icra
ettik.
1995-1996 yıllarında TSK ile Irak’a müşterek
operasyonlar yaptık ve Irak’ın Kuzeyinde belli noktalarda IDBK (İleri Destek
Birim Komutanlıkları) oluşturduk ve bu bölgelerden peşmerge ile müşterek çok
sayıda operasyonlar icra ettik.
METİNA-GARA-ZAP- SİNAT-HATANİN gibi bölgelerde çok
sayıda teröristi etkisiz hale getirdik. Yurt içinde operasyonlarda yaralanan
çok sayıda askeri gece ve gündüz özel kuvvetlerin helikopterleri tahliye
ediyordu. Bu helikopterlere zaman zaman emniyet için 2-3 personel veriyordum.
1995-1996 yıllarında gece sadece özel kuvvet helikopterleri uçuş yapıyordu.
PEŞMERGELERLE İŞBİRLİĞİ
Kuzey Irak'ta yürüttüğünüz operasyonlarda
peşmergelerle olan iş birliğiniz nasıldı? Bu iş birliğinin avantajları ve
dezavantajları nelerdi?
1996 yılında tamamen Kuzey Irak’a yerleştik. 3 özel
kuvvet taburum Kuzey Irak’a teşkil ettiğimiz üslerde kalıyor. Bu üslerden
hareketle Barzani peşmergeleri ile çok başarılı operasyonlar yaptık. Bir özel
kuvvet timine 800 peşmerge alıyorduk. Bizim timler operasyonda daha çok
peşmergeyi sevk ve idare ediyordu. Bazen alay olarak 7-8 bin peşmerge ile
METİNA-ZAP-GARA’da operasyonlar yapıyorduk. Operasyonlar 10 gün, 15 gün
sürüyordu. Operasyon sürecince peşmergenin yiyecek ve mermi ihtiyacını biz
karşılıyor, yaralılarını helikopterlerle tahliye ediyorduk. Yaralılar DUHOK
Hastanesine ağır yaralılar da Şırnak, Diyarbakır, Gülhane’ye helikopterle,
Diyarbakır’a oradan uçakla Gülhane’ye gönderiyorduk. Peşmergeler ve Peşmerge
komutanları bizi çok seviyor ve bize çok güveniyordu. Kendi personelimiz gibi
olmuştu.
Özel Kuvvetler Alay Komutanlığı yaptığım
1995-1996-1997-1998’de çok başarılı operasyonlar yaparak terör örgütünü bölgede
eylem yapamaz duruma getirdik. Talabani bizimle 1997’den sonra iş birliği
yapmaya başladı.
İşbirliğimiz çok faydalı oldu. Özel kuvvetler olarak
yerel bir güç olan peşmergeyi PKK’ya karşı operasyonlarda başarılı bir şekilde
kullandık.
TALABANİ VE BARZANİ İLE YAPILAN GÖRÜŞMELER
Barzani ve Talabani ile yaptığınız
görüşmelerde hangi konular üzerinde duruldu ve bu görüşmelerin sonuçları neler
oldu?
Barzani ve Talabani görüşmelerde Kuzey Irak’ta PKK’ya
karşı yapılacak olan operasyonlar ağırlıklı olurdu. Biz çoğunlukla Barzani’ye
bağlı peşmergelerle operasyonlar yaptık. Haftanin, Metina, Gara, ZAP Barzani sorumluluğundaki
bölgedeydi. Barzani görüşmeden sonra peşmerge komutanlarına ve istihbarat
sorumlularına talimat verirdi. Biz de onlarla operasyonları planlar icra
ederdik. Küçük ve günlük operasyonları tabur komutanları ilgili peşmerge
komutanları ile planlayıp icra ederlerdi. Büyük operasyonların planlanması,
15-20 gün zaman alırdı. Bazen Türkmenlerle ilgili sorunları görüşürdük. Bazen
Habur gümrük kapısında olan sorumlularla görüşülürdü. Benim görev yaptığım
dönemde çok iyi ilişkilerimiz oldu. Çok güzel görevler yaptık. O dönemde Habur
gümrük kapısında Şırnak vali yardımcısı sorumlu idi. Sınır ticareti vali
yardımcısı koordine ederdi.
PARALI ASKERLİK VE SON SAVAŞLAR
Paralı askerlik konusunda ABD ve Rusya
örneklerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu ülkelerin paralı asker kullanma
stratejileri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ülkelerde sivil toplum kuruluşlarının etkisi çok
arttı. Bunlar sivil ve askeri bürokrasi üzerinde çok etkili oluyorlar.
Teknolojinin gelişmesi çatışma bölgelerini, TV ekranları ve telefonlar
vasıtasıyla evlere taşıdı. İnsanlar çatışmaları canlı izledi. Irak-Afganistan,
Suriye, Ukrayna, Gazze gibi yerlerde bunu gördük. Amacı belli olmayan bu
savaşta askerlerin, sivillerin çocukların ölümlerine başta asker aileleri olmak
üzere, STK etkisi ile halk karşı çıktı. Bu askeri ve özellikle sivil
bürokrasiyi çok etkiledi. Bu durum vekalet savaşlarının özel askeri
şirketlerin, paralı askerlerin çatışma alanlarında kullanılmasının önünü açtı.
Bu durum ihtiyaçtan doğdu ve devam edecektir.
Biz de Suriye’de SMO kullanıyoruz. ABD, PKK-YPG’yi
kullanıyor. Bir zamanlar IŞİD’i, El Kaide’yi yarattı ve kullandı.
Black Water’i kullandı.
Rusya paralı askerleri kullanıyor.
Çağımızın savaşlarında terör örgütleri, özel güvenlik
şirketleri, yerel güçler kullanılmaktadır.
OTONOM VE YAPAY ZEKA DESTEKLİ SİLAHLAR
Otonom yapay zekâ destekli silahların
kullanımı hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu tür silahların suikast ve savaşta
kullanılması konusunda endişeleriniz var mı?
Modern ordularda gelecekte yapay zekâ kullanılacaktır.
Yapay zekâ öncelikle çabuk ve süratle karar verme özelliği nedeniyle
kullanılabilir. Savaşlarda ordular personel zaiyatı vermek istemezler bu
nedenle yeni teknolojileri kullanmak isterler.
ROBOT ASKERLER
Robot askerlerin kullanılması ve bu
yöndeki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Yapay zekâ destekli
silahlardaki gelişmelerin gelecekteki savaşlar üzerindeki etkileri nelerdir?
Savaşlarda özellikle meskûn mahallerde düşman mevzilerini
açığa çıkarmak için robot askerler kullanılacaktır. Robot askerler aynı zamanda
sütre gerisindeki hedefleri etkisiz hale getirmek, mayın temizleme görevlerinde
de kullanılacaktır. Robotlar gelecekte savaşlarda kullanılırken hukuki mevzuat nasıl
uygulanacaktır? BM Savaş Hukuku’nda, Cenevre Sözleşmesi’nde bunların
görüşülmesi gerektiğine inanıyorum.
SAVAŞLARIN UZAYA TAŞINMASI
Savaşın uzaya taşınması yönündeki çabaları
nasıl karşılıyorsunuz? Bu gelişmelerin gelecekteki askeri stratejiler
üzerindeki etkileri nelerdir?
Gelişen teknoloji savaşı uzaya taşıyacaktır, ancak
bunun kısa sürede olacağını düşünmüyorum. Uzay savaşları da karadaki savaşan
orduları etkileyecektir. Bu nedenle ordular karada daha küçük birliklerle
savaşacak Gayri Nizami Harp önem kazanacaktır.
NATO'daki teknolojik değişim ve dönüşümle
birlikte Türk askerinin sayısal varlığının azaltılıp azaltılmadığı konusunda ne
düşünüyorsunuz?
Dünyadaki son gelişmelere ve cepheleşmelere
baktığımızda teknolojik gelişmeler nedeniyle NATO’da mevcut azalmayacak. Bir
süre daha bazı ülkeler mevcutlarını arttıracaktır. Buna Almanya, Polonya vs
gibi ülkeleri de örnek verebiliriz.
Gelecek nesillere ve özellikle askeri
kariyer düşünen gençlere vermek istediğiniz en önemli tavsiyeler nelerdir?
Gençlerin Harp Okullarında girmelerini, bu okullarda
okumalarını ve seçtikleri sınıflardaki ve branşlardaki lisans ve lisans üstü
eğitim almalarını isterim. Kara, Deniz, Hava Kuvvetlerini gençlere mesleki
kariyerlerinde büyük imkanlar sunuyor. Bu olanakları değerlendirmelerini
tavsiye ederim. Yakın tarihimizi ve en azından Kurtuluş Savaşı’nı okuyup
incelemelerini, Kıbrıs’ın tarihini 1950’den sonrasını, 1974 Kıbrıs Barış
Harekâtına nasıl gelindiğini, incelemelerini, TMT (Türk Mukavemet Teşkilatı),
Makaryos’un kurduğu EOKA tedhiş örgütünü bilmelerini, Rum ve Yunanın ENOSİS
megola idea emelleri nelerdir okumalarını tavsiye ederim. Unutmayalım ki, kanla
sulanan toprağa vatan denir. Vatanımızı koruyalım, sahip çıkalım. Biz başka
ülkelere göçemeyiz. Göçmen olamayız. Vatanımız bize şehitlerimizin ve
gazilerimizin emanetidir.
ŞEMDİN SAKIK OPERASYONU
Şemdin Sakık'ın yakalanması sürecinde
neler yaşadınız? Bu operasyonu ve yaşadıklarınızı anlatabilir misiniz?
Sakık Operasyonu direk görev nokta operasyonudur. Bu
operasyonu üç alternatifli olarak planladım.
1. Bulunduğu
evden operasyonla almak
2. Şehirde
(DUHOK) uygun bir noktada almak
3. DUHOK-ERBİL
yolunda peşmergenin göremeyeceği ölü bir noktada almak
Operasyon Dahuk-Erbil yolunda Sakık, 3 araçla Erbil’e
giderken daha önce belirlenen noktada araçlarla önü kesilmek suretiyle iki
koruması ve kardeşi ile birlikte araçtan inip kaçmaya çalışırken yakalanmış
Silopi’den kalkan Skorsky Helikopteri ile alınarak Silopi’ye Özel Kuvvetler
Alay Karargahı’na getirilmiştir. Operasyon 45 dakika sürmüştür. Operasyon
ayrıntılı olarak yazdığım YARASA OPERASYONU kitabında anlatılmıştır.
KİMDİR?
Kd. Albay Mithat IŞIK
1951 yılında Amasya’nın Şerefter Köyü’nde doğan Mithat
Işık, 1970 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri'ne katıldı. 1972'de Özel Komando
Kursu'nu tamamladıktan sonra piyade takım komutanı olarak Kıbrıs Barış
Harekatlarına katıldı. 1980-1990 yılları arasında Bolu Komando Tugayı'ndan
görevli olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da birçok terör operasyonunda yer
aldı.
1990-1992 yılları arasında Mardin Dargeçit'e atanan
(Komando Tabur Komutanlığı yaptı) Işık, 1992-1995 yılları arasında Özel
Kuvvetler Okul Komutanlığı'nda İç Güvenlik ve Gerilla Harekâtı Öğretmenliği
yaptı.
1993-1994’te Azerbaycan Ordusu’nda eğitim görevi
üstlendi.
1995-1998 yılları arasında Özel Kuvvetler Alay
Komutanı olarak Güneydoğu'da görev aldı.
Terörle mücadelede başarılarından dolayı üstün cesaret
ve feragat madalyası sahibidir. KKTC’nin Kıbrıs Harekâtı nedeniyle verdiği
Barış ve Özgürlük Madalyası sahibidir. Yüzün üzerinde aldığı takdir, başarı
belgesi mevcuttur.