KÖRLÜK
KARANLIKTA İNSANLIK NASIL KAYBOLUR?
TOPLUMSAL VE AHLAKİ KÖRLÜK
NEVİN BİLGİN
Toplumun körleşmesinin en büyük tehlikesi, sadece gözlerin değil, vicdanların da kör olması.
José Saramago’nun Körlük adlı romanı, distopik edebiyatın en çarpıcı örneklerinden biridir. Eser bir salgın hikayesinin içinde derin felsefi anlamlar taşımakta, insanlık eleştirisi yapmaktadır.
2008'de beyaz perdeye uyarlanan Körlük filmi, kitaptaki toplumsal çöküş ve insan doğasının karanlık yönlerini güçlü bir şekilde yansıtmakta.
Jose Saramago’nun romanında körlük, sadece fiziksel bir yetersizlik değil, toplumsal ve ahlaki körlüğün de bir metaforudur. Salgın şeklinde yayılan “beyaz körlük,” insanlığın gözlerini kaybettiği, ancak asıl olarak vicdanını ve insanlığını yitirdiği bir dünyanın temsili olarak okunabilir. Roman, bireylerin hoşgörü, merhamet ve adalet duygularını nasıl kaybettiğini, toplumun hızlıca barbarlığa sürüklenebileceğini gösterir.
Ana tema, kaosun içindeki insan doğasıdır. Görme yetisinin kaybolması, bireylerin birbirine olan güvenini de kaybetmesiyle sonuçlanır. İnsanlar bu salgın karşısında ilk olarak panik ve korku ile hareket ederken, zamanla daha derin bir yozlaşmaya sürüklenirler. İnsanlığın adeta karanlık yüzü açığa çıkar: bencillik, şiddet, açgözlülük ve vahşet. Ancak, tüm bu karanlığın içinde, hala insanlık ve dayanışmanın filizlendiği anlar da vardır.
Bu anlamda körlük, sadece fiziksel değil, aynı zamanda ahlaki bir felaketi de temsil eder. Kitap, insanlığın kendi içindeki çürümeyi gözler önüne sererken, okuru da bu felaketin bir parçası yapar. Görmenin kaybı, anlamanın ve empati kurmanın kaybıyla eşleşir; böylece Saramago, modern toplumun bireysel ve toplumsal körlüklerini eleştirir.
Filmin Yorumu: Sadakat ve Zorluklar
Fernando Meirelles’in yönettiği Körlük filmi, kitabın karanlık ve tedirgin edici atmosferini sinemaya taşımakta başarılı. Kitaptaki beyaz körlük, filmde görsel olarak çok güçlü bir şekilde yansıtılırken, ekranın sık sık beyaz bir ışıkla kaplanması, izleyiciyi adeta karakterlerle aynı körlük deneyimini paylaşmaya zorlamakta
Görme yetisinin kaybı, insanların ahlaki olarak da nasıl savrulabileceğini filmde net bir biçimde gösterir. Özellikle, karantina altında yaşayan insanların birbirine karşı acımasızlaştığı ve en temel insani değerlerin bile yok sayıldığı sahneler, izleyicinin empati yetisini zorlayan güçlü sahnelerdir. filmde görme yetisini kaybetmeyen tek karakterin (doktorun karısı) etrafında şekillenir hikaye.
Körlük, hem kitapta hem de filmde, bir insanlık deneyi gibi ele alınabilir. Körlük salgını ile toplumsal düzenin çöküşü, insan doğasının hem en karanlık hem de en umutlu yönlerini açığa çıkarır. Saramago’nun eseri, insanlığın adalet, empati ve merhamet duygularını kaybettiği anda ne kadar hızlı bir şekilde çürüme sürecine girebileceğini göstermektedir.
Körlük, insanlığın kendi içindeki en derin ve karanlık sorulara bir yanıt arayışı olarak her iki biçimde de etkileyici bir anlatı sunar: Toplumun körleşmesinin en büyük tehlikesi, sadece gözlerin değil, vicdanların da kör olmasıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder