1 Eylül 2024 Pazar

LÜKSÜN GÖLGELEDİĞİ MEDENİYETSİZLİK




Ah, "medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar" bu ifade Mehmet Akif Ersoy'un ünlü İstiklal Marşı'nda yeralıyor. Akif'in bu dizeleriyle medeniyetin yalnızca fiziksel yapılarda değil, aynı zamanda insanların birbirleriyle olan ilişkileri, etik değerleri ve yaşam standartlarını da içermesi gerektiğini anlatmaktadır. 

NEVİN BİLGİN 

Medeniyet, insanlığın gelişmişlik düzeyini, kültürel birikimini, sanatını, bilimi ve teknolojiyi kapsayan geniş bir kavramdır. Ancak, bir toplumun medeniyet seviyesi sadece maddi zenginlikle, yüksek binalarla, veya lüks kafe zincirleriyle ölçülemez. Gerçek medeniyet, o toplumun manevi değerlerinde, insanlar arasındaki ilişkilerde, etik anlayışta ve çevreye duyarlılıkta gizlidir.

Düşünün ki, 200 liraya kahve içen insanların oturduğu yüksek rezidansların bulunduğu bir caddenin tam kenarındayız. Bu caddede, modern mimarinin göz kamaştırıcı örnekleri yükseliyor; ancak aynı caddede yürürken, ayaklarımızın altındaki çöplerden adım atacak yer bulamıyoruz. Bu manzara, medeniyetin sadece fiziksel yapılarla değil, o yapılar arasında yaşayan insanların davranışlarıyla da ilgili olduğunu gösteriyor. Belki de bu şehirde lüks rezidanslar yükselirken, toplumsal dayanışma ve çevre bilinci geride kalmış.

Peki, medeniyet nedir? Yüksek binaların ardında unutulmuş, çöplerle dolu bir cadde mi? Ya da birbirine yabancılaşmış, kendi sınırlarını örmüş insanların yaşadığı bir getto mu? Medeniyet, duvarlarla çevrili lüks bahçeler değil, o duvarların arkasındaki hayatı da kapsayan bir olgudur. Belki de medeniyet, sadece binaların değil, insanların kalplerinin de yükseldiği bir seviyeyi ifade eder.

Bu şehirde ne yapılabilir? Gerçek medeniyeti inşa etmek için hangi adımlar atılmalı? Daha temiz caddeler, daha duyarlı insanlar, daha güçlü bir toplumsal bilinç mi gerekiyor? Belki de bu soruları sormak, medeniyetin ne olduğunu yeniden tanımlamak için bir başlangıç noktasıdır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder