4 Eylül 2024 Çarşamba


MODERN MİLLİYETÇİLİĞİN YÜKSELİŞİ VE  KÜRESELLEŞME ÇAĞINDAKİ DÖNÜŞÜMÜ







NEVİN BİLGİN 

"Küreselleşme ve Milliyetçilik: Devlet Bahçeli ve MHP'si (1997-2023)" adlı kitap, milliyetçilik kavramının tarihsel kökenlerinden modern zamanlara kadar uzanan bir inceleme sunuyor. Milliyetçiliğin doğuşunu ve evrimini irdeliyor. Devlet Bahçeli'nin liderliğinde Milliyetçi Hareket Partisi'nin küreselleşme çağında geçirdiği dönüşüme odaklanıyor. Milliyetçiliğin modern dünyada aldığı yeni şekilleri, küreselleşmenin etkisiyle nasıl evrildiğini ve MHP’nin bu süreçteki stratejik konumunu analiz ediyor. Milliyetçiliğin değişen yüzünü ve bu değişimlerin siyasi arenadaki yansımalarını anlamaya yardımcı oluyor.

Kitaptan milliyetçiliğin doğuşuna ilişkin bölümden bazı notlar şöyle: 

Milliyetçiliğin doğuşuyla ilgili farklı görüşler vardır. Modernist kuramcılar milliyetçiliğin modern bir olgu olduğunu kabul etmekle birlikte, ortaya çıkış zamanı konusunda uzlaşamamışlardır. Benedict Anderson, Latin Amerika ulusal bağımsızlık hareketlerini; Alter, Fransız Devrimi'ni; Breully ve Kedorie, Alman Romantizmini; Greenfeld ise İngiliz İç Savaşı'nı milliyetçiliğin başlangıcı olarak kabul etmektedir. 1648’de imzalanan Westphalia Antlaşması, ulus devletin küresel ölçekte meşru politik aktör olarak kabul görmesi açısından milliyetçilik ideolojisinin yaygınlaşmasında önemli bir dönüm noktasıdır.

Milliyetçiliğin nasıl doğduğu ve tarihsel gelişimi konusunda da farklı yaklaşımlar bulunmaktadır. Etno-sembolcü yaklaşımlar, milletlerin gelişiminin geniş bir zaman dilimine yayıldığını belirterek etnik kimliğe vurgu yaparken, modernistler sanayileşme, kapitalizm ve kitle iletişim araçlarındaki gelişmelerle milliyetçiliğin ortaya çıktığını savunurlar. Tarihçi Elie Kedourie, milliyetçiliğin 19. yüzyılda Avrupa'da ortaya çıktığını ve devletin güç kullanmasını meşrulaştırdığını öne sürer. Eric Hobsbawm, milliyetçiliği "icat edilmiş gelenek" olarak tanımlayarak, toplum mühendisliğinin bir ürünü olduğunu ve toplumlar arasında bir geçiş köprüsü oluşturduğunu savunur.

Benedict Anderson ise milliyetçiliğin işlevini sorgulamış ve "Hayali Cemaatler" adlı eserinde, ulusun hayal edilmiş bir siyasal topluluk olduğunu belirtmiştir. Anderson'a göre, en küçük ulusun üyeleri bile diğer üyelerin çoğunu tanımadıkları halde zihinlerinde bir birlik ve beraberlik hayali yaşar. Milliyetçiliğin ilk olarak İspanyol kolonilerinde ortaya çıktığını ve Batı Avrupa milliyetçilerine örnek olduğunu belirten Anderson, Latin Amerika’daki milliyetçilik hareketlerini üç aşamalı olarak ele alır: Farklı mekanlarda yaşayan insanların birbirlerinin farkında olmamaları, iletişim ve benzerliklerin artmasıyla birlikte kendilerini anavatanlarından farklı görmeleri ve eş zamanlı olarak ortak bir kültüre sahip olmaları.

Milliyetçilik, "milli his, duygu ve davranış tarzı" olarak tanımlandığında, süreci eski tarihlere götürmek mümkündür. Modern zamanlardaki "ideoloji" ve "siyasi hareket" olarak ele alındığında ise, başlangıcı ulus devletin ortaya çıkması ve yaygınlaşması sürecine dayandırılabilir. Küreselleşme ile birlikte ulus devlet ve milliyetçilik açısından yeni bir dönem başlamış, bu iki kavram da değişime uğramıştır.

Karl Deutsch, iletişimin yaygınlaşması ve eğitimin milliyetçi düşüncenin oluşmasına katkı sağladığını ileri sürerken, Yuval Noah Hariri, insanların kabileler halinde yaşadığı dönemde zorluklarla karşılaşmaları sonucu milli müşterekler kurmaya zorlandıklarını ve bu birlikteliğin zaman içinde ülke ve millet haline evrildiğini belirtmektedir. Hariri, "ılımlı vatanseverlik" yerine "şovence milliyetçiliğin" sorun yarattığını ifade eder.

Siyaset Bilimci Ahmet Taner Kışlalı, milliyetçiliğin doğuşunu, evrensel kiliseden ulusal kiliseye geçiş, kapalı tarım ekonomisinden ulusal pazar ekonomisine geçiş gibi etkenlerle açıklar. 19. yüzyıl romantizminin de milliyetçiliğin ortaya çıkışında rol oynadığı ve milliyetçi ideolojiyi güçlendirdiği görülmektedir. Milliyetçilik, zamanla değişimlere uğrayarak kendini bulunduğu döneme uyarlamıştır. 18. yüzyılda aristokratların çıkarlarına hizmet eden milliyetçilik, 19. yüzyılda burjuva sınıfına hizmet etmiştir. 21. yüzyılda küreselleşme ile birlikte ulus üstü yapılar ve uluslararası şirketlerin ortaya çıkmasıyla ulus devletin ve milliyetçiliğin anlamsız hale geleceği öne sürülmüş olsa da, bu gerçekleşmemiştir.

Tarih boyunca ortaya çıkan milliyetçilik türleri; koloni karşıtı milliyetçilik, birleşmeci milliyetçilikler, ırkçı milliyetçilikler, yayılmacı milliyetçilik, zenofobik milliyetçilik, diaspora milliyetçiliği ve yeni etnik milliyetçilik gibi farklı sınıflandırmalarla ele alınmıştır.

Kaynakça: 

Bilgin, Nevin. 2024. Küreselleşme ve Milliyetçilik, Devlet Bahçeli MHP'si (1997-2023) 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder