19 Eylül 2024 Perşembe

 TÜKETTİKÇE MUTLU OLUR MUYUZ?

DAR PANTOLONLARA SIKIŞMIŞ, KAŞLARI ALINMIŞ ERKEKLER

KALÇALARINA TAKMIŞ DURUMDAKİ TAKMA TIRNAKLI KADINLAR

HERŞEY NEDEN BİR TÜKETİM NESNESİNE DÖNÜŞÜYOR, DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR, NE KADAR FARKINDASINIZ? 

HEDONİK ADAPTASYON NEDİR? 





NEVİN BİLGİN 

Günümüzde tüketim, insanın mutluluk arayışında adeta bir yanılsama haline gelmiş durumda. İnsanoğlu, tükettiği sürece daha mutlu olacağına inandırılmış ve bu doyumsuzluk döngüsünün içine hapsolmuş bir halde yaşıyor. Artık insanlar sadece ihtiyaçlarını değil, kendi bedenlerini bile tüketiyorlar. Tırnaklarına takma takıyorlar, dudaklarını beğenmiyorlar, kalçalarına takmış durumdalar. Erkekler ise dar pantolonlar içinde sıkışmış, kaşlarını aldırmış şekilde dolaşıyor. Giyimden bedene, evden arabaya kadar her şey bir tüketim nesnesine dönüşmüş durumda.

Bir araba satın almak artık yetmiyor, sürekli yenisiyle değiştirme isteği; bir ev sahibi olmak yetmiyor, daha büyük, daha gösterişli bir eve sahip olma arayışı başlıyor. Yüksek katlı binalarda oturmak ya da her ilçede bir yazlık almak neredeyse bir statü göstergesi haline gelmiş. Cep telefonlarının her yeni modeli ise bir tür tüketim yarışına dönüşmüş durumda. İnsanlar, her yıl çıkan yeni modeli denemek ve başkalarına göstermek için sabırsızlanıyorlar. Aynı şekilde, ilişkiler bile tüketim nesnesi haline gelmiş; insanlar sürekli yeni bir ilişki arayışında, eskittiği ilişkileri geride bırakıyor.

Tatil bile artık bir tüketim aracı. Bir sahil kasabasına gitmek ya da tarihi bir bölgeyi gezmek, yalnızca dinlenmek ya da keşfetmek için değil; sosyal medyada sergilenmek, beğeni toplamak ve psikolojik tatmin elde etmek için yapılıyor. İnsanlar, tatillerini bile birer tüketim objesi haline getirip paylaşımda bulunuyorlar. Hatta bu tüketim o kadar ileri gitti ki, artık uzaya seyahat etme isteği bile gündemde. Sınırsız bir tüketim çılgınlığı içinde, insanlar kendilerini hep daha fazla tüketerek mutlu olacaklarına inandırılmışlar.

Ancak, bu sürekli tüketim arayışı, insanların aslında gerçek anlamda neye ihtiyaç duyduğunu unutturmuş durumda. Bilimden, sanattan, dostluk ve sevgi gibi insanı insan yapan değerlerden uzaklaşmak, bireyselleşme adı altında sunuluyor. Kültür ötesi modeller ve küreselleşmenin dayattığı tüketim nesneleri, bilinçaltımıza işleniyor. Bu döngüde, tüketim bir amaç haline gelmişken, gerçek tatmin ve mutluluk her geçen gün daha da uzaklaşıyor.

Bütün bu tüketim sarmalının içinde insan, asıl ihtiyacının daha fazla eşya ya da statü değil, anlamlı ilişkiler ve gerçek değerler olduğunu fark etmeli. Tüketim üzerinden mutluluğu bulmaya çalışan modern birey, aslında her tükettikçe daha da boşluğa düşüyor.

Günümüz dünyasında, mutluluğun sırrı sıklıkla daha fazla tüketmekte aranıyor. Yeni bir araba almak, en son teknolojiyle donatılmış bir telefon sahibi olmak ya da lüks bir tatil yapmak gibi maddi kazanımların bizi daha mutlu edeceğine inanıyoruz. Ancak, psikoloji bilimi bu inancın yanıltıcı olduğunu söylüyor. Hedonik adaptasyon adı verilen bir kavram, insanların yaşamlarındaki olumlu ya da olumsuz değişikliklere hızla uyum sağladığını gösteriyor. İlk başta büyük bir memnuniyet ya da heyecan yaratan tüketim alışkanlıkları, kısa sürede etkisini yitiriyor ve bireyler eski mutluluk seviyelerine geri dönüyor.

Bu, maddi tüketimin sürdürülebilir bir mutluluk getirmediği gerçeğine işaret ediyor. Yeni bir ev ya da pahalı bir eşya, ilk anda hayatı güzelleştirir gibi görünse de, zamanla ona alışır ve daha fazlasını arzulamaya başlarız. Bu döngü, bizi daha fazla tüketmeye ve bu tüketim sarmalında anlam aramaya zorlar. Fakat asıl soru şu: Gerçek mutluluğa bu yolla ulaşmak mümkün mü?





HEDONİK ADAPTASYON NEDİR? 

Psikoloji bilimi tüketimle gelen mutluluk inancının yanıltıcı olduğunu söylüyor. Hedonik adaptasyon adı verilen bir kavram, insanların yaşamlarındaki olumlu ya da olumsuz değişikliklere hızla uyum sağladığını gösteriyor. İlk başta büyük bir memnuniyet ya da heyecan yaratan tüketim alışkanlıkları, kısa sürede etkisini yitiriyor ve bireyler eski mutluluk seviyelerine geri dönüyor.

Bu, maddi tüketimin sürdürülebilir bir mutluluk getirmediği gerçeğine işaret ediyor. Yeni bir ev ya da pahalı bir eşya, ilk anda hayatı güzelleştirir gibi görünse de, zamanla ona alışır ve daha fazlasını arzulamaya başlarız. Bu döngü, bizi daha fazla tüketmeye ve bu tüketim sarmalında anlam aramaya zorlar.



JASON HİCKEL VE ÇOĞU ZARAR, AZI KARAR

Jason Hickel bu soruya yanıt arayan düşünürlerden biri. Less is More: How Degrowth Will Save the World (Çoğu Zarar, Azı Karar: Dünyayı Küçülme Kurtaracak) adlı kitabında, Hickel ekonomik büyüme paradigmasını sorguluyor ve sürekli artan tüketimin, yalnızca ekolojik yıkımı hızlandırdığını değil, aynı zamanda insanları derin bir tatminsizliğe sürüklediğini vurguluyor. Ona göre, toplumsal mutluluk ve refah, daha fazla tüketimle değil, daha azla mümkün. "Küçülme" hareketini savunan Hickel, insanların daha az doğal kaynak tükettiği, sadelik ve dayanışma üzerine kurulu bir yaşam tarzının hem çevresel hem de bireysel mutluluk açısından daha sürdürülebilir olduğunu öne sürüyor.

Hickel'in kitabı, ekonomik büyümenin sınırlarına dikkat çekerek, daha az tüketmenin aslında insanları daha mutlu ve tatmin olmuş bir hayata götürebileceğini savunuyor. Çünkü, gerçek mutluluk yalnızca maddi kazançlarla değil, anlamlı deneyimlerle, toplumsal bağlarla ve sürdürülebilir bir yaşam tarzıyla sağlanabilir.

Hickel, "Ağaçların odun için kesilmesi veya dağların kömür için kazılması milli geliri yükseltiyor olabilir ama bunun bireyin yaşadığı çevreye etkisi ve sosyal maliyeti, mevcut ekonomik ölçümlemede yer almıyor" diyor.

Hickel, iktisatta değişmez olarak kabul edildiği için "diktatörlük" olarak tanımlanan milli gelire dayalı büyüme anlayışını değiştirmek için şunları öneriyor:

Aşırı tüketime dayalı ekonomik kirliliğinin azaltılması ve yerine bireyin mutluluğunun artırılması

Çalışma saatlerinin azaltılması, maaşların standartlaştırılması

Tüketim uyarıcısı olan reklamların görünürlüğünün azaltılması.

Karbon emisyonunun ekstra olarak vergilendirilmesi

Bilim insanları, çevresel faktörleri önceleyen bu yeni durumu, "planlı küçülme" olarak tanımlanıyor.

KAYNAKÇA: 

Hickel, Jason, Çoğu Zarar Azı Karar: Dünyayı Küçülme Kurtaracak

https://www.psikologbaharkaya.com/blog/hedonik-adaptasyon-nedir

https://yolvemacera.com/hedonik-adaptasyon-yasam-boyu-mutluluk-sadece-bir-hikayedir/

https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-50687625


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder