19 Ekim 2024 Cumartesi


ZİNCİRLENMİŞ LEVİATHAN

DEVLETİN, TOPLUMUN VE ÖZGÜRLÜĞÜN GELECEĞİ



NEVİN BİLGİN 

Tarih boyunca devlet ve toplum arasındaki güç dengesi, medeniyetlerin kaderini belirleyen temel unsurlardan biri olmuştur. Devletin aşırı güçlü olduğu durumlar despotizmle sonuçlanırken, zayıf bir devlet de toplumu kargaşaya sürükleyebilir. 

Thomas Hobbes’un Leviathan adlı eserinde, insanların doğasında bulunan kaos ve çatışmadan korunmak için güçlü bir devlete ihtiyaç duyduklarını savunur. Ancak, Hobbes’un güçlü devlet tasviri, modern dünyada otoriterliğin kapılarını aralayan bir kavram olarak da eleştirilmektedir. Peki, günümüzde devlet-toplum ilişkisi nasıl evriliyor? Özgürlüğün geleceği nereye doğru gidiyor? Acemoğlu ve Robinson’un ortaya attığı "dar koridor" kavramı bu dengeyi nasıl açıklıyor?

              Thomas Hobbes, devleti Leviathan yani bir canavara benzetir. Leviathan İncil ve Tevrat'ta su canavarının adı.

Leviathan ve Devletin Sınırları

Hobbes, insan doğasını "herkesin herkese karşı savaşı" olarak betimlediği için, toplumların hayatta kalabilmesi için güçlü bir devletin zorunlu olduğunu ileri sürer. Bu devlet, tıpkı bir Leviathan gibi, her türlü düzeni sağlamak adına mutlak bir otoriteye sahip olmalıdır. Ancak, bu güçlü devlet yapısı, bireysel özgürlüklerin baskılanması ve demokrasiden uzaklaşma riskini de beraberinde getirir. Bugün Çin, Rusya gibi otoriter rejimlerde devletin mutlak otoritesi, Hobbes’un Leviathan tasvirine yakın bir gerçeklik sunmaktadır. Bu rejimlerde bireylerin özgürlükleri ciddi anlamda kısıtlanmış, devlete karşı gelen her türlü ses baskı altına alınmıştır.

Öte yandan, devletin zayıf olduğu ülkelerde de başka sorunlar ortaya çıkmaktadır. Lübnan gibi siyasi istikrarın zayıf olduğu ülkelerde, devletin zayıflığı toplumsal kaosa, bölünmeye ve şiddete yol açabiliyor. Devletin varlığı hissedilmediğinde, toplumda çatışmalar artıyor ve güvenlik sağlanamıyor. İşte bu iki uç arasında, hem güçlü hem de sınırlı bir devlet yapısının nasıl inşa edilebileceği sorusu gündeme geliyor.

Dar Koridor: Devletin ve Toplumun Dengesi

Bu noktada, Daron Acemoğlu ve James A. Robinson’un ortaya attığı dar koridor kavramı devreye giriyor. Dar koridor, devletin ve toplumun karşılıklı olarak birbirlerini dengelediği, ne devletin ne de toplumun aşırı güçlü olmadığı bir düzeni ifade eder. 

Bu kavram, devletin toplum üzerinde tam bir kontrol kurmadan, toplumu koruyabileceği bir sistemi savunur. Yani, devletin sınırsız güce sahip olmadığı, aynı zamanda toplumu güçlendiren ve özgürlükleri koruyan bir yapının var olduğu bir düzen.

Bu dengeyi sağlayabilen ülkelerde "zincirlenmiş Leviathan" modeli ortaya çıkar. Devlet, güçlü ve işlevsel olmasına rağmen, toplumu baskı altına almaz; aksine, bireylerin özgürlüklerini koruyarak bir denge sağlar. Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere tarihsel olarak bu modelin örneklerinden kabul edilir. Bu ülkelerde devletin gücü yasalar ve kurumlar tarafından sınırlandırılmış, özgürlükler anayasal güvence altına alınmıştır. Ancak, günümüzde bu ülkelerde dahi bu denge tehdit altındadır.

Brexit ve Trump Dönemi

ABD'de son yıllarda yaşanan siyasi çalkantılar, demokrasinin ve kurumların kırılganlığını gözler önüne serdi. Popülist liderlerin yükselişi, toplumun iradesine dayalı demokrasiyi baskıcı bir otoriteye dönüştürme tehlikesini beraberinde getirdi. Donald Trump döneminde, ABD'nin "zincirlenmiş Leviathan" yapısı ciddi bir sarsıntı geçirdi. Benzer şekilde İngiltere’de, Brexit süreciyle birlikte kurumların ve toplumsal dengelerin ne kadar zayıf olabileceği görülmüş oldu.

Devletler, Toplumlar ve Özgürlüğün Geleceği

Peki, gelecek ne getiriyor? Dünya çapında demokrasi ve otokrasi arasındaki mücadele hız kesmeden devam ediyor. Popülist ve otoriter liderlerin yükselişi, demokrasilerin kalıcı bir tehdit altında olduğunu gösteriyor. 

Devletlerin Birey Üzerindeki Gözetim Gücü 

Teknoloji çağında devletlerin bireyler üzerindeki gözetim gücü her zamankinden daha fazla. Dijital izleme, sosyal medyanın kontrolü ve büyük veri kullanımı, devletlerin bireylerin hayatına müdahale edebileceği yeni alanlar açıyor. Bu durum, devletin bireyler üzerindeki kontrolünü artırarak Hobbes’un Leviathan’ını dijital çağda yeniden yaratabilir mi?

Ancak, toplumlar da boş durmuyor. Sivil toplum kuruluşları, insan hakları savunucuları ve demokratik hareketler, bu otoriterleşme dalgasına karşı koymaya çalışıyor. 

Teknolojinin Çift Yönlü Etkisi

Teknolojinin kendisi de bir çift yönlü araç; bir yandan devletin gözetim yetkilerini artırırken, diğer yandan da bireylerin özgürlüklerini savunmaları için yeni yollar sunuyor. Küresel çapta yaşanan protestolar, sivil itaatsizlik (aktivizm) hareketleri ve dijital direnişler, toplumun güçlenmesi adına umut verici gelişmeler sunuyor.

Gelecekte devletin ve toplumun bu dengesinin nasıl evrileceği, büyük ölçüde bu güç mücadelesine bağlı olacaktır. Eğer devletler, teknolojiyi bir gözetim aracı olarak kullanarak bireysel özgürlükleri kısıtlamaya devam ederlerse, Leviathan yeniden güçlü bir figür haline gelebilir. Ancak, dar koridor içindeki dengeyi koruyabilen toplumlar, hem güçlü hem de özgürlükçü devlet yapıları inşa edebilirler. Bu da yalnızca sivil toplumun örgütlü ve bilinçli bir şekilde hareket etmesiyle mümkündür.

Özgürlüğün Sınırları ve Gelecek

Devletlerin ve toplumların özgürlük mücadelesi, insanlık tarihi boyunca süregelen karmaşık bir denklemdir. Hobbes’un Leviathan tasviri, bir yandan güvenlik ve düzeni sağlamak için güçlü bir devletin zorunluluğunu savunurken, diğer yandan bu güçlü devletin özgürlükleri nasıl tehdit edebileceğini de bize hatırlatıyor. 

Bireyin Özgürlüklerini Korumak Giderek Zorlaşıyor

Gelecek, devletlerin dijital gözetim gücünün arttığı, bireylerin özgürlüklerini korumanın giderek zorlaştığı bir dünya olabilir. Ancak, sivil toplumun gücü, örgütlenmesi ve demokratik değerler üzerindeki ısrarı, bu dengeyi korumak için en önemli etkenler arasında yer alacaktır. Zincirlenmiş Leviathan modeli, özgürlüğün ve devletin sınırlarının yeniden tanımlandığı bu çağda, hem bireylerin hem de toplumların geleceğini belirleyen en kritik faktör olmaya devam edecek gibi görünmektedir. 

Kaynakça: 

https://dergipark.org.tr/en/pub/alinterisosbil/issue/66340/960002 (Oğuzhan Gürsoy) 

https://evrimagaci.org/blog/demokrasiotokrasi-dengesi-18315

https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-52770958

https://www.academia.edu/122345205/Demokrasi_ve_Otokrasi_Dengesi (Umut Bağdadioğlu) 

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/558360 (Nesrin Demir) 

https://gazetebilim.com.tr/2024-nobel-odulu-ve-daron-acemoglu/ (Hüseyin Özel) 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder