MINDREADER FİLMİ ve HRİSTİYANLIK PROPAGANDASI
Zihin okuma temalı bir film. Ama sahneler ilerledikçe, karakterlerin ruhsal dönüşümü, insanlığın gizli günahlarıyla yüzleşmesi ve "hakikatin ifşası", "Tanrı'ya hast özelliklerin insanlara atfedilemeyeceği" gibi temalar sizi farklı bir yere sürüklüyor.
MindReader, ilk bakışta teknolojik bir distopya gibi görünse de, alt katmanlarında Amerikan Evanjelik Hristiyanlık anlayışının izlerini taşıyan derinlikli bir yapı sunuyor. Amerikan kültür endüstrisinin birçok alanında Evanjelik etkiler yer almakta.
ABD’nin kurucu ideolojisi büyük ölçüde Protestan-Evanjelik değerler üzerine kurulu.
Evanjelik düşüncede dünyanın özü günahkâr kabul edilir ve insanın kurtuluşu ancak Tanrı’nın rehberliğiyle mümkündür. Filmde ana karakterin zihin okuma yetisi sayesinde insanların en gizli düşüncelerini ve ikiyüzlü davranışlarını görmesi, bu inanca paralel biçimde ahlaki çöküşün görünür kılınması anlamına da gelmekte.
Filmin merkezindeki karakter, Tanrı’nın her şeyi bilen gözüne benzer şekilde insanların iç dünyasını görebilmeye başlar. Bu, Evanjelik düşüncedeki “Tanrı’nın seçilmiş kulu” temasını da hatırlatmakta. Film boyunca karakterin yaşadığı dönüşüm, onu bir tür “modern peygamber” konumuna taşıyor.
Evanjelik inançta kıyamet, tüm sırların ortaya çıkacağı, gizli olanın kalmayacağı bir dönem olarak görülüyor.
MindReader’da insanların düşüncelerinin okunabilir hale gelmesi, bu kıyametsel ifşa fikrini güçlü şekilde çağrıştırıyor.
MindReader’da karakterin taşıdığı güç, yalnızca teknolojik bir fantezi değil, aynı zamanda Tanrısal yargı yetkisine de gönderme yapıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder