26 Nisan 2024 Cuma


 

1924 ANAYASASINDAKİ "TÜRKLÜK TANIMI" 

CUMHURİYETİN İLK YILLARINDAKİ GÖÇMEN POLİTİKASI

HİYERARŞİLİ GÖÇMEN KABULÜ NASILDI?

 




     NEVİN BİLGİN

     Cumhuriyet’in ilk kuruluş yıllarında dayandığı Türkçülük ve Milliyetçilik olgusu 1924 Anayasası’nda Türklüğün nasıl tarif edileceğinden, göç politikası ve iskân kanunlarına da yansımıştır.  

     1924 ANAYASASINDA TÜRKLÜK

      Yazar Tanıl Bora’nın Cereyanlar adlı kitabında, “Öz Türk ve Kanun Türkleri” başlığı altında konuyla ilgili yer alan bilgiler oldukça ilgi çekici:

      1924 Anayasası’nın 88.maddesindeki Türklük tanımı etrafında yapılan tartışma aydınlatıcıdır. Din ve ırk farkı gözetmeden bütün vatandaşları Türk olarak tanımlayan madde taslağına şerh düşme gereği duyan milletvekilleri ‘tabiiyet nokta i nazarından Türk” ilavesine veya Türk yerine Türkiyeli denmesinin teklif etmişlerdir. Türk tanımını din ve ırktan büsbütün veya gerçekten soyundurmak çoğunluğun içine sinmemektedir. Özellikle de dinden soyundurmak. Hamdullah Suphi “siyasi hudutlarımız içinde yaşayanlara Türk unvanını vermenin bizim için bir emel olabileceğini “takdir etmekle beraber bir yandan da hükümetin iktisadiyatı Türkleştirme politikası çerçevesinde “Rum’u, Ermeni’yi, kaçırmaya çalıştığına” dikkat çeker. Ülkedeki Rumların, Ermenilerin, Yahudilerin “ayrı bir lisanı var, ayrı bir mektebi vardır, kalbine ayrı bir şey sokmuşlardır”.

      Celal Nuri ise, Türk-Türkiyeli ayrımını önerisini yersiz bulmaktadır, tamamen vatandaşlık, esasına dayanan, siyasi hukuki bir Türk tanımını savunmuştur

      Celal Nuri’nin dini, ırki bağ aranmayan millet tanımını savunurken dahi vatandaşlardan öz vatandaş diye bahsetmiştir.  Sonuçta ulus devletin bütün nüfusunun Türk sayılması hükmü aslında lüzumu olmayan bir “vatandaşlık itibarıyla” vurgusu eklenerek yasalaşmıştır.

      “Türkiye ahalisine din ve ırk farkı olmaksızın vatandaşlık itibarıyla Türk ıtlak olunur” denilmiştir.

      Bu ifade vatandaşlık statüsünün ötesinde başka bir Türklük makamının bulunduğu imasını taşır.

      Dönemin Adalet Bakanı Mahmut Esat bozkurt, 1936’da gayri müslim azınlıkları, kanun nizam Türkleri diye tanımlayacaktır.

     GÖÇMEN KABUL HİYERARŞİSİ VARDI

      Tanıl Bora’nın makalesine göre, 1923’te yeni Türkiye kurulurken nüfusun en az yüzde 25’ini Anadolu’ya son on yılda gelmiş olan göçmenlerden oluşmaktadır. Yeni Türkiye, göç politikasını etkin mühendislik aklıyla idare etme tecrübesini taşımaktadır. Bora’ya göre, “Yeni Türkiye bu politikasını İttihat ve Terakki yönetiminden devralmıştı. Gayri Müslimlerin bir yerleşimde nüfusun yüzde 5’inden fazla, Müslüman gayri Türklerin yüzde 10’dan fazla yoğunlaşmamalarını gözeten etnik kadastro anlayışı Cumhuriyet dönemine naklolunmuştur

     Bora’nın verdiği bilgiye göre, 1923-1927 arasında 500 bine yakın insan Yunanistan’da Türkiye’ye, yaklaşık bir milyon insan Türkiye’den Yunanistan’a göç etmiştir. 1926 İskân Kanunu ülkeye göç edeceklere kabul ölçüdü olarak “Türk harsı” ilkesini getirmiştir. 1934 tarihli İskân Kanunu göçmenlerin Türkiye’ye kabulü için “Türk soylu olma” ve “Türk kültürüne bağlılık” ölçütlerini koymuştur. Göç önceliği sırası da, Türkler, Türki topluluklar (Tatarlar vs), Balkan Müslümanları göçe izinlidir. Kafkas Müslümanlarının denetim altında izin verilir. Kürtler, Aralar, Arnavutlar, Yahudiler, Hristiyanlar istenmeyen göçmenlerdir.



     1926 TARİHLİ KANUNUNDA GÖÇ

     1926 tarihli 885 sayılı İskân Kanunu, Türkiye Cumhuriyeti'nin erken dönemlerinde göç ve yerleşim politikalarını düzenlemek amacıyla çıkarılmıştır. Bu kanun, seyyar aşiretler, göçebeler, sıhhi durum sebebiyle nakilleri gereken köylüler, dağlık ve ormanlık yerlerde ulaşım vasıtasından mahrum olan köylüler gibi grupların uygun ve müsait yerlere yerleştirilmesini hedeflemiştir. Ayrıca, bazı köylerin daha merkezi yerlere taşınması ve casusluk şüphesi bulunan kişilerin sınır bölgelerinden uzaklaştırılması gibi önlemleri de içermiştir.

    Bu kanun, Cumhuriyet’in ilk yıllarında nüfus politikalarının bir parçası olarak göçmen iskânını düzenlemiştir. Hedefleri arasında ulusal güvenlik, ekonomik kalkınma ve milli devletin güçlendirilmesi bulunmaktadır. Ayrıca, Balkanlardaki Türk-Müslüman nüfusa duyulan vefa duygusu gibi sosyal ve kültürel faktörler de göç politikalarını etkilemiş ve bu kanunla şekillendirilmiştir.

 

     1923-1933 ARASINDA 379 BİN KİŞİ GELDİ

     Dahiliye Vekili Şükrü Kaya, kendisine yöneltilen bir soru önergesine verdiği 1934 tarihli İskân Kanunu ve Türkiye'ye gelen muhacirlerin durumu hakkındaki yanıtta, şunları açıklamıştır:

     1923'ten 1933'e kadar mübadil olarak Türkiye'ye gelen muhacir sayısı 379,913'tür, bunlardan 248,392'si muhacir statüsündedir ve arazi ve oturacak yer verilmiştir.

     1933-1934 Haziran arasında gelen muhacirlerin sayısı 15,319'dur ve bu tarihten itibaren gelen muhacirlerin toplamı 11,924'tür. Gelen muhacirlere toprak dağıtılmıştır.

     Türkiye, 1934'ten sonra gelen göçmenleri 2510 Sayılı İskân Kanunu'na göre yerleştirmiştir. Bu kanunu uygulayan İskân Umum Müdürlüğü, daha sonra Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti'ne bağlanmıştır.

     İskân yardımı isteyenler devletin gösterdiği alanlara yerleşmiş, istemeyenler kendi seçtikleri yerlere yerleşebilmiştir. Türk ırkından olmayanlar ise hükümetin göstereceği yerlerde oturmuş ve yer değiştirememişlerdir.

     İskân yardımı isteyen çoğu kişiye toprak dağıtılmış, ayrıca üretici olmaları için yardımlar yapılmıştır.

     İskân politikasında yeni bir dönem 2510 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesiyle başlamıştır. Bu kanun, nüfus politikasının temel ilkelerini ve ulus devlet anlayışını içermiştir.

     1934 tarihli İskân Kanunu, Türk soyundan olan ve Türk kültürüne bağlı olanların yerleşmelerini kolaylaştırmış, diğerlerinin ise gelişini önlemeyi amaçlamıştır.

      Bu tür çabalarla Türkiye Cumhuriyeti'nin göç politikalarının ulus devlet oluşturmada önemli bir rol oynadığı görülmektedir.

 

     1923’TEKİ MÜBADELE

      1923'te gerçekleşen nüfus mübadelesi ve iskân faaliyetleri şu ana noktalarda özetlenebilir:

    Mübadele ve İskân Kanunu: Lozan Antlaşması'yla Yunanistan ile yapılan mübadele anlaşması sonucunda Türkiye'ye 500.000'den fazla göçmenin yerleştirilmesi gerekiyordu. Bu süreç, yeni Türk devleti için büyük bir zorluk teşkil etti.

    Vekâletin Kuruluşu: Göçmenlerin iskânı ve ilgili işlerle uğraşmak üzere "Mübâdele İmâr ve İskân Vekâleti" kuruldu. İzmir Milletvekili Mustafa Necati ilk vekil olarak atandı.

    İskân Politikası: Göçmenlerin yerleştirilmesi sırasında coğrafi özellikler, iklim, toprak koşulları ve göçmenlerin önceki uğraş alanları dikkate alındı.

    Sağlık Önlemleri: Göçmenlerin sağlıklarının korunması için fennî temizlik sağlandı ve bulaşıcı hastalıklar için tedbirler alındı.

 




     ATATÜRK’ÜN MEDENİ BİLGİLER KİTABI’NDA NE VARDI?

      Atatürk’ün 1930’da çıkardığı Vatandaş İçin Medeni Bilgiler kitabında da, dil birliği yurt birliği, ırk ve menşei birliği, tarih ve ahlak birliğinin Türklerde olduğu vurguları yer almıştır.

       Atatürk'ün 1930 yılında çıkardığı "Vatandaş İçin Medeni Bilgiler" kitabı, Türk toplumunun modernleşme sürecinde önemli bir role sahiptir. Kitap, "Millet, Devlet, Demokrasi, Devletin Vatandaşa Karşı Vazifeleri, İş Bölümü, Bağlılık, Çalışma" gibi ana başlıkları içererek Türk vatandaşlarını bilinçlendirmeyi amaçlamaktadır.

     Kitabın büyük bir bölümü, Atatürk'ün düşüncelerini ve Türklükle ilgili görüşlerini yansıtan el yazılarına dayanmaktadır. Atatürk, kitabın yazılmasını bizzat önermiş ve eserin yazılmasında aktif olarak yer almıştır. Kitapta, vatandaşlık hak ve görevleri, devlet yapısı ve işleyişi, demokrasi anlayışı gibi konular ele alınmış ve Türk milletinin modern bir toplum olarak gelişimine katkı sağlaması hedeflenmiştir.

     Atatürk'ün "Türklük" ile ilgili düşünceleri, kitapta Türk milletinin bağımsızlığı, milli birlik ve beraberlik, çalışkanlık ve eğitim gibi değerler üzerinden işlenmiştir. Bu değerler, Türk toplumunu çağdaş medeniyetler seviyesine çıkarma hedefiyle uyumlu olarak sunulmuştur. Kitap ayrıca Türk tarihine, kültürüne ve milli kimliğine vurgu yaparak, vatandaşların bu konularda bilgi sahibi olmalarını ve milli bilinç geliştirmelerini teşvik etmektedir.




Kaynakça:

Bora, Tanıl, (2020), Cerayanlar, İstanbul: İletişim Yayınları, (s.212-218-219)

Şakacı, B. K. (2020). Türkiye’nin Göç ve İskân Politikaları: 1934 Tarihli 2510 Sayılı İskân Kanunu İncelemesi. Kamu Yönetimi ve Politikaları Dergisi.

Ceylan, A. (2021). Bulgaristan’dan Türkiye’ye Göç ve Göçmenlerin İskânı (1923-1945) (Yüksek Lisans Tezi). İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Bilim Dalı.

https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/ataturk-donemi-iskan-kanunlari/

Fotoğraflar: 

https://anahtaremlak.net/blog/yazi/30-ocak-1923-turkiye-yunanistan-nufus-mubadelesi/73

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder