11 Mayıs 2024 Cumartesi

  


      DİN VE MİLLİYETÇİLİK İLİŞKİSİ

      TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ VE İSLAM

      "TANRI DAĞI KADAR TÜRK, HİRA DAĞI KADAR MÜSLÜMAN"

     "TANRI TÜRKÜ KORUSUN"DAN "ZAFER iSLAM'IN"A

 


    NEVİN BİLGİN

    Milliyetçilik ortaya çıktığından bu yana dinle ya karşıt ya da paralel yol yürümüştür. Milliyetçilikler ya kendilerini dine karşı konumlandırmış ya da dinden güç almışlardır. Din ile milliyetçilik arasındaki ilişkiyi tek boyutlu olarak ele almamak gerekmektedir. Din bazen milliyetçiliği beslediği gibi, milliyetçiliğin önünde engel oluşturan durumlara da girmiştir. Türk milliyetçiliğinde ise din algısının ise zamana göre değişim geçirdiği görülmektedir.

     Din ve milliyetçilik arasındaki ilişki, tarihsel ve coğrafi bağlamlara göre değişiklik göstermektedir. Milliyetçilik genellikle ulus-devletin kültürel ve politik bütünlüğü için önemli bir aidiyet kimliği olarak şekillenirken, farklı biçimleriyle sosyo-ekonomik, kültürel ve siyasal yapıların dönüşümünde etkin bir rol oynamaktadır. Dinî milliyetçilik ise, milliyetçiliğin belirli bir dini inanç veya öğretiyle ilişkisini ifade etmektedir. Bu ilişki din siyaseti ve dinin siyaset üzerindeki etkisi şeklinde iki yönde gelişmektedir. Paylaşılan bir din, ulus vatandaşları arasında ortak bir bağ olan birlik duygusuna katkıda bulunabilirken, dinin siyasetteki etkisi, dini fikirlerin günümüzde siyasi aktivizme ve ideolojik hareketlere ilham veren bir yön olarak yorumlanabilir.

    Örneğin, Hristiyanlık ve milliyetçilik ilişkisi, çeşitli Avrupa ülkelerinde ve ABD'de Hristiyan milliyetçilerin iç siyasete odaklanmasına yol açabilirken, İslam ve milliyetçilik ilişkisi özellikle Pakistan milliyetçiliğinde İslam diniyle ve pan-İslamcılıkla yakından ilişkilidir. Din ve milliyetçilik arasında tek tip bir ilişki olmadığı, bazı durumlarda dinin milliyetçiliği güçlendirebileceği gibi, engel olarak da görülebileceği vurgulanabilir.

    Türk Milliyetçiliği ve İslam

    Türk milliyetçiliği ve İslam arasındaki ilişki, tarihsel süreç içinde çeşitli dönemlerde değişik biçimlerde ele alınmış ve yorumlanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde, Türk milliyetçiliği fikri, Osmanlıcılık ve İslamcılık akımlarıyla birlikte gelişmiş ve bu süreçte Türk kimliği ile İslam’ın ilişkisi üzerine çeşitli görüşler ortaya atılmıştır.

    Ziya Gökalp gibi düşünürler, Türk milliyetçiliğinin ideolojik temellerini atarken, Türk kimliğini ve İslam’ı birleştiren bir “Türk-İslam sentezi” fikrini savunmuşlardır. Bu sentez, Türklerin İslam'ın yayılmasında etkin bir rol oynadıklarını ve böylece İslam ümmetinin bir parçası olarak ulusal kimliklerini geliştirdiklerini varsaymaktadır.


    Turan bölgesi turuncu çizgi ile gösterilmiştir (1850). Aral Denizi'nin doğusunda "Turan" adı görülür. Efsaneye (haritanın sağ alt köşesinde) göre Turan, modern ÖzbekistanKazakistan ve Afganistan ve Pakistan'ın kuzey bölgelerini içeren bölgeleri kapsamaktadır. Bu alan kabaca bugün Orta Asya denen kavrama karşılık gelir. Haritada Turan'ın bir parçası olarak belirtilen alanların listesi: 1. Harezm 2. Buhara ile Belh 3. Şehersebz (Buhara yanında) 4. Hisar 5. Hokand 6. Dervaz 7. Karategin 8. Kunduz 9. Kafiristan 10. Çitral 11. Gilgit 12. Iskardu 13.14. Kuzey stepler (Kazakistan). (Fotoğraf. Turan - Vikipedi (wikipedia.org)

    Atatürk Dönemi Din ve Milliyetçilik İlişkisi

    Cumhuriyet döneminde ise, Türk milliyetçiliği ve İslam arasındaki ilişki farklı bir boyut kazanmıştır.  Atatürk’ün reformlarıyla laik bir devlet yapısı oluşturulmuş ve Türk milliyetçiliği, daha çok etnik ve kültürel unsurlar üzerinden tanımlanmıştır.



    MHP’nin Kuruluşundaki Durum

    Çok partili hayata geçiş ve 1960’ların sonunda MHP’nin kuruluşuyla birlikte Soğuk Savaş döneminde milliyetçiliğin bir sentezleme ile dinle birlikte yol yürüdüğü görülmektedir. Bu dönemde "Tanrı Dağı Kadar Türk, Hira Dağı Kadar Müslüman" sloganıyla bu durum kendisini şekillendirmiştir.

    Özellikle 1980’lerden sonra, Türk-İslam sentezinin yeniden önem kazanmış ve siyasi bir ideoloji olarak kullanılmıştır. Soğuk Savaş’ın sona ermesinin ardından Türkçülüğün önem kazandığı bir coğrafyada neoliberal akımla birlikte Türk milliyetçiliği İslam çizgisinden uzaklaşmıştır.

     Sosyo Politik Şartlara Göre Şekilleniyor

     Günümüzde Türk milliyetçiliği ve İslam arasındaki ilişki, Türkiye’nin içinde bulunduğu sosyo-politik koşullara göre şekillenmekte ve tartışılmaktadır. Özellikle AKP’nin iktidara gelmesiyle birlikte, Türk milliyetçiliği ve İslam’ın birleşimi, siyasi söylemde daha belirgin bir yer tutmaya başlamıştır. Bu durum, eğitim politikalarından dış politikaya, kültürel politikalardan günlük siyasi retoriğe kadar geniş bir yelpazede kendini göstermektedir.

     Türk milliyetçiliği ve İslam arasındaki ilişkiyi anlamak için tarihsel bir perspektif sunmak önemlidir. Örneğin, 1993'te yayınlanmış bir çalışmada Ernest Renan'ın milliyet tanımı, Atatürk'e atfedilerek aktarılmıştır. Buna göre, milliyet, aynı vatana sahip çıkan, aralarında dil, kültür ve duygu birliği olan insan topluluğudur. Ancak, Türk milliyetçiliği tarihsel olarak bazı ırkçı ve dini unsurları da içermiştir. Bu unsurların günümüzdeki yansımaları ve kullanımı, Türkiye'nin siyasi ve toplumsal dinamikleri açısından önemlidir.

     1980 Darbesi, Aydınlar Ocağı ve Sentez Söylemi

     Türk milliyetçiliği ve İslam arasındaki ilişki, farklı dönemlerde çeşitli yorumlarla ele alınmıştır. Özellikle "Sentez" akımı, Türk milliyetçiliğine İslam'ın dinî ve kültürel değerlerini eklemleyen bir muhafazakâr milliyetçilik örneği olarak ortaya çıkmıştır. Bu akım, Aydınlar Ocağı gibi seçkin gruplar tarafından üretilmiş ve 1980 Askerî Darbesi döneminde de popülerlik kazanmıştır.

     1982 ile 1986 arasında resmî ideoloji haline gelen bu sentez, devlet kurumları tarafından da desteklenmiştir. Anayasa, Devlet Planlama Teşkilatı ve Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu gibi kurumlar, Orta Asya Türk değerleriyle İslam'ın değerlerini birleştiren "millî kültür" fikrini benimsemişlerdir. Bu dönemden sonra, devletin eğitim ve kültür kurumlarından bu senteze yönelik öğretim ve ifade şekilleri yaygınlaşmıştır.

     Aşırı Sağın Dini Kullanımının Kolaylaşması

     Türk milleti ile İslam dini arasındaki ilişki kimi zaman tarihsel olaylarla da ilişkilendirilmiştir. Örneğin, 1915 Ermeni olayları, 1922 nüfus mübadelesi, İstanbul Rumlarının göçü gibi olaylarla Müslüman nüfusun artması, bu sentezi güçlendirmiştir. Ancak bu sentez, laikliğin dışsal simgelerini gereksiz hale getirme riski taşımaktadır. Dinî semboller bazen millileştirilerek kullanılmakta ve bu da aşırı sağın dini kullanımını kolaylaştırmaktadır.

                                         Prof. Dr. Şaban Halis Çalış (Fotoğraf: Selçuk Üniversitesi web sayfası)



    Tanrı Dağı Kadar Türk, Hira Dağı Kadar Müslüman

     Çalış’ın Makalesinde Derinlemesine Analiz

     Akademisyenler Prof.Dr. Şaban Halis Çalış ve Prof. Dr. Birol Akgün’ün “Tanrı Dağı Kadar Türk, Hira Dağı Kadar Müslüman: Türk Milliyetçiliğinin Terkibinde İslamcı Doz” başlıklı makalesi, “Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce: Milliyetçilik” kitabının 53-83. sayfalarında yayımlanmıştır ve bu konuya önemli bir akademik katkı sunmaktadır. Özellikle bu makale, Türk milliyetçiliği ile İslamcılığın kesişim noktalarını derinlemesine ele alırken, bu sentezin tarihsel ve ideolojik kökenlerini de irdelemektedir.

     Makalede altmışların sonunda din ve milliyetçilik yakınlaşmasının MHP’nin kuruluşunda kullanılan “Tanrı Dağı Kadar Türk, Hira Dağı Kadar Müslüman” sloganıyla kendisini gösterdiği vurgulanırken, Bozkurtçular-Hilalciler ayrımı ve Milliyeti sloganlardan İslamcı sloganlara geçişler örneklerle şöyle anlatılmaktadır:  

     “Mesela Alparslan Türkeş, 1944 Irkçılık-Turancılık davasında beraber yargılandığı Atsızın ırk konusundaki fikirlerini altmışlı yılların ikinci yarısından sonra aşırı bulur. Türkçülerin bir kısmıyla yollarını ayırırken, ülkücü hareket içindeki Bozkurtçular- Hilalciler tartışmalarında, dine yakın olanlara daha müsamahakâr davranırken ya da yetmişli yıllarda gittikçe artan oranda şeyhler ya da dini cemaat önderleri ile daha sık bir araya gelirken herhalde İslamcılarla sadece ideolojik değil aynı zamanda oy kavgasında da olduğunu gösterecektir elbette. MHP’nin gençlik tabanı içinde de “Tanrı Türkü Korusun”dan daha ziyade “Kanımız Aksa da Zafer İslam”ın sloganlarına geçiş ideolojisi kadar aralarında farklılıkların iktidar ve nüfuz mücadelesi olduğunu gösterecektir.”

 


Kaynaklar:

 

Akgün, Birol ve Çalış, Şaban Halis. “Tanrı Dağı Kadar Türk, Hira Dağı Kadar Müslüman: Türk Milliyetçiliğinin Terkibinde İslamcı Doz.” Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce: Milliyetçilik, der. Ayhan Aktar, 53-83. İstanbul: İletişim Yayınları, 2009.

Copeaux, É. (2014). Türk milliyetçiliği ve İslam [PDF dosyası]. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, 69(3), 137-156. https://psi520.cankaya.edu.tr/uploads/files/Copeaux,%20Turk%20Milliyetciligi.pdf

Milli Düşünce Merkezi. (2023) Din, millet ve milliyetçilik: Milliyetçilik ve din ilişkisi. Misak Dergisi. https://millidusunce.com/misak/din-millet-ve-milliyetcilik-milliyetcilik-ve-din-iliskisi/ (Yazar Burçin Öner)

OPUS Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi » Makale » Din ve Milliyetçik İlişkisi: Kolaylaştırıcı mı Zorlaştırıcı mı? (dergipark.org.tr)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder