DİN VE MİLLİYETÇİLİK İLİŞKİSİ
TÜRK
MİLLİYETÇİLİĞİ VE İSLAM
"TANRI DAĞI KADAR TÜRK, HİRA DAĞI KADAR MÜSLÜMAN"
"TANRI TÜRKÜ KORUSUN"DAN "ZAFER iSLAM'IN"A
NEVİN BİLGİN
Milliyetçilik
ortaya çıktığından bu yana dinle ya karşıt ya da paralel yol yürümüştür. Milliyetçilikler
ya kendilerini dine karşı konumlandırmış ya da dinden güç almışlardır. Din ile
milliyetçilik arasındaki ilişkiyi tek boyutlu olarak ele almamak gerekmektedir.
Din bazen milliyetçiliği beslediği gibi, milliyetçiliğin önünde engel oluşturan
durumlara da girmiştir. Türk milliyetçiliğinde ise din algısının ise zamana
göre değişim geçirdiği görülmektedir.
Din ve milliyetçilik arasındaki ilişki, tarihsel ve coğrafi bağlamlara göre değişiklik göstermektedir. Milliyetçilik genellikle ulus-devletin kültürel ve politik bütünlüğü için önemli bir aidiyet kimliği olarak şekillenirken, farklı biçimleriyle sosyo-ekonomik, kültürel ve siyasal yapıların dönüşümünde etkin bir rol oynamaktadır. Dinî milliyetçilik ise, milliyetçiliğin belirli bir dini inanç veya öğretiyle ilişkisini ifade etmektedir. Bu ilişki din siyaseti ve dinin siyaset üzerindeki etkisi şeklinde iki yönde gelişmektedir. Paylaşılan bir din, ulus vatandaşları arasında ortak bir bağ olan birlik duygusuna katkıda bulunabilirken, dinin siyasetteki etkisi, dini fikirlerin günümüzde siyasi aktivizme ve ideolojik hareketlere ilham veren bir yön olarak yorumlanabilir.
Örneğin,
Hristiyanlık ve milliyetçilik ilişkisi, çeşitli Avrupa ülkelerinde ve ABD'de
Hristiyan milliyetçilerin iç siyasete odaklanmasına yol açabilirken, İslam ve
milliyetçilik ilişkisi özellikle Pakistan milliyetçiliğinde İslam diniyle ve
pan-İslamcılıkla yakından ilişkilidir. Din ve milliyetçilik arasında tek tip
bir ilişki olmadığı, bazı durumlarda dinin milliyetçiliği güçlendirebileceği
gibi, engel olarak da görülebileceği vurgulanabilir.
Türk Milliyetçiliği ve İslam
Türk
milliyetçiliği ve İslam arasındaki ilişki, tarihsel süreç içinde çeşitli
dönemlerde değişik biçimlerde ele alınmış ve yorumlanmıştır. Osmanlı
İmparatorluğu’nun son dönemlerinde, Türk milliyetçiliği fikri, Osmanlıcılık ve
İslamcılık akımlarıyla birlikte gelişmiş ve bu süreçte Türk kimliği ile
İslam’ın ilişkisi üzerine çeşitli görüşler ortaya atılmıştır.
Ziya
Gökalp gibi düşünürler, Türk milliyetçiliğinin ideolojik temellerini atarken,
Türk kimliğini ve İslam’ı birleştiren bir “Türk-İslam sentezi” fikrini
savunmuşlardır. Bu sentez, Türklerin İslam'ın yayılmasında etkin bir rol
oynadıklarını ve böylece İslam ümmetinin bir parçası olarak ulusal kimliklerini
geliştirdiklerini varsaymaktadır.
Turan bölgesi turuncu çizgi ile gösterilmiştir (1850). Aral Denizi'nin doğusunda "Turan" adı görülür. Efsaneye (haritanın sağ alt köşesinde) göre Turan, modern Özbekistan, Kazakistan ve Afganistan ve Pakistan'ın kuzey bölgelerini içeren bölgeleri kapsamaktadır. Bu alan kabaca bugün Orta Asya denen kavrama karşılık gelir. Haritada Turan'ın bir parçası olarak belirtilen alanların listesi: 1. Harezm 2. Buhara ile Belh 3. Şehersebz (Buhara yanında) 4. Hisar 5. Hokand 6. Dervaz 7. Karategin 8. Kunduz 9. Kafiristan 10. Çitral 11. Gilgit 12. Iskardu 13.14. Kuzey stepler (Kazakistan). (Fotoğraf. Turan - Vikipedi (wikipedia.org)
Atatürk
Dönemi Din ve Milliyetçilik İlişkisi
Cumhuriyet döneminde ise, Türk milliyetçiliği ve İslam arasındaki ilişki farklı bir boyut kazanmıştır. Atatürk’ün reformlarıyla laik bir devlet yapısı oluşturulmuş ve Türk milliyetçiliği, daha çok etnik ve kültürel unsurlar üzerinden tanımlanmıştır.
MHP’nin
Kuruluşundaki Durum
Çok
partili hayata geçiş ve 1960’ların sonunda MHP’nin kuruluşuyla birlikte Soğuk
Savaş döneminde milliyetçiliğin bir sentezleme ile dinle birlikte yol yürüdüğü
görülmektedir. Bu dönemde "Tanrı Dağı Kadar Türk, Hira Dağı Kadar Müslüman" sloganıyla bu durum kendisini şekillendirmiştir.
Özellikle 1980’lerden sonra, Türk-İslam sentezinin yeniden önem kazanmış
ve siyasi bir ideoloji olarak kullanılmıştır. Soğuk Savaş’ın sona ermesinin ardından
Türkçülüğün önem kazandığı bir coğrafyada neoliberal akımla birlikte Türk milliyetçiliği
İslam çizgisinden uzaklaşmıştır.
Sosyo Politik Şartlara Göre Şekilleniyor
Günümüzde Türk milliyetçiliği ve İslam arasındaki ilişki, Türkiye’nin
içinde bulunduğu sosyo-politik koşullara göre şekillenmekte ve
tartışılmaktadır. Özellikle AKP’nin iktidara gelmesiyle birlikte, Türk
milliyetçiliği ve İslam’ın birleşimi, siyasi söylemde daha belirgin bir yer
tutmaya başlamıştır. Bu durum, eğitim politikalarından dış politikaya, kültürel
politikalardan günlük siyasi retoriğe kadar geniş bir yelpazede kendini
göstermektedir.
Türk milliyetçiliği ve İslam arasındaki ilişkiyi anlamak için tarihsel
bir perspektif sunmak önemlidir. Örneğin, 1993'te yayınlanmış bir çalışmada
Ernest Renan'ın milliyet tanımı, Atatürk'e atfedilerek aktarılmıştır. Buna
göre, milliyet, aynı vatana sahip çıkan, aralarında dil, kültür ve duygu
birliği olan insan topluluğudur. Ancak, Türk milliyetçiliği tarihsel olarak
bazı ırkçı ve dini unsurları da içermiştir. Bu unsurların günümüzdeki
yansımaları ve kullanımı, Türkiye'nin siyasi ve toplumsal dinamikleri açısından
önemlidir.
1980 Darbesi, Aydınlar Ocağı ve Sentez Söylemi
Türk milliyetçiliği ve İslam arasındaki ilişki, farklı dönemlerde
çeşitli yorumlarla ele alınmıştır. Özellikle "Sentez" akımı, Türk
milliyetçiliğine İslam'ın dinî ve kültürel değerlerini eklemleyen bir
muhafazakâr milliyetçilik örneği olarak ortaya çıkmıştır. Bu akım, Aydınlar
Ocağı gibi seçkin gruplar tarafından üretilmiş ve 1980 Askerî Darbesi döneminde
de popülerlik kazanmıştır.
1982 ile 1986 arasında resmî ideoloji haline gelen bu sentez, devlet
kurumları tarafından da desteklenmiştir. Anayasa, Devlet Planlama Teşkilatı ve
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu gibi kurumlar, Orta Asya Türk
değerleriyle İslam'ın değerlerini birleştiren "millî kültür" fikrini
benimsemişlerdir. Bu dönemden sonra, devletin eğitim ve kültür kurumlarından bu
senteze yönelik öğretim ve ifade şekilleri yaygınlaşmıştır.
Aşırı Sağın Dini Kullanımının Kolaylaşması
Türk milleti ile İslam dini arasındaki ilişki kimi zaman tarihsel
olaylarla da ilişkilendirilmiştir. Örneğin, 1915 Ermeni olayları, 1922 nüfus
mübadelesi, İstanbul Rumlarının göçü gibi olaylarla Müslüman nüfusun artması,
bu sentezi güçlendirmiştir. Ancak bu sentez, laikliğin dışsal simgelerini
gereksiz hale getirme riski taşımaktadır. Dinî semboller bazen
millileştirilerek kullanılmakta ve bu da aşırı sağın dini kullanımını
kolaylaştırmaktadır.
Prof. Dr. Şaban Halis Çalış (Fotoğraf: Selçuk Üniversitesi web sayfası)
Tanrı
Dağı Kadar Türk, Hira Dağı Kadar Müslüman
Çalış’ın Makalesinde Derinlemesine Analiz
Akademisyenler Prof.Dr. Şaban Halis Çalış ve Prof. Dr. Birol Akgün’ün “Tanrı
Dağı Kadar Türk, Hira Dağı Kadar Müslüman: Türk Milliyetçiliğinin Terkibinde
İslamcı Doz” başlıklı makalesi, “Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce:
Milliyetçilik” kitabının 53-83. sayfalarında yayımlanmıştır ve bu konuya önemli
bir akademik katkı sunmaktadır. Özellikle bu makale, Türk milliyetçiliği ile
İslamcılığın kesişim noktalarını derinlemesine ele alırken, bu sentezin
tarihsel ve ideolojik kökenlerini de irdelemektedir.
Makalede altmışların sonunda din ve milliyetçilik yakınlaşmasının MHP’nin
kuruluşunda kullanılan “Tanrı Dağı Kadar Türk, Hira Dağı Kadar Müslüman” sloganıyla
kendisini gösterdiği vurgulanırken, Bozkurtçular-Hilalciler ayrımı ve Milliyeti
sloganlardan İslamcı sloganlara geçişler örneklerle şöyle anlatılmaktadır:
“Mesela Alparslan Türkeş, 1944 Irkçılık-Turancılık davasında beraber
yargılandığı Atsızın ırk konusundaki fikirlerini altmışlı yılların ikinci
yarısından sonra aşırı bulur. Türkçülerin bir kısmıyla yollarını ayırırken, ülkücü
hareket içindeki Bozkurtçular- Hilalciler tartışmalarında, dine yakın olanlara
daha müsamahakâr davranırken ya da yetmişli yıllarda gittikçe artan oranda
şeyhler ya da dini cemaat önderleri ile daha sık bir araya gelirken herhalde İslamcılarla
sadece ideolojik değil aynı zamanda oy kavgasında da olduğunu gösterecektir
elbette. MHP’nin gençlik tabanı içinde de “Tanrı Türkü Korusun”dan daha ziyade
“Kanımız Aksa da Zafer İslam”ın sloganlarına geçiş ideolojisi kadar
aralarında farklılıkların iktidar ve nüfuz mücadelesi olduğunu gösterecektir.”
Kaynaklar:
Akgün, Birol ve Çalış, Şaban Halis. “Tanrı Dağı Kadar Türk, Hira Dağı Kadar Müslüman: Türk Milliyetçiliğinin Terkibinde İslamcı Doz.” Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce: Milliyetçilik, der. Ayhan Aktar, 53-83. İstanbul: İletişim Yayınları, 2009.
Copeaux, É. (2014). Türk milliyetçiliği ve
İslam [PDF dosyası]. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi,
69(3), 137-156.
https://psi520.cankaya.edu.tr/uploads/files/Copeaux,%20Turk%20Milliyetciligi.pdf
Milli Düşünce Merkezi. (2023) Din, millet
ve milliyetçilik: Milliyetçilik ve din ilişkisi. Misak Dergisi. https://millidusunce.com/misak/din-millet-ve-milliyetcilik-milliyetcilik-ve-din-iliskisi/
(Yazar Burçin Öner)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder