27 Ağustos 2024 Salı


ANLAMINDAN ÇIKAN DÜĞÜNLER

KAPİTALİZMİN GÖSTERİŞ ARACI MI, KÜLTÜREL BİR GELENEK Mİ? 

EVLİLİK Mİ, DÜĞÜN MÜ? 

SEVGİ, AŞK, MÜTAVAZİLİK YERİNİ GÖSTERİŞE, TÜKETİME BIRAKTI




NEVİN BİLGİN

Düğünler, tarih boyunca kültürel ve toplumsal önem taşıyan etkinlikler olmuştur. Ancak günümüzde, bu geleneksel ritüeller büyük bir tüketim fenomenine dönüşmüştür. Özellikle büyük ölçekli ve lüks düğünler, sosyal medyanın etkisiyle daha da gösterişli hale gelmiştir. Adeta düğünler tüketim kültürünün bir oyuncağı olmuştur. 

Kapitalizmin Düğünler Üzerindeki Etkisi

Kapitalizm, tüketim odaklı bir ekonomi modelidir ve bu model, düğünleri de etkisi altına almıştır. Düğünler, artık sadece iki kişinin bir araya geldiği mutlu anlar değil, aynı zamanda büyük bir tüketim ve gösteriş arenası haline gelmiştir. Tüketim kültürü, bireyleri sürekli olarak yeni ihtiyaçlar yaratmaya ve bu ihtiyaçları karşılamak için daha fazla harcamaya teşvik eder. Düğünler, bu kültürel dinamiklerin en belirgin örneklerinden biridir.

Mukesh Ambani’nin Düğünü

Toplumun kültürel yapısı ve eğitim seviyesi de düğünlerin sadelik ve gösterişini etkilemektedir. Düğünü bir statü aracı haline dönüştürmeye çalışan 3. dünya ülkelerinde tarihsel olarak mütevazi olan geleneksel törenlerin ihtişamlı bir yarışa dönüştüğüne sahne olunmaktadır. 

Örneğin Asya’nın en zengin insanı Mukesh Ambani’nin oğlu Anant Ambani’nin düğünü, bu fenomenin en çarpıcı örneklerinden biridir. Düğün, yaklaşık altı ay süren bir kutlama serisiyle başlamış ve Rihanna, Justin Bieber gibi ünlü isimlerin sahne aldığı bir görsel şölen halini almıştır. Ambani ailesinin düğünleri, sadece büyük bütçelerle değil, aynı zamanda gösteriş ve lüksle tanınır hale gelmiştir. Bu tür düğünler, sosyal medyada paylaşılan ve adeta bir tüketim ve statü göstergesi olarak kullanılan büyük etkinliklerdir.

Gösteriş ve Kültürel Değerler

Tüketim ekonomisinin etkisi altında düğünler, artık sadece kültürel bir gelenek olmaktan çıkmış, tüketim ve gösteriş aracı haline gelmiştir. Düğünlerde kullanılan mekanlar, kıyafetler ve organizasyonlar, genellikle sosyal statüyü ve maddi gücü sergilemek için tercih edilmektedir. Geleneksel kültürel ritüeller yerini, lüks ve gösterişe bırakmıştır. Düğün merasimleri çok parçalı yapılara, değişik malzemelere indirgenerek aşk ve sevginin anlamı da metalaştırılmıştır. 

Yatta, Katta Düğün Organizasyonları

Örneğin, Hindistan'daki düğünler genellikle renkli gösteriler, danslar ve büyük bir atmosferle tanınır. Ancak bu gösteriş, kapitalist sistemin bir parçası olarak, sosyal medyada daha fazla beğeni ve takipçi kazanmak için kullanılan bir araç haline gelmiştir. Gösterişin artması, kültürel ve geleneksel değerlerin geri planda kalmasına neden olmaktadır.

Yatta Düğün Organizasyonları

Yatta, katta, kırda, bağda, bahçede, salonda yapılan düğün organizasyonları, kurulan şirketler, değişik düğün konseptleri romantizmi bozarak düğünü gerçek anlamından uzaklaştırmıştır. Düğünler sadece bir kutlama değil, aynı zamanda büyük bir tüketim ve gösteriş olayı haline gelmesini sağlamaktadır.

Sosyal Medyanın Rolü

Sosyal medya, düğünlerin nasıl algılandığını ve yaşandığını önemli ölçüde etkilemektedir. Sosyal medya platformlarında paylaşılan düğün fotoğrafları ve videoları, genellikle en iyi anları yansıtıırken, bu da insanların düğünlerin gerçekliği hakkında yanıltıcı bir algı oluşturmasına neden olmaktadır.  Mutlu çiftler, çoğu zaman bu özel anları paylaşırken, zor zamanlarını veya içsel mücadelelerini paylaşmaktan kaçınmaktadırlar. Bu durum, sosyal medyada paylaşılan görüntülerin gerçekliğini sorgulama gerekliliğini ortaya koymaktadır.

Kültürel ve Sosyal Etkiler

Kapitalizmin düğünler üzerindeki etkisi, sadece ekonomik değil, aynı zamanda kültürel ve sosyal düzeyde de belirgin bir değişim yaratmaktadır. Düğünlerin gösterişe dayalı hale gelmesi, kültürel ve geleneksel değerlerin azalmasına neden olurken, tüketim kültürünün ön planda olmasına yol açmaktadır. Çiftler, düğünlerinin sosyal medya ve toplum gözündeki imajını önemseyerek, bu süreci bir tüketim ve gösteriş aracı olarak kullanmaktadır.

Aşk ve Evlilik

Aşk ve evlilik, tarih boyunca çeşitli kültürlerde farklı şekillerde anlaşılmış ve uygulanmıştır. 

"Aşk" kelimesinin kökeni, Farsça "aşeka" kelimesine dayanır; bu kelime, sarmaşık anlamına gelir. Sarmaşık gibi, aşk da bazen karmaşık ve sarmaşık bir yapı arz eder.

Eski yüzyıllarda "kur yapmak" ifadesi, "sonucu uzatmak" anlamına gelirdi. Bu anlam, 16. yüzyıldan itibaren "flört etme" anlamına dönüşmüştür.

Bilinen en eski aşk mektubu, M.Ö 2500 yılına tarihlenen Mezopotamya’dan gelmektedir. Sümer kralı Kral Su-Sin'in karısına yazdığı taş tablet üzerindeki bu mektup, aşkın yazılı belgelerle ifade edildiği ilk örneklerden biridir.

İlk Evlilik Belgesi

Mezopotamya'da bulunmuş olan ilk evlilik belgesi, evliliğin resmi olarak kayıt altına alındığı en eski örneklerden biridir.

Balayının Kökeni

"Balayı" terimi, Kuzey Avrupa'da, kaçırılan kızların yerini sadece yiyecek ve bal getiren yakınlarının bilmesinden kaynaklanmaktadır. Bu gelenek, düğün sonrası ilk günlerin özel bir şekilde kutlanmasını ifade eder.

1598 yılında "flört" kelimesi "dalga geçmek" anlamına geliyordu. Ancak, sonraki 100-200 yıl içinde bu kelime "davet için arama" veya "kur yapma" anlamına dönüşmüştür.

Romalılar, düğünlerde bereket simgesi olarak kurabiyeleri ufalayarak gelinin başına atarlardı. Ayrıca, gelin ve damat aynı kurabiye parçasını paylaşırlardı. Bu gelenek, modern düğün pastasının köklerinden biri olarak kabul edilir.

Asurlular, nikahı gelinin başını örtmesiyle tescil ederlerdi. Bu uygulama, evliliğin resmi bir şekilde tanındığını gösteren eski bir gelenektir.

Eski Yunan'da, aşk evlilikten sonra başlardı. Damat, kaynanasına hediyeler alırken, kız babası çeyiz hazırlığı yapardı. Yunan kültüründe, evlilik ve aşk arasındaki ilişki önemli bir yere sahiptir.

Çin'de evlilik, aileler tarafından düzenlenirdi ve genellikle aşk yerine aile bağları ve çıkarlar ön plandaydı. Aileler, gençleri evliliğe teşvik ederdi.

Eski Mısır'da, özellikle firavunlar arasında, aile içi evlilikler yaygındı. Firavunlar, taht sevdası nedeniyle kız kardeşleriyle evlenirlerdi. Bu durum, halk arasında da görülmüş ve boşanma oranları düşük kalmış, kadın hakları ise gözle görülür şekilde ilerlemiştir.

Eski Yunan'da aşk, evlilikten sonra başlıyordu. Damat kaynanasına hediyeler sunar, kız babası çeyiz hazırlardı. Bu kültürel alışkanlık, evliliğin sosyal ve ekonomik yönlerini ön planda tutar.

Sümerler, evlilikte birçok kural ve yasa uygulamışlardır. Baba ve anne çocuklar üzerinde eşit haklara sahipken, eşler arasında eşit haklar yoktu. Erkek, aldatıldığında karısını ölüm cezasına çarptırabilir veya çocuk sahibi olamıyorsa boşayabilirdi.

2024'te (Ocak ayı fiyatları) Düğün Ne Kadar Tutar?


Düğün Masraf Listesi Fiyat (TL)

Düğün Mekanı & Organizasyon(*)           150.000

Gelinlik                                                             20.000

Damatlık                                                      8.000

Düğün Fotoğrafı Çekimi                              7.000

Gelin Saçı & Makyaj                                    10.000

Gelin Arabası Kiralama ve Süsleme              6.000

Nikah Şekeri                                                     4.000

Düğün Davetiyesi                                             4.000

Gelin Aksesuarları                                     5.000

Evlilik Toplam Masraf                                 214.000 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder