15 Eylül 2024 Pazar

                                    GÜLÜŞÜN KAYIP YÜZÜ



Türk toplumu son yıllarda adeta gülümsemeyi unuttu. Mizahın yerini bel altı küfürler aldı, ve insanlar bu kaba sözlere zoraki bir gülümsemeyle tepki verir hale geldi. Bu dönüşüm, üzerinde durulması gereken derin bir konu. Toplumsal değişim ve mizah arasındaki ilişki, geçmişten günümüze büyük bir evrim geçirdi ve bu evreler toplumsal yapıyla yakından ilişkilidir.

19. yüzyılın ikinci yarısında başlayan Tanzimat dönemi, mizahın yazılı basında yer bulmaya başladığı önemli bir dönüm noktasıdır. Çaylak ve Hayal gibi dergiler, o dönemde gündelik yaşamı ve toplumsal sorunları eleştirerek halkı güldürürken aynı zamanda düşündürmeyi başarmıştır. Mizah, bu dönemde toplumsal eleştiri aracı olarak kullanılmıştır.

Cumhuriyet’le birlikte mizah daha geniş kitlelere ulaştı ve toplumsal değişimleri daha derinlemesine ele almaya başladı. Gırgır, Leman ve Penguen gibi dergiler, toplumsal eleştiriyi, siyasi ve kültürel konuları işleyerek geniş bir okuyucu kitlesine hitap etti. Mizah bu dönemde bir "güldürürken düşündüren" formata kavuştu ve toplumun mizaha olan ilgisini artırdı.

Bugün ise mizah, büyük oranda sosyal medya ve internet üzerinden yayılıyor. Sosyal medyanın hızla yayılan karakterleri ve videoları, toplumsal eleştiriyi farklı bir boyuta taşıyor. Ancak, bu yeni platformlar her ne kadar hızlı yayılım sağlasa da, mizahın derinliği ve toplumsal eleştiri gücü, önceki dönemlere kıyasla yüzeysel kalabiliyor.

Türk toplumunun mizah anlayışındaki bu değişimler, toplumun genel ruh halini ve sosyal yapısını yansıtıyor. Eskiden güldüren eleştiri ve ince espriler, bugün yerini sert, yüzeysel ve hatta kaba ifadelere bırakmış durumda. Bu dönüşümün kökenleri, toplumun yaşadığı kültürel ve sosyal değişimle alakalı. 






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder