KUŞ UÇUŞU DİZİSİ VE MEDYA SEKTÖRÜNE ELEŞTİREL BAKIŞ
Fotoğraf Kaynak: Dailymotion
NEVİN BİLGİN
Netflix’te yayınlanan Kuş Uçuşu, medya dünyasının rekabet dolu yapısını gözler önüne sererek seyircilere cazip bir dizi sunuyor.
Yönetmen Deniz Yorulmazer ve senarist Meriç Acemi’nin katkılarıyla ortaya çıkan bu yapım, özellikle medya sektöründeki güç mücadelelerine ve etik sorunlara odaklanıyor. Tabii anlatılanlar yaşananların yüzde 10'u bile değil.
Dizi ve filmlerin kurgusal yanını unutmamakla birlikte, sektörü gerçekten eleştirmek ve derinlemesine incelemek yerine, kişisel çatışmalara ve yüzeysel temalara ağırlık verildiği görülmekte. Bu nedenle, Kuş Uçuşu üzerinden medya dünyasına eleştirel bir gözle bakmak, dizinin eksik bıraktığı pek çok noktayı da sorgulamak gerekiyor.
Medya Dünyasına Yüzeysel Bir Bakış
Dizinin ana teması, medya sektöründeki rekabet ve güç ilişkileri. Başarıya ulaşmak için her yolun mübah görüldüğü bir ortamı anlatırken, deneyimli gazeteciler ile hırslı, genç medya çalışanları arasındaki çatışmalara yer veriliyor.
Fakat medya sektörünün asıl dinamiklerini ve derin yapısal sorunlarını ele almakta yetersiz kalıyor. Özellikle işin mutfağında, kamera arkasında çalışanların yaşadığı zorluklar ve medya sektöründeki emek sömürüsü, dizide neredeyse hiç yer bulmuyor.
Görünmeyen emekçilerin düşük maaşlarla, güvencesiz koşullarda çalıştığı bir sektörün derin eleştirisi yapılmadığı gibi, sendikal hakları olmayan, adaletsiz çalışma ortamlarına maruz kalan medya çalışanlarından da bahsedilmiyor.
İş Patronlarının Medya Üzerindeki Etkisi
Dizide eksik kalan en önemli noktalardan biri de medya patronlarının haber üzerindeki etkisi. Gerçek dünyada, medya sektöründe büyük patronlar, sadece ticari çıkarlarını değil, aynı zamanda siyasi bağlantılarını da korumak adına gazetecilik üzerinde ciddi bir kontrol sahibi olmakta.
Gazetecilik idealleri, özgür basın ve tarafsız habercilik ilkeleri, bu patronların çıkarlarına hizmet eden birer araç haline gelmektedir. Gazetecilerin ve sunucuların, bağlı oldukları medya şirketlerinin çıkarlarına uygun ilişkiler kurmaları ve haberleri bu doğrultuda şekillendirmeleri, medyanın kamuoyunu bilgilendirme görevini de zayıflatmaktadır. Ancak dizide bu tür ilişkiler ve medya sahiplerinin gücü pek derinlemesine işlenmemektedir.
Medya patronlarının gücü, gazetecileri ve sunucuları yalnızca kendi çıkarlarına uygun haber yapmaya zorlamakla kalmamakta, aynı zamanda bu kişiler üzerinde büyük bir baskı da kurmaktadır.
Çoğu zaman, medya kuruluşlarında çalışanlar, işlerini kaybetme korkusuyla etik dışı haberler yapmak zorunda kalabilmektedir.Medya sektöründe patronların çıkarlarına hizmet etmek zorunda kalan gazetecilerin, basın özgürlüğü açısından büyük bir tehlike oluşturduğu da tabii ki anlatılmıyor dizide.
Kuş Uçuşu, bu tür sorunları ve medya çalışanlarının karşı karşıya kaldığı zorlayıcı etik ikilemleri derinlemesine incelemiyor elbette. Bir diziden bu kadar sorgulayıcı yaklaşması da ne kadar beklenebilir?
Başarıya Ulaşmak İçin Her Yol Mübah mı?
Dizi, medya sektöründe yükselmenin yalnızca manipülasyon ve entrikalar üzerinden mümkün olduğunu da gözler önüne bir kez daha seriyor.
Genç karakterlerin başarıya ulaşmak için etik değerleri çiğnemeleri, medyadaki gerçek etik sorunları göz ardı eden bir anlatı sunuyor. Oysa medya, halkın doğru bilgilendirilmesi ve kamuoyunun aydınlatılması gibi temel işlevlere sahip bir sektör olarak bilinmektedir. Kuruluş amacı da budur. Kuş Uçuşu, bu işlevleri sorgulamak yerine, sadece kişisel güç oyunlarına odaklanarak medya etiğinin önemini arka plana atıyor.
Medya sektörü, sadece bireylerin yükselme ve kariyer mücadelesi değil; aynı zamanda toplumsal sorumlulukların da merkezi olmalıdır. Habercilik, gücün karşısında durabilen, gerçeği ortaya çıkaran ve halkın tarafında olan bir meslektir. Ancak dizide bu sorumluluklar ve gazetecilik ilkeleri pek ele alınmıyor. Bunun yerine, kişisel hırslar ve başarıya ulaşma arzusu ön planda tutuluyor.
Sendikasız ve Güvencesiz Çalışma Koşulları
Medya sektörünün görünmeyen yüzünde, düşük maaşlarla ve güvencesiz koşullarda çalışan binlerce medya emekçisi var. Bu emekçiler, işlerini kaybetme korkusuyla sendikalaşamıyor, haklarını arayamıyor ve sürekli bir belirsizlik içinde çalışıyorlar. Dizinin odağında sadece rekabetin ön planda olduğu üst düzey pozisyonlar ve star gazeteciler var. Medya sektörünün gerçek sorunları olan düşük maaşlar, güvencesizlik ve emek sömürüsü bir ölçüde göz ardı edilmekte.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder