CHP VE İKTİDAR PARTİLERİ ARASINDAKİ YUMUŞAMA: ANAYASA VE MİLLİ MUTABAKAT TARTIŞMALARI
NEVİN BİLGİN
1 Ekim'de Meclis'in açılış töreni ve resepsiyonunda, CHP ve iktidar partileri arasında gözlemlenen yumuşama, siyaset kulislerini hareketlendirdi.
Özellikle CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in iktidar temsilcileriyle verdiği samimi pozlar, CHP’nin hükümetle örtülü bir “milli mutabakat” içinde olabileceği yönünde spekülasyonlara yol açtı. Bu gelişmelerin, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un yeniden gündeme getirdiği anayasa çalışmalarına nasıl yansıyacağı merakla bekleniyor.
CHP lideri Özgür Özel'in sergilediği temkinli duruş, partinin bir kesimi tarafından eleştirilirken, iktidar cephesinde olumlu karşılanmış görünüyor.
Anayasa konusundaysa Özel, mevcut anayasaya uyulmadan yeni bir anayasa yapılmasının CHP nezdinde meşru görülmeyeceğini sıkça dile getirse de, siyasi arenada her an yeni gelişmelerin yaşanabileceği gerçeği göz ardı edilemez.
MUTABAKAT İHTİMALİ
Türkiye siyasi tarihinde milli mutabakat hükümetleri, özellikle kriz dönemlerinde farklı siyasi partilerin bir araya gelerek ülkenin istikrarını sağlamak amacıyla kurduğu yapılar olmuştur. 1970'ler ve 1990'larda benzer girişimlerin yaşandığı Türkiye’de, günümüzde de böylesi bir hükümetin kurulup kurulamayacağı sorusu, siyasi liderlerin iradesine, mevcut politik atmosferin seyrine ve kamuoyunun taleplerine bağlı olarak şekillenebilir.
Günümüzde CHP ile iktidar arasındaki anayasa görüşmelerine ilişkin görüş ayrılıkları, milli mutabakat hükümeti kurulması olasılığını zayıf gösteriyor. Ancak tarihsel olarak kriz dönemlerinde partilerin ulusal çıkarlar doğrultusunda bir araya geldiği görülüyor. Türkiye’de yaşanabilecek ciddi bir ekonomik ya da siyasi kriz, ya da geniş tabanlı bir anayasa çalışması, bu tür bir işbirliğinin tekrar gündeme gelmesine zemin hazırlayabilir.
ANAYASA SÜRECİNE YANSIR MI?
Yeni anayasa çalışmalarının, toplumun geniş kesimlerinin taleplerini ve beklentilerini karşılayacak nitelikte olması ve ilk 4 madde CHP'nin önemli direnç noktalarını oluşturmaktaydı.
CHP, ayrıca sürecin demokratik ilkelere uygun, şeffaf ve katılımcı bir yapıda ilerlemesi gerektiği konusunda ısrarcıydı. Özgür Özel’in daha önce yaptığı açıklamalar da bu tavrı net bir şekilde ortaya koymaktaydı.
CHP, anayasa çalışmalarına ancak mevcut anayasaya uyulması durumunda katılacağını ifade ediyor. Ancak iktidarla CHP arasında bu konuda ortak bir zemin bulunamaması, toplumsal mutabakatın sağlanmasının zor olabileceğine işaret ediyor.
Bu noktada Özel’in vurguladığı bir diğer önemli husus, anayasa tartışmalarının tek taraflı bir dayatma ile yürütülmesinin toplumsal huzuru tehdit edebileceği yönünde.
YENİ BİR KAPI ARALAYABİLİR
CHP’nin mevcut anayasal kurallara uyulmadan başlatılacak bir anayasa sürecine sıcak bakmaması, partinin anayasa çalışmalarında belirgin bir duruş sergileyeceğini gösteriyor. Ancak bu temkinli yaklaşım, siyasi arenada sürpriz gelişmelerin yaşanmasının önüne geçemeyeceği gibi, gelecekteki işbirliklerinin kapısını aralayabilir.
Meclis açılışında gözlemlenen yumuşama, CHP ve iktidar arasında gelecekte yeni işbirliklerinin doğabileceğine işaret eden bir atmosfer yarattı. Ancak, bu atmosferin anayasa tartışmalarına nasıl yansıyacağı konusunda belirsizlikler devam ediyor.
Türkiye siyaseti her an yeni krizlerle şekillenebilecek dinamik bir yapıya sahip. İlerleyen süreçte ekonomik ya da siyasi bir kriz yaşanması, CHP ve iktidar arasındaki ilişkileri yeniden tanımlayabilir ve milli mutabakat hükümeti tartışmalarını daha da alevlendirebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder