DUYGU VE HAREKET ARASINDAKİ BAĞLANTI
DANSIN İLETİŞİM ARACI VE TERAPİDE KULLANIMI
NEVİN BİLGİN
Beden içindeki duygular, bir gövdenin sessiz çığlıkları gibidir; her kas, her adım, her nefes bir anlam taşır. Öfke, gergin kasların ani bir patlaması olarak ortaya çıkar; kaslar sıkışır, çene kenetlenir, biriken enerji bir yerden dışarı çıkmak ister. Mutluluk ise, daha yumuşak, daha akıcıdır; beden rahatlar, adımlar hafifler, her hareket, içsel huzurun dışavurumudur.
Beden, bu duyguların taşındığı bir araca dönüşür, her hareket bir dilin ifadesidir. Duyguların içsel bir yankısı olarak, bedenin ritmi, bir tür bilinçaltının dışa vurumudur. Bedenin dili, sözlerin ulaşamadığı derinliklerde yankı yapar. Bir kasın sıkışması, bir adımın hızlanması, bir başın eğilmesi… Bunlar, içsel dünyaya dair ipuçlarıdır, bir hikayenin başlangıcıdır.
Dans ve hareket terapisi, işte bu dilin, bu gizli anlatının keşfedilmesi için bir yolculuk.
İnsan bedeninin hareketleri, duygusal ve psikolojik durumları ifade etmede güçlü bir araç olduğu artık günümüzde bilinmektedir. Duygular, bedenin fiziksel hareketleriyle dışa vurulabilir ve bu iki alan arasında sürekli bir etkileşim mevcuttur. Örneğin, öfke genellikle gergin kaslarla veya ani hareketlerle kendini gösterirken, mutluluk daha açık, rahat ve akıcı bir beden diline yansır.
Psikolojik olarak bu ilişki, bedenin bilinçaltındaki duyguların bir aynası olduğu fikrine dayanır.
Dans ve hareket terapisi, psikoterapi alanında giderek daha fazla kabul gören bir yöntemdir ve farklı psikoterapistler bu konuda çeşitli görüşler sunmuşlardır. Her biri, bedensel hareketlerin ve dansın zihinsel sağlık üzerindeki potansiyel faydalarını farklı açılardan değerlendirmiştir.
Sigmund Freud, Zihin ve Beden İlişkisini Vurguladı
Freud, psikoterapi alanında zihin ve beden ilişkisini vurgulamış olsa da, dans ve hareket terapisiyle doğrudan ilgilenmemiştir. Ancak, bedenin ve zihnin birbirine bağlı olduğuna dair görüşleri, dans ve hareket terapisinin temel ilkeleriyle örtüşmektedir. Freud’un bilinçdışını açıklarken bedenin rolüne dikkat çekmesi, dans ve hareketin duygusal ve psikolojik sürece dahil edilmesini anlamlı kılmaktadır. Bedenin dışa vurumu, bireyin bilinçaltındaki duygusal durumları açığa çıkarmada bir araç olarak kullanılabilir.
Carl Gustav Jung ve Hareketli Hayal Gücü
Jung, dans ve hareket terapisinin psikoterapiye katkı sağlayabileceğini öne sürmüş ve "hareketli hayal gücü" (active imagination) kavramını geliştirmiştir. Jung'a göre, bedenin hareketi, bilinçaltı süreçlerin dışavurumu için önemli bir yol olabilir.
Hareket, hem bilinçli hem de bilinçdışı içeriğin ifade bulmasına, çözülmesine ve dönüştürülmesine olanak tanır. Bu bakış açısı, dans ve hareket terapisine psikolojik derinlik kazandıran bir temel oluşturmuştur. Jung’un yaklaşımı, hareketin sadece bedensel bir etkinlik olmadığını, aynı zamanda bir anlam taşıyan psikolojik bir süreç olduğunu vurgular.
Mary Starks Whitehouse, Dansın Terapiye Katkıda Bulunabileceğini Söyledi
Mary Starks Whitehouse, dans ve hareket terapisinin gelişiminde önemli bir figürdür. O, bedenin hareketi ile duygusal ve psikolojik durumlar arasında güçlü bir bağlantı olduğunu savunmuştur.
Whitehouse'un çalışmaları, dansın terapiye katkıda bulunabileceğini, bedensel ifade ile psikolojik iyileşmenin birbirini beslediğini göstermektedir. Whitehouse'un terapötik yaklaşımı, hareketin, kişilerin duygusal engellerini aşmalarına ve daha sağlıklı bir psikolojik durum geliştirmelerine yardımcı olabileceğini savunur.
Joan Chodorow, Dans ve Hareket Terapisini Psikolojiye Eklemledi
Joan Chodorow, dans ve hareket terapisinin derin psikoloji ile entegrasyonunu savunmuştur. Onun yaklaşımı, bedenin hareketinin bilinçaltı süreçlerin anlaşılması için önemli bir araç olabileceğini öne sürer. Chodorow, dansın, bireylerin içsel dünyalarını daha açık bir şekilde keşfetmelerine ve ifade etmelerine olanak sağladığını belirtir.
Ayrıca, dansın, terapistin hastanın psikolojik sürecini anlaması için de değerli bir gösterge olabileceğini ifade etmiştir.
Ritim Psikolojik Dengeyi Sağlamada Önemli
Çoğu psikoterapist, dans ve hareket terapisinin, duygusal ve fiziksel sağlık üzerinde olumlu etkileri olduğunu kabul etmektedir.
Bedenin, ruhsal iyileşme sürecinde önemli bir rol oynadığını ve kişinin duygusal durumunun fiziksel hareketlerle ifade edilebileceği savunulmaktadır.
Yapılan çalışmalar beden hareketlerinin, aynı zamanda duygusal durumların düzenlenmesinde de etkili olduğunu, ritmin hareketin doğasında bulunan bir unsur, aynı zamanda psikolojik dengeyi sağlamada önemli bir rol oynadığını savunmaktadır.
Dans, bu bağlamda bireylerin duygularını ifade etme ve anlama sürecinde bir köprü görevi görmektedir. Kişinin bedenine odaklanarak duygusal deneyimlerini fark etmesi, terapötik bir sürecin başlangıcı sayılmaktadır.
Dansın Psikoterapide Kullanımı ve Tarihsel Gelişimi
Dans terapisi, 20. yüzyılın ortalarında ortaya çıkan bir yöntemdir.
Amerikan dans terapisti Marian Chace, bu alanın öncülerinden biri olarak kabul edilir. Chace, dansın bir iletişim aracı olarak kullanılabileceğini savunmuş ve bireylerin duygusal ifadelerini hareket yoluyla keşfetmelerini sağlamıştır. Onun geliştirdiği yöntemler, özellikle sözlü iletişimde zorlanan hastalar için etkili olmuştur.
Bir diğer öncü isim olan Mary Whitehouse, hareketin bilinçaltı süreçleri yansıttığını ve dansın kişisel farkındalık ve psişik değişiklikler yaratabileceğini öne sürmüştür. Blanche Evan ise dansın travma iyileştirmede kullanılabileceğini savunmuş ve dansı bireyin kendini güçlendirme aracı olarak tanımlamıştır.
İngiltere ve Amerika'da Dans Terapisi Kurumları
American Dance Therapy Association (ADTA)
ADTA, 1966 yılında Amerika’da kurulmuş ve dans/movement terapisi alanında profesyonel standartlar belirleyen bir organizasyondur. ADTA’nın temel hedefleri arasında:
Terapistlerin eğitimini sağlamak,
Araştırmaları teşvik etmek,
Kamuoyunu dans terapisinin faydaları hakkında bilgilendirmek bulunmaktadır.
ADTA, ayrıca uluslararası işbirlikleri ve danışmanlık hizmetleriyle dans terapisinin küresel düzeyde gelişimini desteklemektedir.
Association for Dance Movement Psychotherapy UK (ADMP UK)
İngiltere'de kurulan ADMP UK, dans ve hareket psikoterapisi alanında profesyonel standartları korumak ve terapistlerin eğitimini sağlamak amacıyla faaliyet göstermektedir. Kurum, terapistlerin etik ve uygulama yönergelerine uygun davranmalarını sağlarken, dans terapisinin farklı kültürel bağlamlarda uygulanabilirliğini teşvik etmektedir.
ADMP UK’nin çalışmaları arasında:
Eğitim programlarının akreditasyonu,
Topluluklar arası iletişim ağlarının kurulması,
Dans terapisinin bilimsel temellerinin güçlendirilmesi bulunmaktadır.
Dans Terapisinin Güncel Kullanım Alanları
Dans ve hareket terapisi, depresyon, anksiyete, travma sonrası stres bozukluğu (PTSD) gibi ruhsal sağlık sorunlarında etkili bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Grup terapilerinde bireyler arasında sosyal bağları güçlendirmek, bireysel terapilerde ise kişinin kendini keşfetmesini sağlamak için yaygın olarak uygulanmaktadır.
Travma: Hareket ve ritim, travma yaşayan bireylerde bedensel ve duygusal düzenlemeyi desteklemektedir.
Anksiyete ve Depresyon: Düzenli hareket, stresin azaltılmasına ve duygusal dengenin sağlanmasına katkı sunmaktadır.
Kaynakça:
Yeşilyaprak, Binnur, Çağlar Şule, Dans ve Hareket Terapisi, Nobel Yayınları
Sembol Olarak Beden: Analizde Dans/Hareket
Sınırlar | Sanat Terapisi: Ruhsal Bozukluklar İçin Tamamlayıcı Bir Tedavi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder