EKRAN KAYDIRMANIN BEDELİ
İŞİTSEL ALGI YAVAŞ YAVAŞ KAYBOLUYOR
KAYGI BOZUKLUĞU ARTIYOR
NEVİN BİLGİN
Küçük, sıradan bir hareket. Ama yapamayacaksın. Bunu okurken bile ekrandasın çünkü. Her şeyi kaydırmak...
Parmağın gitmek ister, gözlerin hep daha fazlasını arar. Ekranlar ve bu ekranları kaydırmak yeni tapınaklar.
Kaydırarak neyi unuttuğunu bile unutuyorsun. Bir sohbetin tam ortasında kaydırırsın. Bir kahvenin dumanında, bir şarkının sözlerinde, bir dostun gözlerinde...
Her şey orada, ama sen kaydırıyorsun.
Bilmiyorsun ki o parmağının ucunda bir uçurum var. Her hareket seni biraz daha uzağa götürüyor; kendinden, hayattan, diğerlerinden...
Belki de sorun kaydırmakta değil, durduğunda neyle karşılaşacağını bilmemekte. İşte günümüzdeki kısır döngü.
Ekran kaydırmanın artık işitsel algı kaybına yol açtığı ve kaygı bozukluğu yarattığı ortaya çıktı.
Günümüzde herkes ama özellikle de çocuklar, ekran karşısında geçirdikleri zamanla birlikte daha fazla kaydırma hareketi yapıyor; parmakları ekranı süzüyor, gözleri ise ekranın derinliklerine dalıyor. Ancak bu görünmeyen etkileşimlerin bedeli, yalnızca gözlerde değil, kulaklarda da belirgin bir kayıp olarak kendini gösteriyor.
Ekran karşısında fazla zaman geçirmek, çocukların işitsel dikkat becerilerini zayıflatırken, kaygı bozukluklarının da hızla arttığı bir döneme işaret ediyor. Dijital çağın içinde büyüyen yeni nesil, sesleri ayırt etme, çevresel uyarıcılara tepki verme ve sosyal etkileşimde bulunma becerilerinde ciddi gerilemeler yaşıyor. Ekran süresinin uzunluğu, işitsel algı kapasitesinin düşmesinin yanı sıra, çocukların duyusal farkındalıklarını ve iletişim becerilerini de olumsuz etkiliyor.
İstanbul Aydın Üniversitesi’nden yapılan bir araştırma, bu kayıpların derinlemesine izini sürüyor. Uğur Embiye Özgür, Muslime Abdurahman, Esma Kulemen, İlknur Boyuneğmez, Derya Ulusoy ve Ebru Şahin’in gerçekleştirdiği bu çalışma, çocukların ekran başında geçirdikleri süre ile işitsel dikkatlerinin bozulması arasında güçlü bir ilişki kuruyor. Çalışma, özellikle kaydırma alışkanlıkları nedeniyle artan ekran sürelerinin, çocukların çevresel sesleri algılama ve ayırt etme becerilerini ciddi şekilde engellediğini ve bu durumun çocukların akademik ve sosyal gelişimlerini doğrudan etkilediğini gözler önüne seriyor.
Ekran Bağımlılığı ve Kaygı
Araştırmaya göre, ekran süresinin artması, çocuklarda sadece işitsel dikkat kaybına değil, aynı zamanda kaygı (anksiyete) düzeylerinin yükselmesine de neden oluyor. Çocuklar, sanal dünyada geçirdikleri süre zarfında yalnızlaşırken, gerçek dünyada sesleri ve sosyal etkileşimleri yeterince işlemiyorlar. Bu da hem duygusal hem de bilişsel gelişimlerini zorluyor. Kaygı bozukluğu, çocukların günlük yaşamlarında daha sık karşılaşılan bir durum haline geliyor. Sürekli ekran kaydırmak, çocukları yalnızlaştırırken, bu yalnızlık da kaygıyı körüklüyor.
İşitsel Algıdaki Zayıflama ve Akademik Etkiler
İşitsel dikkat, bir çocuğun sadece çevresindeki sesleri duyması değil, bu sesleri anlamlandırıp, doğru tepkiyi verebilmesi anlamına gelir. Çocuklar bu beceriyi, etraflarındaki sesleri ve sesler arasındaki farkları ayırt edebilerek geliştirirler. Ancak ekran başında geçirilen uzun süreler, çocukların bu yeteneklerini olumsuz etkileyerek, seslerin anlamını kavrama becerilerini zayıflatıyor. Bu durum, dil gelişimini ve okuma yazma gibi akademik becerileri de olumsuz şekilde etkiliyor. İşitsel algıdaki zayıflama, çocukların okulda öğrenme süreçlerini zorlaştırıyor ve sınıf içindeki sosyal etkileşimlerini kısıtlıyor.
Çözüm ve Gelecek Adımlar
Araştırma, çocukların işitsel algılarını koruyabilmek için ekran kullanım sürelerinin sınırlandırılmasının önemini vurguluyor. Ebeveynlerin ve eğitimcilerin, ekran süresini denetlemeleri ve çocukları ekranlardan uzak tutarak daha fazla sosyal ve fiziksel etkileşime teşvik etmeleri gerekiyor. Ayrıca, çocukların sağlıklı işitsel beceriler geliştirmeleri için yaratıcı ve etkileşimli aktiviteler, onların bu becerilerini canlı tutmalarına yardımcı olacaktır. Gelecekte yapılacak daha geniş çaplı araştırmalar, çocukların dijital dünya ile ilişkilerinin daha derinlemesine anlaşılmasına katkı sağlayacak ve ekran kullanımına dair bilinçli ve etkili stratejiler geliştirilmesine olanak tanıyacaktır.
https://aydinsaglikdergisi.aydin.edu.tr/wp-content/uploads/2024/07/ASD-Haziran-2024-Cilt-10-Sayi-2-4.Makale.pdf?form=MG0AV3
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder