METROPOLLERDE KARIN HİKAYESİ
NEVİN BİLGİN
Kırsalda, köylerde, dağların eteklerinde kar yağdığında, beyaz örtünün altında kalır evler. Doğa adeta zafer kazanmıştır.
Yakacak bulduysa sobanın başında ısınmaya çalışan köylüler, karın bereketini konuşur, yolları kapanmış olsa da, doktora, okula, işe ulaşamasa da kendi düzenlerinde hayatlarına devam ederler.
Ancak metropollerde kar, ne dinginliktir ne de bir zafer.
Azıcık bir yağmur ya da ince bir kar yağışı, koskoca şehirleri alarma geçirir. Günler öncesinden. Uyarılar birbiri ardına yapılır. Ama yine de kaos olur. Arabalar yolda kalır, kaldırımlarda düşenler, kazalar...
Şehirde insanlar, doğayla değil, ihmalkarlıkla, plansızlıkla, denetimsizlikle de mücadele eder. Çünkü Türkiye nüfusunun neredeyse yarısı artık 3-4 şehirde toplanınca, kar, metropol insanı için bir kartpostal karesi değildir.
Sıcak evlerinde çayını yudumlayarak manzarayı izleyenler için belki keyifli bir fon olabilir. Ama o evlerin dışında, soğuğa karşı savaşan bir başka hayat akmaktadır.
İşe yetişmek için sabahın köründe yola düşenler, buz tutmuş kaldırımlarda düşmemeye çalışır.
Otobüs duraklarında saatlerce beklemek, toplu taşıma araçlarına tıkış tıkış binmek, ayazda yüzü donan insanların sıradan hikayeleridir. Bir de otobüslerde birbirleriyle kavga edenler eklenir buna. Kavga nedense hep siyasete bağlanır sonuçta.
Yollar, arabaların hızla geçerken su sıçrattığı birer tuzağa dönüşür. Yeni model arabasıyla statü kazanan şoför zevk alır bu durumdan adeta.
Bir başkası için kar, zor aldığı ikinci el aracın karda yağmurda bozulmasıdır. Kışlık lastiğe para bulamamaktır ya da "kaza yaparsam trafiğe çıkmayayım, kaskosu yok arabanın" düşüncesine dolanıp kalmaktır.
Dar gelirli metropol vatandaşı için karın gelişi, doğalgaz faturasının kabaracağı anlamına gelir. Elektrik borcu düşünülür, mutfak masrafı için market market gezilir.
Kimse evinde sıcak bir çorba içmenin huzuruna kolayca ulaşamaz; her lokma, emeğin ve fedakarlığın izini taşır.
Yolda yürürken bir yandan başıboş köpeklerin saldırısından korunmaya çalışır, bir yandan da üstüne su sıçramasın diye gözünü arabaların hızından ayırmaz.
Metropollerde karın hikayesi, manzaranın güzelliğini değil, insanın zorlu mücadelesini anlatır. Bir yanda beyaz örtü, bir yanda karanlık bir gerçeklik...
Kentler, böyle zamanlarda kırsaldan farklı bir yüze bürünür. Kar adeta bir sınava dönüşür, sınavı geçenler de manzaranın keyfini çıkaranlardan çok uzaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder