GÖLGESİNİ KAYBEDEN İNSANLAR
Ağaçlar, yalnızca gökyüzüne uzanan dallarıyla değil, altında yaşam bulan tüm canlılar için bir sığınaktır. Kuşların yuvası, insanların gölgesi, rüzgarın şarkısıdır onlar. Ancak günümüzde ağaçlar, ilkel bir hıncın ve yok etme arzusunun kurbanı oluyor. Kim bu ağaçları budayanlar? Kim, kuşların yuvalarını, insanların huzurunu hiçe sayarak, yeşilin üzerine kılıç indirenler?
Türkiye’de parklarda, apartmanların önlerinde, cadde ve mahalle kenarlarında artık tek tük kalan ağaçlar, zulüm üstüne zulme uğruyor. Budama adı altında ağaçların neredeyse tüm dallarının kesilmesi, sadece bir bahçe düzenleme meselesi değil.
Bu, doğaya karşı işlenen bir suç.
İnsanın hıncı, ilkel yoketme arzusu herşeyi yok ediyor.
Ağaçların yokedilmesi birçok canlının yuvalarının yokedilmesi yanında, insanın doğayla kurduğu bağı da kaybetmesine neden oluyor.
Aslında bu yokedişlerle insanın ve doğanın ruhunun bir parçası her gün kesilip yok ediliyor.
İnsan ne zaman doğayla uyum içinde yaşarsa ruhunu ancak o zaman bulabilir.
Peki, biz neden doğaya bu kadar hoyratça davranıyoruz? Neden ağaçları, kuşları, gölgemizi bile kaybetmeyi göze alacak kadar ilkel dürtülerimize yenik düşüyoruz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder