13 Şubat 2025 Perşembe

TEKNOLOJİ TARAFSIZ MI?

TEKNO-OPTİMİZM: TEKNOLOJİNİN KUTSALLIĞI SARSILIYOR MU? 

DİJİTAL İMPARATORLUKLAR, PLATFORM KAPİTALİZMİ VE DÜNYANIN YENİ DÜZENİ



Nevin BİLGİN

Buhar makinesi sanayiyi dönüştürdü, elektrik modern şehirleri şekillendirdi, internet bilgiye erişimi demokratikleştirdi. Ancak günümüzde teknolojiye dair beklentiler sadece iyileştirilmiş yaşam standartlarıyla sınırlı değil. Yaşlanmanın durdurulması, yapay zekayla kusursuz karar mekanizmaları, Mars kolonileri, hatta ölümsüzlük gibi iddialı hedefler de bu inancın bir parçası. Özellikle Silikon Vadisi ve teknoloji elitleri tarafından savunulan tekno-optimizm, bilimin ve mühendisliğin insanlığın tüm büyük sorunlarını çözebileceğine dair bir düşünce sistemine dönüşmüş durumda.

Tekno-optimizm, teknolojinin toplumdaki tüm sorunları çözeceğine ve insanlık için daha iyi bir geleceğin kapılarını açacağına dair iyimser bir inançtır. Bu kavram, teknolojinin sürekli olarak ilerlediği ve geliştiği bir dünyada, teknolojik yeniliklerin ve buluşların sosyal, ekonomik ve çevresel sorunları çözeceği umudunu ifade eder. Tekno-optimizm, genellikle Silikon Vadisi gibi teknoloji merkezlerinde ve teknoloji odaklı girişimciler arasında yaygındır.



Tekno-optimizmin kökleri, Aydınlanma Çağı’na kadar uzansa da, bugünkü haliyle, büyük ölçüde dijital devrimle şekillendi. 

Yapay zeka, biyoteknoloji, genetik mühendisliği, otomasyon ve büyük veri gibi alanlardaki gelişmeler, geleceğe dair cesur tahminleri beraberinde getirdi. 

Google’ın kurucu ortağı Larry Page ve Tesla’nın CEO’su Elon Musk gibi figürler, teknolojinin insan hayatını kökten değiştireceğini savunuyor. 

Musk, insan beynini bilgisayarlarla birleştiren Neuralink gibi projelerle insan zekasını artırmayı hedeflerken, biyoteknoloji girişimleri yaşlanmayı tersine çevirebilecek genetik müdahaleler üzerine çalışıyor.



Teknolojiyi Kontrol Eden Kim?

Bu projeler, radikal bir dönüşümün habercisi olarak görülse de, aynı zamanda bazı temel soruları da gündeme getiriyor: Teknoloji kimin için? Kim tarafından kontrol ediliyor? Hangi amaçlarla kullanılıyor? Bu sorular, tekno-optimizmin yalnızca bilimsel değil, aynı zamanda politik ve ekonomik bir mesele olduğunu gösteriyor.

Dijital İmparatorluklar

Teknolojinin yükselişi, yalnızca bireysel yaşamı değil, aynı zamanda küresel güç dengelerini de değiştirdi. 20. yüzyılda ekonomik gücün ana kaynağı petrol ve sanayi üretimiyken, 21. yüzyılda veri en değerli kaynak haline geldi. 

Facebook, Google, Amazon gibi şirketler, kullanıcı verilerini toplayarak dünyanın en büyük dijital imparatorluklarını kurdu. Gözetim kapitalizmi adı verilen bu yeni ekonomik model, bireylerin dijital ayak izlerinden değer üretirken, aynı zamanda mahremiyetin giderek azalmasına neden oluyor.

Teknoloji Şirketleri, Siyasi ve Toplumsal Düzeni Şekillendiriyor

Büyük teknoloji şirketleri yalnızca piyasa aktörleri değil, aynı zamanda siyasi ve toplumsal düzeni şekillendiren yapılar haline geldi. Google, Çin pazarına uyum sağlamak için arama motorunu sansürlemeyi kabul ettiğinde, teknolojinin tarafsız bir araç olmaktan çıkıp politik güç oyunlarının bir parçası olduğu bir kez daha görüldü. 

Benzer şekilde, Facebook’un algoritmalarının 2016 ABD seçimlerinde kamuoyunu manipüle ettiği ortaya çıktığında, teknolojinin yalnızca bireysel özgürlükleri artıran bir araç değil, aynı zamanda kitleleri yönlendiren bir mekanizmaya da dönüşebildiği anlaşıldı.

Teknoloji Tarafsız Mı?

Tekno-optimizm, genellikle teknolojinin doğası gereği tarafsız olduğu varsayımına dayanır. Ancak tarih, hiçbir teknolojinin kendi başına iyi ya da kötü olmadığını, nasıl ve kim tarafından kullanıldığının belirleyici olduğunu gösteriyor. Nükleer enerji, hem elektrik üretimi için hem de yıkıcı bir silah olarak kullanılabiliyor. İnternet, hem bilgiye erişimi artıran bir platform hem de dezenformasyonun yayılmasını hızlandıran bir araç olabiliyor.

Yapap Zeka Tarafsız Mı?

Yapay zeka tabanlı işe alım sistemleri, belirli demografik gruplara karşı önyargılı kararlar verebiliyor. Örneğin, Amazon’un geliştirdiği bir işe alım algoritması, erkek adayları kadınlara tercih eden bir sistem oluşturdu ve bu nedenle kaldırıldı. Yapay zeka, yalnızca mevcut toplumsal eğilimleri yansıtmakla kalmıyor, aynı zamanda bu eğilimleri daha da güçlendirme potansiyeli taşıyor.

Teknoloji Bir Araç mı, Amaç mı?

Tekno-optimizm, teknolojinin yalnızca bir araç olduğunu öne sürse de, günümüzde birçok teknoloji şirketinin stratejisi, teknolojiyi bir amaç haline getirdi. 

Silikon Vadisi’nin temel mottolarından biri olan “hızlı hareket et ve bir şeyleri kır” anlayışı, teknolojinin hızla geliştirilmesi gerektiğini savunurken, sosyal sonuçları çoğu zaman göz ardı ediyor. 

Sosyal medya platformları, kullanıcı etkileşimini artırmak için dikkat ekonomisini sömüren algoritmalar geliştirdi. YouTube’un öneri algoritmaları, komplo teorilerini ve aşırı içerikleri öne çıkararak toplumsal kutuplaşmayı artırdı.

Benzer şekilde, Mars kolonileri veya yaşlanmayı durdurma gibi projeler, bilimsel olarak büyüleyici olsa da, dünyadaki temel sorunların çözümüne ne kadar katkı sağladıkları tartışmalı. İklim krizinin şiddetlendiği, gelir eşitsizliklerinin arttığı bir dünyada, teknoloji milyarderlerinin lüks kaçış planları, birçok insan için çözümden çok ayrıcalıklı sınıfların kendilerini kurtarma çabası olarak algılanıyor.

Yeni Aristokrasi ve Dijital Feodalizm

Tekno-optimizmin eleştirmenleri, teknolojinin demokratikleşme yerine yeni bir aristokrasi yarattığını öne sürüyor. Orta Çağ’da feodal beyler toprak sahipliği üzerinden güçlerini korurken, günümüzde teknoloji elitleri dijital platformların mülkiyeti üzerinden benzer bir tahakküm kuruyor. Facebook, Google, Amazon gibi şirketler, yalnızca kendi platformları üzerinden yapılan işlemlerden değil, aynı zamanda rakiplerini kontrol ederek büyüyor.

Platform Kapitalizmi

Dijital ekonomi, serbest piyasa mantığıyla değil, platform kapitalizmi adı verilen yeni bir sistemle işliyor. Uber ve Airbnb gibi platformlar, geleneksel iş modellerini yıkarken, aslında yeni bir bağımlılık ilişkisi yaratıyor. Uber, sürücülerine araç sahibi olma veya kendi işlerini kurma fırsatı sunduğunu iddia etse de, gerçekte onları düşük ücretlerle çalıştıran bir sisteme dönüştü. Amazon, küçük satıcılara küresel pazara erişim imkanı verdiğini öne sürse de, kendi algoritmalarıyla hangi ürünlerin öne çıkacağını belirleyerek piyasayı tekelleştirdi.

Tekno-Optimizmin Geleceği

Teknolojinin geleceği, yalnızca bilim insanlarının veya mühendislerin ellerinde değil, aynı zamanda politik karar alıcılar, aktivistler ve toplumların bilinç düzeyiyle de şekillenecek.

Yapay zeka etiği, veri mahremiyeti yasaları, dijital tekellerin denetimi gibi konular, teknolojiye dair iyimser veya kötümser bakış açılarından bağımsız olarak ele alınmasını gerektiriyor. 

Tekno-optimizm, teknolojinin tüm sorunları çözebileceği fikrine dayanırken, gerçek dünya deneyimleri bu inancın sınırlarını gösteriyor. Teknolojinin tarafsız olmadığı, kimin elinde olduğu ve nasıl kullanıldığına bağlı olarak eşitsizlikleri artırabileceği veya azaltabileceğinin  gerçeği göz ardı edilmemesi gerekiyor. Asıl mesele, teknolojinin ne kadar ilerleyebileceği değil, kimin için ilerleyeceği ve nasıl bir gelecek yaratacağına odaklanıyor. 

Kaynakça: 

https://dergipark.org.tr/tr/pub/dpusbe/issue/90239/1578106?form=MG0AV3

https://nanoteknoloji.org/tekno-optimizmin-sundugu-vaatler/?form=MG0AV3

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1065448?form=MG0AV3

https://siliconvalleyjournals.com/insights/silicon-valley/?form=MG0AV3


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder