Baskının Gölgesinde Bir Hatıra
Oscar Ödüllü "I'm Still Here" (Hala Buradayım)
Soğuk Savaş'ın Latin Amerika'daki İzleri ve Darbe Sonrası Buhar Olan İnsanlar
NEVİN BİLGİN
Walter Salles Jr.'ın yönettiği "I'm Still Here" (Hala Buradayım) , Brezilya'nın askeri diktatörlük dönemine ışık tutan çarpıcı bir yapım. Oscar Uluslararası ödülü Altın Küre ödülü ve Venedik en iyi senorya ödülü olan film, yalnızca bir ailenin yaşadığı trajediye odaklanmakla kalmıyor, aynı zamanda bir dönemin unutulmaya yüz tutmuş hak ihlallerini de gün yüzüne çıkarıyor. Eşi dönemin milletvekili olan ve eşinin sorgulamaya götürülmesinden sonra kaybolduğu Eunice Paiva’nın yaşadığı acı, bireysel bir dramdan öte, toplumsal bir hafızanın yeniden inşasına dönüşüyor.
1964 Brezilya darbesinin üzerinden altı yıl geçmişken, sürgünden dönen eski İşçi Partisi milletvekili Rubens Paiva, eşi Eunice ve beş çocuğuyla Rio de Janeiro’da yeni bir hayat kurmaya çalışmaktadır. Ancak askeri rejimin baskısı, bir gece baskınıyla hayatlarını sonsuza dek değiştirir.
DARBE OLUR VE AMERİKAN YANLISI DİKTATÖRLÜK GELİR
31 Mart - 1 Nisan 1964 tarihleri arasında gerçekleşen darbe, Brezilya Cumhurbaşkanı João Goulart'ı devirmiş, askeri bir cunta yönetimi başlatmıştır. Darbe, Minas Gerais'te ordu ve bazı valilerin ortaklaşa başlattığı bir isyanla patlak vermiş, başlangıçta Goulart'a sadık olan askeri birliklerin direnişine rağmen, kitlesel kaçışlar nedeniyle devlet başkanının pozisyonu zayıflamıştır. Sonunda Goulart, Uruguay'a gitmek zorunda kalır ve 2 Nisan'da Ulusal Kongre, başkanlık koltuğunu boş ilan eder. Bu süreçte ordu yönetimi ele geçirerek, sivil yönetime hızlı bir dönüş beklentilerini boşa çıkarır. Otoriter, milliyetçi ve Amerikan yanlısı bir diktatörlük kurumsallaşır.
İNSANLAR KAYBOLUR
Darbe sonrasında binlerce insan gözaltına alınmış, işkenceye maruz kalmış ve kaybedilmiştir. Rubens Paiva'nın gözaltına alınışı ve bir daha kendisinden haber alınamaması, yalnızca ailesini değil, Brezilya toplumunu da derinden etkileyen bir kayıp hikâyesine dönüşür.
Flimle bir yandan otoriter rejimlerin bireylerin hayatına nasıl müdahale ettiğini gösterirken, diğer yandan tarihe karşı sinemanın tanıklık gücünü ortaya koymakta.
Brezilya’daki zorla kaybetmelerin bireysel değil, sistematik bir baskı mekanizmasının sonucu olduğunu vurgulayan yapım, belgesel anlatımına yakın bir üslupla ilerller.
FOTOĞRAFLAR BİRER DİRENİŞ ARACINA DÖNÜŞÜR
Eunice’in yaşadığı travmayı ve mücadele azmini daha güçlü kılmak için gerçek fotoğraflara benzeyen sahneler kullanılıyor. Aile üyelerinin el kameraları ve fotoğraf makineleriyle çektiği anlar, unutmanın karşısına belgeyi koyarak bir direniş aracına dönüşür.
Film, yalnızca Rubens Paiva’nın değil, Brezilya'daki binlerce zorla kaybedilen insanın hikâyesine de gönderme yapıyor.
Özellikle kullanılan arşiv görüntülerine benzeyen sahneler, 1964 darbesinin yalnızca bir iktidar değişimi olmadığını, sistematik bir baskı düzeni yarattığını gözler önüne seriyor.
Eunice Paiva’nın adalet arayışı, bireysel bir trajediden öteye geçerek toplumsal hafızada önemli bir yer ediniyor. Kocasının kaybı, onun sessiz kalmak yerine bir insan hakları savunucusuna dönüşmesini sağlıyor.
LATİN AMERİKA'DA SOĞUK SAVAŞIN İZLERİ
Brezilya’nın demokratik geçmişine darbe vuran bu olaylar, Latin Amerika’daki Soğuk Savaş politikalarının bir yansıması olarak da değerlendiriliyor.
"I'm Still Here", hem kişisel hem de kolektif bir hatırlama pratiği olarak, tarihle yüzleşmenin sinema aracılığıyla nasıl mümkün olduğunu kanıtlayan önemli bir yapıt.
Brezilya'nın karanlık geçmişine ışık tutarken, adaletin peşinde koşanların unutulmaması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder