LEŞ KARGALARI
fotoğraf: https://galeri.netfotograf.com/fotograf.asp?foto_id=381152Nevin BİLGİN
Leş kargaları ekosistemin "temizlik işçileri" olarak bilinir. Ancak mecazi anlamda kullanılır gerçek hayatta çoğu kez. Çıkarcı, fırsatçı, başkalarının kayıplarından beslenenleri anlatır.
Güçlü bir metafor da oluşturur bu anlamda.
Doğadaki leş kargaları ekosistemi temizleyerek işlevsel bir görev üstlenirken, insanlar için leş kargasını kullandığımızda sadece bir yıkımı akla getirir, kötücüllüğü, bencilliği, başkasının malına konmayı çağrıştırır.
Günümüz toplumunda sıkça duyarız, tanık oluruz, bizzat kendimiz karşılaşırız.
Aile içinde birbirlerinin malına göz dikenler, hak gasp edenler, maddi çıkar peşinde koşanlar.
Anne babası daha hayattayken onu ezerek, onun yaşam imkanlarına göz koyanlar, adeta dişini sökenler.
Yakınını kaybedip miras kavgasına düşenler.
Komşu tarladan yarım metreye içeriye girenler.
Boş arsasına tanımadığı kişilerin ev yapmasından yakınanlar.
Yaşlı ebeveynlerine sevgi ve şefkat göstermek yerine, onlardan daha hayattayken maddi kazanç sağlamaya çalışanlar, onlara para ve kendi lüks yaşantısı (düğün, araba, ev, altın vs) için baskı kuranlar.
Tüm bunlar artık yalnızca trajik bireysel olaylar değil, toplumsal bir yozlaşmanın yansımaları.
Bir insanı o çok önemsediği ailesine, yakınlarına karşı bile bu kadar acımasız hale getiren ne?
Bu, bireyin doğal hayatta kalma güdüsünün modern toplumda bencil bir şekilde evrimleşmesinden mi kaynaklanıyor?
Yoksa çocukluk döneminde eksik kalan ilgi ve sevgiden mi?
Günümüzde ebeveynlerin yalnızca maddi anlamda bağ kurduğu, manevi değerleri göz ardı ettiği çocuklar, bencil ve fırsatçı bir benlik mi geliştiriyor?
Ancak bu tek başına bir açıklama olabilir mi?
Herkes aynı geçmişi paylaşmadığı halde, toplumda bu kadar geniş çaplı bir yozlaşma nasıl mümkün oluyor?
Aile içindeki çıkarcı davranışların kökeninde sevgi ve güven eksikliğinin yattığı bir gerçek. Ancak bireysel etik değerlerin nasıl bir rol oynadığı da göz ardı edilmemeli.
İnsanlar, kısa vadeli kazançlar uğruna uzun vadede kendi manevi bağlarını, sosyal çevrelerini ve mutluluklarını feda ettiğinde gerçekten kazanmış mı oluyorlar?
Aile bağlarının zayıflaması, sadece bireysel değil, toplumsal bir çürümenin başlangıcı değil mi?
Doğaya bakmak, bu davranışları sorgulamak için bize ilham verebilir. Leş kargaları, ekosistemin bir parçası olarak işlevsel bir görev üstlenir. İnsanların bu fırsatçı davranışları ise yapıcı bir sonuç doğurmaz; aksine aile bağlarını koparır, toplumu yalnızlaştırır ve bireyi uzun vadede daha büyük bir çıkmazın içine sürükler.
Bu çıkarcı ortam sizi yormuyor mu?
Ne dersiniz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder