20 Nisan 2025 Pazar

GÜNEŞ VARDI, BULUT VARDI, AĞAÇ VE KUŞ SESLERİ VARDI AMA BİZ YOKUZ






Bir yerlerde güneş hâlâ doğuyor. Ağaçlar dallarını göğe uzatıyor, bulutlar sessizce geçip gidiyor. Rüzgârın sesi kuş sesine karışıyor, toprağın içinden türlü çiçekler rengârenk baş veriyor. Doğa, her sabah sessiz bir törenle yeniden başlıyor hayata. Ne var ki biz, bu törenin artık ne misafiriyiz ne de tanığı.

Sabahları telefon ekranıyla uyanıyor, geceleri yine ekran ışığında uyuyakalıyoruz. Adımlarımız AVM koridorlarında yankılanıyor, gözlerimiz indirim tabelelerinde kayboluyor. “Doğal” olanı unutuyor, “gerçek” olanla bağımızı günden güne yitiriyoruz. Siyasetin gürültüsünden, gündelik telaşlardan, sanal dünyanın sonsuz kaydırmalarından başımızı kaldırıp bir ağacın gölgesine bile oturamıyoruz artık.




Bir çiçeği koklamayı, çimenlere basmayı, gökyüzüne bakıp hiçbir şey düşünmemeyi unuttuk. Oysa içimizde bir yer hâlâ toprağa dönmek istiyor. Hâlâ rüzgârı tenimizde hissetmekten, bir kuşun ötüşüyle irkilmekten, göğe bakıp dalmaktan haz duyuyoruz. Ama bu sesi bastırıyoruz. Modern hayatın şık ama soğuk kıyafetleriyle örttük o sesi, kulak vermemek için.

Belki de şimdi bir çiçeğe bakmak için durmak gerekir. Belki rüzgârın sesini duymak için biraz susmak… Ya da göğe yeniden bakmak için başımızı kaldırmak. Doğa hiçbir zaman bizden vazgeçmedi. Biz uzaklaştık. Şimdi geri dönmenin zamanı.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder