28 Nisan 2025 Pazartesi

ÖZGÜRLÜK VE YOKSULLUĞUN ÇELİŞKİSİ

SERBEST PİYASA, ÖZGÜR BİREY VE YOKSULLUK ÜÇGENİ

ÖZGÜRLÜK VE SERBESTLİK ARASINDAKİ DERİN FARKLAR



NEVİN BİLGİN 


Özgürlük ve serbestlik çoğu zaman aynı anlamda kullanılsa da, aralarında köklü bir fark vardır. Özgürlük, iç disiplin ister; değerlerin peşinden gitmeyi, sorumlulukla hareket etmeyi gerektirir. Serbestlik ise canın istediğini yapmakla sınırlıdır; zevklerin yön verdiği, sorumluluktan azade bir hâli ifade eder. Bu ayrımı anlamak, ekonomik ve toplumsal düzeyde özgürlüğün gerçek anlamını kavrayabilmek için kritiktir.







Serbest Piyasa ve Özgürlük İlişkisi

Ekonomik bir düzen serbestiyeti teşvik edebilir. Yani insanlar yasal olarak istedikleri ekonomik faaliyetleri gerçekleştirme hakkına sahip olabilirler. Ancak bu serbestiyet, herkesin özgürce bir yaşam kurabileceği anlamına gelmez. Eğer serbest piyasa düzeni, belli kesimlerin sürekli olarak yoksul kalmasını engelleyemiyor ve hatta bu yoksulluğu derinleştiriyorsa, özgürlükten söz etmek güçleşir.

İnsanlar yasal olarak birçok şeye "serbest" olabilir; fakat yaşamlarını gerçekten özgürce kuracak imkânlardan mahrum kalırlar. Yoksulluk, çoğu zaman kendi kendini yeniden üreten bir sarmala dönüşür ve bireylerin yoksulluktan çıkmalarını sağlayacak fırsatlara erişimi dahi engellenir. Böyle bir yapıda, serbest piyasanın özgür bireyler yaratacağına dair inanç, ciddi bir sorgulamayı hak eder.


Yoksulluk ve Özgürlüğün Çelişkisi

Yoksulluğun sürekli yeniden üretildiği bir düzende bireylerin özgürce yaşama imkânı fiilen ortadan kalkar. Eğitim, sağlık, güvenli barınma ve çalışma hakkı gibi temel alanlarda derin eşitsizlikler, bireyin özgür tercih yapabilme kabiliyetini sınırlar. Hayırseverlik gibi bireysel ve rastlantısal müdahaleler, bu yapısal sorunlara ancak geçici ve yüzeysel çözümler sunabilir.

Bu durum, serbestliğin kendiliğinden özgürlüğe yol açmayacağını, hatta özgürlüğü zayıflatabileceğini gösterir. Özgürlüğün sağlanabilmesi için adil ekonomik koşulların ve eşit fırsatların oluşturulması şarttır.


Toplumsal Serbestlik ve Tahakküm Riski

Toplumsal düzeyde de serbestiyet, özgürlüğü garanti etmez. Devlet, bireylerin önündeki yasal engelleri kaldırsa bile, toplumsal baskılar ve güç dengesizlikleri bireylerin özgür hareket etmesini engelleyebilir.

Üstelik zamanla belli gruplar toplum içinde güç kazanarak diğerlerinin haklarını kullanmasını zorlaştırabilir, toplumsal baskılar kurabilir ve hatta demokratik kurumları işgal edebilir. Böylece serbest bırakılan toplumda özgürlük, ironik bir şekilde, aşınmaya başlar. Serbestiyetin amacı olan özgür birey ve özgür toplum hedefi tersine döner; tiranlık doğurabilir.


Özgürlüğün Şartı Adil Koşullardır

Bu tablo karşısında şunu sormak gerekir:

Sistemi serbest bırakmak mı, yoksa özgürlüğü koruyacak adil ve eşitlikçi bir düzen inşa etmek mi daha doğru bir yoldur?

Eğer serbest bırakılan ekonomik ve toplumsal düzen, herkese özgürce yaşama koşulları sunamıyor ve aksine eşitsizlik ve baskı üretiyorsa, o zaman özgürlüğün sağlanabilmesi için bilinçli ve adil müdahaleler gereklidir.

Özgürlük, yalnızca bireysel iradeye bırakılacak kadar basit bir mesele değildir; onu destekleyecek ekonomik ve toplumsal yapılarla birlikte düşünülmelidir.

Çünkü serbestiyet "yapabilirsin" der,

ama özgürlük "gerçekten yapabilecek misin?" sorusunu sorar.

Kaynakça. 

HANNAH ARENDT’İN ÖZGÜRLÜK ANLAYIŞI

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file

https://www.ivmehareketi.com/2022/08/28/ozgurluk-serbestiyete-karsi/?utm_source=chatgpt.com

https://m.gencdergisi.com/12877-kural-ozgurluge-engel-midir.html?utm_source=chatgpt.com

https://oad.org.tr/yayinlar/ozgurluk-hosgoru-ve-farklilik/

https://uskudar.edu.tr/tr/icerik/7504/ozgurluk-sinirlari-zorlarsa-




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder