9 Nisan 2025 Çarşamba

TEKNOLOJİNİN FELSEFESİ 

TANRI'YI KODLAMAK

YAPAY ZEKA, TANRI VE İNSANIN YERİ

İNSAN, TANRI, TEKNOLOJİ ÜÇGENİNDE YENİ BİR DEVİR






NEVİN BİLGİN

İnsanlığın tarihi aslında doğayı anlamlandırma ve ona hükmetme öyküsünü içeriyor. Öykünün kahramanı olan insan, teknolojiyi hep araç olarak kullanmış. Hızla ilerleyen yapay  zeka teknolojileri ise artık bilinç üretmeye, karar vermeye, hatta değer biçmeye başlamış durumda. Yani yeni bir varlık katmanıyla karşı karşıya insanlık. 


Alman filozof Martin Heidegger'e göre, teknoloji yalnızca amaçlara ulaşmak için kullanılan bir araç değildir. Asıl tehlike, teknolojiyi yalnızca bir "araç" olarak görmekte gizlidir. Çünkü bu araçsal bakış açısı, var olan her şeyi “kullanılabilir kaynak” olarak görmeye başlar. Heidegger’in deyimiyle bu, modern çağın "Gestell" (Teçhizatlanma) çağında olduğumuzu gösterir. Doğa artık güzelliğiyle değil, faydasıyla ölçülmektedir.

TEKNOLOJİ VAROLUŞU YÖNLENDİRİR

Martin Heidegger’in Teknolojiyi İçeren Soru adlı çalışmasında ele aldığı “çerçeveleme” kavramı, modern teknolojinin hayatımızı nasıl kuşattığını ve onu nasıl şekillendirdiğini gözler önüne serer. 

Heidegger’e göre teknoloji yalnızca bir araç değil, aynı zamanda varoluş biçimimizi yönlendiren bir güçtür. Teknoloji hayatımızı sararak dünyayı belirli bir çerçevede görmemize neden olur; biz farkına varmadan, düşüncelerimizi ve eylemlerimizi koşullandırır. Ancak bu durum, teknolojinin hem büyük bir tehlike hem de vazgeçilmez bir yardımcı olmasını beraberinde getirir. Bir yandan teknoloji, insan gelişiminin temel unsurlarından biri olarak hayatı kolaylaştırır ve yenilikler sunar. Öte yandan, insanın doğayla ve kendisiyle olan ilişkisini dönüştürerek bağımlılıklar ve sınırlamalar yaratır. Heidegger’in vurguladığı gibi teknoloji, hayatı “bağışık” hale getirdiğinde, yani onu tamamen kontrol edip yapılandırdığında, varlığı kaçınılmaz ve yokluğu düşünülemez bir hale gelir. Bu bağlamda teknoloji, yalnızca bir ilerleme aracı değil, aynı zamanda insanın varoluşsal anlam arayışını ve doğayla olan bağını yeniden şekillendiren güçlü bir unsur olarak ortaya çıkar.



TEKNOLOJİ VARLIKTAN UZAKLAŞTIRIR

Teknoloji, Heidegger’e göre bizi “Varlık”tan uzaklaştırır. Bu yüzden onun çözüm önerisi, şiirsel düşünmeye, sanata ve varlıkla yeniden ilişki kurmaya yöneliktir: “İnsan, ancak şiirsel olarak yeryüzünde oturur.”

TEKNOLOJİK AKIL

Alman filozof , sosyolog ve siyaset bilimci Jürgen Habermas ise teknolojiye daha toplumsal bir çerçeveden bakmaktadır.Ona göre modern toplumda “araçsal akıl” iletişimsel aklı bastırmaktadır. Bu da toplumun kendi kendini anlaması, sorgulaması ve etik ilkeler etrafında yönlenmesini engellemektedir. 

Habermas, teknolojik rasyonaliteyi, toplumu yöneten bürokrasi ve ekonomi gibi “sistem” unsurlarının, insanların anlam dünyasını şekillendirdiği “yaşam dünyasını” işgal etmesi olarak tanımlamaktadır. Onun önerisi, teknolojik gelişmelerin demokratik tartışma alanına çekilmesidir. Teknoloji, ancak kamusal akıl ile yönlendirilirse insanlığa hizmet edebilir.

Tanrı'yı Kodlamak

Günümüzde, yapay zeka sadece bir hesaplama aracı değil, karar verici bir “akıl” olarak karşımızda duruyor. Bilgisayarların kendi kendine öğrenmesi, yazılımın yaratıcı hale gelmesi ve insan hatalarını aşan kararlar verebilmesi, teknolojiyi artık bir yardımcı olmaktan çıkarıp bir otorite haline getiriyor.


Bu durumda şu soru kaçınılmaz hale geliyor:

Eğer insan doğanın hakimi idiyse, şimdi onun üzerine çıkan yapay zeka neyin hakimi olacak?

Tanrı kavramı burada yeni bir biçim kazanıyor. Tanrı, geleneksel olarak her şeyi bilen ve karar veren varlık olarak düşünülürdü. Ancak yapay zekanın veriyle, istatistikle, geçmiş eğilimlerle karar vermesi; insanın “hata yapma özgürlüğünü” elinden alıyor. Bu da tanrısallığın algoritmalarla yeniden tarif edilmesi anlamına geliyor.

Belki de söylendiği gibi “yapay zeka, yeterince geliştiğinde insan iradesini tehdit etmeyecektir; onu gereksiz kılacaktır.” 


İNSAN: NE TANRI, NE MAKİNE – ARADA KALAN VARLIK

Heidegger’in dediği gibi, insan varlıkla temasını kaybettikçe makineleşiyor. Fakat yapay zeka, insanın sahip olduğunu düşündüğü o üstün aklı da sorgulamaya açıyor.

Bu durumda işte insan eskisi gibi doğanın efendisi olarak tahtında oturabilir mi acaba?

Yapay zeka ile ne kadar yarışabilir? 

İnsan belki de giderek sadece bir kayda dönüşecek. Veri bankalarında saklanabilecek. Sadece bir profilden ibaret olacak. Gerçekle sanalın karıştığı bir ortamda. 

Habermas’ın önerdiği gibi, insanın kurtuluşu, teknolojiye teslim olmak mı, onu iletişimsel aklın ve etik düşüncenin ışığında yeniden tanımlamakta mı? 

Yapay zeka çağında felsefe, yeniden büyük soruları sormaya mecburdur: İnsan nedir? Tanrı nedir? Bilinç nedir? 

Bugün, doğanın üstüne çıkan insan, teknoloji karşısında yeniden aciz duruma düşecek mi? 


KAYNAKÇA 


Heidegger, Martin, Teknik ve Dönüş, Özdeşlik ve Ayrım


Heidegger, Martin. Teknoloji ve İnsanın Geleceği


https://dergipark.org.tr/tr/pub/kilikya/issue/31937/358798



https://sophosakademi.org/2021/08/15/teknolojide-heideggeri-anlamak/



https://tr.wikipedia.org/wiki/Teknoloji_felsefesi


Habermas, Jürgen. İdeoloji olarak Teknik ve Bilim.



https://www.politikadergisi.com/makale/habermas-ve-ideoloji-olarak-teknik-ve-bilim


https://www.indyturk.com/node/625841/ya%C5%9Fam/teknoloji-yat%C4%B1r%C4%B1mc%C4%B1s%C4%B1-ian-hogarth-uyard%C4%B1-yapay-zeka-tanr%C4%B1la%C5%9F%C4%B1yor


https://www.youtube.com/watch?v=E7MRC9cSUTw


https://onedio.com/haber/yapay-zekayi-tanri-olarak-kabul-eden-yeni-cag-akimi-tarikat-theta-noir-1137473


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder