GÖRÜNÜR OLMAK MI, GÖRÜLMEYE ZORLANMAK MI
LEOPAR DESENİNİN, TAYTIN VE AÇIK GÖBEĞİN ARDINDAKİ BEDEN POLİTİKASI
SİSTEM KADINI NASIL SÜREKLİ BAKILAN BİR NESNEYE DÖNÜŞTÜRDÜ?
MİNİ ETEKLİLERİ KORUMA DERNEĞİ BİLE KURULDU
fotoğraf: Swist
Nevin BİLGİN
Erkek egemen sistem kadını tarih boyunca iki biçimde konumlandırmıştır: ya saklamış, ya sergilemiştir. Ya evin duvarları ardına hapsetmiş ya da vitrinlere çıkarmıştır. Kadınların ne giyeceğine dair verilen her karar, sadece bir “moda” tercihi değil, bir iktidar gösterisi, bir ideolojik yönlendirme ve çoğu zaman da beden üzerindeki bir denetim biçimi olmuştur. Kadının görünür olması, beğenilme arzusundan çok daha fazlasını içermektedir; bazen bu bir meydan okuma, bazen de sistemin kadını sürekli bakılan bir nesneye dönüştürmesinin sonucu olarak istenmeden edinilen bir vitrin kimliğidir.
Bugün sokakta leopar desenli elbise, tayt, göbeği açık bluz giyen kadınların varlığı, sadece bir stil seçimi değil; aynı zamanda modernleşmenin, bireyselleşmenin, sosyal medya etkisinin ve kadın bedeni üzerindeki kadim tartışmaların güncel bir yansımasıdır.
Mini etek, 1960’larda moda sahnesine çıktığında, kadınların hem kendi bedenlerine sahip çıkma hem de toplumla bir hesaplaşma biçimi haline gelmiştir. Kıyafetin kısalığı, özgürlüğün uzunluğunu temsil eder hale gelmiştir. Ne var ki bu yeni görünürlük, sistemin yeni bir tepkisiyle karşılaşmıştır. Bazı Avrupa ülkelerinde mini etek yasaklanmıştır. İngiltere’de "Mini Eteklileri Koruma Derneği" kurulmuştur. Kadınların kıyafeti, yine kadının değil toplumun meselesi haline geldi. Erkek egemen bakış, kadın bedenini “korunması gereken” bir alan olarak kodlanmıştır. Aslında korunan, kadının bedeni değil, erkek egemen düzenin sınırlarıdır.
Tarihten Bugüne: Kıyafetin Siyaseti
Kadın bedeni yüzyıllardır hem sakınılması gereken bir “ayıp” hem de cezbedici bir “objeye” dönüştürülmüştür.
Orta Çağ’da Vatikan, kadınların omuz ve göğüs dekoltelerini kısıtlamak için ahlak yasaları çıkarmıştır.
1920'lerde kadınlar pantolon giyince “erkekleşti” denilerek dışlanmıştır.
1960’larda mini etek, özgürlük simgesi olarak doğdu ama birçok ülkede “ahlaka aykırı” bulunarak kamusal alanda yasaklanmıştır.
1966’da İngiltere’de bazı kadınlar, mini eteğe yönelik saldırılar artınca “Mini Eteklileri Koruma Derneği” kurdu. Çünkü kıyafet bir mesaj ve görünürlük hakkı olmuştur.
Tayt, Leopar, Göbek: Ne Anlatıyorlar?
Bugünün taytı, leoparı ya da göbeği açık tişörtü, geçmişin korse ve duvakları kadar politiktir. Çünkü hâlâ aynı sorular soruluyor:
“Bu kadın neden böyle giyiniyor?”, “Kimi kışkırtmak istiyor?”, “Saygı istiyorsa böyle giyinmesin!”
Bu soruların ardında yatan düşünce şudur:
Kadının bedeni kamusal bir mesele, hatta bir tartışma alanıdır.
Oysa kadının görünür olması, beğenilme arzusundan çok daha fazlasını içerir. Bazen bu bir meydan okuma, bazen de sistemin kadını sürekli bakılan bir nesneye dönüştürmesinin sonucu olarak istenmeden edinilen bir vitrin kimliğidir.
Bedenin Sahibi Kim?
Bu noktada en hayati soru karşımıza çıkar:
Kadın kendi bedenini mi sergiliyor, yoksa sistem mi onu görünür olmaya zorluyor?
Bu sorunun yanıtı çok katmanlıdır:
·Bazı kadınlar için görünürlük, kendini ifade etme biçimidir.
·Bazıları için ise bu bir zorunluluktur; sosyal medyada beğeni alma, iş bulma, kabul görme gibi baskılar görünür olmayı dayatır.
·Bazen bu görünürlük özgürleştiricidir, bazen de yeni bir tutsaklıktır.
Tayt, mini etek, leopar desen ya da göbeği açık bir tişört, bu yüzden sadece kıyafet değil; bir kimlik ifadesi, bir beden politikası ve bir kültürel pozisyondur.
Kaynakça:
dergipark.org.tr/en/download/article-file/1159947
https://www.lottievjackson.com/mary-quant-mini-skirt-revolution
https://catlakzemin.com/ingiliz-mini-etek-boyunu-savunma-toplulugu/
https://goodintention.co/blog/the-history-behind-the-iconic-miniskirt-protest/
https://www.tarzinbu.com/blog/icerik/leopar-deseni-neyi-ifade-eder?srsltid=AfmBOooZOCrr29pLfsiGpZSBEBU03iMrwNUAiXwCEwzPxZZxu4rCf0k0
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder