21 Mayıs 2025 Çarşamba

              TABAĞIMIZDAKİ YALANLAR



Nevin BİLGİN

Tarım ve Orman Bakanlığı zaman zaman halkın gözünü açmak adına ifşa listeleri yayınlıyor. Ancak bu listeler sadece buzdağının görünen kısmı… 

Belki hileyi yapanlar sizden haksızca kendilerine kaynak aktarıp gayet lüks bir yaşam sürüyorlar, elde bir metrelik tesbih sallayıp jiplerine binerken, siz cebinizdeki son parayı da bu hileli ürünlere verip otobüsle evinize dönüyorsunuz. Tabii kamu denetimi, tüketici denetimi yerine meslek grubunun örgütlerinin de hiç mi etik kuralları yok diye de düşünüyorsunuz.

İşte Bakanlık ifşalarından, halkın midede unuttuğu ama laboratuvarların çığlık çığlığa belgelediği o kurnazlıklar zinciri:

Sucuk Değil, Sakatat Festivali

Etikette "Dana Sucuk" yazıyor ama içinde dana aranıyor. Bakanlık laboratuvarı test ediyor, içinde ne çıkıyor? Sakatat, kanatlı eti, hatta hayvanın hangi uzvundan geldiği belli olmayan kıyılmış bölümler. Baharatla harmanlanıp kurutuluyor. Bazen tek tırnaklı eti, bazen domuz eti ifşası yapılıyor. 

Zeytinyağı Yeri Sızlanma Yağı

Şişeye bakınca zeytin dallarından süzülen, Akdeniz güneşinde olgunlaşmış sızma zeytinyağı sanıyorsunuz. Ama testler diyor ki: Şişede zeytin değil, ayçiçek dansı var. Üstelik bazen pamuk yağı, bazen mısır özü yağı… Sızma yerine “sızlanma” yağı desek yeridir.

Bal Yerin Şurup

“Gerçek yayla balı” etiketiyle satılan balların büyük kısmı arıyı hiç görmemiş. Glikoz şurubu, aroma verici ve kıvam artırıcılarla “doğal bal” efekti yaratılıyor. Bir kavanoz balda sadece 3 damla gerçek bal izine rastlanıyor. Arıları istifa ettiren hileler...


Tereyağı Yerine Margarin

Kahvaltıda gözünüzü doyurmak istiyorsunuz ama mideniz kandırılıyor. Laboratuvar sonuçları gösteriyor ki: Tereyağının içinde margarin, nişasta ve palm yağı var. Hatta bazı üreticiler “köy tereyağı” diye market margarini eritip tekrar kalıplıyor!

Kırmızı Ette Beyaz Yalan

Kıyma alıyorsunuz ama içinde kim var? Dana mı, tavuk mu, yoksa kanatlı-sakatat karışımı mı? Bakanlık, dana kıyma etiketiyle satılan ürünlerde yoğun tavuk eti tespit ediyor. Yani siz kıyma sanıyorsunuz ama tavuk dönerin gövdesini çiğniyorsunuz!

Yoğurt Yerine Nişasta

Ev yoğurdu diye satılan ürünlerde jelatin, nişasta, kıvam artırıcı ve hatta kalsiyum tozu tespit ediliyor. Yoğurtla yoğrulmamış ama içinde süt kokusu taşıyan kimyasal bir yapıya bakıyorsunuz aslında.

Pul Biber mi Tuğla Tozu mu? 

Baharat piyasası bambaşka bir dünya… Pul biberde tuğla tozu, karabiberde zeytin çekirdeği, sumakta gıda boyası... Baharatlı dilinizden önce böbreğiniz, karaciğeriniz isyan ediyor ama siz hâlâ “acı seven adam” olmanın gururunu yaşıyorsunuz.

Adı Köfte, Tadı Mücver

Tarım Bakanlığı bazı lokantalarda etli köfte diye satılan ürünlerin içinde %30-40 oranında ekmek içi, rendelenmiş soğan, patates püresi ve havuç tespit etmiş. “Sebzeli köfte” dense anlaşılır ama siz et yediğinizi sanıyorsunuz. Adı köfte, tadı mücver.

Tavuk Döner Mi Dediniz? 

Döner ustası dönerin yarısını deriden, yağdan, kemik suyundan ve gıda boyalı marinattan yapıyor. Dış yüzeye kızarmış tavuk dilimleri diziliyor, dönerin içi yağlı kabusa dönüşüyor. Tarım Bakanlığı bazı işletmelerde dönerin protein değerinin alt sınırın da altına düştüğünü bile açıklıyor zaman zaman. 

Market Reçeli Nasıl Organik Kavanoza Giriyor? 

Bazı “ev yapımı” reçellerin içinde glikoz şurubu, jel kıvam verici, renklendirici ve aroma katkısı bulunuyor. Kadının biri bakanlık ifşasında yakalanmış: Marketten aldığı ucuz reçelleri organik kavanozlara doldurup “el yapımı” diye pazarda üç katına satmış. 

Köylü numarası da büyük şehir tiyatrosu gibi...

Cem Yılmaz'ın parodilerinde bile malum  b...yumurtalar, organik yerinden....

Sütün Sulu Lezzeti

Bakanlık zaman zaman sahte süt üreticilerini ifşa ediyor. İçine su karıştırılan süt, protein oranına bakılarak yakalanıyor. Hatta bazı örneklerde antibiyotik kalıntısı çıkıyor.  Süt değil, sıvı beyaz belirsizlik…

Dondurmam Kaymak Mı?

Bazı markalarda dondurmada bitkisel yağ, kıvam artırıcı, glikoz şurubu ve katkı maddeleriyle dondurmanın özü taklit ediliyor. Bakanlığın bazı ifşalarında hayvansal yağ yerine tamamen palm yağı kullanıldığı tespit edilmiş. Maraş dondurması adıyla yağ karışımları ve  buz karışımı!

Lokanta Tuzakları

Yemeklerde Hile: Etli nohut gibi yemeklerde etin miktarı gramla hesaplanıyor, içine bol salça ve nohut basılıyor. Pilav üstü dönerde etten çok pirinç geliyor. O da 12 saat boyunca ısıtılıyor. Çorba suyu kemik suyundan değil, bulyon ve aroma vericiden.

Ekmek Arası Hileleri: Sokakta hızlıca bir şey yemek istiyorsunuz; “ekmek arası köfte”, “tavuk döner”, “sandviç” diyorlar. Siz doyurucu bir lokma beklersiniz, ama çoğu zaman aldığınız sadece: biraz ekmek, bol yanılgı.

Köfte ekmek mi? Köfteye benziyor ama aslında sebzeyle ve galeta unuyla şişirilmiş bir "köfte imitasyonu". İçinde havuç, patates, bazen de soğan suyu… Eti az, görseli bol. Köfte değil, adeta "tarifsiz sebze mücveri".

Tavuk döner derseniz, o dönerin yarısı marinasyonla şişirilmiş, içi bol su tutan tavuk derisi, dışı kızarmış illüzyon. Bir de üzerine marul, domates, turşu; hepsi dürümün ön kısmına serpiştirilmiş. Lokmanın ilk ısırığı süs, ikinci ısırığı ekmek, son ısırık bitmesine rağmen döneri göremiyorsunuz. 

Sandviçler? Hazır alınmış, ucuza mal edilen salam, sosis, ucuz peynirle doldurulmuş, ama “gurmeymiş gibi” sunulmuş ürünler. Hatta bazıları marketten aldığı ürünleri açıp kendi ambalajına koyup “ev yapımı” diye satıyor. 

Patates kızartması ekmek arası bile hileden nasibini almış. Kızartılmış patatesler dondurmuş ürün ve tekrar ısıtılıp ısıtılıp servis ediliyor. Yağları tekrar tekrar kullanılıyor.  Üstelik üç patates, dört ekmek. Ekmek bol, patates kısıtlı. 

Sandviç döner ise başka bir efsane. Döner, sandviçin sadece ağzında, ön kısmında gözükür. Arka tarafı bomboş. İlk lokmada ‘vay be’ dersin, üçüncüde sadece ekmek çiğnersin. Ama fiyatı tam porsiyon.

Bazen de dönerin içine “sebze salatası” konur, adeta yeşillik harmanı. Et desen neredeyse yok. Ama dürüm şişik, dolgun. Ne demişti bir dürümcü? “Gözü doyurursak midesi anlamaz

Tencerede İllüzyon

Bir restorana gidiyorsunuz, menüde “etli kuru fasulye” var, gözünüz parlıyor. Ancak tabakta gelen etli değil, "et koklatılmış" kuru fasulye. Lokantacı bunu “porsiyon ayarı” diye pazarlıyor, oysa yaptığı “tencerede illüzyon sanatı”.

Pilav üstü döner istiyorsunuz, ama pilav Everest Dağı, döner ise onun gölgesinde kaybolmuş birkaç yaprak. Üzerine biraz domates, biraz yeşillik — göz boyama sanatı modern tabaklarda!

Köfte söylüyorsunuz, ama o da ne! Köfte inceltilmiş, içine patates, havuç, bayat ekmek içi katılmış. İki köfteye denk gelen et, dört köfteye yayılmış. Garson gözünüzün içine bakarak “şefin özel tarifi” diyor, siz de yutuyorsunuz... köfteyle beraber hikâyeyi de.

Çorba? Çoğunlukla kemik suyu değil, bulyon + su + salça karışımı. Hele mercimek çorbası dedikleri, içeriği meçhul bir “toz karışım”ın sıcak suyla buluşmuş hali olabiliyor.

Karışık kebap diye sipariş veriyorsunuz, ama masaya gelen tabak bir karnaval: bol lavaş, bol yeşillik, bir parmak ezme, bir parmak yoğurt… Et mi? Fotoğraflık. Şişler ince, porsiyon küçük, ama sunum heybetli. Üstelik hesabı da suyu, ayranı da 4-5 katı fazlasını yazıp gramla değil okkalıca önünüze koyuyorlar.

Afiyet Olsun!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder