7 Haziran 2025 Cumartesi

 TOPLUMUN HAYALETLERİ

EMEKLİLER, UZUN SÜRE İŞSİZ KALANLAR, GEÇİCİ YA DA DÜŞÜK ÜCRETLE ÇALIŞANLAR

YENİ FAKİRLİĞİN SESSİZ TANIKLARI

NE AÇLIKTAN ÖLÜYORLAR, NE TOK SAYILIYOR, NE SOKAKTA KALIYORLAR NE DE EVLERİNDE HUZURLA YAŞIYORLAR

TÜKETEMEMEK SUÇ SAYILABİLİR Mİ?

TÜKETEMEYEN TOPLUMDAN DÜŞÜYOR GÖRÜNMEZLEŞİYOR




NEVİN BİLGİN

Modern şehirler ışıl ışıl. Vitrinler renkli, raflar dolu. İnsanlar ekranlara gömülmüşken, bir şeyler eksiliyor aramızdan. Görünmeyen, sesi duyulmayan, varlığı inkâr edilen bir topluluk yaşıyor artık aramızda. 

Onlar, ne açlıktan ölüyor ne tok sayılıyor; ne sokakta kalıyorlar ne de evlerinde huzurla yaşıyorlar. Onlar, Hartmann’ın deyimiyle “küresel çarkın dışında kalanlar”  toplumun hayaletleri.




Alman gazeteci ve yazar Kathrin Hartmann, Küresel Çarkın Dışında Kalanlar adlı kitabında, neoliberal sistemin dışladığı bu görünmeyenleri anlatıyor. Kitap, yalnızca yoksulluk üzerine değil; gizlenen yoksulluğun biçimleri, toplumsal dışlanma, tüketememenin suç sayıldığı bir çağda yaşamanın travması üzerine düşünmeye davet ediyor.

Yoksulluk sadece açlıkla ve evsizlikle tanımlanmıyor

Hartmann’a göre, artık yoksulluk yalnızca açlıkla ya da evsizlikle tanımlanmıyor. Yeni yoksulluk, tüketim toplumunun sunduğu hayali mutluluğa erişememekle ilgili. Modern dünyada var olmanın ölçüsü, ne kadar satın alabildiğinizle belirleniyor. 

Tüketemeyen, toplumdan düşüyor görünmezleşiyor. Yani bir tür sosyal ölüm yaşıyor. İşte bu noktada Hartmann, şehirlere sinmiş hayaletlerin peşine düşüyor: düşük ücretli işlerde çalışanlar, güvencesiz yaşam sürenler, sosyal yardım kuyruklarında bekleyenler, ama aynı zamanda bunu çevresine göstermekten utananlar.

Kitap, bizleri bu “hayaletlerin” dünyasına götürürken aynı zamanda neoliberal politikaların insan onurunu nasıl törpülediğini, bireyleri nasıl yalnızlaştırdığını ve dayanışma kültürünü nasıl dağıttığını gösteriyor. Devletin geri çekildiği, piyasanın kutsandığı bu düzende artık herkes kendi hayatının yöneticisi olmaya zorlanıyor. Başaramayanlar ise sistemin "başarısız ürünü" olarak damgalanıyor. Bu damga öylesine güçlü ki, kişi bir süre sonra kendi yoksulluğundan kendisini sorumlu tutmaya başlıyor.

Toplumun Hayaletleri, sadece Hartmann’ın kitabını değil, hepimizin göz ardı ettiği bir gerçeği hatırlatmak için yazıldı. O hayaletler, bizimle aynı otobüse biniyor, aynı sokakta yürüyor ama seslerini duymuyoruz. Çünkü sistem bize sadece kazananları gösteriyor. Oysa asıl hikâye, görünmeyenlerde saklı.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder