16 Haziran 2025 Pazartesi

 MEYDANSIZ ŞEHİRLER VE KEDİ



Bir şehri meydanlarından tanırsınız. O meydanlarda ne kadar kalınabiliyorsa, o şehirde o kadar yaşanabilirlik vardır. Kalabalığın ortasında insanın kendini bırakabildiği, ayakta değil oturarak var olabildiği açıklıklar… Meydan, sadece taş döşemeli bir alan değildir; durma hakkıdır, nefes hakkıdır, göz hakkıdır. Ve o hak, gün geçtikçe elimizden sessizce alınmaktadır.

Ankara’da meydanlar yoktur örneğin. Kızılay, Ulus, Tandoğan Meydanı'dır adı, ama artık meydanlığı kalmamıştır. 

Kaldırımlar bile büfelerle, taksi duraklarıyla, reklam panolarıyla, bir sürü farketmediğimiz ama bizi daraltanlarla doludur. 

Kızılay Meydanı, Güvenpark, hemen hemen herkesin hergün geçtiği ve duramadığı alanlardan. Buluşma değil, kaçışma yerleri bu alanlar artık. Çünkü ferahlığını, sakinliğini, huzuru kaybetmiş alanlar. Kentin tam ortasında bir ferahlık değil, daralma hissi yaşanır. Adımlar hızlanır, bakışlar yere döner. İnsan, kendine yer bulamaz.

Herkesin neredeyse her gün geçmek zorunda olduğu bu güzergahlar, bir tür zorunlu ev içi gibidir. İnsan, zamanla köşedeki çiçekçiyi, her sabah seslenen simitçiyi, portakal suyu satıcısını tanır. Şehirle kurduğu bağ, onların yüzünde anlam kazanır.

Ankara’da meydan azdır. Olanlar da ya yeni yapılan binaların gölgesinde kaybolmuştur ya da yol çalışmalarının arasında daraltılmıştır. Oysa bir meydan, sadece taş döşemelerden ibaret değildir; insanın kendini bırakabileceği bir alandır. Gözünü gökyüzüne kaldırabileceği, düşüncesini sokağa bırakabileceği bir açıklıktır.



Kızılay Meydanı'nda insanları karşılayan bir de kedisi vardır. Ve işte tam orada, bir kedi belirir. Kızılay’ın ortasında, her gün aynı yerden geçen, aynı bankta yatan, bazen bir memurun elinden mama kapan, bazen bir öğrencinin çantasına sürtünen bir kedi. O, meydanın unutulmuş hakikatidir. Şehirde kalabilen, sabredebilen, insanın terk ettiği yeri doldurabilen tek varlık.

İnsanlar kalabalığın içinde ezilirken, o kedi oradadır. Ne bir dükkân açar, ne bir bariyer kurar. Varlığı sessizdir ama görünür. Hiçbir yere ait değil gibi görünür ama tam da oradadır. Bir şehirde meydan yoksa, o şehirde ortaklık da yoktur; karşılaşma, bekleme, göz göze gelme ihtimali kaybolur. İnsan, sadece işe giderken yürür, markete giderken geçer. Kalmaz. Durmaz.

Ama kedi kalır.

Meydansız şehirlerde, artık sadece kediler yaşar gibi yapar. Bizse, geçip gideriz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder