15 Eylül 2025 Pazartesi

 ŞEHİRLERARASI OTOBÜS GERÇEĞİ...

KONFOR MU, KÂBUS MU?

AMELİYATHANE GİBİ KLİMA: SOĞUKTAN DONAN YOLCULAR

FAHİŞ BİLET FİYATLARI

YİYECEK SEPETİNE AYAKKABI KOYAN YOLCULAR

UYUYAN ŞOFÖRLER, PANTOLUNU DÜŞÜK BAYGIN MUAVİNLER

MOLA TESİSİNDE 20 LİRALIK TUVALET

MOLADAKİ KAYNAMAKTAN BUHARLAŞMIŞ ÇORBALAR

3 SAATLİK YOLUN 10 SAATTE ALINDIĞI TÜRKİYE GERÇEĞİ

FİRMALAR ARASINDA SESSİZ ANLAŞMA

KOLTUK ARKASINDA SAATLERCE TELEFONLA KONUŞANLAR

İKRAM DİYE VERİLEN  KEKCİKLER

KONFOR VAADİ ALTINDA GİZLENEN BÜYÜK RİSK: HAYATIMIZ




Nevin BİLGİN 

Akaryakıt fiyatlarının yüksekliği özel arabalarla yolculuğu kısıtlı hale getirirken, insanların sürekli bir yerden bir yere gitmesinin artışı, ihtiyaçlar yanında, seyahat amaçlı gezilerin artışı ulaşım sektörünü yoğunlaştırıyor. 

Uçaklar ateş pahası. Üstelik aktarmalı uçuşlarla vakit kaybetmek istemeyenle, tren seçeneği de olmadığı için mecburun karayolu taşımacılığını ve bu alanda tekellleşmiş firmaları seçmek durumunda kalıyor. 

Hal böyle olunca, karayollarında otobüs taşımacılığı altın çağını yaşıyor. Özellikle okulların açıldığı dönemlerde, tatillerde, bayramlarda,  otobüslerde boş koltuk bulmak neredeyse imkânsız. Fakat mesele sadece yoğunluk değil. 

Otobüs firmaları o şaşalı adları taşıyanlar da dahil yıllardır “elit taşımacılık” iddiasıyla yola çıksa da gerçekte sundukları hizmet, yük taşımacılığından farksız. Yolcu hâlâ bir müşteri değil, adeta taşınması gereken bir koltuk numarası, eşya gibi görülüyor. 

Halbuki firmalar biraz daha vizyonlu olsalar, yolcuyu yalnızca bir bilet değil, bir deneyim olarak görseler; temiz, güvenli, özenli ve kaliteli bir taşımacılıkla otobüs yolculuğunu cazip hale getirebilirlerdi. Ama mevcut durumda otobüs, çoğu kez sadece şehirlerarası yol alan büyük bir yük kamyonundan ibaret.

Üstelik turizm bölgelerine çalışanlar da bu vizyona sahip değil. 

Denetim ve kontrol konusu da ayrı sorun. En yoğun olduğu dönemlerde otobüslerde yolculuk yaptıysanız kaç kez denetim geçirdiğini tahmin edersiniz. 

Her gün haberlerde, yolda uyuyan şoförlerin neden olduğu kazaları, bakım yapılmadan çalıştırılan otobüslerin nasıl alev alldıklarını okuyoruz. Yol güvenliği ne kadar denetleniyor?

Firmalar arası sessiz anlaşma

Üstelik firmalar arasında da bir “sessiz anlaşma” var. Belli bölgeler firmalar arasında adeta paylaşılmış, mahalle dolmuşlarının paylaşımı gibi. 

Rekabet kağıt üzerinde kalıyor, fiyatlar birbirine yakın, güzergâhlar adeta paylaşılmış gibi. Pamukkale’nin, Metro’nun, Kamil Koç’un veya küçük yerel firmaların hangi şehirlere gideceği çoktan belli. Yolcunun elinde ise sadece “hangi markanın koltuğuna oturacağı” seçeneği kalıyor.

Peki otobüs yolculuğunun kendisi?

Ameliyathane gibi soğutan klimalar. Yaz günü dışarıda hava 40 dereceyse otobüste battaniye almanız gerekiyor. Dönüşte zatürre olup yatmazsanız şanslı sayılırsınız. 

Gömleği çıkmış, pantolunu düşmüş perişan muavinin sürekli bir yerlere koşturması, yolcuların ayakkabılarını çıkarıp ön koltuktaki yemek sepetine koymaları, yan koltukta yumurtalı sucuk ekmeğini yiyen ya da saatlerce telefonda konuşan yol arkadaşları… 

İkram diye sunulan minicik bir kek ya da bisküvi… 

Sonrası firma anlaşmalı mola tesisi: Tuvalete 15-20 lira ödeyerek girmek, yüksek fiyatlı marketten yiyecek almak zorunda kalmak, içinden mercimek olduğu belli olmayan çorbayı içmek…

Ve asıl mesele: direksiyon başındaki şoför. Çoğu zaman uykusuz. Uyuyup uyanarak, gözlerini zor açık tutarak yol almaya devam ediyor. Onların çalışma koşullarını kim denetliyor? Kaç saat direksiyon başında kalıyorlar, kaç saat uyuyabiliyorlar? Hiç kimse bilmiyor.

Ve yolculuğun ardından sağ salim gideceğiniz yere ulaştıysanız ne ala. Denetimsizlik, yorgun şoförler, sağlıksız yiyecekler ve yol güvenliği tehdidi, kokuların binbir çeşidi ile dönüyorsunuz. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder