16 Eylül 2025 Salı

 SİNEMA: RUHU İYİLEŞTİREN BİR YOLCULUK

THE FALL FİLMİ ÜZERİNE

20'DEN FAZLA ÜLKEDE ÇEKİLEN FİLM

    fotoğraf: MOR

Nevin BİLGİN

Sinema insan ruhunu iyileştirebilir mi? İşte tam da bunu sağlayan bir film The Fall. Bir hastane içinde hastalar arasındaki ilişkiyi anlatan filmde, ölümle yaşamın sorgulanması şiirsel bir dille anlatılıyor.  Film, gerçeğin acımasızlığını hayalin renkli görkemiyle karşılaştırıyor. Hastanenin beyaz soğukluğu ile masal dünyasının göz alıcı renkleri bu ikiliği yansıtıyor. 

The Fall (2006), Tarsem Singh yönetiyor. Başrollerde Lee Pace (Roy Walker) ve küçük oyuncu Catinca Untaru (Alexandria) oynuyor. Film izleyeni büyülüyor, görsel şiir gibi akıyor, neredeyse bir meditasyona dönüşüyor.

Hikâye 1920’lerin Los Angeles’ında bir hastanede geçiyor. Dublör Roy ağır yaralanıyor, hayattan umudunu kesiyor, intiharı düşünüyor. Aynı hastanede küçük Alexandria dolaşıyor, Roy’la tanışıyor. Roy ona masal anlatıyor, kız kendi hayal gücüyle bu masalı renklendiriyor. Kahramanlar intikam peşinde koşuyor, egzotik mekânlarda savaşlar yaşanıyor, fakat tüm ihtişamın ardında Roy’un karanlığı saklanıyor. Alexandria ise inancı ve masumiyetiyle hikâyeyi aydınlatıyor, Roy’u yeniden yaşama bağlıyor.

Tarsem Singh dört yıl boyunca yirmiden fazla ülkede çekim yapıyor. Hindistan’dan Türkiye’ye, Namibya’dan Arjantin’e kadar gerçek mekânları kullanıyor. Bilgisayar efektlerine başvurmuyor, doğayı ve mimariyi olduğu gibi kameraya alıyor. Bu tercih filmi görsel bir meditasyona dönüştürüyor, izleyiciyi büyülüyor.

Roy, Alexandria’ya bir masal anlatmaya başlıyor. Bu masalda intikam peşinde koşan beş kahraman var: Kara Haydut, Hintli, İtalyan bombacı, eski köle ve Charles Darwin.

Bu hikâye başta fantastik bir kaçış gibi görünüyor, ancak ilerledikçe Roy’un kendi acılarını, öfkesini ve umutsuzluğunu yansıttığı bir alegoriye dönüşüyor.

“The Fall” anlatının gücünü sorguluyor. Masalların iyileştirici yönünü hatırlatıyor. Ölümle yaşamı, karanlıkla aydınlığı karşı karşıya getiriyor. Sonunda Roy’un umutsuzluğu çözülüyor, Alexandria’nın saf sevgisi onu iyileştiriyor. Film, sinemanın yalnızca eğlence olmadığını, ruhu iyileştiren bir yolculuk sunduğunu söylüyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder