15 Kasım 2025 Cumartesi

 ANKARA CADDELERİNDE KIZILAY  TABELASIYLA UĞRAŞILIRKEN GERÇEK SORUN NE Mİ? 

TÜRKİYE'DE KALDIRIMDA YÜRÜME VE AYAKTA, HAYATTA KALMA REHBERİ

MODERN KENT Mİ DEDİNİZ?

ORTA ÇAĞ REFLEKSLERİYLE NE KADAR MÜMKÜN?

SONSUZ BİR GÖRSEL GÜRÜLTÜ

ANİ DELİRMEYE MEYİLLİ ŞOFÖRLERE AMAN DİKKAT....



NEVİN BİLGİN 

Türkiye’de kaldırımda yürümek, gündelik bir eylem değil. 

Bir sanat, performans isteyen bir etkinlik. 

Şehir plancılığı, psikoloji, atletizm, refleks geliştirme, zıplama, her an arkanı kollama ve hayatta kalma becerileri gerektirir. 

Bir yandan yürüyor, bir yandan kafanızı, ayaklarınızı, sağınızı solunuzu, tepelerinizi ve ani delirmelere meyilli şoförleri kontrol ediyorsunuz. 

Kaldırım Çok Amaçlı Alan

Türkiye’de kaldırım yayaların yürüdüğü yer değildir. O, çok daha kutsal bir görev üstlenmiştir: 

·Araç park alanı,

·Marketin ekstra reyonu,

·Kafelerin sigara içme terası,

·Tamirci deposu,

·Mahallenin en güncel dedikodu noktası,

·Araba yıkama yeri

·Kargo paket boşaltma ve yükleme yeri

·Marketin tırının yanaştığı alan

·Karavan, kamyon, kepçe, traktör, konteyner bırakılıp gidilen yer

·Direklerin dikildiği alan

·Ve bazen çok istisnai olarak yaya geçiş hattı.

Kaldırıma adım attığınız anda, sürpriz yumurta. Ne çıkacağı belli olmaz.

Direk mi? 

Var.

Görme engelli yürüyüş şeridinin tam üstüne atılmış motosiklet mi? 

Bol bol.

Çöp konteyneri? 

Her köşe başında.



Dükkanın  masa sandalye atıp kaldırıma taşan dükkan alanı.

Kaldırım üstünde yürürken, sürekli bir yerlerden kovalanıyor, sıkıştırılıyor, bastırılıyorsunuz.



Tabela Terörü

Bizde tabelalar yalnızca bilgilendirme amaçlı değil. 

Kişisel egoyu tatmin izleri bile taşıyor. 


Üstelik sağlam olup olmaması da bir ihtimal meselesi. Düşerse yeni bir ölüm haberi duyulur.

Türkçe tabela nadirdir, çünkü mütevazılık yapar.



Arapça, İngilizce, Farsça her dilde isim mevcuttur. 

Tabelayı okumaya kalkarsınız:

·Birincisi çok parlar,

·İkincisi düşecek gibi sallanır,

·Üçüncüsü binanın üçte ikisini kapladığı için gökyüzünü kapatır.

·Caddenin ya da kaldırımın ortasından gökyüzüne uzanabilir. 


Dellenmiş Şoförler

Kaldırımda yürürken tehlikenin yalnızca kaldırımdan gelmediğini çok geçmeden fark edersiniz.

Asıl işkence trafikten size doğru gelenlerdedir.

Bazı şoförler, yayaları canlı hedef görme alışkanlığını bir çeşit olimpik spor haline getirmiştir.

Sizi gördüğü halde üzerinize sürer.


Neden?

“Bu kaldırım boş duruyor, biraz üstüne çıkayım, ne olacak ki?” diye düşünür. Ya da İtalyan zenginlerin insan avı gibi size vurmayı canı istemiştir. 

Kaldırıma çıkmak onlar için tıbbi bir ihtiyaç, ruhsal bir tatmin, bazen de basit bir can sıkıntısı belki de. 

Üzerinize sürerken bakışları nettir...

Gözünü diker ve sürer. Bastıkça basar. 

Ve sonra korna gelir.

Zart!

Zort!

Sinirli ve tehditkar.

Eğer çekilmezseniz?


El kol işaretleri başlar.


Şoför, Tosun Paşa gibi camdan yarıya kadar çıkar. Ve eliyle havayı yoğurur, parmağını sallar. Kesecek gibidir. Deri ceketini savururken...


Bütün bu karmaşa içinde asıl hayatta kalma becerisi, içgüdülerinize güvenmek biraz da deneyimli olmayı gerektirir. 

·Kaldırımdaki çukurdan kaçın,

·Her yerden önünüze çıkan ve üzerinize süren motosiklete dikkat edin,

·Üstteki tabelanın sizden hoşlanmama ihtimalini hesaba katın,

·Şoförün manevrasını önceden tahmin edin,

·Ve bütün bunları bir yandan denklem çözer gibi düşünmeden yapın.

Türkiye’de yürümek de  hafif bir delilik işidir.


Ama bir başarı hissi de verir insana. 

O tabela orada duruyor, o araç kaldırıma çıkmış, o şoför parmak sallamış ve siz hayattasınız.

Bu topraklarda yaya olmak, varoluşsal bir mücadele.... Haydi kolay gelsin...

#kızılaytabelası

#trafik

#yaya

#kaldırım

#nevinbilginhaber


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder