MİLLET Mİ, HAYALİ CEMAATLER Mİ?
NEVİN
BİLGİN
Milletleri
“hayali cemaatlere” benzeten tarihçi Benedict Anderson, küreselleşmenin
milliyetçiliği körüklediğini, çünkü insanların yerel ve ulusal kimliklerinin
tehdit edildiği düşüncesine saplandığını anlatmaktadır.
Benedict
Anderson'un "Hayali Cemaatler: Milliyetçiliğin Kökenleri ve
Yayılması" adlı eserinde, milliyetçilik bir hayali cemaat olarak
görülmektedir. Anderson’a göre insanlar birbirleriyle doğrudan etkileşimde
bulunmasalar da kendilerini bir topluluk olarak görürler. Bu nedenle
milliyetçilik modern dünyanın ürünüdür ve modern dünyada daha güçlüdür, çünkü
iş bölümü de insanları birbirine bağlamaktadır. Ulusal kimlikler ve
milliyetçilik, insanların kendilerini bir topluluğa ait olarak algılamalarıdır
ve bu durum ortak bir kültürle, tarihi mirasla, ortak dille hayali algıyla inşa
edilmiştir.
Bütün bu
algılanın oluşmasında önemli faktörlerden birisi de basın ve yayındır. 18 v
19.yüzyılda matbaa yaygın hale gelmiş, basın yaygınlaşmış, aynı dilde yazılan
kitaplar, gazeteler, dergilerle insanlar birbirleriyle bağlantı kurar hale
gelmiştir ve bu durum ortak dil ve kültürün oluşmasını sağlamıştır. Ulusal
kimlik inşasını da arkasında gelmiştir.
Modern
devletler, belli bir toprak parçasında yaşayan insanları bir araya getirerek,
ulusal kimliğin güçlenmesine zemin hazırlamıştır. Devletin resmî ideolojisi ve vatandaşlık
kavramı da ulusal kimliğin pekiştirilmesine katkı sağlamıştır.
Anderson,
dilin insanları bir araya getirme yanında, kimlik oluşturmada da bir araç
olduğunu öne sürmektedir. Anderson'a
göre, insanlar aynı dili konuştuklarında, birbirleriyle bağlantı kurarlar ve
ortak bir kültürel mirasa sahip olduklarını hissederler, bu durum ulusal
kimliklerin oluşmasında önemli bir rol oynar. Basın yayın da dilin rolünü
pekiştirici bir işlev görmüştür. İnsanlar aynı dilde yazılan eserleri okudukça
ortak bir kimlik algısına sahip olmuştur.
Anderson,
dilin birleştirici özelliği yanında, dışlayıcı ayrılıkçı olarak da
kullanılabileceğini belirtmektedir. Dil milliyetçilikte güçlü olduğu kadar,
karmaşıklık yaratıcı bir özellik de taşır bu nedenle.
Küreselleşme
ve milliyetçilik ilişkisini de inceleyen Anderson, iki kavramın birbirini
etkileyen karmaşık ve çift yönlü bir süreç içinde olduğunu ifade etmektedir.
Anderson'a
göre, küreselleşme süreciyle birlikte, insanların milliyetçi duyguları daha da
güçlenmektedir. Küreselleşme, insanların
yerel ve ulusal kimliklerini tehdit ettiği düşüncesine yol açmakta, insanlar kendi
ulusal kimliklerine daha fazla bağlılık göstermekte ve küreselleşmeye karşı
milliyetçi tepki içine girmektedir. Küreselleşme aynı zamanda farklı kültürler
arasındaki etkileşimi de arttırmakta, insanların kimliklerini yeniden
değerlendirmesine yol açmakta, milliyetçilik daha az belirgin ve katı hale
gelebilmektedir. Küreselleşme kültürel etki yanında, ekonomik ve politik olarak
derin etkiler yaratmakta, küresel ticaret, entegrasyon uygulamaları insanları
milliyetçi politikaları desteklemeye itebilmektedir. Kültürel ürünler ve
ideolojiler yayılırken, insanlar kendi kültürlerini koruma direnci içine
girebilmekte ya da farklı kültürlere açık hale gelebilmektedir. Bu aksi durum
ise milliyetçilik duygularının azalmasına yol açmaktadır.
Küreselleşme
ve milliyetçilik karşılıklı etkileşim içindeki iki kavram olma özelliği
taşımaktadır.
Anderson
kimdir?
Benedict
Anderson, 26 Ağustos 1936'da Amerika Birleşik Devletleri'nde dünyaya geldi ve
13 Aralık 2015'te hayatını kaybetti. Anderson, Çin kökenli bir ailenin çocuğu
olarak doğdu, ancak Amerika'da büyüdü. İlköğrenimini Kaliforniya'da aldıktan
sonra Harvard Üniversitesi'nde okudu. Lisans derecesini 1957'de aldıktan sonra
Asya çalışmaları üzerine yüksek lisans ve doktora derecelerini almıştır.
Anderson,
özellikle Güneydoğu Asya çalışmaları, milliyetçilik ve modernleşme konularında
uzmanlaşmıştır. Akademik kariyeri boyunca, Amerika Birleşik Devletleri,
Avustralya ve İngiltere'deki birçok üniversitede öğretim görevlisi olarak
çalışmıştır. Kitapları, makaleleri ve konuşmalarıyla uluslararası alanda
tanınmış ve etkili bir akademisyen olmuştur.
En ünlü
eseri olan "Hayali Cemaatler: Milliyetçiliğin Kökenleri ve Yayılması"
(1983), onu dünya çapında tanınan bir figür haline getirdi. Bu kitap,
milliyetçilik ve ulusal kimlik konularında önemli bir referans kaynağıdır ve
birçok dilde yayımlanmıştır.
Anderson,
emekli olana kadar Cornell Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi bölümünde öğretim
üyeliği yapmıştır. Akademik çalışmalarının yanı sıra, Güneydoğu Asya'daki
siyasi ve toplumsal olayları incelemiştir. Benedict Anderson, akademik
çalışmalarıyla uluslararası alanda derin bir etki bırakmış önemli bir bilim
insanıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder