MİLLİYETÇİLİĞİN
PSİKOLOJİSİ
MİLLİYETÇİ
OLUNUR MU, DOĞULUR MU?
NEVİN
BİLGİN
İnsanlar
neden milliyetçi olurlar? İnsanı milliyetçi olmayan iten duygu durumu, genetik,
toplumsal faktörler, psikolojik durum bunda ne kadar etkilidir?
Milliyetçilik,
toplumları şekillendirdiği kadar insanların kimliklerini de
şekillendirmektedir. Bireyin kimliği kültürel ve toplumsal olarak oluşurken,
içsel güdü olarak milliyetçilik de ortaya çıkmaktadır. Milliyetçiliğin kimlik
olarak bireyde ortaya çıkışı sırasında kişisel ego da rol oynamaktadır. Ego,
toplumsal ve kültürel değerleri benimsemekte, anlam yüklemekte ve topluma
yayarak kimliği oluşturmaktadır.
Psikolojik
açıdan bakıldığında, milliyetçilik bir kişinin kendisini tanımlama ve bir grup
kimliği oluşturma çabası olarak tanımlanmaktadır. Bu süreçte, bireyin ego
(benlik) kavramı önemli bir rol oynamaktadır. Çünkü milliyetçilik, bireyin
kendisini bir ulusal kimlik veya gruba ait hissetmesini ve bu grupla
özdeşleşmesini içermektedir. Ego, kişinin kendisini tanımlama, benlik duygusu
ve grup kimliği arasında bir denge kurma sürecinde etkilidir. Milliyetçilikte
ego, bireyin ulusal kimliğine ve aidiyet duygusuna odaklanarak kişisel ve
toplumsal kimlik oluşturma sürecini şekillendirmektedir.
Duyguların
Etkisi
Ernest Gellner
(sosyal bilimci), duyguların milliyetçilik oluşumunda önemli rol oynadığını
söylerken, Antony D. Smith (sosyolog) ise aidiyet duygusu, dayanışma, cemaat
hissi ile ilişkilendirmektedir. Benedict Anderson (siyaset bilimci ve tarihçi)
ise hayali cemaat olarak görerek, insanların toplu hayal kurarak milliyetçiliğe
ulaştığını belirtmektedir.
Milliyetçiliğe
giden yolun da elbette bir psikolojisi vardır. İnsanların gruplarla ilişkisi,
grup deneyimleri, bununla ilgili duyguları, kimlikleri psikolojik bir iklim de
yaratmaktadır.
Bilimsel
olarak Sigmund Freud'un (psikiyatrist) “küçük farklılıklar narsisizmi"
kavramı, bireylerin milliyetçilikteki rolünü açıklamada kullanılmaktadır. Bu kavram, bireyler ve gruplar arasındaki
ayrımların derin bölünmelere yol açtığını savunmaktadır. Çok sayıda ortak nokta
olmasına karşın, bireyler ve gruplar farklılıkları büyütmeye, onlara
odaklanmaya meyillidir. Yine Vamık Volkan'ın (psikiyatrist) "bölünme"
davranışı da bu yaklaşımda önemlidir.
Volkan'a
göre, bireyin benlik değeri ile etnik özdeşleştirme birbirine bağlıdır. Etnik
grubun başarısı bireyi yüceltirken, etnik kimliğe yapılan herhangi bir saldırı
bireyi yaralar. Etnik özellikler çocukluk döneminde benliğin içine işler ve
insanın temel kimliği haline gelir. Bu nedenle, etnik kimliğin gelişimi insanın
psikolojik gelişiminin doğal bir parçasıdır ve sürekli bir evrim sürecidir. Volkan'a
göre, bölünmeler büyük komşu gruplarının psikolojik dinamiklerine dayanır.
İnsanlar tarih boyunca yan yana yaşayan grupları "öteki" olarak
görmüşler ve bu gruplara özgü davranış biçimleri, ritüeller ve psikolojik
özellikler sonraki nesillere aktarılmıştır. Bu nedenle, etnik ilişkilerin
psikolojik temeli büyük komşu gruplarının psikolojik dinamiklerine dayanır.
Genetik
Yapı Milliyetçiliği Etkiler Mi?
Milliyetçilik,
sosyal psikolojinin toplumsal kimlik kuramlarıyla incelenmektedir. Bu kuramlar,
bireylerin gruplarına olan bağlılıklarını ve gruplar arası etkileşimleri
anlamamıza yardımcı olmaktadır. Milliyetçilik genellikle kimlik sağlama, birlik
duygusu aşılama ve aidiyet hissi verme gibi işlevlerle övülmektedir. Ancak aynı
zamanda, savaşlara, çatışmalara ve gerginliklere neden olduğu için eleştiri
almaktadır.
Bir
yaklaşım, doğuştan saldırgan içgüdülerin ve genetik yapıların milliyetçiliği
etkilediği iddiasını öne sürmektedir. Ancak hangi genetik faktör, ne tür
politik eğilime yol açmakta bu açıklanmamaktadır.
Başka bir
yaklaşım ise, grupların çıkarları doğrultusunda ortaklaşmaları, karşı gruplara
karşı önyargı geliştirmeleriyle açıklanmaktadır. Örneğin Suriyeli mültecilere
karşı Türkiye'deki oluşan yargılar gibi.
Toplumların
grup temelli sosyal hiyerarşiler altında örgütlenmesi göz önüne alındığında, baskın
grupların diğer gruplara üstünlük tasladığı da görülmektedir.
Kişilerin
otoriteye karşı olan tutumları da milliyetçilikte önem taşımaktadır.
Bireyler,
kendilerini ve gruplarını diğer gruplarla kıyaslayarak, pozitif ve anlamlı bir
farklılık oluşturarak sosyal kimliklerini sürdürmeye çalışırlar. Ulusal kimlik
bağlamında, bireyler uluslarını diğer uluslardan üstün görme eğilimindedirler
ve bu durum benlik saygısını beslemektedir.
Sembollerin
Milliyetçiliğe Etkisi
Yine
günlük yaşamda karşımıza çıkan milliyetçi sembollerin ve simgelerin, bilinçli
olmaksızın milliyetçilik duygusunu güçlendirmesini sağlamaktadır. Milli
marşlar, bayraklar, medyanın milliyetçi ifadeleri gibi günlük yaşamın içinden
olan unsurlar milliyetçi duyguların oluşmasında etkili olmaktadır. Bu
simgelerin insanları ideolojik olarak koşullayarak milliyetçilik duygusunun
güçlenmesine katkıda bulunduğu öne sürülmektedir.
Kalabalıklar
ve Şiddet Eğilimi
Gustave Le
Bon'un kalabalıklar kuramı ya da 'kalabalıkların zihinsel birliği yasası'
olarak adlandırdığı kavram, kalabalıkların psikolojik dinamiklerini ve
davranışlarını incelemektedir. Bireyin grup içinde nasıl hareket ettiği, gruba
nasıl dahil olduğu, onu nasıl içselleştirdiği, sosyal hareketlerin
anlaşılmasında önem taşımaktadır.
Bu
kavramın üç temel neden tarafından tetiklendiği belirtilmektedir. Birincisi,
'sayısal düşünceler' nedeniyle, kalabalıklar içindeki bireyler kendilerini
'yenilmez bir güç' olarak hissederler. İkincisi, kalabalık içindeki bir birey,
kalabalığın 'hipnotik düzeni' sayesinde psikolojik olarak etkilenir ve bu da
onu 'kişisel çıkarlarını kolektif çıkarlara feda etmeye' yönlendirir. Üçüncüsü
ve son olarak, kalabalıklar bireylerin normalde sergilemeyecekleri aşırı
duygulara ve şiddete eğilim gösterebilirler; bireyler rasyonelken, kalabalıklar
irrasyonel olabilirler. Ve ortaya liderlerin kolayca manipüle edebileceği
“kolektif zihin” ortaya çıkmaktadır. Modern siyasi iletişim araçlarıyla,
bireylerin birlikte hareket etmeleri de sağlanabilmektedir.
Alfred
Zimmern (tarihçi, bilim adamı) ise milliyetçiliği psikolojik bir olgu, içgüdü
olarak tanımlamaktadır. Zimmern’in ifadesine göre, milliyetçilik psikolojik bir
olgudur; devlet olmak ise politiktir. Bu ifade, milliyetçiliğin daha çok
bireysel ve toplumsal psikolojik süreçlerle ilişkili olduğunu, devlet olmanın
ise daha çok politik yapılarla ilgili olduğunu vurgulamaktadır.
Savaşlar
arası dönemlerde milliyetçiliğin şekillendiği, ulus, uluslarının kaderini
tayini gibi kavramların ortaya çıktığı görülmektedir. Milliyetçilik bu
dönemlerde olumlu ve olumsuz yönleriyle ortaya çıkmış, bazen şiddet içermiş,
şovenist olarak boy göstermiş, bazen de ulusal kimlik oluşturma ve eşitlik
mücadelesinde rol oynamıştır.
Milliyetçilik,
sosyal psikolojinin toplumsal kimlik kuramlarıyla incelenmektedir. Bu kuramlar,
bireylerin gruplarına olan bağlılıklarını ve gruplar arası etkileşimleri
anlamamıza yardımcı olur. Milliyetçilik genellikle kimlik sağlama, birlik
duygusu aşılama ve aidiyet hissi verme gibi işlevlerle övülür. Ancak aynı
zamanda, savaşlara, çatışmalara ve gerginliklere neden olduğu için eleştirilir.
Milliyetçiliğin
Ortaya Çıkmasına Neden Olan Sebepler
Milliyetçiliğin
sosyal psikolojik yanı ele alındığında ortaya çıkmasına ve güçlenmesine neden
olan sebepler görülmektedir.
İtaat
ve Uyma Davranışları:
Bireyler, çoğu zaman içinde bulundukları toplumun norm ve değerlerine uyum
sağlama eğilimindedirler. Bu durum, bazı durumlarda azınlıklara yönelik
ayrımcılık veya saldırganlık gibi milliyetçilik örüntülerini güçlendirebilir.
Örneğin, 6-7 Eylül 1915 olayları, radyoda yayınlanan bir haberle başlayarak
Rumlar başta olmak üzere azınlıklara yönelik saldırılara sebep olmuştur. Bu
olaylar, sessiz kalma ve hatta suça ortak olma gibi itaat ve uyma
davranışlarıyla açıklanabilir.
Tehdit
Algısı: Bireyler,
ulusal kimliklerine yönelik bir tehdit algıladıklarında, içinde bulundukları
gruplara daha fazla sarılma eğilimindedirler. Özellikle dış grupların tehdit
oluşturduğu düşünüldüğünde ve iç grup özdeşleştirme seviyesi yüksek olduğunda,
dış gruba karşı negatif tutumlar artabilir. Örneğin, Türkiye'de 1915 olayları,
tehdit algısının nasıl milliyetçilik ve ayrımcılığı tetikleyebileceğini
gösteren önemli bir örnektir.
Sosyal
Baskınlık Yönelimi:
Milliyetçilikle ilişkilendirilen diğer bir faktör de sosyal baskınlık
yönelimidir. Bu kavram, bir grup üyesinin kendi grubunu diğer gruplara üstün
görmesi ve buna dayalı olarak ayrımcı davranışlar sergilemesini ifade eder.
Yani, milliyetçilik, "öteki" gruplara karşı olumsuz tutumları
tetikleyebilmektedir.
Sosyal
Zekanın Rolü
Milliyetçilik,
ortak bir kimlik, dil, kültür veya tarih etrafında birleşen topluluk üyeleri
arasındaki sosyal bağları güçlendirir. Ancak, sosyal zekanın eksikliği, aşırı
milliyetçilik gibi olumsuz sonuçlara yol açabilir. Sosyal zekâ, insanların
birbirleriyle ve toplumla etkileşimlerinde nasıl davrandıklarını anlamada
önemli bir kavramdır. Empati kurmaktan, etkili iletişim kurmaya, çatışmaları
çözmeye kadar birçok konuda sosyal zekâ önemli rol oynamaktadır.
Aşırı
milliyetçilik, diğer gruplara karşı önyargı ve düşmanlık gibi zararlı tutum ve
davranışlara neden olmaktadır. Bu nedenle, sosyal zekanın milliyetçilik
duygularının ifadesindeki rolü önemlidir. Yüksek sosyal zekâ seviyesine sahip
bireyler, milliyetçilik duygularını ifade ederken diğer uluslara veya gruplara
karşı saygılı ve anlayışlı olmaktadır. Böylece, topluluklar arasında daha
sağlıklı ilişkiler kurulabilir ve olumlu bir toplumsal ortam oluşturulabilmektedir.
Bireysel
Psikolojinin Etkisi
Birçok
psikolojik teori, bireylerin milliyetçi olma eğilimlerini açıklamaya
çalışırken, aidiyet duygusu, kimlik arayışı ve psikolojik güvenlik gibi
kavramlara odaklanmaktadır. Aidiyet duygusu, bir grup veya topluluğa ait olma
ihtiyacını ifade ederken, bireylerin bu grupla özdeşleşmesine ve bağlılık
hissetmesine yol açmaktadır. Özellikle belirsizlik veya kriz zamanlarında,
bireyler milliyetçi ideolojilere yönelebilmektedir. Çünkü bu ideolojiler onlara
bir tür güven ve kimlik sağlamaktadır.
Psikolojik
güvensizlik, bireylerin kendi benliklerine veya özsaygılarına güvensizlik
hissetmeleri durumunda ortaya çıkmaktadır. Bu durumda, milliyetçilik bir tür kaçış veya
telafi mekanizması olarak hareket alanı yaratmaktadır. Çünkü bireyler kendi
uluslarının gücü veya başarısıyla özdeşleşerek kendilerine daha fazla değer
verebilmektedir.
Milliyetçilik
ve Toplumsal Psikoloji
Toplumsal
psikoloji açısından bakıldığında, milliyetçilik bireylerin toplumlarıyla nasıl
etkileşimde bulunduklarını ve grup kimliği oluşturdukları önem kazanmaktadır.
Milliyetçilik, bireylerin belirli bir ulusal veya etnik kimliğe sahip
olmalarını sağlayarak grup bağlılığını güçlendirmektedir. Bu, toplum içinde
birlik ve dayanışma duygusunu arttırmakta, ortak bir amaç veya hedef etrafında
birleşmeyi teşvik etmektedir.
Ancak,
aşırı milliyetçilik veya dışlayıcı milliyetçilik biçimleri, toplumlar arasında
çatışmalara ve ayrılıklara yol açmakta, psikolojik olarak bireyler gruplarına
karşı düşmanca veya önyargılı hissetmekte, diğer gruplara karşı hoşgörüsüzlük
veya şiddet eğilimleri göstermektedirler.
Milliyetçilik
Neden İnsanlara Cazip Gelir?
Milliyetçiliğin
birçok insan için cazip gelmesinin nedenlerinden bazılarının psikolojik ve
duygusal olduğu görülmektedir. Bunlardan bazıları şöyle sıralanabilir:
Aidiyet
Duygusu ve Kaçış: Milliyetçilik, bireylere bir grup veya topluluğa ait olma
hissi sağlar. Bu, bireylerin kendilerini yalnız veya izole hissetmelerini
engelleyebilir. Ayrıca, milliyetçilik, bireylerin kendi kişisel sorunlarından
veya hayatlarının zorluklarından kaçmalarını sağlayabilir. Örneğin, bir kişi
kendi başarısızlıkları veya mutsuzluklarıyla başa çıkmak yerine, milliyetçilik
sayesinde ulusal bir kimlik veya gurur bulabilir.
Anlam ve
Amaç Arayışı: Bazı insanlar için milliyetçilik, hayata anlam ve amaç
kazandırabilir. Milliyetçilik, bireylere bir misyon veya ideale bağlılık hissi
verebilir. Özellikle zorlu veya belirsiz zamanlarda, milliyetçilik bireylere
güç ve motivasyon sağlayabilir.
Psikolojik
Güvensizlik: Bazı insanlar, kendilerine güven veya özsaygı eksikliği
yaşayabilirler. Milliyetçilik, bu insanlar için bir tür psikolojik destek veya
güven kaynağı olabilir. Kendi uluslarının gücü veya başarısıyla özdeşleşmek,
bireylere daha fazla özsaygı veya güven hissi verebilir.
Manipülasyon
ve Propaganda: Milliyetçilik, bazı durumlarda siyasi liderler veya
propagandacılar tarafından bilinçli bir şekilde kullanılabilir. Özellikle
belirli bir politik veya ideolojik amacı olan liderler, milliyetçilik
duygularını körükleyerek kitleleri manipüle edebilir ve desteklerini
kazanabilirler.
Tarihsel
ve Kültürel Bağlılık: Bazı insanlar için milliyetçilik, tarihi veya kültürel
bir bağlılığı temsil eder. Özellikle uzun geçmişe sahip olan uluslar veya etnik
gruplar için, milliyetçilik bir tür kültürel mirasın korunması ve değer
verilmesi anlamına gelebilir.
Kaynakça
Milliyetçilik
psikolojisi, Düşünbil
Keskin, R..
İnsanları Anlama ve İnsan İlişkilerinde Ustaca Davranma: Sosyal Zekâ. USPP.
İslambay,
D., & Cingöz-Ulu, B. (2016). Milliyetçiliğin Politik Psikolojisi
Tutan,
Melih Nadi, Siyaset Psikoloji Perspektifinden Türk Milliyetçiliği: Gökalp’i
Yeniden Düşünmek
Lerner,
Adam B, (2022) Patolojik Milliyetçilik Mi, Uluslararası Teoride Kalabalık
Psikolojisinin Mirası, İnternational Affairs
Belli, Ayşe Serap, (2022) Milliyetçilik ve Sosyal Psikolojik Zemini (İnönü Üniversitesi Sosyoloji Bölümü)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder