16 Nisan 2024 Salı

 DARWİNİZM VE MİLLİYETÇİLİK





    NEVİN BİLGİN 


    Milliyetçilik ve ırkçılık, modern toplumların temel tartışma konularından biridir. Milliyetçilik kavramı, genellikle bir ulusun birlik ve beraberlik duygusu içinde olması olarak tanımlanmaktadır. Ancak, bu tanımın yanı sıra milliyetçilik farklı biçimlerde de ortaya çıkabilmektedir. Bazıları milliyetçiliği "iyi" ve "kötü" diye ayırmaktadır. İyi milliyetçilik, diğer milliyetçilik biçimlerini kabul ederken, kötü milliyetçilik ise ırkçılıkla iç içe geçmiş ve dışlayıcı bir bakış açısını temsil etmektedir. Irkçılığın milliyetçiliğin temel bir ögesi olduğunu savunanlar da bulunmaktadır.

   Bazı düşünürler, ırkçılığın milliyetçiliklerin içinde var olduğunu ancak her zaman açık bir şekilde ifade edilmediğini belirtmektedir. Bu durum, ırkçılığın sadece dışarıya yönelik değil, aynı zamanda içeriye doğru da etkili olduğu ve milliyetçilikle iç içe geçtiği fikrini desteklemektedir.

   Sosyal Darwinizm ve Irkçılık

   Sosyal Darwinizm, doğadaki varlık mücadelesi ve en güçlünün hayatta kalmasına ilişkin biyolojik öğretinin, beşerî meseleler içinde kullanılmasıyla ortaya çıkmıştır. Özellikle 1860'lar ve 1870'lerdeki milliyetçi hareketlerde uygulanmış ve ırkçılığı yeni ve daha zararlı bir anlama kavuşturmuştur. Sosyal Darwinizm, insan toplumlarının da doğal seçilim yoluyla gelişeceği ve en güçlü olanların diğerlerini üstün kılacağı fikrini savunmaktadır. Bu düşünce, ırkçılığın teşvik edilmesinde kullanılmış ve belirli ırkların diğerlerinden üstün olduğu iddiasını desteklemiştir. Ancak, gerçekte bilimsel bir temeli olmayan bu düşünce, ideolojik ve siyasi amaçlar için kullanılmıştır.

   Darwin'in Evrim Teorisi ve İdeolojik İstismarı

   Darwin'in bilimsel katkıları büyük ölçüde evrim teorisi üzerinedir. Evrim teorisi, canlıların ortak bir atadan evrimleştiğini ve bu sürecin doğal seçilim yoluyla gerçekleştiğini öne sürer. Ancak, Darwin’in teorileri bazen yanlış yorumlanmış veya çarpıtılmıştır. Özellikle, bazıları Darwin’in evrim teorisini kullanarak bazı ırkların veya türlerin diğerlerinden üstün olduğunu savunmuştur. Darwin’in kuzeni Francis Galton'un, Darwin’in teorilerinden etkilenerek öjenik hareketini başlatmıştır.

   Genetiği Üstün Olan Çok Çocuk Yapsın

   Öjenik hareketi, genetik olarak üstün niteliklere sahip bireylerin daha çok çocuk sahibi olmasını teşvik ederek insan ırkının kalitesini artırmayı amaçlamıştır. Ancak, bu hareketin uygulamaları genellikle ahlaki ve etik sorunlara yol açmıştır.

  Önemli olan nokta, Darwin’in kendisinin bu tür bir ırkçı veya milliyetçi görüşü savunmadığıdır. Darwin’in evrim teorisi, tüm canlıların ortak bir atadan geldiğini ve türler arasındaki farklılıkların zaman içinde doğal seçilim yoluyla geliştiğini öne sürmektedir.

   Galton'un öjenik çalışmaları zamanla tartışmalı hale gelmiş ve birçok ülkede kısırlaştırma yasaları gibi uygulamalar gündeme gelmiştir. Özellikle Amerika’daki Virginia Kısırlaştırma Yasası ve benzeri yasalar, öjeni politikalarının örneği olmuş ve eleştirilmiştir.1924 Virginia Kısırlaştırma Yasası uyarınca 1924-1979 yılları arasında 7000'den fazla insanın kısırlaştırıldığı ifade edilmektedir. Bunun gibi birçok eyalette çıkarılan kısırlaştırma yasaları çerçevesinde kısırlaştırma uygulamalarının yapıldığı bilinmektedir.

   Nietzsche ve Darwin İlişkisi

   Friedrich Nietzsche'ye göre, ahlaki değerler ve etik kurallar da Tanrısal bir kaynaktan gelmez. Ona göre, din temelli ahlak anlayışı artık terk edilmelidir ve yeni bir ahlaki yapı oluşturulmalıdır. Nietzsche'nin düşüncelerinde, Darwin'in evrim teorisi de önemli bir rol oynamaktadır. Darwin'in doğal seleksiyon teorisi, Nietzsche'nin felsefi yapılanmasında temel olmuştur. Doğadaki evrimsel süreçler, insanın gelişimini ve üstün bir varlık haline gelmesini desteklemektedir. Bu bağlamda, Nietzsche'nin üstinsan kavramı ortaya çıkmaktadır. Üstinsan, yeryüzünün anlamı ve Tanrı kavramının öldüğü modern çağda yeni bir yaşam biçimi olmuştur. Nietzsche'nin felsefesindeki bu dönüşüm, evrim teorisinin felsefi düşünceye olan etkisini göstermektedir. 

   Irkçılık ve Antik Yunan

   Yine bir düşünceye göre, Antik Yunan düşünürleri Aristoteles ve Platon'un fikirlerini modern ırkçılığın prototipi olduğu kabul edilmektedir. Antik Yunan'dan başlayarak, bilimsel ırkçılık da ortaya çıkmıştır. Bu anlayış, kölelik, çevresel faktörler ve saf kan üzerine kurulu bir ırkçılık görüşü olarak bilinmektedir. Platon ve Aristoteles'in fikirlerinin ırkçılığın ilk formunu oluşturduğu görüşü dile getirilerek “proto-ırkçılık” adı verilmektedir. 

Kaynakça: 

https://bilimveaydinlanma.org/darwinin-evrim-kuraminin-bilimsel-dunya-gorusunun-dogusuna-katkisi/

https://tr.wikipedia.org/wiki/Francis_Galton

https://evrimagaci.org/charles-darwinin-kendisinden-once-gelenlerden-sentezledigi-ve-kendi-bulgulariyla-gelistirdigi-evrim-teorisinin-kisa-bir-ozeti-8907

Yeniçırak, H. (2023). Irkçılık düşüncesinin ilk formu: Proto-ırkçılık. Yayın Yeri Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt Numarası (2), 252-273. 

Kaya, E., Durgun, E., & Şenol, S. (2020). Irkçılığın dönüşümü: Kavramsal ve kuramsal bir analiz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder