18 Mayıs 2024 Cumartesi

 

    1990 SONRASI PANTÜRKÇÜLÜKTE 

                   AMERİKAN ETKİSİ

 


NEVİN BİLGİN

Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte Amerika’nın Doğu politikasındaki yeşil kuşak projesi de yerini başka bir politikaya bırakıyordu; PanTürkçülük.

Amerika hem İran Devrimi’nin etkisinin kırılması hem de Bağımsız Devletler Topluluğu’nu etkisi altına alabilmek için Türk devlet modellerini desteklemiştir. Bu konuda pek çok sivil toplum örgütüne de bölgedeki faaliyetleri için destek olmuştur. Türkiye’nin milliyetçilik politikası da bu dönemde bölgeyle ilişkilerin geliştirilmesi hedefiyle daha Türkçü bir çizgiye evrilmiştir.

1990'ların başı, dünya siyasi haritasında önemli değişikliklere sahne olmuştur. Soğuk Savaş'ın sona ermesi ve Sovyetler Birliği'nin dağılması, birçok yeni devletin ortaya çıkmasına ve mevcut devletlerin politikalarında köklü değişikliklere yol açmıştır. Türkiye de bu dönemde çeşitli iç ve dış tehditlerle karşı karşıya kalmış, fakat aynı zamanda yeni fırsatlar elde etmiştir.



Amerika’nın Katkısı Ne Oldu?

Sovyetler Birliği’nin dağılması ve Türk Cumhuriyetleri’nin bağımsızlıklarını ilan etmeleri, Türkiye’deki Pantürkizm akımını canlandırmıştır. Bu dönemde, Amerika Birleşik Devletleri'nin de bu sürece önemli bir etkisi olmuştur. ABD, Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından bağımsızlıklarını kazanan Türk Cumhuriyetleri’ni desteklemiş ve bu süreçte Türkiye ile yakın iş birliği yapmıştır. Amerika, bu yeni bağımsız devletlerin Batı ile entegre olmasını ve demokratikleşme süreçlerini teşvik etmiştir.

Türkiye'deki milliyetçi partiler, bu dönemde Türk-İslam sentezinden ziyade Pantürkizm çizgisine yönelmişlerdir. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) gibi partiler, Türk dünyası ile ilişkileri güçlendirme politikalarını benimsemiş ve Türkiye'nin dış politikasında bu doğrultuda değişiklikler yapılmıştır. Bu değişiklikler, Türkiye'nin Orta Asya ve Kafkasya’daki Türk Cumhuriyetleri ile olan ilişkilerini derinleştirmiştir.

Türkiye-Rusya İlişkilerindeki Dönüşüm

1990'ların başında Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte, Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkilerde önemli bir dönüşüm yaşanmıştır. Her iki ülke, tarihi, etnik ve kültürel bağları ve coğrafi konumlarından dolayı bölgede istikrar ve iş birliği açısından önemli bir yer işgal etmeye başlamışlardır. SSCB’nin dağılmasıyla birlikte, Türkiye'nin üzerindeki güvenlik tehdidi büyük ölçüde azalmış ve Orta Asya ile Kafkasya’da bağımsızlığını kazanan Türk Cumhuriyetleri ile ilişkiler geliştirilmiştir.

Türkiye ve Rusya, sahip oldukları ekonomik, politik, tarihi ve kültürel ağırlıklarıyla karşılıklı ilişkilerinin 500 yılı aşkın geçmişinde hem birbirlerini hem de ilişkide oldukları ülke ve halkları etkilemişlerdir. 1991'de Sovyetler Birliği’nin dağılması, Türkiye için bölgede avantajlı bir ortamın oluşmasına yol açmıştır. Bu dönemde, Türkiye ile Rusya arasındaki ticaret hacmi de büyük bir artış göstermiştir. 1991'de 1,7 milyar dolar olan ticaret hacmi, 2000'li yıllara gelindiğinde 35 milyar dolara ulaşmıştır.

Bölgesel İş birliği Arttı

1990 sonrası dönem, Türkiye’deki Pantürkizm akımı için önemli bir dönüm noktası olmuştur. Amerika'nın bu süreçteki etkisi ve desteği, Türk Cumhuriyetleri'nin bağımsızlık süreçlerini ve Türkiye’nin bu ülkelerle olan ilişkilerini olumlu yönde etkilemiştir. Türkiye'deki milliyetçi partilerin Pantürkizm çizgisine yönelmesi, ülkenin dış politikasında ve iç politikasında önemli değişikliklere yol açmıştır. Bu dönemde Türkiye, Orta Asya ve Kafkasya’daki Türk Cumhuriyetleri ile ilişkilerini derinleştirerek bölgesel iş birliğini artırmış ve Amerika’nın desteği ile Batı dünyası ile entegrasyon süreçlerini hızlandırmıştır.

Türkiye’nin Büyük Ağabey Rolü

Bağımsız cumhuriyetlerin kurulmasıyla birlikte Türkiye’nin önüne çıkan ekonomik ve siyasi fırsatlar, ülkücülerin çoşkusunu arttırırken, ABD, laik ve demokratik Türk devletlerini modellerini desteklemiş, Türkiye de “büyük ağabey” rolünü üstlenmiştir. Bu çerçevede Türkçülük akımı yeniden yükselişe geçmiştir.

Türkiye bu dönemde Avrasya yayın kanalını TRT’de oluşturmuş, Kırgızistan ve Kazakistan’da üniversiteler kurmuş, TİKA ve Diyanet bölgede çalışmalar yapmış, öğrenci değişimi ve burs imkânı sağlanması, bölgeye yatırım yapılması, enerji kaynaklarının Türkiye üzerinden dünyaya pazarlanması gibi adımlar bu çerçevede gerçekleştirilmiştir.

Terör Örgütü Fetö’ye de Fırsat Oldu

Bu dönemde milliyetçi ve muhafazakâr sivil toplum kuruluşları da bölgede çalışma yapmaya başlamış ve desteklenmişlerdir. Bunlardan birisi de 15 Temmuz Darbe girişiminin baş aktörü Fethullah Gülen grubu olmuş, şirketleri, açtıkları okullarla bölgede faaliyetler yürütmüşlerdir. (Özdoğan, 2020, s.403)

Ülkücüler Değişen Dünya ile Kucaklaşabildi mi?

Bu dönemde devlet kadar ülkücülerin de bölgeyle kucaklaşma yönünde (Türk Kurultaylarının toplanması ve İş birliği Meclisleri, Yüksek Konsey kurulması gibi istekler) adım attıkları görülmesine, birleşme rüyasından vazgeçmemelerine karşın bu konuda tam bir başarı sağlandığını söylemek güçtür. Bunun en büyük sebeplerinden birisini de “ırksal kalıplar” içine bölgeyle ilişkilerin sığdırılması olmuştur. Bu milliyetçi partilerin işini kolaylaştırmasına karşın, tam kucaklaşmayı da olumsuz etkilemiştir.

Amerikan Etkisi Kritik Önemde

Amerika’nın etkisi, Türkiye’nin Pantürkizm akımını yeniden canlandırmasında ve bölgedeki Türk Cumhuriyetleri ile ilişkilerini güçlendirmesinde önemli bir rol oynamıştır. Bu dönemde, Türkiye’nin dış politikası ve iç politikası, Pantürkizm akımı doğrultusunda şekillenmiş ve bu süreçte Amerika’nın bölge üzerindeki etki ve desteği kritik bir öneme sahip olmuştur.


  


Kaynakça:

-https://tarihpark.com/soguk-savas-donemi/

-https://www.tarihsinifi.com/4653/soguk-savas-sonrasinda-turkiyenin-dis-politikasi.html

-https://tarihnotlarim.com/1990-sonrasi-turkiyede-yasanan-siyasi-ekonomik-sosyokulturel-ve-bilimsel-gelismeler/

-https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/43505

(Özbay, Fatih. Soğuk Savaş Sonrası Türkiye Rusya İlişkileri)

-https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/719491

(Tamtürk, Erkan.2019. Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Türk Siyasetinin Dönüşümü)

 -Özdoğan, Günay Göksu, 2020, Dünyada ve Türkiye'de Turancılık (Modern Türkiye'de Siyasi Düşünce Milliyetçilik)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder