EKONOMİNİN SİYASETE ETKİSİ
TÜRKİYE VE KARADENİZ ÖRNEĞİ
(fotoğraf kaynak: https://ozhanozturk.com/2017/12/11/osmanli-doneminde-lazlar/)
NEVİN BİLGİN
Siyaset, sermaye ve devlet arasında ilişki ülkeler kadar dünya çapında da birçok süreci etkilemektedir. Bu üç ayak birbiriyle bağlantılı olup birbiriyle yakından ilişkilidir.
Sermaye,
finansal gücünü kullanarak politik süreçleri etkilemektedir. Devlet ise
sermayeyi destekleyen politikalar izlemektedir. Siyasetçiler de geniş
kitlelerin desteğini alabilmek için sermaye ile etkileşimde olmaktadır. Ayrıca
devlet sermayesinin faaliyetlerini düzenleyen ve denetleyen bir mekanizma olma
yanında, ekonomik politikaları da belirlemekte, sermaye üzerinde doğrudan
etkili olmaktadır. Tüm bunlar gerçekleşirken güç savaşı yaşanmakta, dengeyi
korumak için dengeleme süreçleri ve denetime ihtiyaç ortaya çıkmaktadır.
Burjuva Kendi İdeolojisini Yarattı
Ekonomik olarak egemen olan gücün kendi ideolojisini yaratarak yönetime egemen olduğu tarihsel süreçte de görülmektedir.
Akademisyen İlhan Tekeli, burjuvazinin ortaya çıkışını ve ekonomik olarak güçlenmesiyle birlikte kendisine kitlesel çoğunluk yaratarak
siyasette etkin olmasını milliyetçilikle sağladığını anlatmaktadır ve “Ticaret
kapitalizminin egemen olduğu dönemde burjuva için pazarın bütünleşmesi tek
başına yeterliydi. Ama sanayi gelişmeye başlayınca, emek kitlelerinin harekete
geçirilmesi, mobilitesinin sağlanması, mobil kitlelerinin tutunumlarının
sağlanması önem kazandı” diyerek o dönemde milliyetçiliğin devreye
girdiğini söylemektedir.
Baskın Oran’ın Karadeniz Tespiti
Akademisyen Baskın Oran’ın 1992’de yaptığı bir tespitte,
milliyetçilik ve ekonomi etkileşimi ve ekonomik gücün yönetime etkisi, ABD ve
Türkiye örneğiyle şöyle anlatılmaktadır:
“Milliyetçiliğin ortaya çıkışında, ABD örneğinde olduğu gibi insanlar, yerleşik oldukları yerlerde değişik, başka ülkeye gittiklerinde başka tepki geliştiriyorlar.
Türkiye’de Çeçen, İnguş, Azeri bir milliyetçilik
ortaya çıkartmadı. Türkiye’de Lazlar marjinal bir grup değil, tam tersine ekonomik
egemen bir toplum. Çerkezler, Osmanlı döneminde Saray tarafından en verimli
topraklara yerleştirilmiş, Kürtler ise coğrafya nedeniyle ulusal pazara dahil olamamıştır”
Kapitalist Toplumda İktidar İlişkisi
Yöneten-yönetilen ilişkisi, tüm sınıflı toplumlarda farklı
biçimlerde görünür olmasına rağmen, temelde artığa sahip olma ve üreten
arasındaki ilişkiye dayanmaktadır.
Yunan Kent Devletlerinde ve feodal toplumlarda, bu ilişki
doğrudan gerçekleşirken, kapitalizmde bu ilişki, kurumsal siyaset ve
genişletilmiş sivil toplum ekseninde, artığa el koyma-üretme ilişkisinden özerk
bir şekilde yapılandırılmıştır.
Kapitalist toplumda iktidar ilişkisi, genellikle yurttaşlık
veya kimlik ekseninde görünür hale gelmektedir. Ancak, aslında bu ilişki,
üretim temelinde, işyeri ve piyasa arasında ve dolaşım ekseninde, işyeri ve
devlet arasında somutlaşmaktadır.
Kapitalizmde, siyaset genellikle yurttaşlık-kimlik temelinde
sınırlandırıldığı için, iktidar ilişkisinin temel olarak üretildiği zemin,
teknik bir süreç olarak görülmektedir. Bu süreçte, üretim araçlarını kontrol
eden ve kamu hizmetini yürüten yöneticiler yer almaktadır.
Türkiye Siyaseti ve Ekonomisinde Karadeniz Ağırlığının
Sebebi
Türkiye’ye bakıldığında ise hem ekonomik egemen gücün ile hem de siyasette
ağırlığın Karadeniz kökenlilerde ağırlıkta olduğu görülmektedir. Bunun sebepleri
üzerine de değişik tespitler yapılmaktadır. Bu tespitler arasında tarihsel, kültürel,
coğrafi özellikler yanında, sermayenin belli elde toplanması ve siyaseti
etkilemesi de ortaya konulmaktadır.
Tarihsel olarak Trabzon’un 1461’deki fethinin ardından
yapılan İslamlaştırma politikasının etkisi yanında, bu durumun kültür, kimlik
ve değerleri etkilemesinin de önemli olduğu görülmektedir. Bu durumun bölge
insanlarında güçlü bir muhafazakarlık ve milliyetçilik duygusu oluşturması
dikkat çekmektedir.
Ekonomik yönden egemen olmanın etkisiyle lobicilik ve hemşericilik
gibi faktörlerin buna eklemlenmesi sosyal ve ticareti bir etkinliğin ortaya
çıkmasına yol açmaktadır. Bölgenin nüfus ve ekonomik gücü de Karadeniz
kökenlilerin ülke yönetiminde etkili olmalarına katkıda bulunmaktadır.
Karadeniz’in iç deniz olması ve Kuzey’le olan ticaretin
Osmanlı döneminden bu yana özellikle tahılda buradan sağlanması, giriş ve çıkış
yerlerinden birisi olması stratejik katkı sağlayan etken olarak ortaya
çıkmaktadır.
Yeni Dönemdeki Meclis
Yeni dönemde Meclis’e giren 49 Karadenizli milletvekili
dikkat çekmektedir. 14 Mayıs seçimlerinden sonra belirlenen milletvekillerine
baktığımızda yine Doğu Karadenizli vekillerin etkisi görülmekte ve zaman zaman
da denge açısından tartışma konusu yapılmaktadır.
1991-2002 yılları arasında Mesut Yılmaz’ın ANAP Genel
Başkanlığı yaptığı dönemde özellikle Şanlıurfa, Diyarbakır gibi doğu illerinde
Rizeli İl Başkanlarının atanması dikkat çekmiş, eleştirilmişti. Bu durumun
siyasette denetim mekanizmasını sekteye uğrattığı tartışılmıştı. Necmettin
Erbakan (RP eski Genel Başkanı, Eski Başbakan Yardımcısı), Sinoplu ancak Konya’dan
milletvekili seçilen bir isimdi. İstanbul doğumlu olan Bülent Ecevit’in babası
Fahri Ecevit ise Kastamonuluydu.
27. Dönem Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nde 18 bakanın 5’i Doğu
Karadenizli; 5 bakanın 4’ü ise Trabzonlu idi. 28. Dönemde Meclis’e giren
Karadenizli vekillerin sayısı 49 oldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Rizeli, İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu Trabzonlu, TBMM Başkanı Numan
Kurtulmuş Ordulu, İyi Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu Ordulu. 27 Nisan’da
yapılan İyi Parti Kurultayı’nda yarışan iki ismin de Karadenizli olması dikkat
çekmişti. Yine parti kurma çalışmaları içinde olan Yavuz Ağıralioğlu da Trabzonlu.
AKP başta olmak üzere parti yönetimlerinde de Karadeniz
doğumlu siyasetçilerin (örneğin Hayati Yazıcı, Ali İhsan Yavuz gibi) ağırlıkta
olması dikkat çekmektedir.
Öne Çıkan Siyasetçiler
Sadece Trabzonlu olan siyasetçilerden bazılarını sayacak olursak;
Süleyman Soylu, Mustafa Varank, Mehmet Muş, Adil Karaismailoğlu, Adnan Kahveci,
Akif Hamzaçebi, Ali Kemal Kumkumoğlu, Altan Öymen, Eyüp Aşık, Asım Aykan, Ayşe
Nur Bahçekapılı, Suat Çağlayan, Cevdet Erdöl, Erdoğan Bayraktar, Fahrettin
Kurt, Faruk Nafiz Özak, Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, Haluk Pekşen, Hasan Kalyoncu,
Hikmet Sami Türk, Hüseyin Baş, İbrahim Çebi, İlyas Aktaş, Kemal Yazıcıoğlu,
Kemalettin Göktaş, Koray Aydın, Mehmet Ali Yılmaz, Mehmet Çebi, Mehmet Zekai
Özcan, Mustafa Sait Yazıcıoğlu, Necmettin Karaduman, Oktay Saral, Osman Pepe,
Ömer Barutçu, Recep koral, Sabri Dilek, Süleyman Gündüz, Şeref Malkoç, Yaşar
Albayrak, Yavuz Ağıralioğlu, Yılmaz Büyükaydın, Yücel Erdener.
Kaynakça:
Dikmen, Ahmet Alpay, Makine, İş, Kapitalizm, İnsan.
Oran, Baskın, Tekeli İlhan, Berktay, Halil, (1992) Millilyetçilik
Nereden Nereye, Gelecek Dergisi Sayı: 5, (s.76)
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/mecliste-karadeniz-isgali-iste-karadenizli-milletvekillerinin-tam-listesi-672228h.htm
https://tudpam.org/karadeniz-jeopolitiginde-turkiyenin-stratejik-aktorlugu/
https://dergipark.org.tr/tr/pub/msydergi/issue/75931/1254272
Akbulut, Örsan Ö. (2012) Kapitalizmde Siyasetin Siyasal
Halleri, Sayı: 17
https://eksiseyler.com/turkiyedeki-yoneticiler-neden-genellikle-karadenizden-cikiyor
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder