1 Mayıs 2024 Çarşamba

 

EKONOMİNİN SİYASETE ETKİSİ

TÜRKİYE VE KARADENİZ ÖRNEĞİ

 



       (fotoğraf kaynak: https://ozhanozturk.com/2017/12/11/osmanli-doneminde-lazlar/)



     NEVİN BİLGİN

     Siyaset, sermaye ve devlet arasında ilişki ülkeler kadar dünya çapında da birçok süreci etkilemektedir. Bu üç ayak birbiriyle bağlantılı olup birbiriyle yakından ilişkilidir.

     Sermaye, finansal gücünü kullanarak politik süreçleri etkilemektedir. Devlet ise sermayeyi destekleyen politikalar izlemektedir. Siyasetçiler de geniş kitlelerin desteğini alabilmek için sermaye ile etkileşimde olmaktadır. Ayrıca devlet sermayesinin faaliyetlerini düzenleyen ve denetleyen bir mekanizma olma yanında, ekonomik politikaları da belirlemekte, sermaye üzerinde doğrudan etkili olmaktadır. Tüm bunlar gerçekleşirken güç savaşı yaşanmakta, dengeyi korumak için dengeleme süreçleri ve denetime ihtiyaç ortaya çıkmaktadır.

     Burjuva Kendi İdeolojisini Yarattı

     Ekonomik olarak egemen olan gücün kendi ideolojisini yaratarak yönetime egemen olduğu tarihsel süreçte de görülmektedir. 

     Akademisyen İlhan Tekeli, burjuvazinin ortaya çıkışını ve ekonomik olarak güçlenmesiyle birlikte kendisine kitlesel çoğunluk yaratarak siyasette etkin olmasını milliyetçilikle sağladığını anlatmaktadır ve “Ticaret kapitalizminin egemen olduğu dönemde burjuva için pazarın bütünleşmesi tek başına yeterliydi. Ama sanayi gelişmeye başlayınca, emek kitlelerinin harekete geçirilmesi, mobilitesinin sağlanması, mobil kitlelerinin tutunumlarının sağlanması önem kazandı” diyerek o dönemde milliyetçiliğin devreye girdiğini söylemektedir.  

    Baskın Oran’ın Karadeniz Tespiti

    Akademisyen Baskın Oran’ın 1992’de yaptığı bir tespitte, milliyetçilik ve ekonomi etkileşimi ve ekonomik gücün yönetime etkisi, ABD ve Türkiye örneğiyle şöyle anlatılmaktadır:

  “Milliyetçiliğin ortaya çıkışında, ABD örneğinde olduğu gibi insanlar, yerleşik oldukları yerlerde değişik, başka ülkeye gittiklerinde başka tepki geliştiriyorlar. 

    Türkiye’de Çeçen, İnguş, Azeri bir milliyetçilik ortaya çıkartmadı. Türkiye’de Lazlar marjinal bir grup değil, tam tersine ekonomik egemen bir toplum. Çerkezler, Osmanlı döneminde Saray tarafından en verimli topraklara yerleştirilmiş, Kürtler ise coğrafya nedeniyle ulusal pazara dahil olamamıştır

    Kapitalist Toplumda İktidar İlişkisi

    Yöneten-yönetilen ilişkisi, tüm sınıflı toplumlarda farklı biçimlerde görünür olmasına rağmen, temelde artığa sahip olma ve üreten arasındaki ilişkiye dayanmaktadır.

    Yunan Kent Devletlerinde ve feodal toplumlarda, bu ilişki doğrudan gerçekleşirken, kapitalizmde bu ilişki, kurumsal siyaset ve genişletilmiş sivil toplum ekseninde, artığa el koyma-üretme ilişkisinden özerk bir şekilde yapılandırılmıştır.

    Kapitalist toplumda iktidar ilişkisi, genellikle yurttaşlık veya kimlik ekseninde görünür hale gelmektedir. Ancak, aslında bu ilişki, üretim temelinde, işyeri ve piyasa arasında ve dolaşım ekseninde, işyeri ve devlet arasında somutlaşmaktadır.

    Kapitalizmde, siyaset genellikle yurttaşlık-kimlik temelinde sınırlandırıldığı için, iktidar ilişkisinin temel olarak üretildiği zemin, teknik bir süreç olarak görülmektedir. Bu süreçte, üretim araçlarını kontrol eden ve kamu hizmetini yürüten yöneticiler yer almaktadır.

    Türkiye Siyaseti ve Ekonomisinde Karadeniz Ağırlığının Sebebi

    Türkiye’ye bakıldığında ise hem ekonomik egemen gücün ile hem de siyasette ağırlığın Karadeniz kökenlilerde ağırlıkta olduğu görülmektedir. Bunun sebepleri üzerine de değişik tespitler yapılmaktadır. Bu tespitler arasında tarihsel, kültürel, coğrafi özellikler yanında, sermayenin belli elde toplanması ve siyaseti etkilemesi de ortaya konulmaktadır.

    Tarihsel olarak Trabzon’un 1461’deki fethinin ardından yapılan İslamlaştırma politikasının etkisi yanında, bu durumun kültür, kimlik ve değerleri etkilemesinin de önemli olduğu görülmektedir. Bu durumun bölge insanlarında güçlü bir muhafazakarlık ve milliyetçilik duygusu oluşturması dikkat çekmektedir.

    Ekonomik yönden egemen olmanın etkisiyle lobicilik ve hemşericilik gibi faktörlerin buna eklemlenmesi sosyal ve ticareti bir etkinliğin ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Bölgenin nüfus ve ekonomik gücü de Karadeniz kökenlilerin ülke yönetiminde etkili olmalarına katkıda bulunmaktadır.

    Karadeniz’in iç deniz olması ve Kuzey’le olan ticaretin Osmanlı döneminden bu yana özellikle tahılda buradan sağlanması, giriş ve çıkış yerlerinden birisi olması stratejik katkı sağlayan etken olarak ortaya çıkmaktadır.

   Yeni Dönemdeki Meclis

   Yeni dönemde Meclis’e giren 49 Karadenizli milletvekili dikkat çekmektedir. 14 Mayıs seçimlerinden sonra belirlenen milletvekillerine baktığımızda yine Doğu Karadenizli vekillerin etkisi görülmekte ve zaman zaman da denge açısından tartışma konusu yapılmaktadır.  

   1991-2002 yılları arasında Mesut Yılmaz’ın ANAP Genel Başkanlığı yaptığı dönemde özellikle Şanlıurfa, Diyarbakır gibi doğu illerinde Rizeli İl Başkanlarının atanması dikkat çekmiş, eleştirilmişti. Bu durumun siyasette denetim mekanizmasını sekteye uğrattığı tartışılmıştı. Necmettin Erbakan (RP eski Genel Başkanı, Eski Başbakan Yardımcısı), Sinoplu ancak Konya’dan milletvekili seçilen bir isimdi. İstanbul doğumlu olan Bülent Ecevit’in babası Fahri Ecevit ise Kastamonuluydu.

    27. Dönem Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nde 18 bakanın 5’i Doğu Karadenizli; 5 bakanın 4’ü ise Trabzonlu idi. 28. Dönemde Meclis’e giren Karadenizli vekillerin sayısı 49 oldu.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Rizeli, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu Trabzonlu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş Ordulu, İyi Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu Ordulu. 27 Nisan’da yapılan İyi Parti Kurultayı’nda yarışan iki ismin de Karadenizli olması dikkat çekmişti. Yine parti kurma çalışmaları içinde olan Yavuz Ağıralioğlu da Trabzonlu.

   AKP başta olmak üzere parti yönetimlerinde de Karadeniz doğumlu siyasetçilerin (örneğin Hayati Yazıcı, Ali İhsan Yavuz gibi) ağırlıkta olması dikkat çekmektedir.

   Öne Çıkan Siyasetçiler

   Sadece Trabzonlu olan siyasetçilerden bazılarını sayacak olursak; Süleyman Soylu, Mustafa Varank, Mehmet Muş, Adil Karaismailoğlu, Adnan Kahveci, Akif Hamzaçebi, Ali Kemal Kumkumoğlu, Altan Öymen, Eyüp Aşık, Asım Aykan, Ayşe Nur Bahçekapılı, Suat Çağlayan, Cevdet Erdöl, Erdoğan Bayraktar, Fahrettin Kurt, Faruk Nafiz Özak, Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, Haluk Pekşen, Hasan Kalyoncu, Hikmet Sami Türk, Hüseyin Baş, İbrahim Çebi, İlyas Aktaş, Kemal Yazıcıoğlu, Kemalettin Göktaş, Koray Aydın, Mehmet Ali Yılmaz, Mehmet Çebi, Mehmet Zekai Özcan, Mustafa Sait Yazıcıoğlu, Necmettin Karaduman, Oktay Saral, Osman Pepe, Ömer Barutçu, Recep koral, Sabri Dilek, Süleyman Gündüz, Şeref Malkoç, Yaşar Albayrak, Yavuz Ağıralioğlu, Yılmaz Büyükaydın, Yücel Erdener.

 

   Kaynakça:

Dikmen, Ahmet Alpay, Makine, İş, Kapitalizm, İnsan.

Oran, Baskın, Tekeli İlhan, Berktay, Halil, (1992) Millilyetçilik Nereden Nereye, Gelecek Dergisi Sayı: 5, (s.76)

 https://www.yenicaggazetesi.com.tr/mecliste-karadeniz-isgali-iste-karadenizli-milletvekillerinin-tam-listesi-672228h.htm

https://tudpam.org/karadeniz-jeopolitiginde-turkiyenin-stratejik-aktorlugu/

https://dergipark.org.tr/tr/pub/msydergi/issue/75931/1254272

Akbulut, Örsan Ö. (2012) Kapitalizmde Siyasetin Siyasal Halleri, Sayı: 17

https://eksiseyler.com/turkiyedeki-yoneticiler-neden-genellikle-karadenizden-cikiyor

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder