19 Haziran 2024 Çarşamba

 

-GÖÇ, MODERNİTE, POST MODERNİTE VE ÇOK

 KÜLTÜRLÜLÜK

-VE MİLLİYETÇİLİĞİN YÜKSELİŞİ

-AVRUPA’DA GÖÇMEN KARŞITLIĞI VE OTORİTER

 REJİMLERİN GÜÇLENMESİ

 


NEVİN BİLGİN

Çok kültürlülüğü, göçmenleri koruyan yaklaşımı benimseyen Avrupa ülkeleri nasıl oldu da çok kültürlülüğe karşı çıkarak, göçmen karşıtı olup yeniden milliyetçi şemsiyenin altına girdi?

Sanayi devriminin getirdiği hızlı dönüşüm, merkezi otoriteler, milli kimlikler, katı yapılar üzerine kurulan modernite, çeşitliliği, farklılıkları ön plana çıkaran post moderniteye yerine bırakmıştır. Çok kültürlülük, göçmenler post modernitenin kabul ettiği yapılardır. Postmodernite çeşitliliği savunurken, yeni milliyetçilik ya da modern milliyetçilik denilen milliyetçiliğe de alt yapı oluşturmaktadır.

Postmodernite, modernitenin büyük anlatılarını ve sabit kimliklerini reddederek çeşitliliği ve çok kültürlülüğü savunmaktadır.

Modernizm ve postmodernizm arasındaki gerilim, günümüz toplumlarında göçmenler ve etnik azınlıklar bağlamında önemli bir rol oynamaktadır.

Göç hareketleri ve değişen kimlikler, modernitenin iktidarı ve milliyetçiliğin yükselişini tetiklemektedir. Avrupa’da göçmen karşıtlığı ve otoriter rejimlerin güçlenmesi, bu sürecin bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Göçmenler ve Değişken Kimlik

Yaşanan yoğun göçler, göçe maruz kalan ülkeler kadar göçmenlerin geldikleri yere uyumları, ulusal kimliğin yeniden şekillenmesi postmodern yapının temel taşlarını oluşturmaktadır. Postmodernite homojen yapıları sorgularken, çeşitliliği savunmaktadır. Postmodernizmin bu bağlamda modern milliyetçiliğin tek tipçi ve dışlayıcı yapısını eleştirdiği belirtilmektedir.

Sosyolog Zygmunt Bauman'ın ortaya koyduğu akışkan modernite kavramı, modern yaşamın sürekli değişen ve belirsiz doğasını tanımlamaktadır. Göç, bu akışkanlığın en belirgin örneklerinden biridir. Göçmenler, bir yerden bir yere sürekli hareket halinde oldukları için sabit bir kimlikten ziyade değişken kimliklere sahiptirler.

Değişken olduğu kadar çoklu kimliği de savunan postmodernizmin, Avrupa vatandaşlığı gibi temelci iddiaların eleştirisi olarak kullanılmaktadır. Bu değişken kimlikler, modernitenin sabit kimlik ve sınır anlayışını sorgulamaktadır.

 

Hibrit Kimlikler

Çokkültürlülüğün bir sonucu olarak ortaya çıkan hibrit kimlikler, farklı aidiyet algılarının gelişimine yolaçmaktadır. Göçmenler ve etnik azınlıklar hem geldikleri ülkelerin kültürel mirasını hem de yeni yerleştikleri ülkelerin kültürel özelliklerini bünyelerinde birleştirmekte, hibrit kimlikler, tek bir ulusal kimliğin ötesine geçerek, çok katmanlı ve esnek bir kimlik yapısı oluşturmaktadır.

Avrupa’daki Durum

Avrupa’da milliyetçiliğin yükselişi, göçmen karşıtlığını ana araç olarak kullanan milliyetçi partilerin güç kazanmasına yol açmıştır. Göçmen karşıtı politikalarını ve söylemlerini kullanarak ülkeler içinde güçlerini arttıran partiler ve milliyetçi hareketler, ulusal kimliğin korunması ve homojen bir toplum yapısının savunulması adına göçmenleri ve etnik azınlıkları dışlayıcı politikalar izlemektedir.



Milliyetçiliğin Yükselişi ve Otoriter Rejimler

Avrupa’da son yıllarda artan göç hareketleri, milliyetçilik ve otoriter eğilimlerin yükselişine zemin hazırlamıştır. Göçmen karşıtlığı ve ulusal kimlik savunusu, bu eğilimlerin merkezinde yer almaktadır.

Göçmenlerin entegrasyon süreçleri, ulusal kimliklerin korunması ile çelişmektedir. Bu durum, milliyetçiliğin güçlenmesine yol açmaktadır. Avrupa’daki göç rejimlerinin ırk sınıflandırmalarını güçlendirdiği ve Avrupa toplumlarının günlük yaşantısına kadar uzanan ırklaştırıcı etkiler yarattığı tartışılmaktadır. Bu tartışma, milliyetçilik ve otoriter rejimlerin göçmen karşıtlığını nasıl beslediğini göstermektedir.

21.Yüzyıl Milliyetçiliğinin Yapısı

Dinamik ve çok boyutlu bir yapıda olan 21.yüzyıl milliyetçiliği, modernitenin katı ve homojen milliyetçilik anlayışından uzaklaşarak, postmodernizmin etkisiyle çok kültürcü ve bireyci bir yapıdadır. Her kültürün ve milletin kendi bağlamında değerlendirilebileceği ve evrensel bir üstünlük iddiasında bulunulamayacağı fikri doğru kabul edilmektedir. Bu anlayış milliyetçiliği daha esnek ve kapsayıcı hale getirmektedir.

Çok kültürcü yaklaşımlar ise, toplum içindeki çeşitli etnik ve kültürel grupların varlığını ve bu grupların özgün kimliklerini koruma hakkı tanırken, milliyetçiliğin birleştirici fakat aynı zamanda çeşitliliği kabul eden bir yapıya dönüşmesini sağlamaktadır. Bireysel özerklik, kişisel kimlik, bireysel özerklik ve farlılıklar daha dikkate alınır hale gelmiştir.

Kaynakça:

Bauman, Zygmunt, Akışkan Modernite

Çağırkan, B. (2018). Modernizm Ve Postmodernizm Bağlamında Milliyetçiliğin Aidiyet Algısı Üzerine Etkisi. Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi(33), 387-392. https://doi.org/10.30794/pausbed.394669

 

https://politeknik.de/wp-content/uploads/2019/04/PoTe_23.pdf

Özkul, O. (2017, 30 Ocak). Moderniteden postmoderniteye 21. yüzyılda milliyetçilik algısındaki dönüşüm: Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu bölgesi için yeni bir perspektif teklifi. Sakarya Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder