15 Eylül 2024 Pazar

 

"ERBAKAN HOCA BALKONDA ŞAMPANYA PATLATIYOR"

TEHLİKELİ BİR MUHABİRİN ANILARI, 

ALİ EKBER ERTÜRK'ÜN KİTABINDAN BİR ANI

GAZETECİLERİN SÖMÜRÜLDÜĞÜ, NEREDEYSE GÜNDE 24 SAAT ÇALIŞTIRILIP MESAİ VERİLMEDİĞİ GÜNLER




NEVİN BİLGİN 

Ali Ekber Ertürk, gazeteci-yazar arkadaşımız. Manşet haberler onun bir Mayıs günü gidişiyle soldu, yok olup gitti. Ama O'nu unutmadık. Anıları da, sevgisi de ince bir sızıyla hep bizimle. 

Birlikte geçirdiğimiz günler, zorluklara rağmen kahkahalarla doluydu. Stresli iş saatlerinin arasında bile hayattan kopmadığımız, her daim umudu diri tuttuğumuz zamanlardı. 



Ali Ekber'in "Tehlikeli Muhabirin Anıları" kitabından bir bölüm paylaşmak istiyorum: 

"Hoca Balkonda Şampanya Patlatıyor"

Sabah GAzetesi'nde, 4 yıl çalıştım ve yönetilerimin stresli tavrı nedeniyle kendi isteğimle ve de seve seve ayrılldığım tek gazetedir. 

Sabah o zamanlar Hürriyet'le rakipti. Piyasada gündemi bu iki gazete belirliyordu büyük oranda. 

Hep bunun verdiği "hava hem de "acımasız ve rekabet ortamı" Hürriyet'ten çok bizim gazetede kendisi hissettiriyordu. 

Üzerimizde o kadar yoğun baskı varda ki saçumun ağırmasının da bu gazete yüzünden olduğunu söylesem abartmış olmam. 

Sabah, çok geriğin ve çalışanını "insandan ziyade robot gibi gören" bir anlayıştaydı. Hürriyet asla böyle değildi. 

"Ben odönemde hem iktidar partisi RP'yi hem de Başbakanlık'a bakıyordum. Bu nendenle benim çektiğim stres diğerlelrini kat kat aşıyordu. 3 kuruş maaşla o kadar ağız kokusu çekmek de biz muhabirlerin zaafı olsa gerek. 

Neyse, bir yılbaşı günü Semra Hanım bana öyle bir talimat verdi ki "Bu kadarına pes" dedim. "Git" dedi. "Bakalım Erbakan (Başbakan) gece yarısı ne yapacak? Kapıda bekle" diye devam etti. 

Benim yılbaşı planım da bu talimatla birlikte altüst olmuştu, tabi moralimle birlikte. 

"Ne yapacak ki Sem Hanım? Onlar kutlamazlar. Uyurlar" dedim, ama dinletemedim. Gittim, moralim bozuk biçime, foto muhabirimle bibrlikte nöbete başlaık. Sabahın köründen gece yarısına kadar "emek sömümürüsü"ne göz yumacak kadar, üstelik mantık dışı bir beklenti adına ancak kendine güven duymayan benim gibi muhabirlere has birşey olsa gerek diye düşündüm. 

Saat 24.00'ü geçti, beh hala oradaydım. Hoca'nın konutunda tüm ışıklar kapanmıştı. Derken Semra Hanım aradı, "Ne var ne yok orda" diye sordu. Ben de çok sinirliydim., ilk kez "eziklikten" kurtulup karşılık verme gereği hissettim. "Hoca balkonda çıktı şampanya patlatıyor" dedim kızgınlıkla. "Anladım" dedi şaşırmış vaziyette. Ardından, "Hiçbir şey yok Semra Hanım. Hepti yattı" deyince "İyi o halde. Siz de ayrılabilirsiniz" deyip lütfetti de evlerimize gittik. 

Yılbaşı programımız da saçma sapan bir nöbetle güme gitmişti. 








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder