10 Eylül 2024 Salı

 TEKNOLOJİ VE VARLIK İLİŞKİSİ

MARTİN HEİDEGGER, TEKNİK VE DÖNÜŞ, ÖZDEŞLİK VE AYRIM



NEVİN BİLGİN

20.yüzyılın önemli filozoflarından olan ve varoluşçu felsfenin önde gelen isimlerinden Martin Heidegger,  insanın dünyayla ilişkisini sorgulamakta,  varlık, zaman, hakikat, teknik, dönüş, özdeşlik konularını ele almaktadır.Heidegger, teknolojinin insanın düşünce biçimini nasıl etkilediğini düşünürken, teknolojinin, bazen insanları yalnızca işleri yapmak için kullanır hale getirdiğini, ama aslında teknolojinin, varlığın derinliklerini anlamamıza engel oluşturmaması gerektiğine vurgu yapmaktadır.

Heidegger’in “Teknik ve Dönüş: Özdeşlik ve Ayrım” adlı eserinde felsefede teknoloji ve varlık arasındaki derin ilişkileri araştırmıştır. 

Teknolojinin Dönüştürücü Gücü

Heidegger, teknolojiyi sadece bir araç veya işlevsel bir nesne olarak değil, insan hayatını ve düşünce biçimlerini köklü bir şekilde dönüştüren bir güç olarak ele almaktadır. 

Modern teknolojinin, dünyayı algılama ve anlamlandırma biçimimizi nasıl değiştirdiğini açıklamakta, teknolojinin, doğayı ve insan deneyimini yüzeysel bir şekilde ele alarak, dünyayı sadece bir kaynak olarak görmemize neden olduğunu belirtmektedir. Bu durum, varoluşsal anlam arayışımızı daraltırken, derinlemesine düşünme yeteneğimizi de kısıtlamaktadır.

Teknolojik dönüşüm, insanın kendisiyle ve çevresiyle olan ilişkisini köklü bir şekilde değiştirir, bu da varoluşsal kaygıları ve anlam arayışını yüzeysel hale getirir.

Özdeşlik ve Ayrım

Kitapta yer alan “Özdeşlik ve Ayrım” bölümü, Heidegger’in teknolojik dönüşüm sürecinde ortaya çıkan varoluşsal problemleri ele almaktadır.

Özdeşlik kavramı, varoluşun belirli bir formata veya yapıya sıkışmasını ifade ederken, teknoloji, varoluşsal anlayışımızı daraltarak, varlığın tüm yönlerinin göz ardı edilmesine yol açmaktadır. 

Ayrım, özdeşliğin tamamlanmamış ve eksik yönlerini temsil etmektedir. Heidegger, ayrım kavramını kullanarak, teknolojinin varoluşsal anlayışımızı nasıl sınırladığını ve yüzeysel hale getirdiğini incelemektedir. Bu eksiklik, teknolojinin etkilerinin daha derinlemesine anlaşılmasına yönelik bir çağrı niteliğindedir. 

Heidegger’in Felsefi Yaklaşımı

Heidegger’in felsefesi, varlık ve teknoloji arasındaki ilişkiyi derinlemesine inceler. “Varlık ve Zaman” adlı başyapıtında, varlığın anlamını insan deneyiminin merkezine koymakta ve teknolojinin bu anlam üzerindeki etkilerini sorgulamaktadır. 

Heidegger, varlığın anlamının geleneksel felsefi yaklaşımlar tarafından yeterince derinlemesine ele alınmadığını savunur. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder