OSMANLI'DAN GÜNÜMÜZE TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİ
İLK İLİŞKİ KORSAN SALDIRILARI, TİCARET ANLAŞMALARI VE AMERİKA'NIN SAVAŞ GEMİSİ SATMASIYLA BAŞLADI
ENVER PAŞA, ROBERT KOLEJ AÇILIŞINDAN
BAYAR'IN 52 GÜNLÜK ABD GEZİSİNE
ÇUVAL KRİZİNDEN OBAMA'NIN MECLİS'TE KONUŞMASINA
NEVİN BİLGİN
Osmanlı İmparatorluğu’ndan günümüze uzanan Türk-Amerikan ilişkileri, tarihin farklı dönemlerinde önemli değişim ve gelişmelere sahne olmuştur. İki ülke arasındaki ilk resmi temas, 1830 yılında imzalanan Ticaret ve Seyr-i Sefain Antlaşması ile gerçekleşmiştir. Bu antlaşma, Türkiye ile ABD arasında ticari ve diplomatik ilişkilerin temelini atmıştır.
yüzyılın başlarında Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşü ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuyla birlikte bu ilişkiler yeniden şekillenmiştir. Mustafa Kemal Atatürk döneminde, Türkiye'nin modernleşme ve batılılaşma çabalarına ABD’nin sağladığı destek önemli bir rol oynamıştır.
II. Dünya Savaşı sonrası dönemde, Soğuk Savaş’ın etkisiyle Türkiye’nin NATO’ya katılımı ve Batı Bloku ile entegrasyonu, Türk-Amerikan ilişkilerini daha da güçlendirmiştir. Adnan Menderes döneminde ise, ABD ile ekonomik ve askeri işbirliği artmış, ilişkiler yeni bir ivme kazanmıştır. Soğuk Savaş sonrası dönemde, bu işbirlikleri daha da derinleşmiştir.
Günümüzde, iki ülke arasında ticaret, savunma ve diplomasi alanlarında geniş kapsamlı işbirlikleri ve stratejik ortaklıklar devam etmektedir. Bu ilişkilerin dinamik yapısı, zaman zaman yaşanan siyasi gerilimlere rağmen, ortak çıkarlar doğrultusunda güçlü kalmayı başarmıştır. Türk-Amerikan ilişkileri, tarihsel derinlikleri ve çok boyutlu yapısıyla, uluslararası arenada önemli bir yere sahiptir.
Korsan Saldırılarıyla Başladı
Osmanlı İmparatorluğu ile ABD arasındaki ticaret, Akdeniz'deki korsan saldırıları nedeniyle sekteye uğrayınca, ABD Osmanlı ile diplomatik ilişkiler kurma çabasına girişti. ABD’nin önde gelen kurucu liderlerinden olan Benjamin Franklin, Thomas Jefferson ve John Adams’ın yer aldığı heyet, Osmanlı devletinin Kuzey Afrika eyaletleriyle anlaşmalar yapılması için görevlendirildi ve 1796-1797 yıllarında ticari anlaşmalar imzalandı. Bu anlaşmalar, Osmanlı ile ABD arasındaki ilk resmi ticaret ilişkilerini başlattı ve ABD, İzmir, İstanbul ve Lübnan gibi Osmanlı şehirlerine konsolos atamaları gerçekleştirdi.
Osmanlı Donanmasının Yakılması ve ABD ile Yakınlaşma
1827'de Navarin Deniz Savaşı’nda Osmanlı donanmasının Avrupa donanmaları tarafından yakılması, Osmanlı’nın ABD’ye olan ilgisini arttırdı. Amerikan ticaret gemilerinin Boğazlar’dan serbest geçişi, gümrük indirimleri ve hukuki anlaşmalar yapılması bu dönemin önemli gelişmelerindendi. ABD’nin Osmanlı’ya savaş gemileri satması ve Amerikalı mühendislerin Osmanlı tersanelerinde çalışması, iki ülke arasındaki ticari ve teknik işbirliğini derinleştirdi.
Misyonerlik Faaliyetleri ve Osmanlı Topraklarındaki Gerilimler
1830’da imzalanan Ticaret ve Seyr-i Sefain Antlaşması ile ABD misyonerleri Osmanlı topraklarında faaliyet göstermeye başladı. Ancak bu durum, Osmanlı Devleti açısından bazı zorlukları da beraberinde getirdi; misyonerlerin yerel halka yönelik çalışmaları, özellikle Ermeni ve Rum toplumları üzerinde etkili oldu.
Osmanlı, Amerika ve Avrupalı devletlerin desteğiyle artan milliyetçilik hareketlerine karşı itidalli bir politika izlemeye çalışsa da, misyoner faaliyetleri ilerleyen dönemde Osmanlı’nın parçalanmasında rol oynadı. Amerikan misyoner okullarının çoğalması ve Ermeni meselesine ABD’nin müdahil olması, Osmanlı ile ABD arasında gerginlikleri artırdı.
İttihat ve Terakki’nin Amerika Politikasında Dönüm Noktası
II. Meşrutiyet döneminde İttihat ve Terakki, ABD’yi kendi tarafına çekmeye çalıştı. 1914'te Enver Paşa, kardeşinin de öğrenim gördüğü Robert Koleji'ndeki açılış törenine katılarak bu ilişkilere sembolik bir önem atfetti. Ancak I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı’nın ABD’ye savaş ilan etmesi, diplomatik ilişkilerin kopmasına yol açtı. Paris Barış Konferansı’nda, ABD Başkanı Wilson’ın İzmir’e Yunanlıların çıkmasına destek vermesi, Osmanlı topraklarının paylaşımı konusundaki Batılı devletlerin planlarını gözler önüne serdi.
Kurtuluş Savaşı ve ABD’nin İşgal Güçlerine Desteği
Kurtuluş Savaşı sırasında ABD, işgalci güçlere donanmasıyla destek verdi. Tarafsız olduğunu iddia etmesine rağmen Samsun gibi kıyı şehirleri Amerikan gemilerince bombalandı. Ayrıca, İttihat ve Terakki yönetimi tarafından kaldırılan kapitülasyonların devamı için İstanbul’daki İngiliz, Fransız ve İtalyan Yüksek Komiserlerinin Türk yönetimine verdikleri nota ABD tarafından desteklendi.
1919-1927 arasında Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti’nde Amerikan Yüksek Komiseri olarak görev yapan Amiral Bristol de ilişkilerde etkili bir rol oynadı. Türkiye Cumhuriyeti kurulurken ABD ile ekonomik bağları güçlendirmek isteyen TBMM, 1923'te Chester Teşvikleri yasasını kabul ederek, Amerikan şirketlerini Türkiye’de yatırıma teşvik etti.
Kaynak: Wikipedia
Cumhuriyet Dönemi ve Chester İmtiyazı ile Ekonomik Yakınlaşma
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte TBMM ve yeni hükümet, ABD ile ekonomik ilişkilerini güçlendirmek amacıyla adımlar attı. 10 Nisan 1923'te Türkiye Büyük Millet Meclisi ile Ottoman-American Development Company arasında "Chester İmtiyazı" adıyla bilinen bir anlaşma imzalandı. Projenin amacı, Osmanlı topraklarında demiryolu hatlarını genişletmek ve petrol kaynaklarını geliştirmekti. Amerikan donanmasından Amiral Colby Mitchell Chester’in adıyla anılan bu proje, Osmanlı İmparatorluğu'nun modernleşme ve ekonomik kalkınmasına destek sağlamak amacıyla başlatıldı. Ancak, Amerika Birleşik Devletleri Senatosu'nun anlaşmayı onaylamaması ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 18 Ağustos 1923'te bu imtiyazı iptal etmesi nedeniyle proje uygulanamadı.
Cumhuriyet Dönemi Türk-Amerikan İlişkileri
Cumhuriyet döneminde Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki ilk resmi diplomatik ilişki, Lozan Barış Konferansı sırasında, 6 Ağustos 1923’te imzalanan ikili anlaşmayla kuruldu. Bu anlaşma, iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin devletler hukuku çerçevesinde düzenlenmesini, konsoloslukların açılmasını ve Osmanlı döneminden kalma kapitülasyonların kaldırılmasını öngörüyordu. Ancak, ABD Senatosu’ndaki Ermeni Sorunu, Türkiye’deki Amerikan okullarının durumu ve azınlıkların korunması gibi hassas konular nedeniyle anlaşma onaylanmadı; bu nedenle Türkiye Büyük Millet Meclisi de anlaşmayı onaylamadı.
Geçici olarak düzenlenen Amerikan-Türk ilişkileri, 24 Aralık 1923’te iki ülke vatandaşlarının hak ve çıkarlarına ilişkin bir nota alışverişi ile sürdürüldü. Ardından, 20 Temmuz 1926’da ticari ilişkileri düzenleyen bir diğer nota alışverişi yapıldı. İlişkiler, 17 Şubat 1927’deki nota değişimiyle "modus vivendi" olarak tanımlanan geçici bir anlaşma çerçevesinde normalleşti ve olağan diplomatik düzene kavuştu.
Soğuk Savaş yıllarında ise bu ilişki yeni bir evreye girerek Türkiye ve ABD arasında daha sıkı siyasi ve askeri iş birliğinin temelleri atıldı.
Soğuk Savaş'tan Günümüze
Türkiye, II. Dünya Savaşı'nın son dönemlerinde Amerika Birleşik Devletleri ve müttefikleri yanında yer alarak Almanya'ya savaş ilan etti. Bu dönemde başlayan Soğuk Savaş ile birlikte Türkiye, ABD ve Sovyetler Birliği arasında denge kurmaya çalıştı. 1947'de ABD, Truman Doktrini kapsamında Türkiye'ye ekonomik ve askeri yardım yapmayı onayladı. Sovyet lideri Stalin'in Türkiye'den toprak talebinde bulunması, Türkiye'nin Batı ile daha güçlü bir ilişki kurmasını zorunlu kıldı; bu bağlamda Türkiye 1952'de NATO'ya üye oldu ve 1954'te ABD’nin İncirlik Hava Üssü'nü kurmasına izin verildi.
Adnan Menderes döneminde (1950-1960) Türkiye-ABD ilişkileri, ülkenin uluslararası konumunu güçlendiren önemli gelişmelere sahne olmuştur. Menderes, Türkiye'nin başbakanı olarak, ABD ile ilişkileri derinleştirmeye yönelik birçok adım atmıştır. İşte bu dönemdeki bazı önemli noktalar:
1. NATO Üyeliği
1952 yılında Türkiye, NATO’ya üye oldu. Bu üyelik, Türkiye’nin Batı bloğuyla daha yakın ilişkiler kurmasını sağladı ve ülkenin güvenliğini artıran bir adım olarak değerlendirildi.
2. Marshall Planı
Türkiye, Marshall Planı kapsamında önemli ekonomik yardımlar aldı. Bu destek, Türkiye’nin ekonomik kalkınmasına yönelik adımlar atmasını sağladı ve ülkenin sanayileşmesine katkıda bulundu.
3. Resmi Ziyaretler
Menderes, 1954 ve 1959 yıllarında ABD’ye resmi ziyaretler gerçekleştirdi. Bu ziyaretler, iki ülke arasındaki dostluk ve işbirliği bağlarını güçlendirdi ve karşılıklı anlayışı pekiştirdi.
4. Ekonomik ve Askeri Destek
ABD, Türkiye’ye hem ekonomik hem de askeri destek sağladı. Bu destek, Türkiye’nin ekonomik krizden kurtulmasına ve askeri kapasitesini artırmasına yardımcı oldu.
Bu dönem, Türkiye’nin Batı dünyasına daha yakınlaşmasının ve ekonomik kalkınmasının önemli bir aşaması olarak kabul edilmektedir. Menderes’in liderliği altında atılan bu adımlar, Türkiye’nin uluslararası arenada daha etkili bir aktör haline gelmesine katkıda bulunmuştur.
Bayar, ABD Kongresi'nde konuşurken. Kaynak: Wikipedia
Celal Bayar'ın 52 Günlük Gezisi
Celal Bayar, 1954 yılında ABD’ye gerçekleştirdiği 52 günlük ziyaretiyle Türkiye-ABD ilişkilerine önemli katkılarda bulunmuştur. Bu ziyaret, bazı kesimler tarafından emperyalist ülkelerin Türkiye’ye "keyif yaptırma" gezisi olarak nitelendirilmiştir. Bayar ve beraberindekiler, İngiltere’den gemiyle Amerika’ya seyahat etmiştir.
Ziyaret boyunca Amerika Birleşik Devletleri’nde büyük bir ilgiyle karşılanmış, özellikle Washington’da yapılan resmi törenlerde önemli onurlar kazanmıştır. Bayar, bu törenlerde ABD’nin en yüksek madalyası olan Liyakat Madalyası ile ödüllendirilmiştir.
Bayar'ın bu gezisi, Türkiye ile ABD arasındaki dostluğu ve işbirliğini pekiştirerek, iki ülkenin ilişkilerinin güçlendirilmesinde önemli bir rol oynamıştır. Bu ziyaret, dönemin uluslararası politik atmosferinde Türkiye'nin konumunu daha da sağlamlaştırmıştır.
İlk Gerilimler ve Johnson Mektubu
1960'larda Türkiye-ABD ilişkilerinde gerginlikler yaşanmaya başladı. Küba Füze Krizi sırasında ABD’nin Türkiye’deki askeri varlığı hakkında Sovyetler ile pazarlık yapması ve ardından 1964 yılında dönemin ABD Başkanı Lyndon Johnson’ın Başbakan İsmet İnönü'ye gönderdiği, NATO'nun Türkiye'yi desteklemeyeceğini belirten Johnson Mektubu, ilişkileri gerdi. Bu mektup, Türkiye'de NATO'dan ayrılma çağrılarına neden oldu.
Kıbrıs Sorunu ve Ambargo Dönemi
1974 Kıbrıs Harekâtı sonrasında ABD, Türkiye'ye askeri ambargo uyguladı. Bu ambargo, Türkiye’nin savunma sanayisini güçlendirme ve kendi askeri ihtiyaçlarını karşılayacak altyapıyı kurma kararını tetikledi; ASELSAN ve ROKETSAN gibi savunma sanayi şirketleri bu dönemde kuruldu. Ambargo, 1978’de ABD Kongresi tarafından kaldırıldı; ancak ilişkilerdeki soğukluk uzun süre devam etti.
Özal ve Bush Boğaz Turu, kaynak: Wikipedia
1980-1990'lı Yıllarda İşbirliği ve Körfez Savaşı
1980’lerde ABD ile ilişkiler yeniden olumlu yönde gelişmeye başladı. Turgut Özal döneminde Türkiye, ABD ile yakın işbirliği içinde hareket etti; özellikle Körfez Savaşı’nda ABD’ye destek verdi. Ancak Kıbrıs ve Ermeni meselesi gibi konular ilişkilerde bazı sorunlar yarattı.
Irak Savaşı ve Çuval Krizi
11 Eylül saldırıları sonrası Türkiye, ABD’ye terörle mücadelede destek sağladı; ancak 2003'te ABD'nin Irak'ı işgal etme isteği, Türk kamuoyunda büyük tepkiye yol açtı. TBMM, ABD'nin Türk topraklarını kullanma talebini reddetti. Bu olay ve 2003'te Süleymaniye’de Türk askerlerinin başına çuval geçirilmesi, ilişkileri daha da gerdi.
Obama, TBMM konuştu. 2009 Kaynak: WikipediaFilistin Sorunu ve PYD/YPG Krizi
ABD’nin İsrail yanlısı politikaları Türkiye’yi Filistin tarafında konumlandırdı. 2010'lu yıllarda ise ABD’nin PYD/YPG ile olan işbirliği, Türkiye-ABD ilişkilerinde başka bir gerilim kaynağı oldu. Türkiye, YPG'yi PKK ile eşdeğer bir tehdit olarak görürken, ABD YPG'yi IŞİD'e karşı müttefik olarak desteklemeye devam etti.
Fethullah Gülen'in İadesi Talebi ve Vize Krizi
2016 darbe girişiminden sonra Türkiye, ABD’de yaşayan FETö Elebaşı Fethullah Gülen'in iadesini talep etti; ancak ABD'den bu talebe olumlu yanıt gelmedi. 2017'de yaşanan vize krizi, iki ülke arasındaki sorunları daha da derinleştirdi.
Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi alımı, Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki ilişkilerde önemli bir kriz yarattı. S-400'lerin NATO sistemleriyle uyumsuzluğu nedeniyle ABD, Türkiye’nin bu sistemi almasına şiddetle karşı çıktı. Özellikle ABD, Türkiye’nin bu anlaşmayı iptal etmesi için çeşitli baskılar uyguladı ve Türkiye'nin F-35 programından çıkarılacağını duyurdu.
2019 yılında Türkiye, S-400 bataryalarının teslimatını aldı ve bu, ABD'nin Türkiye'ye yaptırım uygulama kararına yol açtı. Bu yaptırımlar, CAATSA (Amerika’nın Hasımlarıyla Yaptırım Yoluyla Mücadele Etme Yasası) kapsamında uygulandı ve Türkiye Savunma Sanayii Başkanlığı ile bazı yetkililere yönelik ekonomik yaptırımları içeriyordu.
Kaynakça:
Bulut, Semih, Atatürk Dönemi Türkiye ABD İliişkileri (1923-1938)
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ankuayd/issue/42248/508275?form=MG0AV3
https://tr.wikipedia.org/wiki/Amerika_Birle%C5%9Fik_Devletleri-T%C3%BCrkiye_ili%C5%9Fkileri
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/618966
https://dergipark.org.tr/tr/pub/birtop/issue/29437/315329?form=MG0AV3
https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/demokrat-parti-donemi-turkiye-abd-iliskileri/?form=MG0AV3
https://www.kocaeligazetesi.com.tr/makale/19543555/mtanzer-unal/celal-bayarin-52-gunluk-abd-gezisi-ne-anlama-geliyor?form=MG0AV3
https://www.youtube.com/watch?v=rpposic9Mow&form=MG0AV3
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder