TÜKETİM TİYATROSUNDA KAYBOLAN DÜĞÜNLER
RÜKÜŞLÜKTE ZİRVEYE OYNAYAN BİR TOPLUM
GARİP GÖZLÜKLER, MARKALI TAKILAR, İSTEK MENÜLERİ, İSTEME KAHVELERİ, TÜYLÜ KINA GECELERİ, GARİP DANSLAR, İÇ ÇAMAŞIRI FIRLATMALAR
NEVİN BİLGİN
Modern toplumun elinde bir oyuncak haline gelen düğünler, eskiden bir kutlama, bir birliktelik ifadesi, geleneklerin yeniden yaşandığı ve ailelerin birbirine kenetlendiği anlar olarak görülürdü. Bugün ise tüketim kültürünün acımasız pençesine düşmüş, gösteriş meraklısı birer tiyatro sahnesine dönüşmüş durumda. Sanki herkes birbirine üstün gelmeye, daha rüküş, daha gösterişli bir düğünle bir diğerini geçmeye çalışıyor.
Düğünlerin başlangıcı olan kız isteme törenlerinden başlıyor bu çürüme. Eskiden ailelerin samimi bir tanışma ve hayırlı bir birlikteliğin başlangıcını kutladığı anlar, artık adeta bir pazarlık masasına dönüştü. Markalı çeyiz listeleri, lüks ev ve arabalar, altın takı siparişleri… Sanki bir yaşam kurmak değil, adeta bir tüketim ritüeli haline geldi. Ne kadar gösterişli, ne kadar pahalıysa, o kadar değerli sayılıyor.
Kına geceleri desen, tam bir karnavala dönmüş durumda. Eskiden duygusal, anlam yüklü bir veda ritüeli olan bu geceler, şimdi abartılı kostümler, yapay gülüşler ve rüküşlükte sınır tanımayan şovlarla dolu. Gelin ve arkadaşları, garip gözlükler takıp saçma sapan pozlar verirken, fotoğraf makineleri de bu anlamsız anları ölümsüzleştiriyor. Sosyal medyada yer almak için yapılan bu gösteri, samimiyetsizliğin doruk noktasını simgeliyor.
Düğünlerdeki takı törenlerine ne demeli? Altınların, bileziklerin sergilendiği, herkesin birbirine hava atma yarışına girdiği bir gösteri. Takılar artık kafeslerde, cam kutuların içinde sergileniyor. Sanki maddiyatın, gösterişin kutsandığı bir tapınak gibi. Bu garip gösterilerin, takıların, evlerin ve arabaların talep edilmesinin altında yatan şey nedir? Toplumun kültürel değerlerini kaybedip tüketim kültürüne esir olması mı?
Danslar bile bu gösterişin bir parçası haline geldi. Düğünlerde sergilenen garip dans figürleri, hatta iç çamaşırlarını çıkarıp atanlar… Her şey, herkesin izleyici olduğu bir sahnede yer almak için yapılıyor. Oysaki bir zamanlar bu danslar, iki insanın birlikteliğini kutlamak için yapılırdı, şimdi ise gösterinin bir parçası.
Toplumun seviyesizleşmesi, kültürel değerlerin yitirilmesi, tüketim kültürünün bir oyuncağı haline gelmemizin bir sonucudur bu. Okumuşu da okumamışı da aynı gösteriş peşinde koşuyor. Herkes, kendi yaşamını başkalarına pazarlamak, sosyal medyada yer almak için bu rüküşlüğü tekrarlıyor. Her düğün bir öncekinin abartılı bir versiyonu oluyor. Gözlerimizle izlediğimiz bu gösteri, aslında toplumun ne kadar çürüdüğünün, ne kadar sığlaştığının bir yansıması.
Belki de sormamız gereken soru şu: Gerçekten neyi kutluyoruz? Bir ömrü paylaşmayı mı, yoksa maddiyatın ve tüketim kültürünün zaferini mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder