16 Kasım 2024 Cumartesi


TÜKETİM TOPLUMUNUN PSİKOLOJİK ÇARKI NASIL DÖNÜYOR

PROPAGANDA, REKLAM VE BAĞIMLILIĞIN KARANLIK YÜZÜ

EN ESKİ PROPAGANDAYI PEYGAMBERLER YAPIYORDU

Propagandada kullanılan bazı etkili yöntemler: 

Tekrarlama: Mesajlar sıkça tekrarlanarak, hedef kitlenin zihninde kalıcı hale getirilir.

Duygusal Çekicilik: Propaganda, duygusal bağlar kurarak, kitlelerin empati ve bağlılık hissetmelerini sağlar.

Görsel ve İşitsel Uyarıcılar: Güçlü görseller, müzik ve ses efektleri ile mesajların etkisi artırılır.

Mesajın Stratejik Sunumu: Mesajlar, duygusal ve mantıksal açıdan ikna edici olacak şekilde sunulur.




NEVİN BİLGİN 

Tüketim toplumu, bireylerin toplumsal katmanlar içindeki yerini belirleyen bir özellik taşır. Tüketim, yalnızca bir ihtiyaç karşılama biçimi değil, aynı zamanda sosyal statü belirleyici bir araçtır. İnsanlar, özellikle yüz yüze ilişkiler kuramadıkları ya da karşılıklı bilgi sahibi olamadıkları toplumlarda, kendilerini belirli bir sosyal katmanda yer almak isterler. Bu nedenle, toplumsal kabul görme arayışı, kişilerin belli tüketim normlarını benimsemelerine yol açar. Birçok birey, başkalarıyla benzer tüketim biçimlerini takip ederek, kendilerini belirli bir toplumsal statüye ait hissederler. Bu bağlamda tüketim, bir anlamda sosyal kimliğin inşa edilmesinde kritik bir rol oynar. Tüketim nesneleri, bireylere yalnızca maddi değil, aynı zamanda sosyal bir kimlik de kazandırır.

Tüketim Toplumu ve Özellikleri

Toplumsal Katmanlaşma:

İnsanlar, yüz yüze ilişki kuramadıkları veya karşılıklı olarak bilgi sahibi olmadıkları toplumlarda, belirli bir sosyal katmana dahil görünmek isterler. Bu yüzden, tüketim normlarını benimserler ve bu normlara uygun tüketim biçimleri geliştirirler. Bu, bireylerin dışarıya karşı "nereye ait olduklarını" göstermek için tükettikleri bir sosyal göstergeye dönüşür.


Refah ve Tüketim:

Kapitalist toplumlarda, refah göstergesi olarak yoğun tüketim öne çıkar. Bireylerin en fazla para kazanması ve tüketmesi, toplumsal başarı ve statülerini belirleyen önemli faktörlerdir. Bu durum, bireyleri düşünmekten ve yaratmaktan alıkoyarak, onları sürekli olarak tüketim içinde bir döngüye hapseder. Bu kısır döngü, bireylerin yalnızca dışsal başarılarla tanınmalarını sağlar ve özgür iradelerini zayıflatır.


Üretkenlik ve Rasyonalizm:

Kapitalist sistemin ideolojisi, üretkenliği ve rasyonalizmi yüceltir. İnsanlar, makinelerin bir parçası haline gelir ya da üretim ve tüketim araçlarına dönüşür. Bu da toplumun organizasyon biçimini şekillendirir ve bireyleri hem tüketici hem de üretici olarak birbirine bağlı hale getirir.


Tüketimin Anlamı:

Tüketim, insanların özgürlüklerini kısıtlamaz gibi görünse de aslında onları sürekli olarak tüketime yönlendirir. Zaman, mekân, eğlence ve cinsellik gibi unsurlar, metalaştırılarak tüketime tabi tutulur. Tüketim, bir yönüyle bireyleri daha pasif hale getirirken, diğer yönüyle de sürekli yenilik arayışıyla onları daha fazla tüketime bağımlı hale getirir.



Kitle İletişim Araçlarının Rolü ve Propaganda

Kitle iletişim araçları, tüketim toplumunun oluşumunda ve sürdürülmesinde kritik bir rol oynar. Bu araçlar, bireylerin algılarını şekillendirir ve onların tüketim davranışlarını etkiler. Televizyon, radyo, internet ve sosyal medya gibi araçlar, bireyleri sürekli daha fazla tüketime yönlendirirken, aynı zamanda daha "yeterli" ve "başarılı" olmak için daha fazla harcama yapmaya teşvik eder.


Kitle İletişim Araçları ve Propaganda:

Propaganda, belirli bir düşünce veya mesajı geniş kitlelere iletmek ve bu kitlelerin tutum ve davranışlarını etkilemek için kullanılan stratejik bir iletişim yöntemidir. Bu süreçte, bireylerin ve grupların tepkilerinin, propaganda yapanın amaçlarına uygun olacağı umulur. Propaganda yapmanın en etkili yollarından biri, kitle iletişim araçlarını kullanmaktır. Televizyon, radyo, gazete, internet ve sosyal medya gibi araçlar aracılığıyla geniş kitlelere ulaşılır. Propagandada kullanılan mesajlar, duygusal ve mantıksal açıdan ikna edici olacak şekilde sunulur.


Tarihi Gelişim: Peygamberlerden Fransız İhtilali'ne

Enformasyonun tarihi, çeşitli toplumlarda belirli düşünce ve mesajların yayılmasında kullanılan araçların evrimini gösterir. Peygamberler dönemi, mucizelerle ilgili haberlerin duyurulması, kitleleri etkileme amacı güdüyordu. Eski çağlarda, dikilitaşlar, taş tabletler ve papirüs gibi materyaller, halkı bilgilendirmek için kullanılıyordu. Orta Çağ'da, İngiltere'de ticari ve mali haberler el yazması kağıtlarla dağıtılmaya başlanmıştı. Rönesans'la birlikte baskı teknolojisinin gelişmesi, halkı etkilemek için yeni fırsatlar sunmuştu. 17. yüzyılda basının gelişmesi, özellikle Fransız İhtilali'nde enformasyonun etkin kullanımı açısından önemli bir rol oynamıştır.

Enformasyonun Tarihsel Gelişimi

Peygamberler Dönemi:

Mucizelerle ilgili haber dolaşımı sağlanmıştır.

Eski Çağlarda:

Buyruklar, dikilitaşlar, taş tabletler, papirüs ve parşömen el yazmalarıyla bilgi dolaşımı sağlanmıştır.

Orta Çağ:İngiltere'de ticari ve mali haberler el yazması kağıtlarla dağıtılmıştır.

Rönesans ve Sonrası: Baskı teknolojisinin gelişmesiyle tek yaprak kağıtlar kullanılmaya başlanmıştır.

İlk gazeteler 1631'de Paris'te, 1665'te Londra'da ve 1673'te ABD'de yayınlanmıştır.

Aydınlanma Dönemi:

Voltaire ve Grimm, enformasyonu tartışmanın bir parçası olarak kullanmış ve aydınlatma işlevi eklemişlerdir.

Enformasyonun etkin kullanımı, 1789 Fransız Devrimi'nin oluşumunda önemli bir rol oynamıştır.

İnsan Hakları ve Enformasyon

İnsan Hakları Bildirisi'nin 11. Maddesi:

Düşünce ve kanaatlerin serbestçe iletilmesi, insanın temel hak ve özgürlüklerinden biri olarak kabul edilmiştir.

Propaganda Yöntemleri:

Propagandada kullanılan bazı etkili yöntemler şunlardır:

Tekrarlama: Mesajlar sıkça tekrarlanarak, hedef kitlenin zihninde kalıcı hale getirilir.

Duygusal Çekicilik: Propaganda, duygusal bağlar kurarak, kitlelerin empati ve bağlılık hissetmelerini sağlar.

Görsel ve İşitsel Uyarıcılar: Güçlü görseller, müzik ve ses efektleri ile mesajların etkisi artırılır.

Mesajın Stratejik Sunumu: Mesajlar, duygusal ve mantıksal açıdan ikna edici olacak şekilde sunulur.

Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi ve Tüketim

Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi, insanların temel ihtiyaçlardan daha üst düzey ihtiyaçlara doğru bir yol izlediğini öne sürer. Bu hiyerarşinin beş temel basamağı vardır:


Fizyolojik İhtiyaçlar: Su, yiyecek, barınma gibi temel yaşam ihtiyaçları.

Güvenlik İhtiyaçları: Fiziksel ve duygusal güvenlik, iş güvenliği.

Ait Olma ve Sevgi İhtiyacı: Aile, arkadaşlar, topluluk içinde kabul edilme arayışı.

Saygı İhtiyacı: Statü, prestij, başarı.

Kendini Gerçekleştirme İhtiyacı: Kişisel potansiyelin tam anlamıyla kullanılması.

Tüketim toplumu, bu hiyerarşinin özellikle 3. ve 4. basamağında sıkça görünür. İnsanlar, ait olma ve sevgi ihtiyaçlarını karşılamak için toplumun sunduğu tüketim normlarını benimserler. Örneğin, belirli markalarla özdeşleşme, bireylerin bir grup içinde kabul edilme isteğiyle ilişkilidir. Ayrıca, statüye ulaşma arayışı, lüks tüketim mallarının satın alınmasıyla da bağlantılıdır. Maslow’un bu teorisi, kapitalist toplumda bireylerin sosyal kabul görme ve prestij kazanma ihtiyacının nasıl ticaretle birleştiğini, tüketim nesnelerinin nasıl bir kimlik aracı haline geldiğini açıklar.


Bağımlılık Kuramı ve Dünya-Sistem Teorisi

Bağımlılık Kuramı, gelişmekte olan ülkelerin, gelişmiş ülkelerin ekonomik ihtiyaçlarına hizmet eden bir yapı içinde yer aldığını savunur. Bu nedenle, gelişmekte olan ülkeler, ekonomik ve siyasi bağımsızlıklarını kaybederek gelişmiş ülkelere bağımlı hale gelirler. Dünya-Sistem Teorisi ise, Immanuel Wallerstein tarafından geliştirilen ve dünyayı merkez, yarı-periferik ve periferik bölgelere ayıran bir yaklaşımdır. Merkez ülkeler zenginleşirken, periferik ülkeler düşük teknoloji ve hammadde üretimine dayalı olarak ekonomik olarak bağımlı hale gelir.

Bireylerin Rolü ve Bağımlılık

Bağımlılık kuramı ve dünya-sistem teorisine göre, bireyler genellikle pasif bir role sahiptirler. Bireylerin yaşamları, küresel kapitalist sistemin dışsal dinamikleri tarafından şekillendirilir. Bireyler, kendi seçimleri ve tercihleri yerine, sistemin dıştan belirlenen kurallarına ve yapılarına bağımlı hale gelirler. Bu noktada, toplumların bu yapı içerisinde nasıl bir kimlik oluşturduğunu ve kişisel bağımlılığın nasıl kurumsal bir yapıya dönüştüğünü görmek mümkündür.

Kaynakça: 

İnceoğlu, Metin, Güdüleme Yöntemleri
İnceğlu, Metin, Tutum, Algı İletişim

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder