27 Aralık 2024 Cuma

 


KÖTÜLÜĞÜN SIRADANLIĞI

ARENDT, FREUD VE JUNG'IN GÖRÜŞLERİ


                                     Hannah Arendt


Nevin BİLGİN 

Siyaset Bilimci ve filozof Hannah Arendt’in “kötülüğün sıradanlığı” anlayışı, kötülüğün insan doğasındaki sıradanlaşma sürecini anlamak için önemli bir kavramdır. Kötülük neden bu kadar yaygın ve sıradandır?

Eichmann ve Kötülüğün Sıradanlığı

Adolf Eichmann, Nazi Almanyası'nın en önemli figürlerinden biri olarak, milyonlarca Yahudi'nin ölümünden sorumlu bürokratik emirleri veren biridir. Arendt, Eichmann'ı sıradan bir bürokrat olarak tanımlar; Eichmann, emirleri sorgulamadan yerine getirir ve kişisel olarak antisemitik bir motivasyona sahip değildir. Arendt, Eichmann'ın bu tutumunu "kötülüğün sıradanlığı" olarak adlandırır. Bu kavram, kötülüğün olağanüstü kötü niyetli bireylerden değil, sıradan insanların düşünce eksikliği ve itaatkârlığından kaynaklanabileceğini vurgular.



Kötülük, İnsanın Varoluşsal Parçası

Vladimir Jankélévitch’in “ontolojik kötülük” düşüncesi, kötülüğün insanın varoluşsal bir parçası olduğunu savunur. Jankélévitch, kötülüğün sadece bireyin niyetinden bağımsız olarak değerlendirilemeyeceğini, failin niyetinin eylemle koparılamayacak bir bağlantısı olduğunu ileri sürer. Ona göre, kötülük, insanın temel varoluşsal durumlarından biridir ve bu nedenle niyet ve eylem ayrılmaz bir bütündür.



Freud'un Görüşleri

Sigmund Freud, insan doğasının karmaşıklığını ve bilinçaltı süreçlerin önemini vurgulayan bir yaklaşıma sahiptir:

İd, Ego ve Süperego: Freud, insan zihninin üç bileşenden oluştuğunu ileri sürer: İd (ilkel ve içgüdüsel dürtüler), Ego (gerçeklikle başa çıkan bilinçli yapı) ve Süperego (ahlaki değerler ve normlar). Kötülük, id'in güçlü dürtüleri ile ego ve süperego arasındaki çatışmalar sonucunda ortaya çıkabilir.

Ölüm Dürtüsü (Thanatos): Freud, insanlarda yaşam dürtüsü (Eros) ve ölüm dürtüsü (Thanatos) olmak üzere iki temel dürtünün bulunduğunu savunur. Thanatos, yıkıcı ve agresif eğilimleri içerir ve kötülüğün kaynağı olarak görülebilir.

Psikoseksüel Gelişim: Freud'a göre, çocukluk döneminde yaşanan çatışmalar ve bastırılmış arzular, bireyin yetişkinlikteki davranışlarını ve kötülük eğilimlerini şekillendirir.

Jung'un Görüşleri

Carl Jung, Freud'un öğrencisi ve meslektaşı olarak başlamış, ancak daha sonra kendi teorilerini geliştirmiştir:

Kollektif Bilinçdışı: Jung, insan zihninin bilinçdışı kısmında ortak arketipler ve semboller barındırdığını savunur. Kötülük, bu arketiplerin olumsuz yönleriyle bağlantılı olabilir.

Gölge Arketipi: Jung'a göre, her bireyin bilinçaltında gölge adı verilen karanlık bir yan bulunur. Gölge, bireyin kabul etmediği ve bastırdığı olumsuz özellikleri içerir. Kötülük, bu gölgenin bilinçdışı olarak ortaya çıkmasıyla ilişkilidir.

Bireyleşme Süreci: Jung, bireyleşme sürecinin, bireyin gölgesiyle yüzleşmesi ve onu entegre etmesi gerektiğini savunur. Bu süreçte başarısız olan bireyler, kendi gölgelerinin etkisi altında kalarak kötülük yapabilirler.

Kötülüğün Sıradanlaşmasının Nedenleri

Kötülüğün sıradanlaşması, çeşitli sosyal, psikolojik ve kültürel nedenlerle açıklanabilir:

Adaletsizlik: Adaletsiz bir toplum düzeni, bireylerin haksızlıkları normalleştirmesine ve adaletsiz uygulamalara kayıtsız kalmasına neden olabilir. Bu, kötülüğün sıradanlaşmasına zemin hazırlar.

Eğitimsizlik: Eğitim eksikliği, bireylerin eleştirel düşünme yeteneklerini zayıflatır ve onları otoritelere itaatkar hale getirir. Eleştirel düşünme eksikliği, bireylerin kendi eylemlerini ve çevrelerini sorgulamalarını engeller.

Ahlaksızlık: Toplumda ahlaki değerlerin zayıflaması, bireylerin etik ve ahlaki rehberlikten yoksun kalmasına yol açar. Bu, bireylerin haksızlık ve kötülük yapmasını kolaylaştırır.

Sosyal ve Kültürel Normlar: Toplumdaki normlar ve kültürel değerler, bireylerin eylemlerini şekillendirir. Toplumun kabul ettiği normlar, bireylerin kötülük yapmasını meşrulaştırabilir.

Modern Toplumda Erdemin Zorlukları

Modern toplumda, erdemli ve ahlaklı olmanın giderek daha zor hale geldiği bir düzen ortaya çıkmaktadır. Yolsuzluk ve ahlaksız davranışlar arttıkça, dürüst ve ahlaklı kalmaya çalışan bireyler, toplumda saf ve salak olarak görülme riskiyle karşı karşıya kalır. Bu durum, erdemli olmanın cezalandırıldığı, ahlaksızlığın ise ödüllendirildiği bir düzen yaratır.

Yirminci Yüzyılda Kötülüğün Organize Hale Gelmesi

Yirminci yüzyılda insan aklına ve ahlaki ilerleme inancına duyulan güveni sarsacak pek çok olay yaşanmıştır. Sovyetler Birliği’nde ve Çin’de devrim adına uygulanan şiddet, Yahudilere uygulanan soykırım, Amerikalıların Vietnamlılara karşı sergilediği muamele, Saraybosna’da Müslümanlara karşı gerçekleştirilen katliamlar, Ruanda’da yaşananlar yirminci yüzyılda gerçekleştirilen geniş çaplı zalimliklerin ilk akla gelenleridir. İnsanlık tarihi boyunca savaşlar ve katliamlar yapılmış, türlü işkenceler ve zalimlikler sergilenmiştir. Ancak teknolojide yaşanan gelişmeler bu yüzyıla farklı bir özellik kazandırmıştır. Teknik imkânlar sayesinde artık birkaç kişinin verdiği bir karar, milyonlarca insanın ölmesine yol açacak kadar etkili hale gelmiştir. Bürokratik yapıda da gelişmeler olmuştur. Bu sayede kötülük organize ve kurumsal bir yapıya kavuşmuştur. Hannah Arendt, kötülüğün insanlık tarihi boyunca görülmemiş bu tahripkârlığını Nazi Almanya’sından hareketle “kötülüğün sıradanlığı” kavramı ile adlandırmıştır. O, bu kavramla akıl almaz kötülükler işleyen insanların birer şeytan veya canavar olmayıp normal insanlar olduklarını ifade etmek istemiştir.

Ahlak Felsefesi Perspektifinden Kötülük

Yirminci yüzyıl katliamlar tarihi, sıradan insanları canavarca eylemlerde bulunmaya teşvik etmenin hiç de zor olmadığını göstermektedir. Ancak bu tarihin gösterdiği bir diğer gerçek ise bazı insanların hayatları pahasına da olsa canavarca eylemlere yanaşmadığıdır. Niçin bazı insanların bu suçları işleyip, diğerlerinin bu suçlara karışmadığı ahlak felsefesi açısından önemli bir sorudur. Bu soru, hem kötülüğün sıradanlığı ve itaat eğilimini hem de aklın ve duyguların ahlak hayatındaki yeri ve önemini tartışmayı gerektirmektedir. 

Kaynakça: 

https://dergipark.org.tr/tr/pub/kaygi/issue/27462/288776?form=MG0AV3

https://dergipark.org.tr/tr/pub/deusosbil/issue/38896/321664?form=MG0AV3

Arendt, Hannah. Kötülüğün Sıradanlığı Adolf Eichmann Kudüs'te 

https://www.indyturk.com/node/389261/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/k%C3%B6t%C3%BCl%C3%BC%C4%9F%C3%BCn-s%C4%B1radanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder