23 Aralık 2024 Pazartesi

 SERMAYE VE SANAT İLİŞKİSİ 

SANATIN METALAŞMASI

FİRMALARIN SANATI KULLANMA STRATEJİLERİ

NEOLİBERALİZMLE BİRLİKTE FİRMALAR SANATI REKLAM VE HALKLA İLİŞKİLER ARACI OLARAK KULLANIYOR

ORKESTRASI OLAN FİRMALAR 



NEVİN BİLGİN 

Sanat, neoliberal çağda metalaşma sürecine girerek farklı bir boyut kazandı. Bugün, birçok büyük firma, sanatı bir reklam ve halkla ilişkiler aracı olarak kullanmakta, aynı zamanda sanatsal faaliyetlere yatırım yaparak marka değerlerini artırmakta. 

Büyük firmalar, kendi orkestralarını kurarak ya da sanat etkinliklerine sponsor olarak kültürel alanda güçlü bir konum elde etmeyi hedeflemektedir. 

Örneğin, Borusan Holding, Borusan Filarmoni Orkestrası ile sadece Türkiye'de değil, uluslararası düzeyde de tanınan bir marka olmayı başarmıştır. Bu tür girişimler, sanatsal faaliyetlerin özelleştirilmesini hızlandırırken, sanatı kapitalist sistemin bir parçası haline getirdiği eleştirilerine de muhatap olmaktadır. 

Bu anlayışa göre şirketler, sanatı bir halkla ilişkiler aracı olarak kullanarak toplum nezdinde olumlu bir algı yaratmaya çalışmaktadır. 

Örneğin, Koç Holding, çeşitli çağdaş sanat etkinliklerine sponsor olarak marka değerini artırmakta ve toplumdaki kültürel prestijini güçlendirmektedir. 

Limak Filarmoni Orkestrası, dünyaca ünlü tenor Murat Karahan’ın genel sanat yönetmenliğinde ve Türkiye’nin önde gelen şeflerinden Rengin Gökmen’in yönetiminde 2017’de kuruldu. Orkestra, Türk müziğini çok sesli yorumlayarak çoksesli müziği geniş kitlelere tanıtmayı hedeflemektedir. 

Red Bull, küresel düzeyde sadece enerji içeceği markası olarak değil, aynı zamanda sanat, müzik ve spor etkinliklerine olan sponsorluklarıyla da bilinmektedir. 

"Red Bull Art of Can" gibi projeler, sanatı geniş kitlelere ulaştırmayı hedeflerken, aynı zamanda markanın dinamik ve yaratıcı imajını güçlendirmektedir. Ancak bu tür girişimlerin  sanatı sermayenin hizmetine sunarak yaratıcı süreçleri piyasa koşullarınauyarlaadığı da öne sürülmektedir.



SANATIN ÖZGÜRLÜK ALANINI DARALTIR MI? 

Eleştirel yaklaşıma göre bu tür stratejiler, sanatı sermayenin hizmetine sunarken, aynı zamanda sanatsal yaratımın özgürlük alanınıdaraltmaktadır.

Sanatın sermayenin bir aracı haline gelmesine karşı duran bu yaklaşım; adını gerçekçi sanat olarak adlandırırken, neoliberal politikaların etkisiyle şekillenen toplumsal yapıya karşı bir duruş sergilemektedir. 

Bu sanat anlayışı, sanatı metalaştıran süreçlere karşı çıkarak, toplumsal karşılığını gücünden almayı hedeflemektedir. Örneğin, sanatsal üretimlerini sermayeden bağımsız olarak gerçekleştiren kolektifler, sanatın özerk bir alan olarak varlığını sürdürmesi için çaba göstermektedir.

Şirketlerin sanatı sadece bir estetik obje ya da bir reklam aracı olarak görmeye başladığı, bunun da yaratıcı süreçlerin piyasa koşullarına uyarlanmasına yolaçtığı gerekçesiyle sanatı dönüştürdüğü dile getirilmektedir. 

HERŞEYE RAĞMEN

Sanat, sermayenin bir aracı haline gelmiş olsa da, yaratıcı süreçlerin tamamen ortadan kaldırılmaması gerektiği gerçeğinin gözardı edilmemesi gerekiyor.  Sanatın metalaşması, estetik ve kültürel değerlerden uzaklaşma tehlikesini barındırsa da, sanatçılara ve sanatsal projelere sağlanan destek, yaratıcılığın yeni biçimlerde ortaya çıkmasını sağlaması açısından önem taşıyor. Bu bağlamda, şirketlerin sanatsal faaliyetlere katkıları, yalnızca reklam veya itibar artırma amacıyla sınırlı kalmamalı, aynı zamanda sanatı ve sanatçıyı özgürleştiren bir boyuta taşınması da önemli olmaktadır. 

Kaynak: 

https://www.e-skop.com/skopbulten/kapitalist-uretim-tarzinda-meta-ve-sanatin-metalasmasi-uzerine/4433?form=MG0AV3

https://www.academia.edu/38038501/%C3%87a%C4%9Fda%C5%9F_Sanat_Piyasas%C4%B1_ve_Sanat%C4%B1n_Metala%C5%9Fma_S%C3%BCreci_%C3%9Czerine?form=MG0AV3

Güçlü, Mustafa, Neoliberalizm ve Kültürde Özelleştirme Politikalarının Yansıması, Maya Dergisi 

https://idildergisi.com/makale/pdf/1640460730.pdf?form=MG0AV3

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder