HAZ ÇARKI
TATMİNSİZLİK VE SOSYAL MEDYANIN ROLÜ
GERÇEKLİKLE YÜZLEŞMEK YERİNE KAÇIŞ
"Acı çekenler ile acı çektirenler aynıdır."
A.Schopenhaur
NEVİN BİLGİN
Toplum, insanlara mutluluğu bulmanın yollarını sunarken genellikle zevklere odaklanmaya yönlendirir. Yemek, seks, güç, para ve uyuşturucu gibi unsurlar, hayatın tadını çıkarma şekilleri olarak sunulurken, aslında bu arayış insanı bir dopamin bağımlısına dönüştürür. Ancak, bu zevk arayışı, kalıcı tatmin sağlamadığı gibi insana da sürekli bir tatminsizlik ve boşluk hissi verir. Bu döngü, Alman filozof Friedrch Schopenhauer’ın “haz çarkı” kavramı ile açıklanabilir. Onun felsefesi, insanın sürekli arzularının peşinden koşarken, bu tatminin geçici ve yanıltıcı olduğuna dikkat çekmektedir. Sosyal medyanın hızla yayılan etkileri ise bu çarkı daha da güçlendirir.
Haz Çarkı ve Schopenhauer
Arthur Schopenhauer, haz arayışını sürekli bir ızdırap kaynağı olarak görür. Ona göre, insanlar her zaman yeni arzular peşindedir ve bu arzuların tatmini geçicidir. Schopenhauer, bu süreci dört aşamada tanımlar:
Arzu: İnsan bir şeye sahip olmayı ya da bir hedefe ulaşmayı arzular. Bu arzu tatmin edilmediği sürece bir eksiklik ve huzursuzluk hissedilir.
Tatmin: Arzu tatmin edildiğinde geçici bir mutluluk ve haz deneyimi yaşanır.
Yeni Arzular: Ancak bu tatmin çok kısa süreli olduğu için, kişi hızla yeni arzular ve hedefler belirler.
Hayal Kırıklığı: Yeni arzular ya tatmin edilmez ya da tatmin edilse bile kısa sürede yerini yeni arzulara bırakır. Bu durum, sürekli bir hayal kırıklığı ve tatminsizlik döngüsüne yol açar.
Schopenhauer’a göre, bu döngüden kurtulmanın yolu arzuları sınırlamak ve insanın içsel dinginliğini bulmasıdır. Arzuların kontrol altına alınması, kişinin huzuru bulmasını sağlar.Sanat ve felsefe gibi faaliyetler, bu döngüden geçici olarak uzaklaşmayı sağlayabilir.
Sosyal Medya ve Haz Çarkı
Günümüzün en güçlü araçlarından biri olan sosyal medya, Schopenhauer’ın felsefesindeki "haz çarkı"nı modern dünyada adeta yeniden inşa eder. Her gün yüzlerce yeni içerik, başkalarının yaşamına dair görüntüler ve reklamlar, kullanıcıları sürekli olarak yeni arzulara itmektedir. Sosyal medya, insanları daha fazla beğeni, daha fazla popülerlik ve daha fazla tatmin peşinde koşmaya sevk eder. Ancak bu tatmin geçicidir. Bir fotoğrafın aldığı beğeni ya da paylaşımların sağladığı geçici haz, kısa sürede yerini yeni bir içerik paylaşma arzusuna bırakır.
Sosyal medyada geçirilen zaman, bireylerin arzularını daha da körüklerken, aynı zamanda tatminsizlik ve boşluk hissini artırır. Schopenhauer’ın felsefesinde bahsettiği gibi, bu sürekli çaba ve yenilik arayışı sonunda kişiyi tatminsizlikle karşı karşıya bırakır.
Haz çarkı, insanın tatminsizlik içinde sıkışıp kalmasına yol açarken, gerçek huzuru bulmak, bu döngüden çıkabilenler için mümkündür. Bu döngüden kurtulmak için, içsel dinginliği aramak, arzuları sınırlamak ve sosyal medya gibi dışsal etkilerden uzaklaşmak en sağlıklı yol olarak sunulmaktadır.
Nietzche ve Haz
Alman filozof Friedrich Nietzsche için haz, geleneksel anlamda bir tatmin veya arzu edilen bir hedef değildir. O, hazı geçici bir olgu olarak görür ve insanın gerçek anlam ve mutluluğu hazdan çok daha derin bir yerde araması gerektiğini savunur.
Nietzsche’ye göre, insan hazları aşmalı, kendi değerlerini yaratmalı ve güçlü bir yaşam için anlam arayışını sürdürmelidir. Bu, haz ve mutluluk arasındaki farkı net bir şekilde çizer: Haz, geçici ve yüzeysel bir tatminken, mutluluk, daha çok insanın kendisini aşma sürecindeki derin bir anlam ve potansiyelini keşfetme yolculuğudur.
Kaynakça:
https://dergipark.org.tr/tr/pub/basbed/issue/38792/455863?form=MG0AV3
https://oggito.com/icerikler/can-sikintisi-schopenhauer-ve-entelektuel-hazlar/67907#google_vignette
https://aeon.co/essays/for-schopenhauer-happiness-is-a-state-of-semi-satisfaction
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder