22 Mart 2025 Cumartesi

ABD'DE HOLLYWOOD’UN SOLCULARI

KIZIL PERDE NEYDİ?

HOLLYWOOD'DAKİ KOMÜNİST DAMARIN İZLERİ VE CADI AVI

SONRADAN BAŞKAN OLACAK OLAN RONALD REAGAN DA İFADE VEREREK KOMÜNİST SEMPATİZANLARI SUÇLADI

              fotoğraf: Ötekisinema.com

NEVİN BİLGİN 

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından ABD ile Sovyetler Birliği arasında başlayan Soğuk Savaş, yalnızca uluslararası politikayı değil, Amerikan toplumunun kültürel ve sanatsal alanlarını da derinden etkiledi. Bu dönemde Hollywood, ideolojik bir savaşın merkezine yerleşti.

 Amerikan Karşıtı Faaliyetleri İzleme Komitesi (HUAC), 1947 yılında sinema endüstrisinde kapsamlı bir soruşturma başlatarak, komünist sempatizanları hedef aldı. Bu süreç, yalnızca bireylerin değil, aynı zamanda sanatın ve ifade özgürlüğünün de sınandığı bir dönem olarak tarihe geçti.


Hollywood’un “komünist damarı” olarak adlandırılan bu hareket, işçi hakları, eşitlik ve sosyal adalet gibi sol idealleri savunan sanatçıların eserlerinde yankı buldu. Ancak bu idealler, Amerikan hükümetinin “komünizm korkusu” politikalarıyla çatıştı. 

         fotoğraf. Hürriyet. Elia Kazan

REAGAN DA TANIKLIK YAPTI

Walt Disney ve Ronald Reagan gibi isimler, HUAC duruşmalarında ifade vererek komünist sempatizanları suçlarken, John Huston, Humphrey Bogart ve Lauren Bacall gibi figürler ifade özgürlüğünü savunan bir duruş sergiledi.

KARA LİSTEDE KİMLER VARDI

Bu dönemin en dikkat çekici olaylarından biri, “Hollywood 10” olarak bilinen senarist ve yönetmen grubunun, ifade vermeyi reddetmeleri nedeniyle hapis cezasına çarptırılmasıydı. Dalton Trumbo gibi isimler, kara listeye alınmalarına rağmen takma adlarla çalışmaya devam etti ve sonunda “Spartaküs” gibi filmlerle yeniden sahneye döndü. Ancak bu süreç, yalnızca bireylerin değil, aynı zamanda sinema endüstrisinin de dönüşümüne yol açtı. 

FBI'IN SİNEMA ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

FBI’ın sinema üzerindeki etkisi artarken, Amerikan ideolojisinin filmlere enjekte edilmesi dönemin ironik bir sonucu oldu.



Arthur Miller’ın “Cadı Kazanı” adlı eseri, bu dönemin ruhunu yansıtan en güçlü sanatsal tepkilerden biri olarak öne çıktı. Salem Cadı Mahkemeleri’ni konu alan bu oyun, aslında HUAC’ın baskıcı politikalarına bir eleştiri niteliğindeydi. Miller, arkadaşlarını ihbar etmeyi reddederek, ifade özgürlüğünün ve onurun simgesi haline geldi.

       kara listedekiler (fotoğraf: Ekşişeyler) Soldan sağa ilk sıra: Herbert Biberman, avukat Martin Popper and Robert W. Kenny, Albert Maltz, Lester Cole

Soldan sağa orta sıra: Dalton Trumbo, John Howard Lawson, Alvah Bessie, Samuel Ornitz

Soldan sağa arka sıra: Ring Lardner Jr., Edward Dmytryk, Adrian Scott


ELİA KAZAN'IN İFADESİ

Öte yandan, Elia Kazan gibi isimler HUAC’a ifade vererek sinema dünyasında büyük tartışmalara neden oldu. 

Kazan, komiteye isim vererek kendisini temize çıkarmış olsa da bu durum, sinema dünyasında derin yaralar açtı. Kazan’ın 1954 yapımı “On the Waterfront” (Rıhtımlar Üzerinde) filmi, ihbarcılığı haklı gösteren bir anlatıya sahip olduğu için Miller’ın “Cadı Kazanı” ile bir nevi karşıt konumda değerlendirildi.

HOLLYWOOD POLİTİK 

Bu olaylar, Hollywood’un yalnızca bir eğlence endüstrisi olmadığını, aynı zamanda politik ve ideolojik mücadelelerin sahnelendiği bir alan olduğunu kanıtladı. Sinema, bu dönemde sadece bir sanat formu değil, aynı zamanda ideolojik bir silah haline geldi.


Kaynakça:

https://sendika.org/2017/09/hollywooddaki-cadi-avi-ve-direnenlerin-filmi-cadi-kazani-onder-ozdemir-444537

https://www.history.com/articles/hollywood-ten

https://www.britannica.com/biography/Elia-Kazan

https://www.otekisinema.com/cadi-avi-ve-hollywood/

https://eksiseyler.com/hollywoodda-komunist-avinda-suclanan-10-kisi-hollywood-onlusu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder