HOLLYWOOD’UN KANLI GÖLGESİ: FRANK SHEERAN, SENDİKALAR VE MAFYANIN KARANLIK DÜNYASI
ABD 'DE MAFYANIN İZLERİNİ SİLEN NEHİR
Fotoğraf: Mynet. Hoffa
Amerika'da sendikacı James Riddle Hoffa, 1975 yılında gizemli bir şekilde ortadan kaybolmuş bir işçi sendikası lideridir. Hoffa, özellikle Teamsters Sendikası'nın başkanı olarak, işçi hakları mücadelesinde önemli bir figür haline gelmişken kaybolmuştur.
Hoffa, 30 Temmuz 1975'te Michigan'daki bir restoranda mafya bağlantılı kişilerle buluşmaya giderken ortadan kayboldu. Cesedi hiçbir zaman bulunamadı ve kayboluşu ABD tarihindeki en büyük kriminal gizemlerden biri olarak kabul edilir. The Irishman, kayboluşunu anlatır.
NEVİN BİLGİN
Martin Scorsese’nin yönetmenliğini üstlendiği, Robert De Niro, Al Pacino ve Joe Pesci gibi dev isimleri buluşturan The Irishman, klasik bir mafya hikâyesinin ötesinde, Amerikan işçi hareketi ile organize suç arasındaki çarpıcı bağlantıyı gözler önüne seriyor. 2019 yılında ilk kez New York Film Festivali’nde izleyiciyle buluşan film, uzun yıllar mafya için çalışan tetikçi Frank Sheeran’ın itiraflarına dayanıyor. Amerikan tarihinin en büyük sendika liderlerinden biri olan Jimmy Hoffa’nın kayboluşuyla doğrudan bağlantılı olan Sheeran, suç dünyasının gölgelerinde yaşayan bir adam olarak hayatını sürdürdü. Ancak yıllar sonra, ölüm döşeğindeyken yaptığı açıklamalar, hem sendikalar hem de mafya dünyası açısından büyük yankı uyandırdı.
Savaştan Suç Dünyasına: Sheeran’ın Yükselişi
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından sivil hayata dönen Frank Sheeran, savaşta edindiği acımasızlık ve soğukkanlılık sayesinde mafyanın gözde isimlerinden biri haline geldi. Önce taşımacılık sektöründe şoförlük yaparken küçük çaplı işlere bulaştı, ardından sendikalar ve mafya arasındaki kirli ilişkilerin içine hızla çekildi. ABD’de işçi sendikalarının en güçlü figürlerinden biri olan Jimmy Hoffa ile kurduğu dostluk, onun yükselişinde kritik bir rol oynadı. Ancak mafya ve sendikalar arasındaki denge bozulduğunda, Hoffa için sonun başlangıcı da gelmişti.
Hoffa’nın Kayboluşu ve Sheeran’ın İtirafı
Jimmy Hoffa, ABD işçi sınıfının haklarını savunan ama mafyanın desteğini de arkasına alan güçlü bir figürdü. Ancak zamanla mafya ile arası açıldı ve 1975 yılında gizemli bir şekilde ortadan kayboldu. Onun kayboluşuyla ilgili sayısız teori ortaya atılsa da, en çok kabul gören anlatı Frank Sheeran’ın itiraflarıyla şekillendi. Sheeran, ölmeden önce Hoffa’yı bizzat öldürdüğünü ve cesedinin ortadan kaldırılmasına yardımcı olduğunu iddia etti.
Scorsese’nin filminde, Hoffa’nın öldürülüşü oldukça sade ve soğukkanlı bir sahneyle anlatılırken, gerçekte Sheeran’ın anlattıklarının tüm detaylarına ulaşılamıyor. Hoffa’nın cesedinin nerede olduğu hâlâ büyük bir muamma olarak kalmaya devam ediyor.
Silahlar ve Deliller: ABD’de Mafyanın İzlerini Sildiği Nehir
Filmde ve gerçekte en dikkat çekici unsurlardan biri, cinayetlerde kullanılan silahların izlerinin nasıl yok edildiğidir. The Irishman’de, Sheeran ve mafyanın diğer üyeleri, cinayetlerde kullanılan silahları Delaware Nehri’ne attıklarını anlatır. Gerçek hayatta da Delaware Nehri, mafyanın suç delillerini yok etmek için sıkça kullandığı yerlerden biri olarak bilinir. Yapılan bazı araştırmalarda, bu nehirde mafyaya ait olabileceği düşünülen birçok eski silah bulunmuştur.
Sheeran’ın itirafları, filmin bu sahnesine büyük ölçüde kaynaklık etmiş olsa da, gerçekte ne kadar silahın Delaware Nehri’ne atıldığı ya da Hoffa cinayetiyle doğrudan ilgili olup olmadığı kesin olarak kanıtlanmış değil. Ancak mafyanın, suç delillerini yok etmek için su yollarını kullandığı, sadece bu olayda değil, onlarca farklı vakada ortaya çıkmıştır.
The Irishman: Gerçek ile Kurgu Arasındaki İnce Çizgi
The Irishman, sadece bir mafya filmi değil, aynı zamanda Amerikan tarihinin en büyük gizemlerinden birine ışık tutan, belgesel niteliğinde bir anlatı. Jimmy Hoffa’nın kayboluşu, sendikalar ve mafya arasındaki güç savaşı, savaş sonrası Amerikan toplumunda yükselen organize suçlar gibi birçok konuyu bünyesinde barındırıyor. Scorsese’nin usta işi anlatımı, Sheeran’ın yaşadığı iç çatışmayı, zamanla güçlenen pişmanlığını ve suç dünyasının kaçınılmaz çöküşünü başarıyla perdeye yansıtıyor.
Frank Sheeran’ın hikâyesi, sadece bireysel bir suç kariyeri değil, aynı zamanda ABD’de sendikaların ve mafyanın nasıl iç içe geçtiğinin de bir göstergesi. The Irishman, bu karmaşık ilişkiler ağını tüm çıplaklığıyla sergileyerek, izleyicilere suç dünyasının içinde kaybolmuş bir adamın gerçek yüzünü gösteriyor.
Kaynakça:
https://www.webtekno.com/frank-sheeran-kimdir-hayat-hikayesi-h121428.html
https://blog.karmaturkiye.com/2019/11/27/merak-uyandiran-the-irishman-filminin-konusu/
https://listelist.com/the-irishman-konusu/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder