28 Mayıs 2025 Çarşamba

        DOLMUŞİZM




Nevin BİLGİN 

Bir ülke düşünün… Ray yok ama ralli var.

Modern ülkeler raylı sistem kurar, otobüs seferleri dijital saatle işler, biletler QR kodla okur, fatura cebine düşer. 

Ama Türkiye’de işler başka: Bizde dolmuş var. Dolmuşizm var. 

Hem de başlı başına bir ulaşım değil, bir yaşam biçimi.

İngiltere metro hattını genişletirken, Japonya trenleri saniyesiyle işletirken bizde hâlâ para üstü “ön tarafa uzatılır.” Para elden ele geçer durur. 

Ulaşımda dijitalleşme mi? Olur olur... 

Önce şoför abinin bitcoin sohbeti ya da onun alacağı yolcuları alan önceki dolmuşçu arkaşını başka bir dolmuşçu arkadaşına telefonda anlatması, yani dedikodusu bitsin.

2024 yılındayız ama hâlâ para elle elle yolculuk ediyoruz. Ne bilet var, ne fiş, ne fatura. 

Kime ne ödedin belli değil, hatta nereye kadar gideceğini şoför bile bazen tahminle belirliyor. Biri 100 lira verir, biri 200 bozar, öndekinin elinde beş kişinin para üstü vardır. 

Mini bir banka şubesi gibi çalışır dolmuşun ön koltuğu.



Yolcusu azsa arabada 10 km hızla gider, sağ sola bakarak yolcu arar gözleri neredeyse apartmanların önünden insan toplayıp dolmuşun içine atacak kadar kızgındır. Yolcusu tıka basa doluysa ralliye yola devam eder. 

Avrupa’da insanlar trenle okula gider, bizde “Öğrenci misin?” sorusuna ezilerek cevap verir. Kimlik çıkarılır, bazen inandırıcı bulunmaz. 

O sırada şoför hala , telefonun diğer ucundaki dolmuşçu arkadaşına veryansın etmektedir:

– “Abiii önümü kesti ya! Tüm yolcuyu o aldı. Vallahi yazık!”

Burası Türkiye, burada dolmuşlar sadece yolcu değil, duygu da taşır.

Kimi dolmuşun dikiz aynasında çocuk patiği sallanır, kimisinde “Anama söz verdim hız yapmayacağım” yazılıdır — tabii bu yazının hemen altında 120 km hızla giderken müzik eşliğinde manevra yapılır.

Fonda Müslüm Gürses. Dolmuşun içindeki resimleriyle acı çekerek bakar insana. 

Bir kolunda uzun bir tesbih direksiyonu tutar. Diğer elinde telefon son durağa kadar konuşur şoför abi. Bir yandan da sinirle sürekli selektör yapar, kornaya basar. 


Bir yanda müzik çala,  bir yanda şoför abimiz telefonda kripto para yorumlarına döner: 

– “Abi soğuk cüzdana geçtin mi? Ben ,,, almayı düşünüyorum.”

20 kişi oturuyorsa, 20 kişide ayakta yolcu alınır, herkes sürtünmeli son durağa kadar nefes almmadan ayakta durur. Trafik polisleri tabi bu durumu görmezler nedense....

Dolmuşçuluk sistem değil, duygudur.

Plan değil, doğaçlamadır.

Dolmuşizm, gelişmekte olan ülkelerin doğaçlama çözümlerle yaşama tutunma biçimidir. Ama kabullenelim: artık bu sistem de yorgun.

Ve hâlâ şu yazıyı görürseniz bilin ki gerçek bir dolmuştasınız:

"Yer yok ama gel."


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder