7 Mayıs 2025 Çarşamba

GERÇEK VE ADALET ARASINA SIKIŞMAK

HAKİKAT VE ADALET (TRUTH AND JUSTİCE) FİLMİ ÜZERİNE...



NEVİN BİLGİN

Truth and Justice (Estonya orijinal adıyla Tõde ja Õigus, 2019, yönetmen Tanel Toom) filmi, Estonyalı yazar A. H. Tammsaare’nin beş ciltlik roman serisinin ilk kitabından uyarlanmıştır. Film, bir adamın toprağıyla olan mücadelesi üzerinden adalet, hakikat ve insan doğasına dair derin sorgulamalar sunar. Bu bağlamda adalet teması filmin merkezinde yer alır ve çok katmanlı bir şekilde ele alınır.


Doğayla Mücadelede Adalet

Başkahraman Andres, yeni aldığı çiftlik toprağında adil bir yaşam kurmak ister. Ancak doğa, iklim ve coğrafi koşullar, onun adalet anlayışını sınayan birer unsur haline gelir. Andres toprağı işleyerek ve alın teriyle kazanarak haklılığını kanıtlamaya çalışır. Bu, bireyin doğayla olan ilişkisinde Tanrısal bir adalet arayışını simgeler: “Emek veren kazanmalı” düşüncesi.



Komşuluk ve Toplumsal Adalet

Andres’in komşusu Pearu, tam anlamıyla adaletsizliğin cisimleşmiş halidir: sahtekâr, kötü niyetli ve entrikacı bir adamdır. Andres, dürüstlük ve hukuk yoluyla haklı çıkmaya çalışırken, Pearu alaycılık ve çıkarcılıkla onun emeğini boşa çıkarmaya çalışır. Bu çekişme, bireyin toplum içinde adalet arayışının nasıl yozlaşabileceğini gösterir. Mahkeme süreçleri ve köydeki ilişkiler, sistemin her zaman adaletli işlemediğini ortaya koyar.


Ahlaki Adalet ve Hukuki Adalet

Film boyunca Andres, kanunlara ve Tanrı’ya uygun davranmaya çalışırken, sistemin onun lehine işlemediğini görür. Bu da hukuki adalet ile ahlaki adaletin ayrıştığı noktayı temsil eder. Andres'in haklılığı vicdanlarda kabul görür, ancak resmi sistemde karşılık bulmaz. Bu çatışma, seyirciyi şu soruyla baş başa bırakır: "Adalet sadece yasalara uygunluk mudur, yoksa vicdana uygunluk mu?"


İçsel Adalet ve Kendiyle Hesaplaşma

Filmin sonunda Andres, iç dünyasında da bir yüzleşme yaşar. Hayatı boyunca adil olmaya çalışmış, ancak bu uğurda ailesini ihmal etmiş, sevgisizleşmiş ve yalnızlaşmıştır. Bu noktada film, bireyin kendi iç dünyasında da bir tür adalet kurması gerektiğini ima eder. Gerçek adalet, yalnızca dışsal değil, aynı zamanda içsel bir denge meselesidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder