11 Mayıs 2025 Pazar

 SOFRADA ÖKÜZDEN SONRA GELEN KADIN: 

ANNELER GÜNÜ, KAPİTALİZM VE ACIYA SARILMIŞ HEDİYELER

Acıya sarılmış hediye paketleriyle dolu bir gün. İçinden gülümseme değil, bastırılmış haykırışlar çıkan.


NEVİN BİLGİN

Hiçbir fırsatı kaçırmadı kapitalizm. En çok da kadını ve çocuğu iyi kullandı. Sevginin, şefkatin ve aidiyetin temsilcisi olan kadını duyguların değil, ürünlerin merkezine yerleştirdi. Hangi cümleyle etkilenir, hangi görüntüyle gözleri dolar, hangi eksiklikten yakalanır; öğrendi. 

Psikoloji artık sadece terapi için değil, satış stratejisi için vardı. Gerisi kolaydı: Anneler Günü.


Bu özel gün, bir kadının emeklerinin karşılığı değil, sisteme katkısının hediyesiydi. 

Yıl boyunca görmezden gelinen, hakarete uğrayan, kimi zaman dövülen, sövülen, susan ya da susturulan, öldürülen kadın… 

Bir günde reklamlarda çiçekle, kalple, kalpli tencere setiyle kutsanıyor. Sırf tüketilsin diye, “annelik” yüceltiliyor.

Ama kimse o annenin gözlerindeki uykusuzluğu, ellerindeki çatlakları, sırtındaki yükü, kalbindeki yalnızlığı görmüyor. Görse de hissetmiyor. Yılın 364 gününde hor görülen kadına bir günlüğüne kraliçelik biçiliyor. O da tacını alıp başına koyuyor ve aynı şekilde yaşamaya devam ediyor. 

Kadının "annelik" üzerinden yüceltilmesi de bakmayın fedakarlık boyutunun öne çıkarılmasına, doğurganlığa hizmet etmesinden kaynaklanıyor daha çok. 

Hem sistem tarafından, hem de onu oluşturan bireyler tarafından. 

Dövülen, şiddet gören, yok sayılan, yaşlanmadan yaşlanan, hayata katılamadan ölen kadınların ardında belki bir tepki, belki çiçekler, belki küçük kahve fincanları kalıyor. 



Hani şiirlerde sofrada öküzden sonra gelen kadınlar var ya. Şiirde de gerçekle örseleniyor. 



Alınan hediyeler bile kadını mutfağa geri döndürmeye, mutfağa hapsedip erkeğe daha çok hizmet etmesine yönelik. 

Tencereler, fırınlar, elektrik süpürgeleri vs, ves. 

Yalnızca anne olduğu için varlığı kabul edilen, ama birey olarak hiç tanınmayan bir kadın.



Kapitalizm, feminizmi de kendisine hizmet etmesi için desteklemedi mi oysa? Onu da dönüştürmedi mi?

https://www.mserdark.com/kadinlar-okuzden-sonra-gelen/

Kadın özgürleşsin diye değil, daha fazla çalışsın, daha çok tüketsin diye. 


Çalışan kadın, ister eğitimli ister eğitimsiz hem evde, hem de işte ezilmeye devam etmedi mi? Düşük maaşlarla. Yükselmesi engellenerek. Daha çok çalışmak zorunda bırakılarak. 


Kimisi beyaz yakalı olarak evle işi aynı anda sırtlandı. Kimisi çocuk yaşta evlendirildi. Kimisi ise en yakınındaki erkek tarafından öldürüldü. 


Bunların hiçbirine karşı sistemin koyduğu tek çözüm: Kampanyalı fiyatlarla alınacak birkaç anlam görünümlü anlamdan yoksun hediye.


Sokakta yürürken tanımadığı bir kadının Anneler Günü’nü kutlayan adam, çocuk evinde annesine, eşine yıl boyu hakaret edebiliyor bu hakkı kendisinde bulup yılda bir gün hediye ile anneler günü kutluyor. 

Leoparlı kadın, başörtülü kadın, kırmızı rujlu kadın, çocuklu kadın, sıfatlı kadın… 

Hepsi aynı gün içinde aynı sepette toplanıyor: “ANNELER GÜNÜ %50 İNDİRİM!”

Anneler Günü bir kutlama değil. Bu toplumda kadın olmanın ne demek olduğunu hatırlatan acı bir simge. 


Acıya sarılmış hediye paketleriyle dolu bir gün. İçinden gülümseme değil, bastırılmış haykırışlar çıkan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder